Ankara’nın bu ay başında aldığı İsrail ile ticareti durdurma kararı, akıllara bu kararın Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı üzerinden İsrail’e aktarılan Azeri petrolünü etkileyip etkilemeyeceği sorusunu getirdi.
Geçen hafta Washington’daki 39. Amerikan-Türk Konferansı’nda VOA Türkçe’nin konuyla ilgili sorusunu yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, BTC üzerinden yapılan sevkiyatın Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası anlaşma kapsamında yürütüldüğünü söylemişti.
Bayraktar, “Buradaki petrolün sahibi Türkiye Cumhuriyeti değil ve dolayısıyla bizim buradaki görevimiz bu petrolü sağlıklı bir şekilde yaklaşık bin kilometrenin üzerindeki petrol boru hattıyla Ceyhan’a taşımak ve oradan yüklenmesini temin etmek, gemilerin hangi destinasyonlarına gittiği doğrusu bizim inisiyatifimizde, bizim tasarrufumuzda olan bir konu değil” demişti.
VOA Türkçe’nin konuştuğu uzmanlara göre Bayraktar’ın da ifade ettiği gibi Ankara’nın, imzacısı olduğu uluslararası anlaşmalar ve transit ülke yükümlülükleri nedeniyle, BTC üzerinden İsrail’e giden petrolün akışını engelleme yetkisi yok.
BTC boru hattı nasıl koordine ediliyor?
2006 yılında faaliyete geçen BTC boru hattının temel amacı, açık denizlere kıyısı olmayan Azerbaycan’ın sahip olduğu petrolün boru hattı yoluyla Akdeniz üzerinden dünya pazarına aktarılması. Yaklaşık bin 700 kilometre uzunluğundaki boru hattının operatörü BP şirketi.
BTC boru hattı yoluyla Azerbaycan’ın başkenti Bakü yakınlarındaki Sangaçal Terminali’nden aktarılan petrol, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden geçerek Türkiye’nin Akdeniz’deki Ceyhan Limanı’na taşınıyor. Bu petrol, sonrasında tankerler aracılığıyla dünya pazarındaki alıcılarına iletiliyor.
BTC üzerinden Azeri petrolünün yanısıra Kazakistan ve Türkmenistan petrolü de geçiyor. Ancak bu ülkelerin BTC’den aktardıkları petrolün miktarı Azeri petrolüne kıyasla daha az.
VOA Türkçe’ye konuşan enerji politikaları uzmanı Mühdan Sağlam, BTC boru hattındaki akışın devletler arası bir anlaşma ile garanti altına alındığını ve Türkiye’nin yükümlülüklerinin bu anlaşmayla belirlendiğini vurguladı.
Sağlam, “Türkiye hattın bakım ve onarımından sorumlu. Hattın akışını sağlamak gibi bir yükümlülüğü var. Çünkü topraklarından bu hat geçtiği için bunun karşılığında döviz bazlı transit ücret alır. Ve tabii ki Türkiye hattın güvenliğinden sorumlu” dedi.
Mücbir sebep denilen deprem, terör saldırısı ve savaş halinde hattın hedef alınması gibi durumlarda, Türkiye’nin tarafları hızla bilgilendirmek ve hattaki akışı durdumakla yükümlü olduğunu kaydeden Sağlam, “Ama en önemli önceliği hattın sorunsuz bir biçimde kendi topraklarından geçen kısmında akışın sağlanması. Yani Türkiye akışı durduramaz” ifadesini kullandı.
BP’nin internet sitesinde yer alan Türkiye ile imzalanan anlaşma metnine göre bu mücbir sebepler, doğal afetler, Türkiye’nin başlatmadığı savaşlar ve Türkiye dışındaki egemen devletlere uygulanan uluslararası ambargolar olarak listeleniyor.
2023 yılı Şubat ayındaki Kahramanmaraş depremlerinde BP, anlaşmaya uygun olarak mücbir sebep gerekçesini kullanarak boru hattındaki sevkiyatı durdurduğunu duyurmuştu.
Azerbaycan İsrail’in önemli bir petrol tedarikçisi
Hamas’ın İsrail’e saldırı düzenlediği ve sonrasında İsrail’in Gazze’de Hamas’a karşı savaşını başlattığı Ekim 2023’te, Bloomberg’de yayınlanan bir habere göre, İsrail, Mayıs 2023’ün ortasından beri günde yaklaşık 220 bin varil petrol ithal ediyordu.
