Avrupalılar yeni Avrupa Parlamentosunu seçmek üzere 27 ülkede dört gün sürecek seçimlerde sandık başına giderken milyonlarca genç de ilk defa oy kullanacak.
Belçika, Almanya, Avusturya, Yunanistan ve Malta’da oy kullanma yaşı 16’ya indirildi.
Belçika’dan 17 yaşındaki bir öğrenci olan Mare Verlinde, “Bu bizim için çok büyük bir fırsat, çünkü bize daha önce hiç sahip olmadığımız bir ifade hakkı tanımış oluyor” diyor.
Mare’nin arkadaşı Auguste Duchene ciddiyetle şöyle diyor: “Bence Avrupa’nın inisiyatifi ele alması ve daha güçlü olması gerekiyor – her daim NATO’ya güvenecek değiliz.”
Fikirlerini aldığımız bu arkadaş grubu ve yaşıtlarının çoğu için güvenlik meselesi bu Avrupa seçimleri son derece önemli. Yeni jenerasyonlar Avrupa’nın güvenli olduğu söylenerek büyüdüler lakin son iki yılda bu inançları kaybolmuş durumda.
Bu konuda bir örnek vermek gerekirse henüz 17 yaşında olan Lore Sleeckx Avrupa’da savaş çıkmasından endişe ediyor.
“Tarih öğretmenlerim gelecekte bir dünya savaşı çıkarsa şaşırmayacaklarını söylüyorlar”. Bu sırada Lore’nin tüm arkadaşları başlarıyla onu onaylıyorlar. Lore devam ediyor: “Bu durum beni çok korkutuyor.”
2019 Avrupa seçimlerinde gençler rekor sayıda katılım göstermişti. Bu oylar ezici bir çoğunlukla güçlü iklim politikalarını savunan Yeşil partilere gitti. O dönemde bu bir “Yeşil dalga” olarak yorumlanıyordu.
Ancak beş yıl siyasette oldukça uzun bir süre.
Şayet anketler doğruysa, daha önce görülmemiş sayıda genç seçmen oylarını sağ ve aşırı sağ partilere vermeyi düşünüyor; ki bunların çoğu Avrupa şüphecisi partiler. Yani ulusüstü bir yapı olan Avrupa Birliğine mesafe ile yaklaşıyorlar.
Szabó isimli genç Brüksel’de AB karşıtı bir çiftçi protestosuna katılmış. Protesto gösterisi sürerken bana şöyle diyor: “
“Artık statükoyu ortadan kaldırmak istiyoruz ve bu yüzden birçok arkadaşım sağa oy verecek.”
Bu sırada traktörlerin gürleyen sesi, Avrupa’nın elitlerini kınayan seslere karışıyor:
“Sağ görüşten gelen her şey şeytanlaştırılıyor. Ama solun çözmeye çalıştığı ve başarısız olduğu sorunları çözmek aslında bizim elimizde.”
Avrupalı gençlerin önem verdiği konular elbette farklılık gösteriyor. Fakat bu nesil Covid salgını sırasında büyümüş bir nesil. Şu andaysa Avrupa’da savaş ihtimali, iklim krizi, belirsiz iş piyasası ve ucuz konut eksikliği gibi pek çok konuda endişe duyuyorlar.
“Biz aşırılık yanlısı değiliz. Sadece öfkeliyiz,” diye özetliyor kendini, Sırbistan’daki Macar azınlıktan gelen 25 yaşındaki Lazar Potrebic.
O ve yaşıtlarının çoğu gelecekten endişe duyuyor. Gençler yerleşmiş geleneksel partilerin kendi endişelerini dinlemediğini düşünüyor:
“İhtiyaçlarımızın karşılanmadığını düşünüyoruz. Bizim yaşımızdaki insanlar hayatlarında gerçekten önemli adımlar atıyor. İlk işimizi buluyoruz sonrasında bir aile kurmayı düşünüyoruz… Fakat gelin görün ki Avrupa’ya baktığınızda kira fiyatlarının tavan yaptığını ve iş bulmanın çok zor olduğunu görüyorsunuz.”
Elbette gençken fikirlerinizin dinlenmemesi, denklemin bir parçası olmama hissi yeni bir durum değil. Ancak Özgür Brüksel Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Dave Sinardet, aşırı sağcı partilerin birçoğunun aktif olarak gençlerin oylarına talip olduğunu söylüyor.
