28 Mayıs’taki ikinci tur seçimlerini kazanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın heteredoks iktisat politikalarından vazgeçerek ekonominin direksiyonunu teslim ettiği Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yalnızca politikalarıyla değil özellikle sosyal medyadan yaptığı açıklamalarla, toplumu enflasyonun kalıcı olarak düşeceğine inandırmaya çalışıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı bugün X hesabından yaptığı açıklamada, “12 ay ve 24 ay sonrası enflasyon beklentileri on aydır iyileşiyor. Temmuzda geçici etkiler kaynaklı yüksek gerçekleşen aylık enflasyon, yıl sonu beklentisinde sınırlı artışa yol açsa da 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 28,7’ye gerilerken, 24 ay sonrası yüzde 19,3 oldu” dedi.
Türkiye’nin “rasyonel bir zemine dönmekten başka çaresi” kalmadığını söyleyerek 14,5 ay önce göreve başlayan Şimşek, yıllık enflasyonun Ağustos ayında da belirgin şekilde gerilemesini ve yılın kalan döneminde düşüşe devam etmesini beklediklerini de dile getirdi.
Merkez Bankası’nın 2025 ve 2026 enflasyon öngörüsü ile piyasanın beklentisi uyuşmuyor
Şimşek’in bu açıklamalarının Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi’nden sonra gelmesi dikkat çekti. Anket, Tüketici Fiyat Endeksi’nde (TÜFE) yıl sonu artış beklentisinin yüzde 42,95’ten yüzde 43,31’ye yükseldiğini ortaya koymuştu.
Ankette enflasyon verisi olarak kabul edilen TÜFE’de 12 ay sonraki artış beklentisinin yüzde 28,71; 24 ay sonrası için artış beklentisi yüzde 19,30 oldu.
Merkez Bankası’nın 2025 sonu için enflasyon öngörüsü yüzde 14, 2026 sonu için ise yüzde 9.
Tüketici Güven Endeksleri eriyor
Her ay Tüketici Güven Endeksi açıklayan ekonomi kanalı Bloomberg HT, bugün açıkladığı ön endekste Temmuz ayındaki nihai endekse göre 8,44 puanlık düşüş olduğunu duyurdu.
Tüketici güveni geçen ay sonu yüzde 67,25 iken, Ağustos ortası itibariyle yüzde 58,81’e gerilemiş durumda.
TÜİK’in yaptığı Tüketici Güven Endeksi de 2003’ün Mayıs ayında yüzde 103,8’i gördükten sonra geçtiğimiz Temmuz ayında, yüzde 94,4’e gerilemişti.
Bozulma, yalnız enflasyon beklentileri ve güven endeksinde değil. Hafta başında işsizlik rakamları son 15 ayın zirvesine işaret etti. İşsizliğin geleneksel olarak azaldığı Haziran ayında, işsizlik bir ay öncesine göre binde 7 artarak yüzde 9,2’ye yükseldi.
4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı asgari ücretin dört katına yaklaştı, açlık sınırı ise asgari ücretten yüksek
İki yıl üst üste enflasyon düzeltmesi olarak yapılan Temmuz ayı asgari ücret artışının bu yıl yapılmaması, açlık sınırının her ay asgari ücretle arasındaki makasın açılması sonucunu doğuruyor.
DİSK Birleşik Metal-İş, dün dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 19 bin 423 liraya, yoksulluk sınırının da 67 bin 186 liraya yükseldiğini açıkladı. Araştırmaya göre, tek başına yaşayan bir kişinin yoksulluk sınırı ise 31 bin 181 lira.
Türkiye’de asgari ücret Ocak ayından bu yana 17 bin 2 lira.
Türk-İş sahaya iniyor: Çerkezköy ve Zonguldak’ta iki büyük miting yapacak
Çalışan kesimin yaşadığı kayıp uzun zamandır bir araya gelmeyen üç işçi konfederasyonu Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’i biraraya getirdi.
9 Temmuz’da 10 maddelik ortak bir deklarasyon açıklayan ve asgari ücrete zammını öncelikli talep olarak belirleyen konfederasyonlar, talepleri karşılık bulmadığı halde şimdilik yollarına ayrı ayrı devam ediyor.
İlk eylem takvimini açıklayan Türk-İş oldu. Türkiye’nin en yaygın işçi örgütü, 26 Ağustos’ta Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde, 3 Eylül’de ise Zonguldak’ta büyük miting düzenleyecek.
