Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen eski Ülkü Ocakları Vakfı Başkanı Sinan Ateş cinayeti davasına ilişkin savcılık görüşünü, davanın bugün görülen altıncı duruşmasında mahkemeye sundu.
Savcılık, Ateş ailesinin ifadeleri ve avukatlarının sunduğu delillere rağmen, iddianameye bağlı kaldı ve “yargılamanın genişletilmesi ve dosyada yer almayan şüphelilerin de davaya dahil edilmesi” talebini dikkate almadı.
Sinan Ateş’in ailesi, eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz ile Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın cinayette rol aldığını ve MHP genel başkan yardımcıları İzzet Ulvi Yönter ile Semih Yalçın’ın da, Ankara’da 30 Aralık 2022’de işlenen cinayet için talimat verdiği suçlamasında bulunmuştu.
Ateş’in eşi Ayşe Ateş ve kardeşi Selma Ateş Kazanç, MHP’li bu isimlerin de “şüpheli” olduğunu belirterek adli süreç başlatılmasını istemişti. Ancak 1-5 Temmuz’da görülen ilk beş duruşmada mahkeme heyeti, bu isimler hakkında soru sorulmasını engellemişti. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş davayı, “Siyasi uzantılarla aradaki bağı kopartacak bir yargı süreci” sözleriyle eleştiriyor.
“Dosyanın genişletilmesi, 22 sanık dışındaki şüphelilerin de yargılaması” talebi
Davanın altıncı duruşması bugün görüldü. Görüşünü (mütalaa) açıklayan Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Ateş ailesi ve avukatlarının “dosyada yer alan 22 sanık dışındaki şüphelilerin de yargılaması” talebinin aksine, sadece mevcut sanıkların cezalandırması yönünde görüş sundu.
Davada eski Ülkü Ocakları Vakfı yöneticisi Tolgahan Demirbaş başta olmak üzere sanıklardan çoğu cinayet olayıyla bağlantısını reddetti. Tetikçi Eray Özyağcı, beraberindekiler Vedat Balkaya ve Suat Kurt ile Ateş’e saldırıyı tek başına planladığını savunan azmettirici sanık Doğukan Çep dışındaki tüm sanıklar beraat talebinde bulundu.
Mahkeme, savcılık görüşü dinlendikten sonra davayı 30 Eylül’e erteledi.
İlk soruşturma dosyasındaki şüpheliler unutuldu mu?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bugünkü görüşü itibariyle mevcut 22 sanıklı dava konusu iddianameye tümüyle bağlı kaldığı, Ateş ailesinin ifadelerini ve Ateş ailesi avukatlarının paylaştığı hukuki eksiklikleri dikkate almadığı ortaya çıktı. Savcılık, Ateş cinayetine ilişkin ilk soruşturma dosyasını yürüten savcılar Durdu Özer ile Durmuş Ali Kaya’nın “şüpheliler” olarak işaret ettiği MHP’li isimlere ilişkin herhangi bir suçlamada bulunmadı.
Savcılık, 17 sanık hakkında cinayet olayına dahil olmaları nedeniyle farklı suçlamalarda bulundu. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 5 Temmuz’da serbest bırakılmaları yönünde karar verdiği yedi sanık hakkında savcılıkça hapis cezası talep edildi.
Savcılık, MHP’li Avukat Serdar Öktem ile o dönemki Ankara Cinayet Bürosu Komiseri Mustafa Ensar Aykal’ın yargılanmasına ayrı dosya üzerinden devam edilmesini istedi. Öktem ve Aykal’ın, ABD menşeili cep telefonlarıyla ilgili inceleme uzun sürebileceği için ayrı yargılanmaları gerektiğini savunan savcılık, Öktem’in HTS yani telefon görüşmeleriyle ilgili trafik incelemesi talebinde bulunmadı. Savcı, Öktem ve Aykal hakkında “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçlamasını yineledi. Aykal hakkında ayrıca “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek ve yaymak” suçlaması da söz konusu.
Savcılığın, “azmettirici sanık” olarak suçlamada bulunduğu Tolgahan Demirbaş’ın, eski MHP’li vekil Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alındığı ve olay sonrasında temaslarda bulunduğu kişilerle ilgili herhangi bir inceleme talebinde bulunmaması da dikkat çekti.
