Yerel seçimden birinci parti olarak çıkan CHP, eylül ayının başında tüzük kurultayına gidiyor. Tüzük kurultayına giden süreçte ise CHP daha çok adaylık ve genel başkanlık tartışmalarıyla gündemde. Araştırmacı Bekir Ağırdır, kurultayla ilgili CHP’nin önünde iki fırsat alanı olduğuna dikkat çekti.
Bekir Ağırdır, “Birincisi bu tüzük kurultayını bu geniş perspektifle, yerel ve küresel iddiayla kurgulamak ve tüzük değişikliklerini hayata geçirmek. İkincisi ilk kez yerel yönetimlerde kazanılmış bu denli geniş coğrafyadaki yerel iktidar ortamında yeni bir siyaset tarzını hayata geçirmek. Eğer kurultay yalnızca yine gruplar arası çekişmeler ve parti karar organlarında dengeler, çekişmeler üzerinden kurgulanırsa değişim beklemek hayal kalır” değerlendirmesini yaptı.
Bekir Ağırdır’ın Gazete Oksijen’de yer alan yazısı özetle şöyle:
“CHP eylül başında bir kez daha tüzük kurultayına gidiyor. 12 Eylül Darbesi’yle kapatılıp 1992’de yeniden kuruluşundan itibaren ilk kez bir kurultay, seçimlerde kazanmış olmanın ve dört yıl sonraki seçimlerde kazanma umudunun heyecanıyla yapılacak. Kamuoyuna açıklanan anketlerde 20 yılı aşan süreçte ilk kez CHP iktidar partisinin önünde gidiyor. CHP örgütünün ve tabanının psikolojisini etkileyen bir başka unsur 2023 seçimlerini kaybetmiş bir partinin ertesi gün değişim iddiasıyla başlattığı bir sürecin yeni bir aşamasına da işaret ediyor oluşu.
Yine de CHP 29 Mayıs 2023 sabahı İmamoğlu’nun tetiklediği bir değişim kıvılcımıyla lider değişikliğini başardı. Ardından yerel seçim başarısı geldi. Şimdi mesele, değişimin kurumsallaştırılması, örgütsel ve siyasi değişimin kurgulanması. Şu anda Özgür Özel’in ya da Ekrem İmamoğlu’nun böyle bir değişim stratejisi ve süreç planı var mı bilmiyoruz. Henüz kamuoyuna yansıyan, biraz da iktidarın ve medyasının zorlamasıyla şimdiden 2028 cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları, Kılıçdaroğlu ve dar çevresinin diri tutmaya çalıştıkları genel başkanlık tartışmaları. Kısaca CHP henüz kişiler üzerinden siyaset yapmaktan, bir iddiayı örgütleme sürecine geçebilmiş değil.
‘EĞER KURULTAY ÇEKİŞMELER ÜZERİNDEN KURGULANIRSA…’
Yeni siyaset anlayışı ve parti yapılanmasıyla siyasete güveni yeniden kazandırabiliriz. Siyasete güveni kazandırabilmek için CHP’nin önünde iki fırsat alanı var. Birincisi bu tüzük kurultayını bu geniş perspektifle, yerel ve küresel iddiayla kurgulamak ve tüzük değişikliklerini hayata geçirmek. İkincisi ilk kez yerel yönetimlerde kazanılmış bu denli geniş coğrafyadaki yerel iktidar ortamında yeni bir siyaset tarzını hayata geçirmek. Eğer kurultay yalnızca yine gruplar arası çekişmeler ve parti karar organlarında dengeler, çekişmeler üzerinden kurgulanırsa değişim beklemek hayal kalır.
CHP önce partinin kapılarını, pencerelerini yeni insanlara, yeni tartışmalara sonuna kadar açmak zorunda. Bu da yetmez. Bu tüzük kurultayında bu çağrıyı yapmak da yetmez. Yeni gelen insanların parti disiplini diye kodlanan ama aslında tek sesliliği isteyen anlayışla yönetilemeyeceğini o yeni üyelere taahhüt edilmesi gerekir. Yani üyenin haklarının, partinin kurultay sonrası örgütsel ve zihni değişiminin öncüleri, yapıcıları olacağının kabulü, ilanı ve vazgeçilemez kurallara bağlanması gerekir.
CHP siyasete, partiye güveni inşa edecek bir perspektifle bu tartışmaları yapabilir, tüzük değişikliklerini bu yaklaşımla gerçekleştirebilirse dinamizm kazanır. Parti içi küçük örgütlülükleri, kimliklere sıkışmaları kitleselleşerek aşabilir. Seçim yarışlarına sıkışmış siyaset ancak partinin kendi iç demokrasisini inşa etmekle, Türkiye’ye bir iddia, dünyaya bir söz aramakla mümkün olabilir.
Ancak yeni siyaset anlayışı ve parti yapılanmasıyla siyasete güveni yeniden kazandırabiliriz. Siyasete güveni kazandırabilmek için CHP’nin önünde iki fırsat alanı var. Birincisi bu tüzük kurultayını bu geniş perspektifle, yerel ve küresel iddiayla kurgulamak ve tüzük değişikliklerini hayata geçirmek. İkincisi ilk kez yerel yönetimlerde kazanılmış bu denli geniş coğrafyadaki yerel iktidar ortamında yeni bir siyaset tarzını hayata geçirmek. Eğer kurultay yalnızca yine gruplar arası çekişmeler ve parti karar organlarında dengeler, çekişmeler üzerinden kurgulanırsa değişim beklemek hayal kalır.
‘CHP KAPILARINI YENİ İNSANLARA AÇMAK ZORUNDA’
CHP önce partinin kapılarını, pencerelerini yeni insanlara, yeni tartışmalara sonuna kadar açmak zorunda. Bu da yetmez. Bu tüzük kurultayında bu çağrıyı yapmak da yetmez. Yeni gelen insanların parti disiplini diye kodlanan ama aslında tek sesliliği isteyen anlayışla yönetilemeyeceğini o yeni üyelere taahhüt edilmesi gerekir. Yani üyenin haklarının, partinin kurultay sonrası örgütsel ve zihni değişiminin öncüleri, yapıcıları olacağının kabulü, ilanı ve vazgeçilemez kurallara bağlanması gerekir.
Eğer yeni insanlar, tüm üyeler partinin değişim sürecine katılamayacaklar da yine kapalı odalarda üç-dört “bilen” insanın yazdığı politikalar geçerli olacaksa, eğer liderin o sabah mikrofonlara söylediği bir pozisyon partinin duruşu olacaksa, eğer seçilen ilçe, il başkanları genel merkez tarafından görevden alınabilecekse, partinin adayları genel merkezin kapalı odalarında belirlenecekse yeni insanlar neden partiye üye olsunlar ki?
CHP siyasete, partiye güveni inşa edecek bir perspektifle bu tartışmaları yapabilir, tüzük değişikliklerini bu yaklaşımla gerçekleştirebilirse dinamizm kazanır. Parti içi küçük örgütlülükleri, kimliklere sıkışmaları kitleselleşerek aşabilir. Seçim yarışlarına sıkışmış siyaset ancak partinin kendi iç demokrasisini inşa etmekle, Türkiye’ye bir iddia, dünyaya bir söz aramakla mümkün olabilir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***