Özel Harekatçı, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü Süleyman Karadeniz’in MHP lideri Devlet Bahçeli’nin elini öpmesi tartışmalara neden oldu. Ankara’nın deneyimli gazetecilerinden Murat Yetkin, “Devlet Bahçeli’nin Polis Özel Harekât başkanına el öptürmesi bir güç gösterisidir. Bir siyaset kurdu olan Erdoğan bunu okuyamayacak, gözden kaçıracak bir siyasetçi değil. Geriye kalan ihtimal, Ankara’nın siyaset koridorlarında, özellikle de Cumhur İttifakı bünyesinde -biz siyaset gazetecilerinin de henüz tam olarak çözemediği- bir hareketliliğin yaşandığıdır” dedi.
📌 Skandal olayda yeni görüntüler
📌 Skandal olayda yeni görüntüler
Özel harekât polisleri, Devlet Bahçeli’nin elini öpmek için sıraya girmiş pic.twitter.com/TXL2Mp7AkZ
— Kronos (@KronosHaber) July 16, 2024
Yetkin, “Belki de şu anda devletin içinde başka bir hareketlilik var ve MHP’liler onun panzehiri olarak görülüyor. Sistem şeffaf olmadığı için tam göremiyoruz” yorumunda bulundu.
Murat Yetin’in yazısından öne çıkanlar şöyle:
“Asli görevi terörle mücadele olan PÖH Başkanı, Birinci Sınıf Emniyet Müdürü Süleyman Karadeniz, Devlet Bahçeli’nin elini öperek saygı ve bağlılık göstermesi birkaç gelişmeyle eşzamanlı gündeme geldi.
Birincisi, MHP’nin Cumhur İttifakındaki gücünü ve Bahçeli’nin de Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerindeki etkisini Sinan Ateş cinayeti dosyasında göstermiş olmasıdır. Sadece Sinan Ateş dosyası da değil. Önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu işle bağlantı iddialarının da ortaya atıldığı Ayhan Bora Kaplan çetesi operasyonunu yürüten polisler, kendilerini soruşturma karşısında bulmuşlardır.
İkincisi, Erdoğan’ın önceki Dışişleri Bakanı ve Başbakanlarından, şimdi Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, daha birkaç gün önce T24’te Murat Sabuncu’yla söyleşisinde Erdoğan’ı “şahsî” tehlikelere karşı uyarmış, “devlet içinde kendisini devletten güçlü zanneden” yapılardan söz etmiştir.
Üçüncüsü, yine T24’te Cansu Çamlıbel’e konuşan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, Sinan Ateş tartışmalarında dönüm noktası olarak algılanan Bahçeli’nin dosya tutan eli fotoğrafındaki dosyanın “AKP’nin karanlık diye nitelendirilen ilişkileriyle” ilgili olup “AKP’li eski bir bakan” tarafından Bahçeli’ye verildiğini öne sürmüştür.
Bu kadar tesadüf bir arada fazla değil mi?
Davutoğlu da Özdağ da devlet yapısı içinden hâlâ haber alabilen siyasetçiler.
İddialarını, tıpkı bizlerin 15 Temmuz’u hâlâ sorgulamamız gibi “FETÖ manipülasyonu” diye yaftalayıp bastırmaya çalışmak kolay. Sahiplikleri kamu ihaleleriyle beslenen medya hakimiyeti de buna zemin veriyor.
Bu tesadüflerin üst üste geldiği bir sırada Devlet Bahçeli’nin Polis Özel Harekât başkanına el öptürmesi bir güç gösterisidir.
Bir siyaset kurdu olan Erdoğan bunu okuyamayacak, gözden kaçıracak bir siyasetçi değil.
Geriye kalan ihtimal, Ankara’nın siyaset koridorlarında, özellikle de Cumhur İttifakı bünyesinde -biz siyaset gazetecilerinin de henüz tam olarak çözemediği- bir hareketliliğin yaşandığıdır.
Serbest Görüş:
‘MHP’LİLER PANZEHİR OLARAK GÖRÜLÜYOR’
Zamanında Fethullahçılar kendisine ikide bir “Suikast yapılacaktı, önledik” diye, “Devletten Kemalistleri temizledik” diye gelen Fethullahçıları, o an işine geldiği için “Kıblemiz bir” diye savunuyordu. 15 Temmuz’dan sonra “Aldatıldım, Rabbim affetsin” dedi.
Belki de şu anda devletin içinde başka bir hareketlilik var ve MHP’liler onun panzehiri olarak görülüyor. Sistem şeffaf olmadığı için tam göremiyoruz.
PÖH Başkanı Karadeniz’in bir siyasi parti başkanının elini öpmesinin devlet içinde bir el-etek öpme döneminin başlatmasından da endişe ederim.
Erdoğan bu konuda hep sadece aile büyükleri ve öğretmen ölçütünü söylemiş bir siyasetçi.
Ama bürokraside göze girip taltif edilme için el-etek öpme furyası başlar, bu da övgü açlığı içindeki yöneticilerin hoşuna giderse, bu zaten çürüme emareleri gösteren devlet işleyişindeki disiplini daha da dağıtır, sızma ve istismarlara daha açık hale getirir. Kimin iktidar kimin otorite sahibi olduğu birbirinin içine geçerse yeni 15 Temmuzlar dahil her kötülüğe bir kapı daha açılır.
İçişleri Bakanı Yerlikaya ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tabloya ses çıkarmazlarsa, acısını yine halkın çekmesinden korkarım.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***