Tahir Elçi cinayetine dair açılan davanın 11’inci duruşmasında savcı, sanık polisler hakkında ‘beraat kararı’ verilmesi talebini yineledi. Avukatlar, delillerin toplanmasını istedi. Davada sanık polisler Fuat T., Sinan T. ve Mesut S., “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan 2 ila 6 yıl arasında hapisle, Uğur Yakışır ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçundan üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyor. Tahir Elçi’nin kardeşi Mehmet Elçi, mahkeme heyetine tepki gösterdi. Elçi, “Siz mahkeme heyeti olarak baştan beri olayı kapatmak için elinizden geleni yaptınız.” dedi. Mahkemenin tavrına tepki gösteren tüm avukatlar ve Elçi ailesi mahkeme salonunu alkışlarla terk etti.
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015’te Sur ilçesinde basın açıklaması yaptıktan sonra katledilmesiyle ilgili davanın karar duruşması bugün Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 25 Nisan’da mahkemeye sunulan mütalaada, ”Tahir Elçi’nin nereden geldiği tam olarak tespit edilemeyen bir kurşunla hayatını kaybettiği” belirtilmişti. Mütalaada, tutuksuz yargılanan sanık üç polis hakkında ayrı ayrı beraat kararı verilmesi, firari sanık Uğur Yakışır’ın ise “iki polisi öldürdüğü, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozduğu” gerekçesiyle cezalandırılması istenmişti.
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, duruşma öncesi yaptığı açıklamada, “Şu ana kadar mahkemenin tavrı ve başsavcılığın sunduğu mütalaa, bir şekilde dava dosyasının cezasızlıkla sonuçlanması konusundaki isteği ve tutumunu maalesef bize hissettiriyor. Biz, bu davanın henüz mütalaa verilecek bir aşamada olmadığını, mahkemenin cinayeti aydınlatması konusunda araştırması, toplaması, incelemesi gereken delillerin olduğunu savunuyoruz.” dedi.
Ayrıca duruşmayı Türk Barolar Birliği, uluslararası hukuk kuruluşları, birçok kentin baro başkanı ve barolardan hukuk komisyonları, sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcileri ve Tahir Elçi’nin eşi CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi takip etti.
Sanık polisler, Malatya, Elazığ ve Hassa Ağır Ceza Mahkemelerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katıldı. Elçi ailesinin avukatları duruşmada hazır bulundu. Geçtiğimiz 4 ayda hazırlamadığı mütalaa için bir kez daha süre talebinde bulunan savcı, mütalaasında sanık polislerin her türlü şüpheden uzak olduğunu belirterek sanıkların beraatini istedi.
Tahir Elçi’nin kardeşi Mehmet Elçi savcı mütalaasından sonra söz aldı. Mehmet Elçi, “Tahir Elçi barış istediği için katledildi. 13 saniyelik bir görüntü kaybı var. Bunlar silindi. Savcılar birkaç kişi tehdit ederek Tahir Elçi aleyhine ifadeye zorladı. Siz mahkeme heyeti olarak baştan beri olayı kapatmak için elinizden geleni yaptınız. Şimdi sanıkların beraatine karar verildi. Bu doğru değil biz buna karşıyız.” diye konuştu.
Cinayetin üzeri yargı tarafından örtülüyor
Türkan Elçi’nin vekili Avukat Orhan Kemal Cengiz ise şunları söyledi: “Bu soruşturmayı yürüten mahkemeler tarafsız ve bağımsız olmalı. Bakın ne siz ne de bugüne kadar gelenler tarafsız idi. Cumhuriyet savcılığı sözde bir soruşturma yürüttü ve kanıt olmadığı için beraat istedi. Ya siz soruşturma yürütmediniz ki. Siz de tarafsız değilsiniz. Dolayısıyla buradaki herkeste bu cinayetin örtülmesi konusunda rol oynadı. Üç tane kamera var cinayet anına ait. Ama polis kamerasında 12 saniye yok. Postahane’nin kamerasının 20 saniyesi kesik. Mardin Kebap Evi’nin görüntüleri kayıp. Bunlar tesadüf değil. Bilinçli bir şekilde bu deliller karartıldı. 9 yıl sonra bu dava bu halde. Cinayetin işlendiği yere bile 4 ay sonra gidildi. Neden bir Cumhuriyet Savcılığı yalancı tanık üretir? Sistematik olarak davayı ilerletecek talepler reddedildi. Her şey şüpheli, hayatın olağan akışına uygun değil. Siz bize dediniz ki iki poliste öldürüldü. Bizde dedik ki nasıl öldürüldü ona bile bakmadınız. Aradan geçen 9 yılda bize kimse bir şey unutturmadı ve sonunda tüm suçlular hesap verecek.”
