Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Lefkoşa Büyükelçiliğine atadığı Yasin Ekrem Serim’in KKTC’de öldürülen, kara para ve uyuşturucu ticareti sanığı Halil Falyalı’nın ortağı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde örtülü ödenekten sorumlu olan Maksut Serim’in oğlu olduğu ortaya çıktı.
Gazeteci Murat Yetkin, halen Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘torpilli’ olan Serim’in bu atama ile Hakan Fidan tarafından cezalandırıldığını öne sürdü.
Murat Yetkin konuyla ilgili şunları yazdı:
Lefkoşa Büyükelçiliğine, Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu’nun da Prag Büyükelçiliğine atanacağı haberleri çıktı. Tabii Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmî Gazetede yayınlanmasını görmek lazım, o başka. Atamalar Dışişlerinde olduğu kadar medyada da tartışılıyor.
Serim ve Feyzioğlu atamalarının ödül mü ceza mı olduğu konularına geleceğiz ama benim dikkat çekmek istediğim başka bir konu var. Dikkatinizi çekmiştir, Bahsedilen her iki büyükelçilikteki değişime konu olan (Prag Büyükelçimiz Egemen Bağış ile birlikte) üç ismin üçü de siyasi atama. Artık siyasi büyükelçilerin köşe kapmaca oynadığı, ya da oynatıldığı bir dönem. Fidan’ın Dışişlerinde dönüşümden bahsederken böyle bir tuhaflığı kast etmediğini ummak isterim.
Gelelim son atamaların tahliline, ödül mü ceza mı sayılması gerektiğine.
Mevlüt Çavuşoğlu döneminde Özel Kalem’de yetiştikten sonra Bakan Yardımcısı yapılan Yasin Ekrem Serim’in babası Maksut Serim, Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde Örtülü Ödenekten sorumluydu. Baba Serim’in daha sonra KKTC’de Halil Falyalı’yla şirket ortağı olduğu TBMM’de tartışma konusu olmuştu. Çünkü Falyalı hakkında 2016’da ABD’de yapılmış kara para aklama ve uyuşturucu ticareti suçlaması vardı. Falyalı 2022’de Girne’de öldürülmüştü. Girne Amerikan Üniversitesi mezunu Yasin Ekrem Serim’in böyle bir yükle KKTC’ye Büyükelçi atanması eleştiri konusu; dünyanın her yerinde de tartışılır böyle bir durum.
Tam Kıbrıs meselesinde yeni bir yol ayrımına geliniyorken Serim’in bu göreve atanması sorgulanmalıdır. Keza büyükelçilikleri bürokrat cezalandırma amacıyla kullanılmaması gerektiği de ortadadır.
Fidan’ın Dışişlerinde sistem değişikliği çerçevesinde insan kaynakları biriminin sorumluluğunu Bakan Yardımcısı Serim’den alıp doğrudan kendisine bağlamıştı.
Serim’e istenen her şeyin yaptırılabileceği tezi de geçersiz; Feyzioğlu yapmayacak mıydı yani?
Geriye, Fidan’ın Serim’in muhtemelen hâlâ geçerli torpili nedeniyle bakanlıktan göndermeyip “uzaklaştırma” cezası verdiği kalıyor. Umalım işler Kıbrıs Türklerinin aleyhine gelişmesin.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***