Savcılık, üç sanık hakkında beraat talebinde bulundu. Buna göre olay yerindeki motosikleti Vedat Balkaya’ya satan Mehmet Yüce, azmettirici Doğukan Çep’in olaydan sonra İstanbul Beykoz’da yakalandığı otelin sahibi Erdem Karadeniz ve sanık özel harekât polislerine, Ankara’dan İstanbul’a geldikleri otomobili kiralayan araç sahibi Osman Bayraktar’ın beraatı istendi. Mahkeme, bu üç kişinin tutuksuz yargılanmasına geçtiğimiz duruşmada karar vermişti.
Sanıklar kimler hakkında hangi suçlamalarla hangi cezaları talep etti?
Savcılık görüşü itibarıyla tetikçi sanık Eray Özyağcı, beraberindekiler Vedat Balkaya ile Suat Kurt ve azmettirici sanıklar Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş hakkında “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Özyağcı, Balkaya ve Kurt hakkında ayrıca Sinan Ateş’in yanındaki akrabası/koruması Selman Bozkurt’un da yaralanması nedeniyle kasten öldürme teşebbüsünden 13’er yıldan 20’şer yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Tetikçi Özyağcı hakkında ayrıca “ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak” suçlamasından 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istendi.
Tolgahan Demirbaş hakkında “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme” suçlamasının ise düşürülmesi istendi. Oysa dava dosyasında Ateş ailesi gibi pek çok kişiye ilişkin ev ve işyeri adresi bilgisine Demirbaş’ın, Emniyet teşkilatındaki bağlantılarıyla ulaştığı bilgisi vardı. Savcılık, Demirbaş’ın “tasarlayarak adam öldürme” suçu kapsamında kişisel verileri ele geçirmesi nedeniyle bu suçlamaya ayrıca gerek olmadığını beyan etti.
Savcılık; sanıklar Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Emre Yüksel, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu ve Aytaç Ataç’ın ise iştirak halinde cinayet suçuna yardım eden fail olarak kabul edilmesini istedi. Bu 11 sanık hakkında Sinan Ateş’in tasarlanarak kasten öldürülmesine yardım suçundan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapsi cezası talep edildi.
Tutuksuz yargılanmasına karar verilen sanıklardan, eski MHP yöneticisi Ufuk Köktürk’ün savcılık tarafından “cinayete yardım” ile suçlanması dikkat çekti.
Duruşma sonunda sanıklar Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataş, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay hakkında yurt dışığı yasağının devamına da karar verildi.
Ayşe Ateş: “Bu siyasi bir cinayet, karanlık güce karşı savaşıyoruz”
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, bugünkü duruşmada savcılık görüşünü ve yargılanmadaki son durumu sert sözlerle eleştirdi. Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma sonrasında kameralar karşısında kısa açıklamasını paylaşan Ateş, “Alelacele kapatılmak istenen bir dosya, onca delile rağmen siyasi uzantılarla aradaki bağı koparmak için mücadele veren bir yargı süreci ile karşı karşıyayız. Bu siyasi cinayeti adi bir cinayet gibi göstermek için basın ve medya dahil olmak üzere bütün imkânlarını kullanan karanlık bir güce karşı savaşıyoruz. Eğer yargı süreci bu kadar hızlı ilerlerse şüphesiz ki Sinan Ateş suikastı davası, tarihin en kısa süren siyasi cinayet davası olarak kayıtlara geçecektir” dedi.
Devamında Ateş, “Bu yargılamadan yakayı sıyırır, paçayı kurtarırlarsa olacaklar gün gibi ortada değil mi? Karanlık, her gün çeşitli mecralardan el kaldırarak ‘Ben buradayım!’ diyor. Bu siyasi cinayet dosyasında da Ülkü Ocakları ve MHP içerisine sızmış bu karanlık güce dair aradığınız her türlü bulgu var. Kişisel verilerimiz de bu karanlık gücün ayaklarının altına pas pas olmuş. Herhangi birini kafaya taktıklarında, Emniyet içerisindeki uzantıları vasıtasıyla dakikalar içerisinde, devlete emanet ettiğimiz bütün kişisel verilerimize ulaşabiliyorlar. İnsan, ‘Bu nasıl bir güvenlik zafiyetidir’ diye sormadan edemiyor. Görünen o ki şans eseri yaşıyoruz” tepkisini paylaştı.
Bu arada Ayşe Ateş’in güvenliği için sekiz kişilik koruma ekibi görevlendirildiği de aktarıldı.