NECİP F. BAHADIR | YORUM
Siyasetçilerin ‘satır aralarını’ okumaya bayılırım. Birçoğu açık seçik konuşmaz, mesajını cümlelerin arasına serpiştirir ya da çok çarpıcı bir mesaj uzun metnin arasında kaybolur gider. Haberin flaşını yakalamak için tecrübe gerektirir. Bu konuda da fena olmadığını söyleyebilirim. Bir şık daha var; siyasetçinin ağzından çıkan söz tarihe ışık tutsa da sıcak gündemin yoğunluğu arasında kendine yer bulamaz.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun son mesajları son şıkka giriyor. Gündem öylesine yoğun ki kimsenin Kılıçdaroğlu’nu görecek gözü yok. İki gün sonra AKP’nin kuruluş yıldönümü… Erdoğan ‘milletvekili pazarı’ kurdu. Transferler gündemde. Filistin lideri Mahmut Abbas, çarşamba günü olağanüstü toplanacak Meclis’te konuşacak. AYM’nin gerekçeli kararından sonra Can Atalay meselesinde bir hareketlilik söz konusu.
Bu yoğunlukta kim Kılıçdaroğlu’na kulak verir ki… Yazarınız tabii!
Gönlüm söylediklerinin kaybolup gitmesine razı olmadı. Yarını da bekleyemezdim, ‘siyasi bombalar’ patlayacak çünkü. Sabrınızı zorladığımı biliyorum ama peş peşe yazmak zorundayım. Yoksa tarihe not düşme görevini ıskalamış, sizleri de ihmal etmiş olurum. Yazı konusu eldeki kuş gibidir, uçtuğu zaman bir daha geri dönmez.
Kılıçdaroğlu’na vefasızlık yapılıyor
Partisi ve sol kesim unutmak istese de Kemal Kılıçdaroğlu siyasetin bugününü de şekillendiren çok önemli bir isim. Özgür Özel ve arkadaşlarının kendisine hem vefasızlık hem de haksızlık ettiğini düşünüyorum. 31 Mart seçimlerinde sandıktan CHP’nin birinci parti olarak çıkmasında Kılıçdaroğlu’nun payı inkar edilemez, görmezden gelinemez.
Siyasette ‘emekli’ ile ‘rahmetli’ arasında bir fark yoktur. Yine Türk siyasetinde vefa, saygı ve kadirşinaslıktan söz edilemez. Erdoğan’ın, hocası Necmettin Erbakan’a karşı siyasi isyanı yetmemiş gibi birkaç gün önce oğlu Fatih’e sarf ettiği hakaretleri hatırlayınız. Erdoğan kadar kolay ‘adam satan’ siyasetçiye de rastlamak zor.
Kılıçdaroğlu siyasi emekli mi? CHP’lilere göre öyle. Ama Kemal Bey kendisini siyasetin dışında görmüyor ki, ‘Ben daha ölmedim… Ben buradayım, hayattayım’ çıkışları yapıyor.
İhsan Eliaçık’ın bir tespitini hatırlıyorum; “Kemal Bey doğum yaparken ölen anne gibi…” Doğru. Çok iyi oyun kurdu. İstanbul ve Ankara’da seçim kazandı. CHP’yi merkeze açtı. Muhafazakar kitleleri bile CHP’ye oy verebilir hale getirdi. ‘Helalleşme’ dedi, tek parti geçmişiyle yüzleşti ve yer yer hesaplaştı.
