Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili olarak seçilen Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) sürecini “yok hükmünde” saymasının ardından TBMM Atalay’ın durumunu ele almak üzere Cuma günü toplanıyor.
Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine karşı yapılan başvuruları 22 Şubat 2024 tarihinde karara bağlayan AYM, bu kararının ayrıntısını gerekçesiyle birlikte 1 Ağustos’ta Resmi Gazete’de açıkladı.
Bu kararla birlikte Can Atalay’ın hukuki durumu yeniden değişirken gözler de TBMM’deki sürece çevrildi.
Cuma günü yapılacak Genel Kurul oturumuna muhalefet partilerinin katılımı beklenirken, MHP oturuma katılmayacağını açıkladı. MHP, Anayasa Mahkemesi’nin yetki alanının dışına çıkarak TBMM’ye ve diğer yüksek yargıya “parmak salladığını” ileri sürüyor.
AKP’nin katılıp katılmayacağı son ana kadar netlik kazanmazken oturumu eski Adalet Bakanı, TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın yönetmesi bekleniyor.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın sosyal medya hesabından “Meclis 16 Ağustos’ta Can Atalay konusunu ele almak üzere, muhalefetin çağrısı doğrultusunda olağanüstü toplanacak. Meclis Başkan vekilliği sırası Gülizar Biçer Karaca’da (CHP) olduğu halde, ‘olağanüstü toplantılarda sıra gözetilmez, Numan Kurtulmuş’un tercihi bu yönde’ gerekçesiyle oturumu Bekir Bozdağ’ın yönetmesi kararı alındı” dedi.
AYM’nin gerekçeli kararının ardından muhalefet partileri TBMM’ye olağanüstü toplantı dilekçesi sunarken, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da TBMM Genel Kurulu’nu Cuma günü saat 14:00’te toplantıya çağırmıştı.
Yaz tatilinde olan Genel Kurul 15 Ağustos Perşembe günü de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı ağırlamak için olağanüstü toplanıyor.
Muhalefet ne istiyor?
CHP, DEM Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi, TİP, Demokrat Parti ve EMEP tarafından 9 Ağustos’ta Atalay ile ilgili sürece dair TBMM Başkanlığı’na ortak dilekçe sunulmuştu.
Dilekçede Atalay’ın durumuna atıfta bulunularak “Politik sonuçların yanı sıra ekonomik sonuçlar da doğuracak nitelikte olan bu sürecin TBMM tarafından ele alınarak çözümlenmesi için olağanüstü toplantı çağrısı yapılmaktadır” denilmişti.
Muhalefet partilerine göre AYM’nin Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi işlemini “yok hükmünde” olarak tespit etmesinin milletvekilliğinin hiç düşmediği anlamında yorumlanması gerekiyor. Bu nedenle TBMM Genel Kurulu’nun bu kararı ilk Genel Kurul’da okutarak milletvekilliğini iade etmesi gerekiyor.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş da bu isteğini “Meclis, ‘AYM’nin Can Atalay kararını gördüm, görüşeceğim’ dedi. Bu durumda yapılması gereken, ilgili kararın okunarak Atalay’ın tekrar milletvekili olarak kayıt edilmesi ve tahliye edilerek görevine başlamasıdır” diyerek aktarmıştı.
Muhalefete ve bazı anayasa hukukçularına göre AYM’nin Atalay hakkında verdiği kararın Meclis’te okutulması gerekiyor. Karar okunsa bile Atalay’ın hemen tahliye edilmesi sonucu doğmazken öte yandan milletvekilliği yeniden tescil edilmiş olacak.
AYM’nin Atalay kararını değerlendiren Prof. Dr. Adem Sözüer TBMM’nin vekilliği düşürme kararını geri alması gerektiğini belirtip “AYM ‘Bu işlem yok hükmünde’ diyor. Bu nedenle Atalay’ın vekilliği devam ediyor” yorumunu yapmıştı.
İktidar ne diyor?
Öte yandan süreç ve AYM kararı iktidar tarafından muhalefet gibi yorumlanmıyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da en son Çarşamba günü yaptığı açıklamada Atalay için “Adli yargının verdiği kesin hüküm ortadayken Meclis’in yapabileceği bir şey söz konusu değil” ifadelerini kullandı. Tunç, Yargıtay’ın verdiği kesin hükmün Meclis tarafından değiştirilmesinin mümkün olmadığını belirterek “Cuma günü partiler görüşlerini ifade edecektir” dedi.
Hükümete yakın yazarlardan Abdülkadir Selvi ise geçtiğimiz günlerde Hürriyet’te yayımlanan makalesinde AKP’nin muhalefetin isteğine karşı üç gerekçe ileri süreceğini belirterek, bunları şöyle sıralamıştı:
“Birincisi; Atalay’la ilgili mahkûmiyet kararı İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verildi. İstinaftan geçerek Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından onandı. Mahkûmiyet hükmü ortada dururken Meclis’te yemin edemez.
