15 Temmuz ile ilgili her gün yeni bir sır açığa kavuşsa da gün yüzüne çıkması beklenen çok fazla karanlık nokta var.
Gazeteci Cevheri Güven, 15 Temmuz’la ilgili çok konuşulacak bir dosyayı daha yayınladı. Güven, dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in 15 Temmuz davası kapsamında verdiği ifadeye ilişkin önemli bilgiler verdi.
Mehmet Görmez’in 15 Temmuz gecesi Özgür Suriye Ordusu adıyla Türkiye’nin Suriye Lideri Beşir Esad’a karşı kurduğu yapının başındaki’le MİT’e gittiğini itiraf ettiğini belirten Güven, “Yıllarca Suriye’de muhaliflerin başında durmuş olan kişi, Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanı ile 15 Temmuz’un gecesi MİT’e gidiyor ve Hakan Fidan’la görüşüyor. Hakan Fidan da o görüşme öncesi Genelkurmay’da Hulusi Akar ve Yaşar Güler’le toplantı yapıyor. Kendileri söylüyor bunu. Darbe ihbarını konuşmuşlar. (…) Türkiye böyle tahrip edildi işte. Aradan 8 yıl geçtikten sonra Mehmet Görmez’in mahkemeye kamera yoluyla bağlanıp bir şeyler söylemesi bile 15 Temmuz’la ilgili anlatılan hikayenin pek çok yönünü çürütüyor. Bir gün gerçekten bir mahkeme olursa ve o yargılama meydanına Hulusi Akar’ı, Hakan Fidan’ı o dönemin Kuvvet Komutanları gerçekten getirilip o yargılanan askerlerin çapraz sorgularına tabi tutulurlarsa neler çıkacağını göreceğiz. Şimdi herkes bu konuda bir yalan etrafında ittifak etmiş durumdalar. Muhalefeti de iktidarı da bürokrasisi de. Halk da ‘yuttum’ gibi yapıyor.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz gecesinde Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı binasında olan dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 15 Temmuz gecesi Milli İstihbarat başkanıyla aynı yerleşkenin içerisinde olduğunu aktaran Güven, “Bu üç ismin arasında en erken harcanan isimdi Mehmet Görmez. Diyanet İşleri başkanlığından alındı. Onun ardından Hulis Akar harcandı. Şimdi de Hakan Fidan harcanma potasının içerisine girdi. 15 Temmuz’da yargılanan askerler özellikle bu kişinin mahkemeye getirilmesi konusunda çok ısrarlıydı. Ancak bunu mahkemeler reddetti. İkincisi de 15 Temmuz gecesi öldürülen sivillerin hangi silahlarla öldürüldüğüne ilişkin balistik inceleme ile ilgili taleplerdi. Bu balistik inceleme talepleri de akla ziyan bir biçimde mahkemeler tarafından reddedildi. Kimin kimin silahından çıkan kurşunla öldürüldüğüne ilişkin bu balistik inceleme talepleri reddedildi. Hulusi Akar’la görüşmüş, Yaşar Güler’le görüşmüş. Bir darbe ihbarı olduğuna dair değerlendirmeler yapmışlar. Başbakanın korumasını aramışlar önlem almasını istemişler. Bütün böyle tarihi bir günde bu tarihi bilgiler eldeyken Hakan Fidan gidiyor, Milli İstihbarat Teşkilatı başkanlığında Diyanet İşleri başkanıyla görüşüyor. Ama yanında çok kritik bir isim var; Muaz El Hatip… Ve bu kritik isim yine 15 Temmuz gecesinde Suriyelilerin kullanıldığına ilişkin hükümet içerisinden de doğrulanan bilgilerle birlikte anlamlı hale geliyor. Çünkü Muaz El Hatip denilen kişi 15 Temmuz gecesi Diyanet İşleri Başkanı ile birlikte Milli İstihbarat Teşkilatı binasında Hakan fidan’la görüşüyorlar. Bu kişinin geçmişine baktığımızda İngiltere adına Suriye’de lobicilik yapan bir kişi. Sonrasında getiriliyor paraşütle hop bütün Suriye’deki muhalefetin başına konuyor bir süre. Ondan sonra da MİT’le koordineli biçimde Suriye içerisinde paralel biçimde çalışan bir figüre dönüştürülüyor ve bu kişi 15 Temmuz gecesinde enteresan biçimde Milli İstihbarat Teşkilatı binasında… O gece olanlardan bir tanesi Diyanet İşleri başkanının o verdiği Sala emirleri…”
Suriyelilerin sokakta kullanıldığına dair bilgilere de değinen Güven, şöyle devam etti; “Ne demişti Süleyman Soylu? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ’15 Temmuz’da Suriyeliler sayesinde galip geldik’ demişti. Sonra durumu toparlamak için ‘Suriyelilerin işte 450 bin tane çocuğu Türkiye’de doğdu, onların yüzü suyu hürmetine 15 Temmuz gecesi galip geldik’ noktasına getirdi. Suriye’deki bütün çarpışan kuvvetlerle ilişkisi olan Muaz El Hatip, Süleyman Soylu’nun ifadesine göre Suriyeliler sayesinde kazanılmış, 15 Temmuz’un kilit isimlerinden bir tanesi o gece sokaktaki Suriyelileri belki yönetecek isimlerden bir tanesi o gece MİT karargahına konuşlandırılmış. 15 Temmuz’la Suriye arasındaki ilişkiye baktığımızda çok güçlü bağlar olduğunu görüyoruz. Çünkü 15 Temmuz gerçekleştikten sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaptığı ilk iş Suriye’nin içerisine girmek oldu.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***