ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Başlığa bakıp Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri ve Erdoğan rejiminin, Doğu Perinçek’in tabiriyle ‘siyasetin köpeği’ haline gelen hakimlerinden bahsedeceğimi sanmayın. Konumuz Pentagon’da çalışan bir Türk mühendisin ‘casusluk-gizli belge çalma’ iddiasıyla tutuklanması.
Olay herşeyiyle çok ilginç ama ben yazıya hakimden girdim. Çünkü Salı günü Alexandria Virginia’da mahkemeyi izlerken aklımdan, “Bu hakim Türkiye’de olsa cezaevlerinde kimse kalmazdı!” diye geçirdim. Neden böyle düşündüğüme geleceğim ama önce hikayeyi anlatayım. Çünkü filmlere konu olabilecek bir casusluk iddiasıyla karşı karşıyayız.
Geçtiğimiz Cuma günü sabah saatlerinde Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Falls Church Virginia’da bir eve baskın yaptı. Evin sahibi Türk ve Amerikan vatandaşlığı olan 50 yaşındaki mühendis Gökhan Gün’dü. Valizini hazırlamış, kendisini havalimanına götürmesi için Uber çağırmıştı. Tam bu esnada evi basan FBI ajanları Gün’ü gözaltına alırken valizinde ve evinde buldukları yüzlerce sayfa ‘çok gizli’ belgeye el koydu.
FBI açıklamasına göre Türk mühendis Gökhan Gün, Amerikan ABD Savunma Bakanlığı’nda işe başladığı Eylül 2023’ten bu yana toplam da yaklaşık 3 bin 400 sayfa tutan 256 belgenin çıktısını alıp alışveriş poşetlerinde evine taşımıştı. Gün’ün sadece bu hafta 406 sayfa belge çıktısı aldığı ve bunların 82’sinin çok gizli damgalı olduğu tespit edildi.
Gökhan Gün baskın günü yanında çok gizli damgalı evraklarla Meksika’nın gözde tatil beldelerinden Puerto Vallarta’ya uçuyordu. Türk mühendis bu seyahatinin gerekçesini ‘balık tutmaya gitmek’ şeklinde açıkladı. Cuma günü tutuklanan Gün, salı günü hakim karşısına çıktı. Yeşil cezaevi kıyafeti ile mahkemeye getirildi. Yorgun ve moralsiz gözüküyordu.
Duruşma, ABD Savcı Yardımcısı Anthony Rodregous’un hakkındaki iddiaları özetlemesiyle başladı. Savcılık, Gün’ün çok sayıda gizli belge ile yakalandığını, Meksika’ya gitmek için hazırladığı valizinde bu belgelerden olduğunu, Gün’de çıkan söz konusu belgelerin “tam da düşmanlarımızın ellerine geçirmek isteyecekleri türden bir malzeme” olduğunu iddia etti.
Savcı Yardımcısı Rodreogus, Gökhan Gün’ü “kamu için kabul edilemez bir risk” olarak tanımladı. Savcıya göre “balık tutmaya gitmek için gizli belge ve istihbaratçı kimliklerine ihtiyaç duymazsınız.”
Yine savcının iddiasına göre Gökhan Gün’ün havalimanına giderken gizli belgeler ve güvenlik izinlerini gösteren belgelerle yakalanmasının belgeleri dağıtma niyetini gösteriyor. Ancak bu aşamada Rodreogus ile hakim Ivan Davis arasında çok ilginç diyaloglar yaşandı.
Hakim Davis’e geçmeden kendi izlenimimi söyleyeyim.
Duruşma salonuna girerken Gökhan Gün’ün tutukluluk halinin devamı yönünde karar çıkacağını düşünüyordum. Düşünsenize; Pentagon’da çalışıyorsunuz, yüzlerce çok gizli dökümanı evinize götürmüşsünüz, hatta bazılarını yanınıza alıp ‘Meksika’ya balık tutmaya’ gidiyorsunuz!
3’ü Virginia da olmak üzere 5 gayrimenkulünüz var. Tek başınıza yaşıyorsunuz, pek arkadaşınız yok ve son yıllarda 15 uluslararası seyahatiniz var. Savcının dediği gibi kimse Meksika’ya balık avlamaya çok gizli belgeler ve Pentagon kimlik kartlarıyla gitmez.
Yani ortada ‘güçlü bir dosya ve makul şüphe var’ denebilir.
Ancak hakim Davis savcılarla aynı fikirde değildi. Hakim sanık Gün’ün şüpheli hareketleri olsa da bu durumun tutuklamaya yetmeyeceğini, belgeleri başka bir ülkeye ya da kişiye verdiğinin ispatlanması gerektiğini söyledi.
Savcılar Ortak Savaş Analiz Merkezi’nde çalışan Gün’ün gizli belgelerin çıktısını alarak plastik torbalar içinde evine götürdüğünün kamera kayıtlarıyla sabit olduğunu, belgelerin kime ya da kimlere dağıtıldığı ile ilgili soruşturmanın devam ettiğini açıkladılar.