Başaran Aksu: “Türk-İş iktidarla karşı karşıya gelmeden öfkeyi soğutmaya çalışıyor ama sonbahar yazdan daha sıcak geçecek”
Bağımsız Maden-İş örgütlenme uzmanı Başaran Aksu, artan yoksullaşma sonrası, sonbahar aylarının hareketli geçeceği kanaatinde.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Aksu, “Medyanın ve siyasetin gündemi ile halkın yaşamı arasında uçurum var. Ülkenin tek konusu ekonomi. Çiftçiler, dokuz ilde eylem yaptı ama kim ne kadar görüyor? İşçi hareketliliği artıyor. Bir işletme, 23 kişiyi attığı için Elbistan’da yedi gündür bir direniş var. Kamu ve özel sektörde dehşetli bir ücret talebi var. İnsanlar çok zor durumda. Kırsalda mutfak dayanışması vardı, o neredeyse bitti. Küçük üretici tarla satıp, ekim yaptı ama çuvalladı. Şehirdeki küçük arsası, evi, birikimi olan satıyor, bozuyor, harcıyor. Geleceğe borçlanıyor. Ağustos sakin geçerdi, şimdi herkes yanıyor. Türk-İş mitingleri genel merkezin isteğiyle değil tabandan gelen ısrarla oluyor. İki mitingi de hafta içine koydular ama kaçamadılar. İktidarla karşı karşıya gelmeden öfkeyi soğutmaya çalışıyorlar. İşçi emekçi kesimiyle holdingler arasında sonbaharda kavga olacak. Asgari ücrette de devletle kapışılacak. Kamuda büyük öfke var. Orada ücretler düşük kaldı. Sonbahar yazdan daha sıcak geçecek” dedi.
SONAR’ın araştırmasına göre halkın en büyük sorunu ekonomi
CHP ile AK Parti arasındaki farkın 6 puana çıktığını gösteren SONAR şirketinin Ağustos ayı araştırması, geçen hafta gündemde üst sıralardaydı.
Aynı araştırmada yer alan “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?” sorusuna katılımcıların yüzde 59,3’ü “ekonomi/enflasyon/hayat pahalığı” yanıtlarını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın aylık “Barometre”sine katılanların yüzde 70,8’i de bu yaz tatile gitmeyeceğini söyledi.
Erdoğan’ın umudu enflasyonu düşürmek
Cumhurbaşkanı Erdoğan da her fırsatta ekonomik sorunların farkında olduklarını ancak enflasyonun düştüğü mesajını veriyor.
Hafta içi AK Parti’nin 23. Kuruluş Yıldönümü toplantısında yaptığı konuşmada, “Ekonomide sorunları, sıkıntıları çok iyi biliyoruz. Enflasyonda düşüş başladı. İlan ettiğimiz takvim çerçevesinde enflasyonu tek haneli oranlara tekrar çekeceğiz. Kısa süre içinde, dar gelirlimiz ve emeklilerimiz başta olmak üzere her kesimi rahatlatacak seviyelere ulaşacağız” dedi.
“Sonbahardan sonra herkes daha öfkeli olacak çünkü birçok kesim temel ihtiyaçlarını bile kendi geliriyle karşılayamaz hale gelecek”
Ancak ekonomist Güldem Atabay, enflasyonun düşüşünü, özellikle dar gelirlilerinin hissetmediğini yıl, sonunda asgari ücret artışlarıyla birlikte ekonomik krizin sanılanın aksine büyüyebileceğine dikkat çekiyor.
Atabay, “Cumhurbaşkanı’nın bahsettiği enflasyon düşüşü, matematiksel etki. Yani baz etkisi. Ancak aylık enflasyon bir önceki aya göre hep yükselişte. Yıl sonunda enflasyonun yüzde 50’ye düştüğünü göreceğiz ancak ücretler de yüzde 25 erimiş olacak. Ortalama enflasyon yüzde 66’larda iken en iyi ihtimalle yüzde 40-45 zam yapılacak. Enflasyonun çok hızlı yükseldiği dönemlerde, yıl sonu enflasyonuna bakılırsa bu reel ücretleri eritmek oluyor. Kamu tasarruf etmiyor, hiçbir alanda reform yapmıyor. Ekonomi politikasını ücretler, TL ve döviz üzerinden kuruyor. Bu arada mutfakta yangın büyüyor, çiftçi ürününü tarlada bırakıyor. Sonbahardan sonra herkes daha öfkeli olacak çünkü birçok kesim temel ihtiyaçlarını bile kendi geliriyle karşılayamaz hale gelecek” diye konuştu.