Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Marmara (Silivri) Cezaevi’nde bulunan Gezi Davası tutukluları Bekir Kaya, Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Selçuk Kozağaçlı’yı ziyaret etti. Hatimoğulları ve Bakırhan, ziyaret sonrası cezaevi önünde açıklama yaptı.
“Gezi toplumun vicdanıdır”
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, açıklamasına “Gezi Türkiye toplumunun vicdanıydı” sözleri ile başlayarak, “Bu direnişin, bu geniş halk kesiminin katıldığı Gezi direnişinin bedelini Silivri Cezaevi ve diğer cezaevlerinde yatan insanlara ödetmek istiyorlar. Osman Kavala, Çiğdem Mater, Can Atalay’a ödetilmek isteniyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Gezi yargılanamaz, milyonlara yargılayamazsınız” ifadelerini kullandı.
Hatimoğulları, Gezi direnişinde hayatını kaybedenleri anarak, Gezi ve Kobanê davalarında verilen kararları hatırlattı. Hatimoğulları, Kobanê Davası’nda Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 13 siyasetçiye verilen cezanın ile Gezi Davası’nda verilen cezalar ile aynı mantıkla verildiğini kaydetti. Hatimoğulları, “O yüzden bizim direnişimiz Gezi’den Kobanê’yedir” dedi.
“AİHM kararları uygulanmalı”
“Gezi Davası ve Kobane Davası, Türkiye’de yargının utanç duyacağı, yargının insan içine çıkamayacağı bir davadır” şeklinde konuşan Hatimoğulları, şu şekilde devam etti: “İki davanın da iddianamelerinden tutun da karar verme biçimlerine kadar içi bomboştur. Biri tweet üzerinden biri milyonların katılım gösterdiği bir direnişin birkaç insana faturasının kesilmesi üzerinden bir yaklaşımı içermektedir. Bunları kabul etmek mümkün değildir. Şayet Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) taraf bir ülke ise öyleyse gerekliliklerini yerine getirmelidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları acilen uygulanmalıdır.”
Hatimoğulları sözlerini, “Türkiye’de bu kadar ayrıştırma ve kutuplaştırma siyasetine artık yeter diyoruz. Bir an önce bu iki dosya yeniden gözden geçirilmelidir” diyerek noktaladı.
“Gezi yargılanamaz”
Eş Genel Başkan Bakırhan ise, Gezi direnişinin “Yanlışa, doğa kırımına, haksızlığa, adaletsizliğe karşı bir itiraz” olduğunu belirtti. Bakırhan, “Gezi’yi yargılayacak mahkeme salonları bulamazsınız. Çünkü orada milyonlar vardı. Gezi yargılayacaksanız; kadınları, gençleri, doğaseverleri, Türkleri, Kürtleri, Alevileri yargılamanız gerekiyor. Gezi yargılanamaz dememizin sebebi tam da buydu. Gezi yargılanamaz çünkü Gezi’de bir suç yoktu. Bir doğa kırımına karşı bir duruş, direniş vardı. Yargılanacak olacak varsa Gezi’yi cehenneme çevirenledir, panzerlerle ve gazlarla orayı tarayanladır. İnsanları sokak ortasında yaralayan, orada bırakanlardır” ifadelerini kullandı.
“Can’ın yeri parlamentodur”
Gezi ve Kobanê davaları tutuklularının tahliye edilmesi gerektiğine dikkati çeken Bakırhan konuşmasını, “Gezi, Kobanê davaları olduğu müddetçe Türkiye sınıfta kalmaya devam edecektir. Dün olduğu gibi bugün de Gezi davasında ceza alan arkadaşlarımızla dayanışma içinde olacağız. Gezi Davası tutsaklarında milletvekili seçilen Can Atalay’ın bir an önce serbest bırakılması gerekiyor. Anayasa Mahkemesi (AYM) iki defadır Yargıtay’ın vermiş olduğu kararın yok hükmünde olduğunu söylüyor. Can’ın yeri cezaevi değil, parlamentodur. Meclis Başkanını görevi çağırıyorum. Can’ın özlük hakları, milletvekilliği iade edilmelidir” şeklinde sonlandırdı.