Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun kararıyla 2 Ağustos’ta sosyal medya platformu Instagram’a erişimin engellenmesi ve sekiz gün boyunca kapalı kalması tartışmalara ve tepkilere neden oldu.
Muhalefet, yasağın Türkiye’nin dünyadaki imajına zarar verdiğini, iktidar ise yasağa ve sansüre karşı olduğunu savundu.
Önceki yıllarda Vikipedi, YouTube ve X gibi platformların yanı sıra bir çok haber sitesine erişim engellenmiş, bunlardan bazılarının yasağı belli bir süre sonra kaldırılmıştı.
Peki, Türkiye’de milyonlarca insanın, özellikle de genç nüfusun kullandığı sosyal medya uygulamaları ve internetteki yasaklar siyasi tercihleri nasıl etkiliyor? Sosyal medya yasakları siyasi hedeflerle ilişkilendirilebilir mi?
Konuya ilişkin VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Gaziantep Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Siyasal İletişim Uzmanı Doçent Doktor Süleyman Şahan, kapatmanın sağlıklı bir çözüm olmadığını belirterek, “Önemli olan bu sosyal medya platformalarının ve bunlara bağlı şirketlerin hukuki yapısını kendi ulusal hukuki yapılarımızla uyumlu hale getirerek işlerliğini sağlayabilmektir. Altı çizilmesi gereken bir diğer nokta da gençler ve çocuklar ağırlıklı olmak üzere her düzeyde dijital medya okuryazarlığını geliştirebilmemiz lazım. Bilinçli sosyal medya tüketicileri oluşturmamız gerekiyor” dedi.
“Kısıtlama tepkiye neden olur”
Gençler arasında sosyal medyanın hem siyasal bilgi kaynağı olarak hem de çevresiyle bir etkileşim aracı olarak yoğun bir şekilde kullanıldığını vurgulayan Şahan, bu alandaki kısıtlamanın tepkiye neden olacağını belirtti. Şahan, şöyle konuştu:
“Bunların yanı sıra bir siyasal katılım aracı olarak da kullanılan sosyal medya platformalarında gençlerin önemli bir kısmı bugün baktığımızda herhangi bir siyasi partiye üye olup seçimlerde aktif bir şekilde çalışmaktansa internet ortamında görüş bildirmeyi kendilerine daha yakın bir siyasal katılım aracı olarak görüyorlar. Bu kanallarda yapılabilecek bir kısıtlamanın doğal olarak belirli tepkiler ortaya çıkaracağını rahatlıkla söyleyebiliriz.”
“Sosyal medyayı yok sayarak siyasette başarılı olmak mümkün değil”
Gençlerin önceliklerinin farklı olduğunu söyleyen ve kendilerine en yakın politik aktörü sosyal medya üzerinden tanımaya çalıştıklarına dikkat çeken Doç. Dr. Şahan, “Gençlerle ilgili yapmış olduğumuz çalışmalarda artık karşımızda çok politik tavrı olan insanların olmadığını gördük. Karşı karşıya olduğumuz bu yeni kuşağın daha başka öncelikleri var. Buradaki kişiler günlük yaşamsal faaliyetleri üzerine, beklentilerini karşılayacak bir siyasal aktöre ya da partiye oy vereceklerdir. Zaten bunun için sosyal medya platformalarının dünyadaki siyasi aktörler tarafından nasıl etkili bir şekilde kullanıldığını görebiliyoruz. Çünkü orası bir etkileşim alanı, orayı yok sayarak siyasette başarılı olabilmek mümkün değil. Siyaset sosyal medyada kazanılmaz ama sosyal medya geniş kesimlere ulaşabilmenin en etkili araçlarından biridir” şeklinde konuştu.
“Pedofili ve pornografi gibi içerikler yasal zorunluluğa mecbur bırakıyor”
İnternet ve sosyal medya alanında yapılacak her türlü düzenlemenin toplumun görüşlerini ve taleplerini de barındıran bir zeminde ele alınması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Şahan, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:
“Sosyal medyayla ilgili yapılacak düzenlemelerin boyutlarının toplumla müzakereci bir şekilde anlatılması gerekir. Yoksa baktığımızda sosyal medya platformalarının tamamının belirli yasal düzenlemelere tabi olması gerektiğini biliyoruz. Çünkü bu platformlar aynı zamanda belirli problemleri de beraberinde getirir. Örneğin dezenformasyon sorunuyla karşı karşıyayız. Bazı platformlarda ve oyunlarda pedofili ve pornografi gibi içeriklerle de karşılama gibi durumlar var. Bu durum da bizi yasal zorunluluğa mecbur bırakıyor.”
