Geçen haftaki Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısının kararlarının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) yapılan yeni atamaların yankıları sürüyor.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 9 Ağustos tarihli Resmi Gazete’deki kararnameyle, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlıklarından 187 general ve amiralin ataması yapıldı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda 117 generalin ataması yapılırken, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda 32 amiral, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda ise 38 generalin görev yerleri değişti.
Dikkat çeken atamalardan biri Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’ndaki değişim oldu. Kararnameyle, Ege Ordusu Komutanlığı’na getirilen Genelkurmay 2. Başkanı İrfan Özsert’in yerine, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni Genelkurmay 2. Başkanı oldu.
Müyesser Yıldız’ın “15 Temmuz’da Bodrumda Saklanan Komutan!..” başlıklı yazısında yer alan 15 Temmuz dava dosyasındaki ifadelere göre, darbe gecesi bodrumda saklanan bir isim. Bodrumda beraber saklandığı dönemin EDOK Okullar Komutanı korgeneral Abdullah Barutçu ise 15 Temmuz’dan hemen sonra tutuklandı ve dokuz yıldır cezaevinde buluyor.
Yıldız’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
BİRİ HAPİSTE DİĞERİ KARARGÂH’TA
Dünkü yazımızı, “Genelkurmay Karargâhı’nda önemli göreve atanan bir komutan var. Onu da yarın anlatalım.” diye bitirmiştik. Şimdi buna gelelim.
Aslında 3 yıl önceki YAŞ’ta yine önemli bir göreve getirildiğinde, 15 Temmuz’da yaşadıklarını yazdık. Ancak bu YAŞ’tan sonra çok daha önemli bir göreve atandığı için tekrar hatırlatalım istedik.
Aktardıklarımız tümüyle darbeyle ilgili bir dava dosyasından. Özeti şu:
Dönemin EDOK Okullar Komutanı korgeneral Abdullah Barutçu 15 Temmuz’dan hemen sonra tutuklandı, 1 yıl hapiste kaldı. Yargılama sonucunda mahkeme beraatına karar verdi, istinaf onadı, ama Yargıtay “darbeye yardımdan” cezalandırılmasını istedi. Yeniden yargılama sonucunda da Barutçu 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılıp hükümle beraber duruşma salonunda tutuklanarak yeniden hapse kondu.
Konumuz Barutçu değil, onun 15 Temmuz gecesi nerede ve kiminle olduğu. Tüm ifadelerinde; o gece eşi ve kızıyla birlikte oturdukları lojmanın bodrum katındaki kapıcı odasına sığındıklarını, bir süre sonra dönemin Genelkurmay Lojistik Daire Başkanı Tümgeneral ve ailesiyle birlikte binada olduğunu öğrenince, onları da yanlarına çağırdıklarını söyledi.
Bu beyanları iktidar medyası, “Bodrumda saklanan eski Özel Kuvvetler Komutanı… Kapıcı dairesine sığınan darbeci hain… Kapıcı dairesine saklanmış” başlıklarıyla aktarırken Barutçu’nun yanında olduğunu belirttiği o komutan, 15 Temmuz’dan sonra MGK Genel Sekreter Yardımcılığına, ardından Genelkurmay Harekât Başkanlığı’na atanmıştı.
Barutçu’nun yargılandığı davada işte bu komutan 11 Ocak 2018’de tanık olarak dinlendi ve şunları anlattı:
“Gazi Orduevi’nde düğündeydik. İstanbul’da köprünün tutulduğu haberi gelince, bazı yerleri aradık. Uçakların sesleri duyulunca salon yavaş yavaş boşaldı. Düğün zaten çığırından çıkmıştı. Oğlum lojmanda tek başına kalmıştı. Biz de ona ulaşmak için arabamızla lojmana gitmeye çalıştık. Fakat tüm kontrol noktaları kesikti. Kontrol noktalarını ikna ede ede, atlaya atlaya, konuşa konuşa, yol değiştire değiştire içeri girdik. Ondan sonra olayların takibine başladık. Olayların bir darbe girişimi olduğunu gerek resmi açıklamalardan gerekse de değerlendirmemizden öğrenmeye başladık. Daha sonra da üst katta Rıza Çağatay Paşa, beni arayan komutanım, karşısındaki Abdullah Barutçu korgeneralimiz; onlar karşılıklı oturmaktadırlar. Bombalar çok yakınımıza düşmeye başlayınca, ailelerin korktuğunu değerlendirip, onlar aşağıya