Ankara’da uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, bugün görülen ve savcının mütalaasını verdiği duruşma sonrası açıklamalarda bulundu. Ayşe Ateş, dosyanın ‘alelacele’ kapatılmak istendiğini söyledi. Ateş, “Alelacele kapatılmak istenen bir dosya, onca delile rağmen siyasi uzantılarla aradaki bağı koparmak için mücadele veren bir yargı süreci ile karşı karşıyayız. Bu siyasi cinayet bütün karanlık yönleriyle aydınlatılmazsa Türkiye daha büyük bir karanlığa doğru sürüklenecek. Buradan alınan cesaret, yeni siyasi cinayetlerin kapısını aralayacak.” ifadelerini kullandı.
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davada savcı mütalaasını açıkladı. Savcı, sanıklar Eray Özyağcı, Vedat Balkaya ve Suat Kurt hakkında, Ateş’in öldürülmesine ilişkin eylemde ‘müşterek fail’ olarak yer aldıklarından ‘tasarlayarak öldürme’, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş hakkında da suça azmettiren olarak ‘kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. 11 sanığın ‘suça yardım’dan, 1 sanığın ‘suçluyu kayırma’dan cezalandırılması, 2 sanığın dosyasının ayrılması, 3 sanık hakkında beraat talep edildi.
Duruşmanın ardından Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, basın mensuplarına açıklama yaptı. şunları söyledi:
- Alelacele kapatılmak istenen bir dosya, onca delile rağmen siyasi uzantılarla aradaki bağı koparmak için mücadele veren bir yargı süreci ile karşı karşıyayız. Malumunuz olduğu üzere bu süreçte, tek kişilik hücrelerde kalan tutuklulara 19 ay boyunca verdikleri hiçbir beyanla uyuşmayan ezberletilmiş ortak bir ifade vasıtasıyla bu siyasi cinayeti adi bir cinayet gibi göstermek için basın ve medya dahil olmak üzere bütün imkanlarını kullanan karanlık bir güce karşı savaşıyoruz.
- Eğer yargı süreci bu kadar hızlı ilerlerse şüphesiz ki Sinan Ateş suikastI davası, tarihin en kısa süren siyasi cinayet davası olarak kayıtlara geçecektir. Bu şartlar altında biz diyoruz ki milletimiz yanımızda olsun. Devletimiz arkamızda dursun. Adil yargılamanın önü açılsın. Dosyalar birleştirilsin, bütün suçlular hakim karşısına çıkarılsın. Çünkü adımız gibi biliyoruz; bu siyasi cinayet bütün karanlık yönleriyle aydınlatılmazsa Türkiye daha büyük bir karanlığa doğru sürüklenecek. Buradan alınan cesaret, yeni siyasi cinayetlerin kapısını aralayacak.
- Türk milleti yeni Bengisularla, yeni Banuçiçeklerle tanışacak. Türk milletinin yeni Ayşe Ateşleri olacak. Dün dövdürülerek susturulan gazeteciler, yarın öldürülecek. ‘Nereden biliyorsun’ diye soracak olursanız, yeni eylem planlarını sosyal medyadan çoktan duyurdular.
- Bu siyasi cinayeti dile getiren gazetecileri, siyasetçileri hedef tahtasına koyup ‘Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız’ tehditlerini bol keseden savurmaya başladılar. ‘Konjonktür müsait olduğunda fiili eylem yapacağız’ şeklinde paylaşımları dolaşıma soktular. Bu yargılamadan yakayı sıyırır, paçayı kurtarırlarsa olacaklar gün gibi ortada değil mi?
- Kişisel verilerimiz de bu karanlık gücün ayaklarının altına paspas olmuş. Herhangi birini kafaya taktıklarında emniyet içerisindeki uzantıları vasıtasıyla dakikalar içerisinde, devlete emanet ettiğimiz bütün kişisel verilerimize ulaşabiliyorlar. Suça karıştıklarında jandarmadaki uzantıları tarafından kollanıyorlar.
- Sadece, babası Sinan’ın arkadaşı olduğu için 8 yaşındaki bir kız çocuğu hakkında bilgi toplamaktan imtina etmiyor, herhangi bir kadının kişisel verilerini emniyetin kapalı sisteminden kolaylıkla temin edebiliyorlar. Bizler kadın cinayetlerinden bu kadar muzdaripken vatandaşımızın canının ve malının emanetçisi emniyet görevlisi ise sebebini bile sormadan elindeki bütün verileri iletiyor. Öldürecek mi, dövdürecek mi, merak bile etmiyor. İnsan, ‘Bu nasıl bir güvenlik zafiyetidir’ diye sormadan edemiyor.
- Görünen o ki şans eseri yaşıyoruz. Bu siyasi cinayet dosyası masanın üzerinde, görmesi gereken herkesin baktığı bir zarfın içinde duruyor. Ancak zarfın üzerinde ‘Kayıp mektup’ yazıyor. Bu yüzden bakan gözler göremiyor, dokunan eller tutup kaldıramıyor.
- Bu vesileyle, buradan sizlerin aracılığıyla, artık adaletin tesis edilmesi gerektiğine inanan, ‘siyasi cinayetlere dur’ demek isteyen bütün milletvekillerimize çağrımı yineliyorum; Bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması gerekliliği gün gibi ortadadır.
BU DAVA KAPANIRSA ÇOK SİNAN’LAR ÖLECEK
Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş ise bu mahkemeden memnun olmadığını belirterek, “Katiller dışarıda. Benim iki tane yavrumu, yetim bıraktılar. Benim oğlumun öldürülme sebebini açıklayacaklar, katilleri verecekler bana. Bunlar katiller, ben istiyorum ki kim azmettirdiyse o gelsin. Bir ekmek çalan 7 yıl yatıyor. Mahalle kavgası 1 sene sürüyor. Benim oğlumu yıllarca, 2 sene boyunca takip ettiler. Bu kadar kısa zamanda bu mahkeme biter mi? Yok mu kanun? Kanun var da bize mi yok? Hala benim yavrularımı tehdit edip, hala benim gelinime, kızıma tehdit savurabilecek kadar alçaklar, namussuzlar, namusuna dil uzatacak kadar adiler. Ben oğlumun katillerini istiyorum. Bunları değil, bunları azmettirenleri istiyorum. Türk milletine sesleniyorum. Yanımızda olanlara hepinizden Allah razı olsun. Korkmayın yarın başkası da ölmesin. Bu dava kapanırsa çok Sinan’lar ölecek.” dedi.
Avukat Şeyda Şahin, “Bu cinayet 19 gün içerisinde karara bağlanmaya çalışılmakta. Türkiye’de yaralama olaylarında bile yani basit bir tokat atma olayı bile senelerce sürerken ne yazık ki bu suikastı örtbas etmek isteyen bir yargıyla karşı karşıyayız. Adalete olan güvenlerini, aile başından beri anlatmakta. Ancak biz buraya geldiğimizden beri adalete olan güvenimizin sarsıldığını görüyoruz” dedi
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***