Yahya Sinvar, İsmail Haniye’nin ölümünden sonra Hamas’ın yeni Siyasi Büro Başkanı seçildi. Sinvar, 2017’den bu yana örgütün Gazze’deki Siyasi Büro Başkanı olarak görev yapıyordu.
“Ebu İbrahim” olarak da tanınan 61 yaşındaki Sinvar, Gazze Üniversitesi Arap Dili Bölümü’nde okurken altı ay gözaltına alınan, sonrasında aralıklarla 23 yıl İsrail cezaevlerinde kalmış bir siyasetçi.
Han Yunus Mülteci Kampı’nda doğan Sinvar, Abulaziz Rantisi ile birlikte Hamas’ın kurucusu olan Şeyh Ahmet Yasin’in liderliğinde 1983’te kurulan ilk güvenlik teşkilatına katıldıktan dört sene sonra örgütün istihbarat teşkilatı olarak bilinen Mecd’in kurucu kadrosunda yer aldı.
Sinvar, Aksa Tufanı saldırısının siyasi mimarı olarak tanınıyor
Sinvar, yardımcısı olduğu İsmail Haniye’nin 2017’de Hamas Siyasi Büro Başkanı seçilmesinden sonra Hamas’ın Gazze’deki Siyasi Büro Başkanlığı’na getirilmişti.
Yahya Sinvar, 7 Ekim 2023’te İsrail’i hedef alan saldırının siyasi talimatını veren kişi olarak biliniyor.
Türkiye’nin de desteklediği eski Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal ve Hamas Uluslararası İlişkiler Ofisi Başkanı Musa Ebu Mazruk gibi isimler de adayken, abluka altındaki Gazze’den çıkması imkânsız gibi görünen Yahya Sinvar neden örgütün liderliğine getirildi?
Dursunoğlu: “Hamas, ‘7 Ekim’in arkasındayız, Filistin direnişi boyun eğmedi, hala ayakta’ mesajı veriyor”
“Stratejik İttifak: Türkiye-İsrail İlişkilerinin Öyküsü” ve “Yeni Osmanlı’nın Ortadoğusu” adlı kitapların da yazarı, Ortadoğu uzmanı Alptekin Dursunoğlu, Hamas’ın bu sürpriz tercihiyle 7 Ekim saldırılarının arkasında durduğu mesajını verdiğini söylüyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Dursunoğlu, Hamas’ta yönetimi sırasıyla üstelenen üç kanadı şöyle açıklıyor:
“İlki Türkiye ve Katar’ın desteğini alarak 2017’ye kadarki süreci götüren ve Hamas’ı direniş ekseninden uzaklaştıran kanat. Halid Meşal’in liderliğinde Hamas’ı Suriye’den çıkardılar. Ankara ve Doha’nın baskısıyla siyasi çözüme yakın duran bu kanat, 2017’de tasfiye edildi.
“Derken o dönem Hamas’ın Gazze Siyasi Büro Başkanı olan Heniye’nin [Haniye] temsil ettiği kanat, Heniye’nin Siyasi Büro Başkanı olmasıyla yönetimi devraldı. Bir önceki dönemde İran ve Hizbullah, Hamas’ın siyasi liderliğine randevu vermiyordu ama İzzeddin Kasım Tugayları ile ilişkisini hiç kesmedi. Haniye liderliğinde bu ilişkiler onarıldı. Türkiye’ye de gelen Henniye her iki tarafın da dilini konuşabilen bir liderdi. Ne Türkiye ve Katar’ın ne de İran ve Hizbullah’ın çizgisindeydi; iki tarafın kesişim kümesi gibiydi Heniye. Ama Hamas o çizgiden birini seçmedi ve Yahya Sinvar tercihiyle üçüncü bir kanat yönetime geldi. Hamas bu tercihle açıkça ‘7 Ekim’in arkasındayız’ demiş oluyor. Dahası Filistin direnişi boyun eğmedi, hala ayakta mesajı da veriyor” değerlendirmelerinde bulundu.
Hamas’ın elinde bulunan İsrail askeri Gilad Şalit’in serbest bırakılması için uzlaşılan “Esirlere Vefa” anlaşması kapsamında serbest kalan 1027 kişi arasındaki Yahya Sinvar’ın bugüne kadarki çizgisi Haniye’nin diplomatik arayışlarıyla pek örtüşmüyor.
Doç. Keleşoğlu: “Yeni Hamas yönetimi Türkiye ve Katar çizgisine daha uzak olacaktır”
“İsrail Yurttaşı Filistinliler” kitabının da yazarı olan Ortadoğu uzmanı Erhan Keleşoğlu, Hamas’ın bu kararını radikal çizginin zaferi olarak yorumluyor.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Doçent Keleşoğlu, “Filistinliler’in 1948’de yaşadığı Nakba’dan [büyük felaket] sonra Filistin halkının yaşadığı en ağır yıkımlardan biriyle karşı karşıyayız. 7 Ekim’den bu yana 40 binden fazla Filistinli öldürüldü ki bu Filistin Sağlık Bakanlığı’nın teyit ettiği sayı. Daha yüzlerce enkaz girilememiş halde duruyor. Hamas, bu kararıyla sertlik yanlısı politikaları sürdürme yönünde tutum aldı. Uzlaşmacı çizgiye karşı şedid sert çizgi artık kesin olarak işbaşında. İsrail’in Muhammed Deyf ile birlikte en tepe hedeflerinden biriydi Yahya Sinvar ve o seçildi. Diplomasi tarafından uzaklaşılacak ve daha radikal bir yol izleyecek. Tabii yeni Hamas yönetimi Türkiye ve Katar çizgisine daha uzak olacaktır, orası kesin” dedi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun elinde bulunan Filistin’de 1. Dünya Savaşı’ndan sonra bir manda yönetimi kuran İngiltere’nin bu yönetime son vererek Filistin topraklarından ayrılmasıyla çıkan Arap İsrail Savaşı’nda en az 700 bin Filistinli topraklarını terk etmişti. Filistinliler bu yaşananları ve sonrasında Filistin topraklarında İsrail devletinin kurulmasını “Nakba” (büyük felaket ya da Felaket Günü) olarak tanımlıyor.
