M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Dövizde yaşatılmaya çalışılan bolluk ve “ihtiyaç azaldı” hissinin gerçekçi bir tarafı bulunmuyor. Bizzat devletin açıkladığı veriler, bu görüntünün tersini söylüyor. Bu tablo bize 3 yıl önceki bizzat en tepedekinin eliyle oynanan “keriz silkelemeyi” hatırlatıyor. Bilmece gibi şeyler söylediğimi düşünüyorsanız buyrun detaylara bakalım.
“Keriz silkeleme” argo ama kullanılan bir piyasa, daha doğrusu borsa tabiri. Ne mi demek? Aşağı gideceği bilinen bir hisse senedini yapay alış dalgası oluşturarak küçük yatırımcının heyecanlanıp alım yapmasını sağlamak. Sonra da en zirveden satış yapıp fahiş kâr edilmesi işlemi, bu argo tabirle adlandırılıyor.
Borsada keriz silkeleme ters yönlü hareketlendirmede de geçerli. Yukarı gideceği bilinen bir hisse senedinde yapay bir satış dalgası oluşturuluyor. “Bu hisse adam olmayacak” hissi uyandırılıp küçük yatırımcının elindeki hisseleri satması sağlanıyor. Bir süre sonra sattığı hissenin adım adım yükseldiğini gören ve elindeki hisseleri satanlar da silkelendiğini anlamış oluyor.
Ben keriz silkelemenin bu kez borsada değil, dövizde yapılmak istendiğini dilimin döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Aslında dövizde bu işlem zaman zaman yapılıyor.
TR724’te yazmaya başladığım günlerdeki ilk yazılarımdan birinde bu konunun farklı bir versiyonuna dikkat çekmiştim. 2 Haziran 2021 tarihli “Biri yine döviz bozduracak anlaşılan” başlıklı yazımda “keriz silkelemenin” yukarı doğru yapılanını anlattım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 Haziran 2021’de TRT’deki canlı yayında bile bile dövizin yukarı yönlü dalgalanmasına yol açacak sözler söyledi. Aynı gece dolar 8,46’dan 8,80’e yükseldi. Ertesi gün Merkez Bankası dolara müdahale etmiş ve dövizdeki bir günlük yükseliş trendi kırıldı.
İktidardan nimetlenen birilerinin döviz bozdurmaya ihtiyacı vardı ve Erdoğan bu hamleyi yaptı. “Ben ekonomistim!” diyen birinin, “Merkez Bankası başkanımla görüştüm. Faizleri düşürmemiz şart, faiz yükünü düşürmemiz lazım!” demesinin ne anlama geleceğini iyi bilirdi.
Peki bu birilerinin tepeden döviz bozdurma işlemi, “Japon ev kadınlarının müdahalesi” diye gösterilip en tepedeki eliyle silkeleme perdelenmeye çalışılmıştı.
20 ARALIK KERİZ SİLKELEME BAYRAMI
Bugün nasıl yapıldığına gelmeden önce bu kez yukarı aşağı doğru hareketle nasıl aynı işlemin yapıldığını paylaşmak istiyorum. Hatırlarsanız, talimatla faiz düşürüldüğü dönemin ekonomiye faturası çok ağır olmuştu. 2021 son baharında Merkez Bankası, dövizi tutabilmek için yoğun bir şekilde piyasaya dolar satmıştı.
Merkez Bankası rezervleri bırakın “kefen parası” diye tabir edilen yedek akçelerini bile satmasına rağmen dövizi tutamayınca 20 Aralık 2021’de bu ülke insanını sırtına Kur Korumalı Mevduat (KKM) kamburunu yüklemişti.
8 TL düzeyinde dalgalanmaya başlayan dolar, kısa sürede 18 TL’yi görmüş, çare olarak hayata geçirilen KKM ile dolar 12 TL’ye geriletilmişti. 24 Aralık 2021 tarihinde, dövizin bu yaklaşımla fren tutmayacağını, ileride 20 Aralık’ın “Keriz Silkeleme Bayramı” olarak kutlanacağını yazmıştım.
İktidar mensuplarının söylediklerine ve verdikleri güvencelere inanıp elindeki dövizi TL’ye çevirenler kısa süre sonra pişman olmuş ve dolarda zirve diye adlandırılan 18 TL düzeyini de aşıp yoluna devam etmişti.
DÖVİZE İHTİYAÇ AZALDI HİSSİ POMPALANIYOR
Tek Adam, ülke ekonomisinin çanına ot tıkadıktan sonra toplumun ekonomik konularda kendisine olan güvenini sıfırladığını bildiği için her şeyi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e devretmiş görünüyor. Gerçeğin böyle olmadığını en iyi Mehmet Şimşek biliyor. Bakan Şimşek, Tek Adam’ın iki dudağının arasında olarak görev yapıyor.
Şimdi “dövize ihtiyaç azaldı” hissi pompalanarak niçin yeni bir silkelemeye hazırlanıldığını anlatmaya çalışacağım.
‘TÜİK’ manivelası kullanılarak enflasyon hep aşağıda gösterilmeye çalışıldı. Mayıs ayında TÜİK yüzde 3,37 açıklarken ENAG aynı döneme ilişkin enflasyonu yüzde 5,56 olarak hesapladı. Yıllık bazda TÜİK yüzde 75,45, ENAG ise yüzde 120,66 olarak açıkladı.
Malum para yok. Memura, işçiye ve emekliye az para vermek için enflasyon TÜİK manivelası ile düşük gösteriliyor. Şimdi enflasyon rakamı aklımızın bir kenarında dursun.
Mayıs ayı dış ticaret verilerine bakalım. Mayıs ayında tüketim malı ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 arttı. Bir yılda yapılan tüketim malı ithalatı 51 milyar 750 milyon dolar.
- Ham madde (ara malları) ithalatı yüzde 16,40 azaldı,
- Yatırım malı ithalatı yüzde 5,40 geriledi,
Bir ülkede yatırım malı ithalatı azalıyor, tüketim malı ithalatı hızla artıyorsa döviz kuru olduğundan düşük ve zorla aşağıda tutuluyor demektir.
Düşük döviz kuru, üretmek yerine dışarıdan hazır ürün getirmeyi cazip kılar. Nitekim, bunun sonunda ilk 5 aylık dış ticaret açığı 50 milyar doları yakaladı.
Bu tablonun bize söylediği bir şey daha var. Dış ticaret dengesi hızla bozuluyor demektir. Şu sıralarda yaşanan makasın daralması, geçici bir durum. Döviz böyle baskılanırsa bir şekilde patlayacak demektir. Bunun nasıl bir tabloya dönüşeceğinin provasını 2021’de yaşadık.
Şimdi soru şu; bir ülke üretmek yerine dışarıdan hazır mal getiriyorsa, dışarıya sattığı ile dışarıdan aldıkları arasındaki fark kapanmıyorsa döviz ihtiyacı azalır mı artar mı?
“Artar” demek için günlük verileri takip etmeye, makro ekonomik verilere hakim olmaya gerek yok.
Tablo böyle iken, estirilen rüzgâra kapılıp elindeki dövizi TL’ye çevirip hareket edenleri nelerin beklediğini yakın geçmişte gördük. Bununla tüketim harcamalarını finanse edenleri büyük pişmanlıklar bekliyor. Doğru alanda yatırım yapmak isteyenler bu bahsin dışında.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***