İkinci olarak; tahliye kararının verilip milletvekili haklarının iade edilmesi için ya İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi yeniden yargılama yapacak ya da kararında ısrar edip, dosyayı Yargıtay’a gönderecek. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda yeniden yargılama ve infazının durdurulması kararı verirse tahliye edilip milletvekili yemini etmesinin önü açılacak.
Üçüncüsü; ya da Adalet Bakanlığı Anayasa Mahkemesi’nin kararını gerekçe göstererek, “kanun yararına bozma” ve “infazın durdurulması” talebiyle Yargıtay’a müracaat edecek.”
AKP ile CHP arasında 31 Mart yerel seçimlerinden sonra başlatılan ancak şu anda yavaşlayan normalleşme sürecinde diğer bazı sorunların yanı sıra Atalay’ın durumunun da çözümlenmesine dair umut besleyenler olmuştu.
AKP Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş ise TBMM’deki oturumdan sonuç beklemenin doğru olmayacağını söyleyerek, Atalay’ın milletvekili seçilmeden önce tutuklu bulunduğunu, TBMM’nin Atalay hakkında herhangi bir oylama yapmadığını söyleyerek, Atalay’ın durumunun daha önce milletvekili koltuğunda otururken yargılama süreçlerine tabi tutulan Enis Berberoğlu ve Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan farklı olduğunu belirtti.
Gergerlioğlu’nun da vekilliği düşürülmüştü
Benzer bir süreç, dönemin HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ile ilgili olarak da yaşanmıştı.
Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Gergerlioğlu’nu “Terör örgütü propagandası” yapmak suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırmış ve bu karar Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanmıştı.
Mahkûmiyet hükmünün TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla da Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürülmüştü. Gergerlioğlu, bu kararın ardından tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Ancak Anayasa Mahkemesi, 2021 yılında hak ihlali kararı verince Gergerlioğlu tahliye edilmiş ve buna ilişkin AYM kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla Gergerlioğlu TBMM’ye milletvekili olarak geri dönmüştü.
Ancak Eski AYM Başkanı Haşim Kılıç’a göre Atalay ile Gergerlioğlu’nun durumları farklılık gösteriyor.
Kılıç, 30 Ocak 2024’te Medyascope’a verdiği demeçte AYM’den “ihlal” kararı çıkması durumunda bile kararın uygulanamayacağını anlatarak, şöyle demişti:
“Şu an söylenecek bir şey yok, milletvekilliği düştü. Bu bir karar değil, bu bir okuma. Bunun için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapacaklardır. ‘Benim milletvekilliğim haksız yere düşürüldü’ şeklinde başvuru yapılabilir. Bu konuda itiraz hakları var. AYM’ye itiraz edebilirler. Başvuru sonrası mahkeme büyük ihtimal ihlal kararı verecek ama sonucu olmayacak. Sonuç ihlal olsa da geçerli olmayacak, karar uygulanamayacak. İhlal kararı verilse bile geri dönemez. Çünkü hükümlü, serbest değil.”
Kılıç, daha önce Gergerlioğlu için de benzer durum bulunduğunu hatırlatarak, “Ancak o kişi dışarıda olduğu için onun kararı uygulandı. Yani yeniden milletvekilliğe dönmüş oldu. Can Atalay’ın şu an yapacağı bir şey kalmadığı için AİHM’e gidebilir. Onu tahliye edecek olan yer 13. Ağır Ceza Mahkemesi. O tahliye etmediğine göre artık yapacak bir şey yok. Artık tek yolu kaldı, o da AİHM’e müracaat etmek” demişti.
Atalay ile ilgili süreç nasıl ilerlemişti?
Gezi Parkı davası kapsamında tutuklanan Avukat Can Atalay, 14 Mayıs genel seçimlerinde TİP’ten Hatay Milletvekili seçildi.
Tutuklu olduğu İstanbul’un Silivri ilçesindeki Marmara Kapalı Cezaevi’nden tahliye edilmeyen Atalay hakkında verilen 18 yıllık hapis cezası Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından 28 Eylül 2023’te onandı. Bunun üzerine 25 Ekim’de Anayasa Mahkemesi (AYM) “hak ihlali” karar vererek, Atalay’ın “seçilme hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine hükmetti.
Ancak AYM kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından uygulanmayarak Yargıtay’a gönderildi, Yargıtay 3. Ceza Dairesi de AYM kararını tanımadı.
Yargıtay, Atalay’ın avukatlarının Anayasa’nın “yasama dokunulmazlığını” düzenleyen 83. maddesi uyarınca Atalay’ın tahliyesi başvurusunu reddetti. Ayrıca Can Atalay kararı ile ilgili olarak AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay, AYM’yi “süper temyiz mahkemesi” olmak ve “yargısal aktivizm” yapmakla suçladı.
Atalay’ın Gezi davasında 18 yıl hapse mahkûm edildiğine ilişkin karar, 30 Ocak tarihindeki Meclis Genel Kurul oturumunda eski Adalet Bakanı, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ tarafından okunarak vekilliğinin düşürüldüğü ilan edildi.
Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***