Ancak hakim Davis yine ikna olmadı ve “Ben varsayımlar üzerinden tutuklama yapamam. Bana bu belgelerin üçüncü bir ülkeye ya da kişiye verildiğine dair delil sunmanız lazım.” dedi. Savcı ise sanık Gün’ün gizlilik kurallarını ihlal etmenin yanında ‘ulusun güvenine ihanet etme isteğini’ gösterdiğini iddia ettiler. Savcılar ayrıca soruşturmanın seyrine göre Gün’ün başka suçlamalara da muhatap olabileceğini söylediler.
Hakim Davis savcıya ‘delil göstermesi’ yönünde yoğun baskı yapsa da savcı Rodregous “süren bir soruşturma ile ilgili halka açık bir duruşmada bunları paylaşamayacağını” anlattı. Savcı yardımcısı ayrıca söz konusu belgelerin güncel ve çok gizli olduklarını Savunma Bakanlığı’ndan teyit ettiklerini söyledi.
Sonuçta hakim Davis savcının iddiasını yeterli görmedi ve Gökhan Gün’ün ayağına elektronik kelepçe takılarak ev hapsine alınmasına, yargılamanın tutuksuz sürmesine karar verdi. Ancak savcılar Gün’ün kaçma ihtimalini ve dosyanın vasfını öne sürerek temyize gittiler. Hakim tutuksuz yargılama kararı verse de ABD yasalarına göre savcıların temyiz başvurusu karara bağlanıncaya kadar Gökhan Gün tutuklu kalmaya devam edecek.
Gökhan Gün olayı son derece enteresan bir hikaye.
Sonuçta her gün Pentagon’da çalışan Türk bir mühendis casusluk şüphesiyle tutuklanmıyor. İkincisi hayat hikayesi hayli ilginç.
Gökhan Gün’ün ulaştığım akrabalarının anlattığına göre Türkiye’deyken sıradan bir öğrenciymiş hatta iki kez girdiği üniversite sınavında başarı gösterememiş. İki yıl önce kanserden vefat eden ablası Türk diplomatın çocuğuna bakmak için au-pair olarak ABD’ye taşındıktan bir süre sonra Gökhan Gün’ü de ABD’ye taşımış.
Akrabalarının anlattığına göre pek sosyal birisi değil. Evlenip çok kısa bir süre sonra boşanmış. Kimseyle iletişim kurmayan biri ve Türkiye’deki ailesi de ekonomik olarak varlıklı sayılmaz. Ancak Gökhan Gün emlak fiyatlarının hayli yüksek olduğu Virginia, Miami ve Texas’ta toplam 5 evi var.
Pentagon öncesi nerede çalıştığı konusunda da çok bilgi yok. Hareketleri de şüpheli denebilir. Pentagon’da çalışmaya başladıktan kısa süre sonra gizlilik dereceli belgelerin çıktısını alıp market poşetlerinde evine taşıyor.
Soruşturma sürüyor ve gizli olduğu için aldığı belgeleri başka bir ülke ya da istihbarat servisine verdi mi bilmiyoruz. Ancak şüphelenmek için fazlasıyla güçlü nedenleri var kolluk güçlerinin.
Gelelim hakim Davis’e.
Özetlediğim gibi; dosya güçlü gözüküyor. Ancak hakim Davis o kadar ince eledi sık dokudu ki şapka çıkardım. Keşke duruşmayı kaydedip izletme imkanım olsaydı. Hakim, “Şüpheyle, varsayımla, tahminle tutuklama olmaz. İddialarınızı somut delillerle önüme koymanız lazım.“ diye diretti. Savcı tekraren argümanlarını hatırlattı, hakim ısrarla‚ “Bu kişinin bu belgeleri başka ülkelere verdiğine dair somut delil yoksa tutuklama olmaz!” diye tekrar etti.
Daha önce Reza Zarrab ve Halkbank davasını izlerken de aynı şeyi görmüştüm. ABD mahkemelerinde hakimler kılı kırk yarıyor ve savcıları fena halde hırpalıyorlar. Hakim Davis’in argümanlarını, ısrarını ve her ifadesini başka kararlardan örneklerle desteklemesini izlerken içimden “Bu hakim Türkiye’de olsa cezaevlerinde kimse kalmaz!” diye geçirdim.
Bizde olsa Gökhan Gün tutuklanır, medyada linç edilir, hakim önüne çıkması yıllar alırdı. Erdoğan rejiminin hakimleri de savcılara herhangi bir soru sormaz verebildikleri en üst sınırdan cezayı basarlardı. Tabi ki delil sorgulaması filan yapmadan.
Gökhan Gün’ün dosyası nasıl şekillenecek bilmiyorum. Önümüzdeki üç gün içinde temyiz duruşması var. Daha sonra da yargılama olacak.
Ortada gerçekten bir casusluk hikayesi var mı yok mu onu duruşmalar başlayınca göreceğiz. Ancak şu kadarını söyleyeyim; Türkiye’nin hakim Davis gibi yargıçlara ihtiyacı var. Hem de acilen.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***