YÜKSEL DURGUT | YORUM
Türkiye’de Wikipedia’nın 29 Nisan 2017’de Erdoğan rejimi tarafından yasaklanması, benim için özgürlük ile sansür arasındaki çizginin en net haliydi. O günü hatırladığımda, Türkiye’den ayrıldığım sabahın karanlığında suyun karşı tarafına geçmiştim. Üstüm başım çamur içindeydi ancak ilk işim cep telefonuma Wikipedia uygulamasını indirmek olmuştu. Özgürlük, o anlamda bana bu uygulamanın sembolik anlamını kazandırmıştı. Assange’ın özgürlüğüne dair haberleri dün sabah ilk duyduğumda ise aklıma Türkiye’den ayrıldığım 27 Nisan 2018 sabahı geldi.
“Bugün, Irak’ın güneyindeki Basra’da patlayan bombalar sonucunda en az 50 sivil yaşamını yitirdi. Olay yerine ulaşan askeri birlikler, bölgede büyük bir kaosun yaşandığını belirtiyor.”
“Afganistan’daki liderler arasındaki görüşmelerde, Taliban’ın güçlenmekte olduğu ve ülke genelinde güvenlik durumunun giderek kötüleştiği vurgulandı.”
Julian Assange, Avustralya’ya doğru yola çıktığında, ABD ile yaptığı anlaşma haberi henüz duyulmamıştı. Bu anlaşma, Casusluk Yasası’nı ihlal ettiği tek bir suçlamayı kabul etmesi karşılığında serbest bırakılmasını içeriyordu.
Elbette bu, asla kabul edilmesi gereken bir durum değil. Assange asla hapsedilmemeliydi. Dünyanın gözü Kuzey Mariana Adaları’ndaki Saipan’da bir mahkeme salonuna çevrildi. Neden mi? WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’ın kaderi, uzun yıllar süren bir hukuk mücadelesinin ardından yeniden çiziliyor.
Assange, ABD’nin başını çektiği sırları ifşa etme operasyonları ile tanındı. Irak Savaşı Günlükleri, Afganistan Savaşı Belgeleri ve diplomatik yazışmalar… Bu belgeler, Amerikan hükümetinin perde arkasındaki olayları, kararları ve stratejileri deşifre etti. Assange, bilgiye erişim hakkının, demokratik toplumların temel taşı olduğunu savundu ve bunun için mücadele etti.
Bugünün olayı, Assange’ın hukuki sürecinde bir dönüm noktası. Anlaşmanın imzalanmasıyla Assange, tek bir suçlamayı kabul ederek özgürlüğüne kavuşacak. Bu, onun için istenen bir sonuç değil; çünkü Assange, bu süreçte 7 yılını Londra’daki Ekvador Büyükelçiliği’nde ve yaklaşık 5 yılını da Belmarsh Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde geçirdi. Ancak bu anlaşma, onu ABD’ye iade edilmekten kurtaracak.
Son yıllarda, Avustralya’da Assange’ın serbest bırakılması için siyasi bir baskı oluştu. Bu baskı, Biden yönetiminin kararını etkilemiş olabilir. Ancak esasen, Assange’ın yargılanmasının, gazeteciliğin geleceği üzerindeki caydırıcı etkisi dikkate alınmış olabilir. Gazetecileri hedef almak, suçluları korumaktan başka bir işe yaramaz.
Amerika’nın tarih boyunca her zaman anti-emperyal örneklerden korkmuştur. 1950’lerde İran ve Guatemala’dan, Küba, Vietnam, Şili ve sayısız diğer ülkeye kadar bu korku, sayısız darbeye ve müdahaleye yol açtı. Bu süreçte, Daniel Ellsberg gibi muhbirler, Vietnam Savaşı’nın gerçek yüzünü ortaya çıkararak bu korkunun haklı olduğunu gösterdi. Ancak Ellsberg, Nixon yönetiminin hataları sayesinde uzun süreli hapis cezasından kurtulabildi.
Assange’ın yakın çalışma arkadaşı Chelsea Manning, Irak’ta görev yaparken ABD’nin savaş suçlarını ifşa ettiği için mahkemede 35 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hapiste geçirdiği 7 yıldan sonra Barack Obama’nın son dönemdeki nadir insaflı hareketlerinden biriyle serbest bırakıldı. Obama yönetimi, Assange’ı yargılamaktan vazgeçmişti çünkü, olası yargılama diğer Amerikan medya organlarına karşı benzer davaların açılmasına yol açabilirdi.
