M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Muhafazakarlığın ve dindarlığın insanlar arasında giderek daha az yer almaya başladığı gerçeğini toplumu doğru okumasını bilenler görüyor. Bu yapılan araştırmalara da yansıyor. Bu araştırmalara kızmak veya görmezden gelmek yerine doğru analiz etmek gerekiyor.
Bu köşeyi takip eden TR724’ün dikkatli okuyucuları, kimi tespitlerime tepki gösteriyor. Biraz da belki olması gerektiğinden daha yalın ifade ettiğim için bu tavır takınılıyor olabilir. Bu konuda düşüncelerimi olduğu gibi aktarmama zemin hazırlayan TR724 editoryal ekibine teşekkür ediyorum.
10 Aralık 2022’de “Matbaanın Hristiyanlığa yaptığını internet İslam’a yapıyor” başlıklı yazımda o gün için hayli iddialı sayılabilecek ifadeler kullanmıştım. Toplumun interneti daha çok kullanmaya başlamasıyla birlikte araştırma imkanlarının da artmakta olduğuna dikkat çekmiş ve bunun insanları daha çok sorgulamalarına zemin hazırladığını anlatmıştım.
Benim o dönemde yazdıklarım kişisel gözlemlerime dayanıyordu. Bilimsel ya da araştırmaya dayanan bir yönü bulunmuyordu. “İkinci Yüzyılın Eşiğinde Gençlik ve Toplumsal Değerler” isimli araştırma tabloyu daha net ortaya koydu.
Saha çalışmasını KONDA Araştırma, Hisar Okulları için yaptı. İnsan ve Toplum Araştırma Merkezi (İTAM) araştırmasında hayli farklı konular var. Hayata bakış açısından, eğitime ve cumhuriyet algısına kadar farklı konuların ele alındığı araştırmanın detaylarını merak edenler bu linkten ulaşabilirler.
Bu araştırmanın sonuçları 15 Mayıs’ta açıklandı. Ancak benim gibi pek çok kişi bu değerli araştırmayı ancak dün akşam saatlerinde fark edebildik. Medyaya yansıması da bugün oldu. Gerçi araştırmanın sponsoru Hisar Okulları da kendi hesabından bir hafta sonra 21 Mayıs’ta duyurdu.
GENÇLER ATATÜRKÇÜLÜĞÜ İDEOLOJİ YAPTI
KONDA araştırması, Türkiye’de en yaygın siyasi kimlikleri ortaya koyma bakımından dikkate değer. Gençlerin kendilerini ifadelerine göre;
- Yüzde 44’ü Atatürkçü,
- Yüzde 38’i Milliyetçi,
- Yüzde 13’ü Muhafazakâr,
- Yüzde 10’u İslamcı,
- Yüzde 9’u Demokrat
- Yüzde 6’sı Sosyal Demokrat,
- Yüzde 7’si Ülkücü
- Yüzde 7 Sosyalist
- Yüzde 6’sı Ulusalcı
- Yüzde 5’i Liberal olarak tanımlıyor.
(Not: Ankete katılanlar iki ayrı şıkkı seçebildikleri için oran yüzde 100’ü aşıyor görünüyor)
Bu araştırmaya göre gençler kendilerini en çok “Atatürkçü” olarak tanımlıyor. Milliyetçilik 6 puan geriden ikinci sırada. “Muhafazârlık” ise ilk sırada yer alan Atatürkçülükten 31 puan geride yer alıyor. Muhafazakarlığa en yakın gibi görünen yüzde 10 dolayındaki “İslamcı” gençler de dahil edilse bile ancak yüzde 23 ediyor.
Bu tablonun bize anlattığı birkaç önemli nokta var.
Birincisi; Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisi bir ideoloji ortaya koymamasına rağmen gençler Atatürkçülüğü bir ideoloji olarak görüyor.
İkincisi; bu araştırma sosyal medya gündemi ile Türkiye gündemi arasında doğrudan bir bağlantı olmadığını gösteriyor. Bir diğer ifadeyle sosyal medyada tartışılan konular Türkiye gündemi demek değil.
Üçüncüsü; sergilenen ve toplumun gözüne sokulan dini radikalleşme, Türkiye için bir rejim sorunu olarak (en azından bugün) görünmüyor. Ülkede ciddi bir radikalleşme sorunu yaşanıyor ama bu rejim sorunu olmaktan çok öte görünüyor.