inmişler. Bizim de o anda lojmanda olduğumuzu öğrenince, bizleri de aşağıya davet ettiler. Sığınağa, bodrum katındaki kapıcı dairesinin olduğu yere. Dışarıdan arayanlar, ne oluyor diye soranlar olduğunu hatırlıyorum. Bu durumda içeridekiler kim, dışarıdakiler kim, polis kim, basın kim, nizamiyeler değişmiş vaziyette. Bu durumda komutanım dedim, bulunduğunuz yerde kalın. Nitekim bunu daha sonra ispatlayan ve değerlendiren bazı mesajlar da aldık. Hem basından aldık, hem de direkt. Şimdi keşke; silmişim, telefonu da değiştirdim. Bulunduğunuz yerde kalın, bu bir darbe girişimidir, şeklinde mesajlar geldi, gerek Cumhurbaşkanlığı’ndan gerek Başbakanlığından geldiğini hatırlıyorum. Çünkü inanıyorum ki, bu olaylar geçtikten sonra devletimizin devam edeceğine. Bizim de bir oluşumda olmadığımız için devletimizin hizmetinde, verdiği hizmetlerle faaliyetlerimizi sürdüreceğimize. O nedenle ben o akşamı ailemle birlikte, onların himayesinde, onlara sahip olacak şekilde ve birkaç kişiyi de ‘Yerinde kal.’ diye ikna ederek geçirdim. Nitekim 16-17’sinde de ‘Genelkurmay’a gelmeyin.’ dediler. Abdullah Barutçu o gün ailesiyle beraber, sabah atışlar kesilinceye kadar, jetler terk edinceye kadar hava sahasını; birlikte, beraberdik. Bir bozuk televizyon vardı, kapıcımızın. Onunla tamamen gündemi ve WhatsApp’ımız çektiği kadar gündemi takip etmeye çalıştık. Hep değerlendirme yaptık. Havanın aydınlanmasıyla, 5-6-7 civarında hatırlıyorum, yukarı çıktık. Basından takip etmeye devam ettik. Daha sonra da WhatsApp’tan takip etmeye başladık.”
Beyanların ardından avukatlar, o komutana, “Abdullah Barutçu’nun o gece ihtilale teşebbüse yaklaşımını” ve sözde atama emirlerini nasıl yorumladıklarını sordu. Komutan şöyle cevaplandırdı:
“Tanrı katında söylüyorum, ‘Komutanım, şimdi gelip bizi de tutuklayacaklar.’ diye defalarca söylemiştir. Tutuklayacaklar kastıyla, muhtemelen darbecilerin tutuklaması diye düşünüyorum. Ben tam şeyi hatırlamamakla beraber; zaten ilk önce kendime baktım, biz hangi pozisyondayız diye. Orada, o konuyu hatırlamıyorum şu anda. Ama orada baktığım zaman Mehmet Partigöç ismini görünce, bu işin bir grup tarafından yapıldığını hemen anlayabiliyorsunuz zaten. Kendiniz de emire alınınca. Mehmet Partigöç’ün ismini gördüğünüz takdirde; bu kadar büyük bir görevlendirmenin Mehmet Partigöç tarafından yapılması, bir grubun onun mahiyetindeki bir grubun yapması konusundadır, diye düşünüyorum.”
Bu defa da, “Gruptan kastınız ne?” diye soruldu. Komutan, “Onları bilemiyorum, içerisinde. Çünkü, görevlendirmelerde bakıyorsunuz, kimisi devam ediyor, kimisi emire, kimisi? Siz kendinize bakıyorsunuz. Siz diyorsunuz ki, ‘Bu grubun dışındayız.’.” karşılığını verdi.
Abdullah Barutçu’nun yargılandığı davanın 1 numaralı sanığı Metin İyidil, “Şu anda TSK’nın Harekât Başkanı’sınız, Genelkurmay bulunduğunuz yere 150 metre. Elinizde telefon var, ‘Arayalım.’ veya ‘Gidip bakalım.’ diye düşünmediniz mi? ‘Sabaha kadar bekleyelim, ailemizi muhafaza edelim.’ mi dediniz?” sorusunu yöneltirken avukatları, şuna dikkat çekti:
“Adı geçen, şu anda çok önemli bir görevdedir. Genelkurmay Harekât Başkanı’dır. Ancak 15 Temmuz’da belki komutanlık tercihi ile de olsa hiçbir faaliyette bulunmamış, sığınakta saklanmıştır. Mahkemeniz huzurunda bile örgütten ‘grup’ diye söz etmiş, ‘FETÖ/PDY terör örgütü’ olarak söz etmemiştir.”
15 Temmuz’da bodrumda saklanma olayında adı geçen ve bunları anlatan o komutan Kemal Yeni’ydi.
Abdullah Barutçu 2 Şubat 2021’de mahkeme salonunda yeniden tutuklanırken, Kemal Yeni 6 ay sonraki YAŞ’ta Korgeneral rütbesiyle 1. Ordu Komutanlığı’na atandı. 2022’de Ege Ordu Komutanlığı’na verildi. Geçen yıl Orgeneralliğe terfi etti.
Ve bu yıl da Genelkurmay 2. Başkanı oldu…
Yazının tamamını okumak için tıklayınız…
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***