Kırgınlığı konuşmalarına yansıyor
Partide başörtülü isimlere bile yer buldu. CHP’yi itirazlara rağmen klasik katı, Kemalist ve laikçi çizgiden uzaklaştırdı. Bugün CHP’nin en büyük iki değeri Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu aday yaptı. Kılıçdaroğlu dışında bir başka isim bu açılımı yapamazdı. Mayıs seçimlerinde tuzağa düştü, nefsine gem vuramadı. Eğer şahı çekebilseydi, Erdoğan’ı mat etmişti. Bedelini de ‘koltuğu’ ile ödedi. Tarihin intikamı her zaman ağır olur. Sadece o mu? Meral Akşener de öyle…
Siyaset maalesef ‘vefasız’, siyasetçiler ise ne yazık ki ‘nankör’… Yine de sol siyasette Kemal Kılıçdaroğlu’nu yok saymak, görmezden gelmek mümkün değil. Bugün isterse partiyi sarsabilir. Milletvekillerinin en az yarısını peşinden sürükleyebilir. Ve kuracağı grupla ‘oyun kurucu’ veya ‘bozucu’ olabilir. ‘Delege isterse…’ dese de ben böyle bir niyeti olduğunu sanmıyorum. Bir kenara atılmasının rahatsızlığı var elbette. Gönlünün yarası ve kalbinin kırıklığı konuşmalarına yansıyor.
Kılıçdaroğlu son konuşmasında çarpıcı bir kulis haberini doğruladı. Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu ile görüşme talebinde bulunduğu iddiası gündeme gelmişti. Doğrudan bir talep gelmemiş. Fakat dolaylı yoldan bir aracıyla nabız yoklanmış. Şu sözler Kılıçdaroğlu’nun; “Görüşme talebi gelirse kabul etmeyeceğimi söyledim. Bu teklif birisi aracılığı ile geldi. Doğru bulmadım ve görüşmeyeceğimi ifade ettim.”
AKP kadroları tamamen suça bulaştı
AKP Sözcüsü Ömer Çelik’e göre böyle bir temas hiç yaşanmamış… Zaten doğrulamasını beklemek saflık olurdu. “Evet. Yaşadığımız hezimet sonrası Kılıçdaroğlu’yla temas kurduk.” demelerini beklemiyordunuz, değil mi? Tam da kendilerinden beklenen bir açıklama yaptı Çelik…
Siz de farkında değil misiniz bir ‘bomba haber’ bu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu ile görüşmek istemiş. Zamanını kestirmek zor değil. 31 Mart’tan sonra olmalı. Seçim bozgunundan sonra ne yaptığının farkında değil Erdoğan… Ne yapacağının da şuurunda değil. Sürekli sağa sola yalpalamakla meşgul. Kılıçdaroğlu ile görüşmek istemesinin arka planını tahmin etmek zor olmasa gerek. Kendince bir ‘çıkış’ arıyor.
Buzdağına çarpan ‘AKP Titanik’inin batmakta olduğunun ve devr-i iktidarının geri dönülmez yola girdiğinin farkında… AKP’nin iktidardan ayrılışı diğer partiler gibi bir derviş sessizliğinde olmayacak. Çok yüksekten büyük bir gürültüyle düşecek… AKP kadroları en tepeden en alta kadar çok suça bulaştı. Başta Erdoğan Anayasa’yı ‘takmadı’; başka suça ne hacet! Yolsuzlukları hatırlatmıyorum bile. Son 10 yılın icraatlarına bakınız, ‘legal ve nizami’ bir politikaya rastlayamazsınız.
Bir suç imparatorluğunun üzerinde oturan kişiden başka ne beklenir? Ya iktidarını devam ettirmek için arayışlara girmek ya da sonrası için kendisi ve çevresini korumaya almak. Giden belli olduğu gibi, gelen de belli… AKP ve Erdoğan yolcu… CHP ise yeni dönemin aktörü. Erdoğan’ın Özgür Özel’le de görüşmesinin sebebi bu… Kılıçdaroğlu’nun kapısını çalmak istemesinin de nedeni bu. Yarın Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu ile görüşmesi de sürpriz olmaz.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’ın görüşmek talebini doğrulaması neresinden bakılırsa bakılsın ‘çok şey’ ifade ediyor. En fazla da Erdoğan’ın gelecek kabusu yaşamaya başladığını ve sıkıntı bastığını… Siyasetin dışında kalmış bir isimden bile medet bekler hale gelmesinin başka ne izahı olabilir ki…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***