Dördüncüsü; kendini Atatürkçü ve Milliyetçi olarak tanımlayanların oranı yüzde 82’ye ulaşmış olması, özellikle AK Parti düşüncesinin geleceğine ilişkin endişe verici bir tabloyu sergilerken, Zafer Partisi’nin kendisini konumlandırdığı yerin doğruluğunu gösteriyor olarak okunabilir. Avrupa’da da aşırı sağın yükseliş trendi de dikkate alınırsa Zafer Partisi’nin kendisini ciddiye alması halinde büyük bir potansiyelinin olduğunu gösterir.
KONDA’NIN GEÇMİŞ ANKETLERİ
KONDA’nın 2 yıl önce Bayetav Vakfı adına yaptığı “Bir Arada Yaşarız Araştırması” esas alındığında tablo hayli farklı görünüyor. Deneklere, “Kendinizi tanımlamak için hangi 2 siyasi kimliği kullanırsınız?” diye sorulduğunda verilen cevaplar şöyleydi:
- Yüzde 28’i Milliyetçi,
- Yüzde 25’i Atatürkçü,
- Yüzde 23’ü Muhafazakâr,
- Yüzde 17’si İslamcı
- Yüzde 10’u Ülkücü
- Yüzde 9’u Demokrat
- Yüzde 7’si Sosyal Demokrat
- Yüzde 7’si Sosyalist
- Yüzde4’ü diğer
- Yüzde 2’si Ulusalcı
- Yüzde 2’si liberal.
Bayetav Vakfı anketinde gençler ve Türkiye ortalaması diye bir ayrım yok. Sadece Türkiye ortalaması söz konusu. İki araştırmanın da Türkiye ortalaması alındığında kendini “Milliyetçi” diye tanımlayanların oranı yüzde 28’dan yüzde 36’ya yükselmiş.
Asıl artış, kendini “Atatürkçü” olarak tanımlayanlarda görülüyor. İki yıl önce kendini “Atatürkçü” olarak tanımlayanların oranı yüzde 25’te iken bu oran bugün yüzde 13’lük bir artış göstererek yüzde 38’e yükselmiş durumda.
Muhafazakârlık gençler arasında yüzde 13’e gerilese de genel ortalama yüzde 23 ile kendini korumuş durumda. Stabil durum, kendini İslamcı olarak tanımlayanlar için de geçerli: Yüzde 17.
10 YILLIK DEĞİŞİM DAHA BELİRGİN
KONDA’nın Bayetav Vakfı için yaptığı araştırma 2 yıllık değişimi yansıtıyor. Bundan dolayı fark fazla değil. Ancak 10 yıllık bir döneme bakıldığında fark çok daha net ortaya çıkıyor. Bunu görmek için KONDA’nın daha önce yaptığı araştırmayı incelemek gerekiyor.
Araştırma şirketi, 2019 yılı başlarında son 10 yılı kapsayan bir araştırmaya imza atıyor. KONDA Gençlik Raporu isimli araştırma Türkiye’de 15-29 yaş arası gençlerin görüşlerini yansıtıyor. Bu yaş grubunun son 10 yıla yaşam şekillerinde nelerin değiştiğini ortaya koyuyor.
Araştırma 2008’de 15-29 yaş grubunda olanların 2018’de 25-39 yaş grubunda olanlarla karşılaştırması açısından da dikkate değer.
- 2008’de hayat tarzını “modern” olarak tanımlayanların oranı yüzde 34 iken bu oran 2018’de yüzde 43’e yükseldi.
- Kendini “Dindar Muhafazakâr” olarak tanımlayanların oranı yüzde 28’den yüzde 15’e geriledi.
- “Düzenli olarak oruç tutarım” diyenlerin oranı yüzde 74’ten yüzde 58’e, “Düzenli olarak namaz kılarım” diyenlerin oranı da yüzde 27’den yüzde 24’e düştü.
- Ailelerin istediği gençle evlenme oranı yüzde 42’den yüzde 32’ye gerilerken, karşılıklı anlaşarak evlenenlerin oranı yüzde 52’den 65’e çıktı.
Bütün bunların olduğu ülkede yönetim ise görünürde Türkiye’yi daha İslamcı bir çizgiye taşımak istiyor. Sonuçta ise ortaya çarpık bir insan tipi aradan sivrilip çıkmaya çalışıyor.
Nasıl mı? Biraz karikatürize olarak ifade etmek gerekirse;
- Haram yiyen ama domuz eti yemeyen,
- Zina eden ama gusül abdetsi olmadan gezmeyen,
- Teravih namazını kaçırmayan ama farz namazları kılmayan…
Bir toplum ters istikamette sürüklenmeyi ya da bu kadar iki yüzlülüğü nereye kadar taşır dersiniz?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***