BBC’ye konuşan Sinardet şöyle diyor: “Radikal sağ, düzen karşıtı duyguları kanalize ediyor. Biraz isyankar bir havaları var. Özellikle de woke-karşıtı gündemleri bakımından. Ve bu gençlere çok cazip geliyor.”
İspanya’daki Vox partisi lideri Santiago Abascal için en önemli meseleler transseksüel hakları ve kürtajdan oluşuyor.
Genç seçmenleri sağa yönelten bir diğer konu da göç meselesi. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 380,000 kişi AB sınırlarını yasadışı yollardan geçti. Bu sayı 2016’dan bu yana ulaşılan en yüksek rakam.
28 yaşındaki İtalyan Giorgio, “AB’nin göç konusundaki tutumu çok yumuşak ve hoşgörülü oldu” diyor. Giorgia aşırı sağın Avrupa’daki en başarılı örneklerinden birisi olan Meloni’nin İtalyan’nın Kardeşleri partisine oy verecek.
Giorgo, AB’nin Macaristan, Slovakya ve Polonya’nınkine daha benzer bir göç politikası izlemesi gerektiğini düşünüyor. Bu ülkelerin hepsi AB’nin zorladığı ve muhalif ülkelere göçmen almak yerine ödeme yapma seçeneği sunan yeni göç anlaşmasına karşı çıktı.
Giorgio’ya göre, “Bu ülkeleri tel örgüler inşa ettiklerinde acımasızca eleştirildiler. Fakat gerçek şu ki AB’nin yaptığı pek çok şey işe yaramıyor. Kimlerin ülkeye girdiği konusunda hiçbir fikrimiz yok. Birtakım insanlar bir şekilde sınırlardan geçiyorlar ve bu insanların sabıka kayıtları var mı yok mu bilemiyoruz. Bu da Avrupa’nın artık daha az güvenli olduğu anlamına geliyor.”
Aşırı sağcı politikacılar gençlerin dikkatini internet üzerinden çekme konusunda da daha başarılılar: Sosyal medya stratejileri gerçekten çok etkili ve eşsiz.
Buna en iyi örnek, Ulusal Birlik Partisi’nin Avrupa seçimleri listesinin başında yer alan 28 yaşındaki karizmatik lideri Fransız siyasetçi Jordan Bardella. TikTok’taki 1,2 milyon takipçisiyle partisini Fransa gençleri için cazip hale getiriyor. Sürekli selfie videosu paylaşıyor. Yapılan bir ankete göre 24 yaş altı Fransızların %36’sı Bardella’yı destekliyor.
Dave Sinardet’e göre: “TikTok ve Instagram radikal sağın yaymak istediği türden mesajlar için çok uygun. Göç, güvenlik ve toplumsal cinsiyet gibi konularda basit, ayrıntısı olmayan de direkt videolar kullanılıyor.”
Öneğin, İtalya’da aşırı sağcı parti figürlerinden Matteo Salvini Instagram’da “Daha az Avrupa, daha çok İtalya” sloganıyla kampanya yürütüyor.
Metteo Salvini, Avrupa Birliğine öncelik vermenin, yani “Daha fazla Avrupa’nın” ne anlama geldiğini gösteren yapay zekâ tarafından oluşturulmuş görseller paylaşıyor. Bu görsellerde Avrupa’ya öncelik vermenin böcek yemeye zorlanmak, Hz. İsa benzeri sakalları olan erkeklerin doğum yapması ve pizzada ananas yemek gibi eleştiren öğeler mevcut.
“Bu mesajlar duygusal bir tepkiyi ateşliyor ve bu yüzden özellikle TikTok’ta algoritma tarafından destekleniyorlar. Aşırı sağcılar sosyal medyaya çok erken yatırım yaptılar ve şimdi bunun meyvelerini topluyorlar,” diyor Prof. Sinardet.
Her on genç AB vatandaşından altısından fazlası önümüzdeki Avrupa seçimlerinde oy kullanacaklarını belirtiyor. Bu defa bir “yeşil dalga” yerine, bu kez AB’nin kuruluşundan bu yana en önemli sağa kayışı gerçekleştirebilirler.
Bu da iklimden göçe ve Ukrayna’ya desteğe kadar çeşitli konularda Avrupa’nın gündemini temelden yeniden şekillendirecektir.
Macar genç Bence Szabó’ya göre seçim sonuçları genç nesille daha uyumlu bir AB yasama organına dönüşecek.
En azından radikal sağın TikTok’ta verdikleri söz bu.
Kaynak: https://www.bbc.com/news/articles/cqqq952e3v6o
Çeviri: Hasan Ayer.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***