Yalçın: Nasıl öldüğü tespit edilememiş!
Türkan Elçi vekillerinden Avukat Gamze Yalçın ise, “Bu soruşturma faillerin gizlenmesi, ve cezasızlık politikasının bir kanıtı. Savcı mütalaasında ‘Yapılan tüm araştırmalara rağmen Tahir Elçi’nin nasıl ve hangi kurşunla öldürüldüğü tespit edilmedi’ dedi. Ama bir araştırma yapılmadı. Bakın bu alçakça katliamdan sonra hiçbir makam araştırma yapmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre bir cinayeti aydınlatmak en çokta devletin görevidir diyor. Devlet, Tahir Elçi’nin katlinden sorumludur. Bugüne kadar toplanmayan ve işlenmeyen her aşamasından devlet sorumludur. Bu dosyanın böyle kapanmayacağını ve mücadele etmeye devam edeceğimizi bildirmek istiyoruz.” dedi.
Erinç Sağkan: Savcı, cinayetin aydınlatılmaması için çabalıyor
Türkiye Barolar Birliği başkanı Erinç Sağkan, “İlk defa Cumhuriyet Savcısı katılanların değil de sanıkların ve yaşananların aydınlatılmaması için tavır almış. Bugün bu dosyada sanık olanlar öncesinde tanık olarak dinlendiler ve bütün bunlar Diyarbakır Barosu’nun ısrarıyla oldu. ‘Yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen’ diyerek ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesini uygulamış. Sayın Başkan, 11 celsedir, biz buradayız, basın burada ama sanıkları göremedik. Böyle bir yerde evrensel hukuktan bahsetmeyelim. Biz birazdan kamuoyu ile şunu paylaşacağız, ‘9 yıl önce güpegündüz, Diyarbakır’ın ortasında bir Baro Başkanı katledildi ve yargı makamı herhangi bir suçlu bulamadı’ diyeceğiz. ‘Hepimiz 9 yıldır el ele verdik ve suçluları bulamadık’ mı diyeceğiz? Bize sormazlar mı ‘dönemin başbakanı dedi ki bu bir siyasi suikasttir.’ Bize sormazlar mı ‘o başbakan niye dinlenmedi.’ Biz bu mahkemeyi devam ettireceğiz. Üst mahkemeye götüreceğiz. Sizden bir talebim yok.” dedi.
Diğer baro başkanları da söz alarak benzer konuşmalar yaptı.
Ne olmuştu?
Tahir Elçi, 28 Kasım 2015’te Diyarbakır’ın Sur ilçesinde tarihi Dört Ayaklı Minare’nin önünde yaptığı basın açıklamasının ardından çıkan silahlı çatışmada başından vurularak öldürüldü. Elçi’nin ölümüne neden olan merminin çekirdeği bulunamadı. Elçi’nin vurulduğu sırada olay yerinde olan üç polis memuru, “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçlamasıyla ile 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanıyor. Savcı ise esas hakkındaki mütalaasında hangi polis memurunun silahından çıkan kurşunun ölüme sebebiyet verdiğini tespit etmenin imkânsız olduğunu gerekçe göstererek üç polis memuru için beraat talebinde bulunmuştu. Firari sanık Uğur Yakışır ise ‘’iki polis memurunu öldürmek”, “bir polis memurunu öldürmeye teşebbüs” ve “Elçi’yi olası kastla öldürmek” suçlamalarıyla yargılanıyor. Yakışır’ın, üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.