(Serbest Görüş) – MERCAN BULUT
Türkiye’de bir günde 3 polis memuru intihar etti. Önce Samsunlu 33 yaşındaki Koruma Polisi Bünyamin İlhan tabancayla kendini vurarak intihar etti. Ardından haberler arka arkaya sosyal medyaya düşmeye başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görevli polis memuru Şükrü Alantor da evinde beylik tabancasıyla hayatına son verdi.
Son olaraksa İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memuru S.A.K. da ölüme yürüdü. Aslında bu polis memurlarının yaşadığı ne ilk intihar olacak, ne de son. Bundan sonra ardı arkası sürekli gelecek. Gönül istiyor ki, bu vakaların hiçbirisi yaşanmasın. Güvenlik görevlileri hayatlarına mutlu mesut devam etsin. Ancak polislerin yaşadıkları fiziksel ortamlar, çalışma koşulları ve mobbinlere bir çözüm bulunamadığı müddetçe bunlar devam edecektir. Malumunuz geçtiğimiz ay Adıyaman’da bir polis memuru cinnet geçirerek iki amirini öldürmüştü. Bu tür vakaların temeline inilmediği müddetçe palyatif çözümler asla sorunları çözmez. Burada hem iktidarın hem de muhalefetin taşın altına ellerine koymaları gerekiyor. Aksi durumda masum çocuklar babasız hayatlarına devam etmek zorunda kalacak.
EN BÜYÜK SORUN ÇALIŞMA KOŞULLARI
Yıllarca mesleğim gereği polis memurlarının dertlerini dinlemek zorunda kaldım. İnanır mısınız, mesleğini icra eden memurların büyük çoğunluğu hayatlarından memnun değil. Kimi fazla çalışma saatinden rahatsız, kimi sürekli bir yerlere tayinden şikayet ediyor. Dinlediklerimin çoğunluğu da yöneticilerinin mobbinginden ve baskısından şikayet ediyor. Hatta bazı idari görevlilerinin topluluk arasında ağza alınmayacak sözleri pervasızca kullanmasından dolayı bunalıma giren memurlara şahit oldum. Hatta birisi, “Onu oracıkta indirmeliydim. Ama çocuklarımı düşündüğüm için sineme çektim” itirafında bulunuyor. Aslında İçişleri Bakanlığı’nın hem finansal gücü hem de personeli mevcut. Bu sorunları İçişleri Bakanlığı rahatlıkla çözebilir. Çözebilmelidir de. Bu konuyla ilgili onlarca rapor, bir önceki bakanların önüne konuldu. Ali Yerlikaya’nın da muhtemelen bilgisi vardır.
Dün yaşanan üç intihar vakasından sonra Yerlikaya umarım ekibini toplamıştır. Yapılması gerekenlerle ilgili bir kritik yapmışlardır. Neden mi? Bir bitki ya da hayvanın hayatını kaybetmesi karşısında bile vicdan azabı çeken biz, bir dostumuzun ya da arkadaşımızın hayatına son vermesi halinde daha büyük bir acının ortasında buluyoruz kendimizi. Ölen acısını arkasında bırakıp gidiyor ne yazık ki. Geride bıraktığı gözü yaşlı eş ve çocuklara bizim diyecek bir tek sözümüz olmalı. Artık dün yaşanan vakaların ardından emniyet camiası yeniden kendini kontrol etmeli. Fazla mesai sistemi, çalışma koşulları, çevresel faktörler ve yöneticilerden kaynaklı sorunlar bir an önce çözüme kavuşturulmalı. Aksi durumda bu olay bumerang gibi büyüyüp devam edecek.
635 ERKEK POLİSTEN BİRİ İNTİHAR EDİYOR
Bir araştırmaya göre; İstanbul emniyetinde erkek çalışanların sayısı 28 bin 520’dir. Yaklaşık 635 erkek memurdan biri intihar etmektedir. İstanbul emniyetinde bayan çalışanların sayısı bin 36’dır. Yaklaşık 250 bayan memurdan birisi intihar ediyor verilere göre. Bu durum bayan memurların erkek memurlara göre yaklaşık 2.5 kat daha fazla intihar etmiş olduklarını gösteriyor. Yine polis içindeki intiharların sık sık meydana gelmesinden dolayı İçişleri Bakanlığı Mülkiye müfettişlerince rehberlik ve Danışma bürosu verilerine dayanılarak hazırlanan raporda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü personelinden 9 amir,164 polis memuru, 10 sivil memur ve 132 yardımcı hizmetli olmak üzere toplam 315 personelin psiko-sosyal sorunları olduğu, 315 personel arasında 5’nin intihar düşüncesi içerisinde olduğu tespit ediliyor. Bu raporda gösteriyor ki, polisin meslekten kaynaklanan ciddi bir sorunu vardır tedavi dilmezse ileride daha büyük sorunları beraberinde getirecektir ne yazık ki.
Hem resmi veriler hem de sosyal etkiler dikkate alındığında intiharların birkaç sebebi var. Bunun temelinde polislerin uygun ortam ve zeminde yaşama imkanının olmaması yer alıyor. Özellikle belirli bir maaş skalasında hayatını devam ettirmek zorunda kalan polis memurları, büyük şehirlerdeki yüksek kira ücretleri ve fahiş fiyatlardan dolayı sosyal bir çevre kuramıyor. Bunun yanında polislerin cumartesi ya da Pazar gibi haftalık sabit bir izninin olmamasından kaynaklı da ailelerde bazı sorunlar baş gösteriyor. İleriki dönemlerde de bu sorunları tetikliyor haliyle. Araştırmaya göre en fazla intihar vakası Çevik Kuvvet Polisleri ve korumalarda yaşanıyor. Sabahın erken saatlerinde muhtemel geçiş güzergahlarında görevlendirilmeleri ve bunun gün boyu devam etmesinden kaynaklı travmalarda ileriki yıllarda sorunlara neden oluyor.
Sorunlara bütüncül baktığımızda küçük bir eylemle ilgili adım atılmadığı için zamanla büyük bir dağ haline geliyor. Bunun önüne geçilmesi için de artık İçişleri Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı acil adım atmalı. Öncelikli kronik bazı sorunların çözümü için girişimler başlatılmalı. Çalışma koşulları esnetilmeli, hafta bir gün izin verilmeli ve amirlerin mobbing uygulamasına karşı da caydırıcı adımlar atılmalı. Öncelikli bunlar çözülürse polisler de rahat bir nefes alır. Aksi durumda evdeki sorunun işe, emniyette yaşanan travmaların da evlere taşınması halinde ciddi aile dramları yaşanmaya devam edecek.
Burada sorulması gereken tek soru var: Çözüm mü istiyoruz, yoksa sorun mu? Bütün mesele burada.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***