Türkiye’nin dezenflasyon sürecinin eşiğinde olduğunu söyleyen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, baz etkisiyle enflasyonun hızlı bir düşüş yaşayacağını ileri sürdü. Şimşek, “Eylül’de inanıyorum ki Merkez Bankamızın sunduğu perspektife göre 40’lı rakamları görebiliriz.” Dedi
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Beşiktaş’ta Maliye Hesap Uzmanları Vakfı (HUV) tarafından düzenlenen Enflasyonla Mücadele ve Merkez Bankacılığı programına katıldı. Organizasyonu, ekonomi dünyasından çok sayıda yerli ve yabancı katılımcı da takip etti. Programda konuşan Bakan Şimşek, uygulanan mevcut ekonomi programına, enflasyon rakamlarına, Merkez Bankası rezerv durumu ve uygulamalarına değindi, enflasyonda düşüşe yönelik mesajlar verdi.
Şimşek’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“BAŞLANGIÇTA BAZ ETKİSİ NEDENİYLE HIZLI BİR ŞEKİLDE ENFLASYON İNECEK”
“Biz ilk yılımızı Haziran 2023 ile bu önümüzdeki ayın ortasına kadarki dönemi biz bir geçiş dönemi olarak tanımladık. Yani yeniden kapasite, kredibilite inşası için, para politikasının yeniden etkin bir şekilde inşası için kendimiz için bir geçiş dönemi olarak öngördük ve bunu ilk günden kamuoyuyla paylaştık. Yani biz ilk günden itibaren dedik ki; “Birinci yıl enflasyonun yükseleceği bir dönemdir. Bizim bir geçiş dönemimizdir” dedik. Bu geçiş dönemi bu ay itibariyle sona eriyor. Baz etkisinden bahsetmiyorum, para politikasının enflasyon beklentilerini çıpalayacak düzeye gelebilmesi zaman alıyor. Benim kastettiğim bu. Dolayısıyla şu anda biz dezenflasyon sürecinin eşiğindeyiz. Evet başlangıçta baz etkisi nedeniyle hızlı bir şekilde enflasyon inecek. Eylül’de inanıyorum ki Merkez Bankamızın sunduğu perspektife göre 40’lı rakamları görebiliriz, yüksek ihtimal. Ama süreç dediğim gibi uzun, sabır gerektiren, kararlılık gerektiren bir süreçtir.
“MERKEZ BANKAMIZ İHTİYAÇ DUYARSA BORÇLANACAĞIZ”
Merkez Bankamız ihtiyaç duyarsa biz Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak gerektiğinde ihtiyacımızın da ötesinde likiditeyi çekmek için borçlanacağız. Biz dönem dönem yaparız. Çünkü maliye politikasının buradaki işlevselliği esas itibariyle fiyat istikrarını sağlamak için ne gerekiyorsa yapmaktır. Bütün politikaların bir maliyeti vardır ve dolayısıyla biz şu anda tabii miktarsal sıkılaşmaya gidildi. İlave sıkılaşmadan bahsediyorum. Geçen sene de bir adım atmıştık, önemli adımlar. Maliye politikası olarak da bir taraftan bütçe açığını geçen seneye göre daha düşük seviyede tutmak. Böylece mali genişleme üzerinden enflasyonun yaratılmamasını sağlarken bir taraftan da gerekirse likiditenin fazla likiditenin piyasadan çekilmesi konusunda biz Merkez Bankamızla yakın çalışacağız, ne gerekiyorsa yapacağız.
“KAYIT DIŞILIKLA MÜCADELE İÇİN NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ”
Bir kere kamuda tasarruf harcama disiplini sağlayacağız. Buna ilişkin ilk adımı attık. Ama, bu devamı gelecek olan bir hikaye. İkinci olarak şu an itibariyle dün gece çalışmayı belirli bir noktaya getirdik. Vergi muafiyet ve istisnaların gözden geçirilmesi, çalışmamız devam ediyor. Vergide adalet ve etkinlik paketi çalışmalarımız devam ediyor. Kayıt dışılıkla mücadele için bir eylem planı bir paket açıklamayacağız. Fiilen mücadelemizi yapacağız. Paketlere bunun için ihtiyaç yok eylem planına da ihtiyaç yok. Fiili olarak ne gerekiyorsa yapacağız.
“GABAR’DAN, KARADENİZ’DEN İLAVE PETROL VE DOĞALGAZ’A HAYIR DEMEYİZ”
Enflasyonu indirmek için şu anda uygulamaya koyduğumuz para ve maliye politikası, gelirler politikası inanıyorum ki cari açığı, konjonktürel olarak aşağı çekiyor. Enerji fiyatlarının da biraz yardımı vardır. Ama göreceksiniz yakından ithalatın kompozisyonunda da yansıyacak bu. Çok hızlı bir şekilde cari açık bu sene çok büyük ihtimalle milli gelire oran olarak yüzde iki buçuğun altına düşecek. Bizim hedeflerimizden daha iyi olacak. Mayıs ayı itibariyle muhtemelen oradayız. Ama kalıcı olarak düşüşü sağlamak için bizim tabii yenilenebilir enerji, yani enerjide dönüşüm, yeşil dönüşüm artı yeni bir sanayi politikası üzerinden katma değer zincirinde yukarı çıkmak. Bunu ilaveten eğer şansımız yaver gider de Karadeniz’den, Gabar’dan, ilave petrol ve doğal gaz; tabi ona da hayır demeyiz. Ama bizim modelde bu yok. Yani bizim yaptığımız çalışmalarda ortaya koyduğumuz orta vadeli programda bu hususları biz kaale almıyoruz. Onlar gelirse tabiri caizse havadan gelen ilave tabi olumlu etki olacak. Bizim hedefimiz cari açığı kalıcı bir şekilde yüzde iki buçuğun altına çekmek, diyeceksiniz ki ya bu niye yüzde iki buçuk? Bizim yaptığımız çalışmalarda yüzde iki buçuk altındaki cari açık, bizim dış borcun milli gelire oranını kalıcı olarak aşağı yönlü bir patikaya oturtuyor. Artı bize kalıcı rezerv birikimine imkan sağlıyor.
“POZİTİF REZERV NOKTASINDA OLACAĞIZ”
Merkez Bankası’nın rezervleri bugün açıklanacak. Çok büyük ihtimalle yakında swap hariç, pozitif bütün swaplar hariç, pozitif rezerv noktasında olacağız. Yakınız, çok yakınız. Ben açıklanmayan rakamları genelde paylaşmıyorum. Zaten bilenler günübirlik bilançodan çıkartabilirler ama şunu açık bir şekilde söyleyeyim; rezervle ilgili kaygılar önemli ölçüde. Türkiye’nin gündem maddesi olmaktan çıkacak ama bizim yolculuğumuz daha başındayız.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***