Hamas-İsrail ateşkesi tamamıyla rafa mı kalktı?
Henüz Yahya Sinvar’ın seçimiyle ilgili bir tutum ortaya koymayan Türkiye’nin desteklediği isimler tamamen geri planda mı kalacak?
Yakındoğu Haber adlı internet sitesinin genel yayın yönetmenliğini de yapan Alptekin Dursunoğlu, yeni denklemde Hamas lideri Haniye’nin Tahran’da öldürülmesi nedeniyle bir yanıta hazırlanan İran ve Hizbullah’ı da düşünmek gerektiği kanaatinde.
Türkiye’nin Filistin’de iki devletli çözümü desteklediğini belirten Dursunoğlu, örgüt içerisinde bunun için zemin kalmadığı görüşünde. “İki devletli yaklaşıma en yakın isim Halid Meşal’di” diyen Dursunoğlu “Direnişin tek seçenek olduğu Sinvar tercihi ile ortaya kondu. Hamas, Türkiye, Katar ve Mısır gibi ülkelerle ilişkilerini sürdürebilmek için Halid Meşal, Musa Mazruk gibi isimlerin pozisyonlarını korur ama karar verici pozisyonda olamazlar” diye ekliyor.
Dursunoğlu’na göre Sinvar’ın yardımcısı olan ve Suriye ile ilişkileri normalleştiren Halil El Hayya, diplomatik süreci yönetecek isim olabilir. Dursunoğlu şu değerlendirmede bulundu:
“‘Kalıcı ateşkes sağlanmadan barış yok’ diyen Sinvar, Gazze’de muhasara altında olduğundan, daha önce Heniyye’nin yürüttüğü işleri Halil El Hayya üstlenebilir. Trump suikasti öncesi Netenyahu ilk kez ateşkese yaklaşmıştı ama sonra strateji değiştirdi. Hizbullah ve İran’ın ‘Heniyye suikasti cevabı’ İsrail rejimini açık ve kapsamlı savaş eşiğine getirecek. Top Amerika ve İsrail rejiminde olacak. Ben Amerika’nın seçimlerden önce kapsamlı bir savaş isteyeceğini düşünmüyorum. Tabii şu da var: Hizbullah’ın kuzeydeki varlığını tehdit olarak gören İsrail, ordusunun önemli kısmını orada tutuyor. Hatta geçtiğimiz günlerde Harediler’i askere almaya başladı.”
Harediler kimdir?
Harediler, Ortodoks Yahudiler olarak kabul ediliyor.
İsrail’deki Yahudi nüfusunun yüzde 17’sini oluşturan Harediler’in büyük kısmı İsrail devletini kabul ederken daha küçük ama daha görünür kısmı “mesih”in gelişinden önce herhangi bir Yahudi bağımsızlığının günah olduğuna inanıyor.
26 yaşında kadar dini eğitim alan Harediler askerlik görevinden muaf tutuluyor.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, geçtiğimiz ay Ağustos itibariyle Harediler’in de askere alınmaya başlanacağını açıklamıştı.
Abbas’ın Türkiye ziyareti Ankara’nın Filistin meselesindeki pozisyonunu etkiler mi?
Doçent Erhan Keleşoğlu, Türkiye’nin Hamas’ın seçimi ile ilgili sessizliğini 14 Ağustos’ta Filistin yönetimi lideri Mahmud Abbas’ın Türkiye’ye davetiyle birlikte düşünmek gerektiği düşüncesinde.
Keleşoğlu, “Hamas’ın yeni liderini ilk tebrik edenler Yemen’deki Ensarullah ve Lübnan’daki Hizbullah oldu. Bu beklenmeyen bir şey değildi ama Hamas’ın bütünüyle İran’ın ördüğü direniş eksenine dahil olması Türkiye’nin hoşuna gitmeyecektir. Başta tam bu manada değildi ama şimdi Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Türkiye’ye daveti daha da önemli hale geldi. Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşecek ardından da TBMM’de konuşacak Mahmud Abbas. Hamas’a radikal çizgi hâkim olunca Mahmud Abbas Türkiye açısından daha müzakere edilebilir bir pozisyona gelmiş olabilir. Zira AK Parti döneminde Türkiye, Müslüman Kardeşler dolayısıyla Hamas’la ilişkiye daha çok önem veriyordu. Tabii Hamas içindeki ılımlı kanatla da temaslarına mutlaka devam edecektir” diye konuştu.
Filistin’de bitmeyen liderlik sorunu
Mahmud Abbas 2005 yılında Filistin Devlet Başkanı seçildi.
Bir yıl sonra yapılan milletvekili seçimlerini ise Mahmud Abbas’ın lideri olduğu El Fetih’i geçen Hamas kazandı.
2006 yılından bu yana Filistin’de El Fetih ve Hamas arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle seçimler yapılamıyor.