Irak Savaşı Günlükleri, Afganistan Savaşı Günlükleri ve iki milyondan fazla diplomatik yazışma, halkın çıkarlarına hizmet etmişti. ABD’nin iddiası, belgelerdeki isimlerin ifşa edilmesinin tehlikeli sonuçlar doğurabileceğiydi ancak buna dair hiçbir somut kanıt bulunamamıştı. Asıl sonuç, ABD’nin savaş suçlarının ve diplomatik entrikalarının açığa çıkmasıydı.
2016 seçimlerinden önce ABD Demokratik Ulusal Komitesi’nden sızdırılan belgeler, Assange’a olan nefreti artırdı. Daha önce de Assange’ın öldürülmesi gerektiği yönünde önerilerde bile bulunulmuştu. İsveç’e cinsel suç iddialarıyla iade edilmek üzereyken, Assange bunun ABD’ye iade edilmenin bir oyunu olduğunu iddia etti. Bu iddia, o zamanlar birçok kişi tarafından şüpheyle karşılanmıştı, ancak sonrasında olaylar Assange’ın haklı olduğunu gösterdi.
Ekvador Büyükelçiliği’ndeki sığınağı, Quito’daki hükümet değişikliğinden sonra daha da zor hale geldi. İngiliz yetkililer, Assange’ı Belmarsh’a götürmek için büyükelçiliğe davet edildi. Her insan gibi kişisel hataları olabilir, ancak Assange ve WikiLeaks, dünyaya büyük bir hizmet yaptı. Amerika’nın Avrupa ve Orta Doğu’daki savaş çığırtkanlığı devam ederken, dünya daha fazla WikiLeaks türü ifşalara ve gazetecilerin özgürlüğüne ihtiyaç duyuyor. Bu özgürlük, Türkiye ve Türkiye’nin hapishanelerindeki gazeteci arkadaşlarımız için de geçerli.
Julian Assange’ın hikayesi, dünya genelinde gazetecilik ve ifade özgürlüğü mücadelesinin ne kadar zor olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Özgür ve bağımsız bir basın, her toplum için hayati öneme sahiptir ve bu özgürlüğün korunması, demokrasi için vazgeçilmezdir.
Julian Assange, bu önemli belgeleri dünya kamuoyuyla paylaşarak büyük bir tartışma ve bilinçlenme yarattı. WikiLeaks’in ortaya koyduğu gerçekler hem ABD’nin hem de diğer ülkelerin dış politikaları hakkında önemli bilgiler sunmuş ve kamuoyunun bilinçlenmesine katkı sağlamıştır. Ancak bu sızıntılar, Assange’ı karanlık bir sürecin içine sürükledi. ABD’nin hedef gösterdiği Assange, yıllarca süren hukuki mücadelelerin ardından özgürlüğüne kavuşmuş gibi görünse de basın özgürlüğü ve fikir özgürlüğü mücadelesi hala devam ediyor.
Bu belgeler, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü mücadelesinde oynadığı önemli rolü gösteriyor. Assange, bilgiye erişimin demokratik hakkı olduğunu savunarak, gerçekleri kamuoyuyla paylaşmanın ne kadar kritik olduğunu göstermiştir.
Erdoğan rejimi tarafından demir parmaklıklar arkasında tutsak bırakılan bir gazeteci olarak, Assange’ın hikayesi benim için çok önemli ve onun özgürlüğüne kavuşmasına çok sevindim. Assange’ın hikayesi sadece sansasyonel haberlerin paylaşımı ile sınırlı değil. Onun hukuki mücadelesi, basın özgürlüğü ve bireysel hakların korunması açısından da büyük önem taşıyor. Türkiye gibi ülkelerde artan basın özgürlüğüne yönelik baskılar, Assange’ın mücadelesiyle paralel bir şekilde devam ediyor. Gazetecilerin ve ifade özgürlüğünün korunması, demokrasinin temel taşlarından biridir ve bu mücadele, sadece bir gazetecinin değil toplumun ortak sorunu.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***