Demiralp: “Sosyal medya kısıtlamalarını siyasi hedeflerle bağlantılı düşünebiliriz”
Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seda Demiralp ise kısıtlamaların siyasi tercihlere etkisinin iktidar ve muhalefet seçmeni açısından değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
VOA Türkçe’ye konuşan Demiralp, “Hiçbir kısıtlama olmaması risklidir ama kısıtlamaların ifade özgürlüğüne girmesi de risklidir; doğru yerde müdahale etmek, ifade özgürlüğüne giren alanları serbest bırakmak gerekir” dedi. Demiralp, şu değerlendirmede bulundu:
“Sosyal medya platformlarını tek bir kategoride değerlendirmek mümkün olmadığı gibi sosyal medya denetimi ile ilgili müdahaleleri de tek bir kategoride değerlendiremeyiz. İktidar-muhalefet ilişkileri açısından değerlendireceksek örneğin X gibi platformların daha muhalif çevrelerce kullanılırken söz gelimi Tik-Tok kullancılarının daha çok iktidar seçmenlerini içerdiğine yönelik çalışmalar var. Dolayısıyla sosyal medya kısıtlamalarının bunlardan biri ya da ötekine yoğunlaşmasının siyasi bazı hedeflerle bağlantılı olduğunu düşünebiliriz. Bunun dışında Roblox gibi sosyal medya platformlarında aktif bir varlığı olan oyunların pek çok kesimden çocuk tarafından kullanıldığını ve bu alanın aşırı kullanımının yine pek çok kesimden ebeveyni rahatsız ettiğini, dolayısıyla örneğin bu alanda bir kısıtlamanın bu ebeveynlerin desteğini alma hedefi de güdüyor olduğunu düşünebiliriz. Diğer yandan şunu da belirtmek gerekir ki sosyal medyanın tamamen denetimsiz olması da başka riskler barındırır. Dezenformasyon, siber zorbalık gibi sorunlar denetimsiz sosyal medya kullanımından beslenebilir.”
Oyun platformu Roblox için de benzer bir karar alındı
Türkiye’de bu ay başında Instagram engeli sürerken, çocuklar arasında popüler olan ve 15 milyondan fazla kullanıcıya sahip oyun platformu Roblox için de benzer bir karar alındı. Platformun sadece alan adı değil, App Store ve Google Play’deki uygulamaları da erişime engellendi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sosyal medya hesabından, “Çocukların istismarına neden olacak içerikler barındırması sebebiyle Roblox isimli oyun platformuna ve uygulama marketlerindeki linklerine, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında ‘İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da belirtilen hususlar çerçevesinde Adana 6. Sulh Ceza Hakimliği’nce erişim engeli getirildiğini” yazdı.
Yayman: “Sansüre ve yasaklamalara karşı bir hükümetiz”
Diğer yandan geçtiğimiz hafta TBMM Dijital Mecralar Komisyonu, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman başkanlığında toplandı.
Komisyonda “Dijital Gündemde Yaşanan Son Gelişmeler” tartışıldı. Komisyon Başkanı Yayman, dijital dünyanın yoğun bir gündemin içinde olduğunu, Türkiye ve dünyada inanılmaz bir sürecin yaşandığını belirtti.
Yayman, “Türkiye’de 2024 yılı Ocak ayı itibarıyla X’in 20 milyon, YouTube’un 57 milyon, Instagram’ın 57 milyon, ki muhtemelen son dönemde yapılan tartışmalarla takipçi sayısı 60 milyona çıkmıştır. TikTok’un 37 milyon, Facebook’un 34 milyon, LinkedIn’in 16 milyon takipçisi var” dedi.
Yayman, dijital bir çağın içinde yaşadıklarını; yasaklamalara, sansüre karşı olan bir hükümet olduklarını savundu. AK Parti döneminde atılan adımları anlatan Yayman, “Bu ağların, dijital mecralar, başta hukuksal ve yönetsel altyapısı olmak üzere Türkiye’ye gelmesi, faaliyet göstermesi, temsilcilik açması ve bir müzakere sürecinin yürütülmesi AK Parti’nin 22 yıllık iktidarı döneminde olmuştur. Türkiye, dünyada en fazla sosyal medya kullanan, takipçisi olan, abonesi olan ülkelerden bir tanesi” diye konuştu.
Hüseyin Yayman, dijitalleşme konusunun siyaset üstü, iktidar muhalefet gerilimine kurban edilemeyecek kadar önemli olduğunu dile getirdi.
CHP’li Özkan: “Türkiye’nin dünyadaki imajına zarar veriyoruz”
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, sosyal medya ağlarının Türkiye’nin koyduğu kurallara göre hareket etmesini, TBMM’nin aldığı kararlara uyulmasını savunduklarını ancak hükümetin “ben yaptım oldu” şeklindeki siyaset anlayışına karşı olduklarını belirtti. İktidarın siyaset yapma anlayışında bir tahammülsüzlük olduğunu ileri süren Özkan, sosyal medya ağlarının katalog suç bağlamında ele alınmasını eleştirdi.
Statista veri tabanı platformuna göre Türkiye, dünyada en fazla Instagram kullanıcısına sahip beşinci ülke. Dünyada en çok Instagram kullanıcısı olan ülke Hindistan. Hindistan’ı ABD, Brezilya ve Endonezya izliyor. Türkiye 57 milyon Instagram kullanıcısı ile 55 milyon kullanıcıya sahip Japonya’nın önünde, beşinci sırada yer alıyor.