6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinin en ağır hasarı verdiği Hatay’da rezerv alan kapsamına sokulup hakkında yıkım kararı alınan hasarsız konutlarda yaşayanlar, yıkım tebligatlarını almaya başladı.
Diken’den Abir Naeseh Bilgin’in haberine göre, binalara asılan yıkım ve tahliye tebligatlarında, 20 gün içerisinde evlerini boşaltılması gerektiği belirtiliyor. Aksi takdirde zor kullanılacak.
“Hasarsız evlerimizden bizi çıkarmaya çalışıyorlar. 30 yıl emeğimle yaptırdığım bu evden ancak ölünce ayrılırım. Depremde ölmeyenleri de evlerinden kovmaya çalışıyorlar!”
HASARSIZ KONUTLARA YIKIM TEBLİGATI
Depremin üstünden neredeyse 18 ay geçmesine rağmen Hatay’da barınma sorunu hâlâ çözülebilmiş değil.
Depremden sonra önce çadır sonra da konteynır dağıtımında büyük sıkıntılar yaşanmış, birçok Hataylı kendi imkânıyla oluşturduğu barınaklarda, temel ihtiyaçlarını karşılayamadan yaşamını sürdürmüştü.
Kalıcı konutlara erişimdeki soru işaretleri sürerken rezerv alan düzenlemesi barınma sorununa yeni bir katman ekledi. Rezerv alan kapsamına sokulup hakkında yıkım kararı alınan hasarsız konutlarda yaşayanlar, yıkım tebligatlarıyla karşılaşmaya başladı.
ZOR KULLANARAK TAHLİYE EDİLECEK
Karasu ailesine tebliğ edilen tahliye kararında aksi halde kolluk kuvvetlerince zor kullanılarak, tahliyenin gerçekleştirilebileceği uyarısı da yer alıyor:
“20 gün içinde binanın tahliye edilmemesi durumunda, 6306 sayılı kanunun 6/A maddesinin (3) fıkrası uyarınca, kilitli olan kapıları açmak veya açtırmak da dahil olmak üzere ‘tahliye ve yıktırmaya’ yönelik iş ve işlemler gerektiğinde kolluk kuvvetlerinin de yardımıyla Kentsel Dönüşüm Başkanlığınca yapılacak veya yaptırılabilecektir.”
YARDIM ALIP EVLERİNİ TAHLİYE ETSELER BİLE…
Tebligatlar mahalle sakinlerinin eline geçeli 12 gün oldu fakat kira ve taşınma yardımı alıp almayacakları konusunda herhangi bir kurum mahalleliye bilgi vermedi.
Ancak süreçteki belirsizlik sadece kira ve taşınma yardımıyla sınırlı değil. Rezerv alan kapsamındaki binaların sakinleri, yardım alıp evlerini tahliye etseler bile zorlu bir süreçle karşılaşacak.
VATANDAŞA ÜÇ SEÇENEK SUNULDU
Hatay’ın rezerv alan ilan edilen bölgelerinde yıkılması kararlaştırılan binaların sakinlerine idare tarafından üç seçenek sunuluyor:
1. PARA ÖDEYİP YENİ EVE TAŞINMA
Yıkılacak binanın yerine yapılacak yeni binada yaşamak isteyenler belirlenecek kentsel dönüşüm bedelini ödemek zorunda kalacak. Ancak ödeme yapılması bina sahiplerinin eski binalarının olduğu yerde yaşayabileceğini garantiye almıyor. ‘Gerekmesi halinde’ Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın belirleyeceği başka bir yerdeki taşınmaz da verilebilecek.
Avukat Sevim Küçük, kentsel dönüşüm bedellerin çok yüksek olabileceğine dikkat çekiyor. Küçük, ödenecek miktar belirlenirken ihale bedeli, arsa edinim bedeli, proje giderleri, taşınmazların tespit masrafları, zemin iyileştirmek giderleri ve müşavirlik giderleri gibi kalemler dikkate alınarak bir hesap yapılacağını belirtiyor.
2. HAZIR KONUT VE İŞYERİ
Belirlenecek kentsel dönüşüm bedelini ödemek istemeyen ya da ödeyemeyenlere idare, TOKİ’den ya da TOKİ Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nca satın alınmış bir yer gösterecek. Bu da kendi mahallenden ayrılmak ve genellikle şehir dışındaki yerlere taşınmak demek.
3. ÖDEME
Rezerv alan kapsamına alınan binaların sakinleri, kentsel dönüşüm bedelini vermeyi ya da bir TOKİ evine taşınmayı kabul etmezse idare belli miktarda ödeme yaparak yıkılan konutun mülkiyet hakkını satın alacak. Bu ödemeyi de taşınmazların depremden önceki güncel değerine göre belirleyecek.
Hataylılara göre idarenin önerdiği bedeller Hatay’da yeni bir ev satın almaya yetmiyor. Dolayısıyla deprem sonrasında binaları hasar almayanlar depremde karşılaşmadıkları barınma krizini depremden bir buçuk yıl sonra yaşamaya başlayacak.
“VATANDAŞLARA KENDİ MALINI YENİDEN SATACAK”
Avukat Küçük’e göre rezerv alan düzenlemesi kapsamında gerçekleştirilecek uygulamalar sırasında devlet mülk satın almayacak. Uygulama alanlarında önce kayıtlı taşınmazlar Hazine’ye geçecek, sonrasındaysa idare vatandaşlara kendi malını yeniden satacak.
Ayrıca Küçük, ilgili yasanın içinde ‘gerek görüldüğünde‘, ‘gerekmesi halinde’, ‘yapabilir’, ‘edebilir’ gibi ucu açık söylemler ve kavramlar olmasından dolayı, öngörülemeyecek başka uygulamaların da dayatılabileceğine dikkat çekiyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***