Bloomberg’in gerçek zamanlı küresel emtia verisi ve analizi sağlayan Kpler şirketinin verilerine dayandırdığı habere göre, İsrail günlük 92 bin 500 varil ile en çok Kazakistan’dan petrol ithal ederken Azerbaycan’dan günlük 44 bin varil petrol alıyordu.
Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Gümrük Komitesi’nin verilerine göre, Azerbaycan İsrail’e 2024’ün ilk üç ayında yaklaşık 1 milyon 21 bin 917 ton ham petrol ve ham petrol ürünleri ihraç etti. Bu miktar, 621 milyon dolar değerinde.
ABD’nin eski Azerbaycan Büyükelçisi ve Atlantik Konseyi düşünce kuruluşunun Küresel Enerji Merkezi’nde kıdemli uzman olan Matthew Bryza, iki ülke arasındaki ilişkileri önemli kılan silah ve petrol satışı gibi stratejik bileşenlerin bulunduğunu belirtti.
VOA Türkçe’ye konuşan Bryza, “İkinci Karabağ Savaşı sırasında İsrail, Azerbaycan’a bazı çok önemli insansız hava araçları, kamikaze dronlar ve benzeri silahlar sağladı. İsrail, Azerbaycan’ın askeri yapılanmasında kullandığı diğer birçok silahın da kaynağı oldu ve bu silahlar Azerbaycan’ın bu kadar hızlı ve kesin bir askeri zafer kazanmasını sağladı” dedi.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nün (SIPRI) 2021’de yayımladığı bir araştırmaya göre, 2011’den İkinci Karabağ Savaşı’nın başladığı 2020’ye kadar İsrail, Rusya’dan sonra Azerbaycan’ın en büyük ikinci silah tedarikçisiydi. Türkiye bu araştırmaya göre, aynı dönemde Bakü’nün dördüncü büyük silah tedarikçisi oldu.
SIPRI araştırmasında, 2011 ve 2020 tarihleri arasında Azerbaycan’ın edindiği önemli silahların yüzde 27’sini İsrail’den tedarik ettiği belirtildi. 2016’dan 2020’ye olan süreçte bu silahların çoğunun sevkiyatının gerçekleştiği belirtilen araştırmada, bu dönemde İsrail’den gelen silahların Azerbaycan’ın silah ithalatının yüzde 69’unu oluşturduğu yer aldı.
İsrail’in Bakü’ye silah satışına karşın Bryza, Azerbaycan’ın İsrail’in önemli petrol tedarikçilerinden biri olduğunu söyledi.
Bryza, “İsrail, ham petrolünün, sanırım güne göre değişmekle birlikte, yüzde 40’ını BTC ve tanker yoluyla Azerbaycan’dan alıyor. Dolayısıyla ilişkiyi stratejik öneme sahip kılan pek çok temel bileşen var” dedi.
Akış durdurulabilir mi?
Peki İsrail’e yönelik ticareti durdurma kararı alan Türkiye’nin transit ülke olarak BTC üzerinden İsrail’e sevk edilen petrolü durdurma yetkisi var mı?
VOA Türkçe’nin konuştuğu iki uzman da bu soruyu kısaca “Hayır” diye yanıtlıyor.
Matthew Bryza bu soruya yanıtında, “Çünkü petrol Türkiye’nin değil. Bu Türk petrolünün ihracatı değil. Giden, Azerbaycan petrolü ve sadece boru hattını kullanıyor, aynı otoyol kullanmak gibi” dedi.
Bryza, “Diyelim ki Azerbaycan Bulgaristan’a fındık, domates ihraç ediyor. Aynı şekilde diyelim ki TIR Türkiye’den geçiyor ve Türkiye Bulgaristan’a ihracatı kesmiş oluyor. Türkiye’nin Azerbaycan’ın sevkiyatını kesmeye hakkı yok çünkü ne olursa olsun, Azerbaycan’ın domatesi Türkiye’de üretilmiyor” örneğini verdi.
Türkiye’nin enerji hedefleri
Aynı şekilde uzmanlar, Türk dış politikasının enerji akışını belirlemesi halinde bu durumun Ankara’nın enerji aktarma merkezi olma hedefleriyle çelişeceğini vurguluyor.
Mühdan Sağlam, “’Ben bugün bu hattı askıya alıyorum’ dediğinizde karşı tarafı, yani hatta petrolünü sevk etmek için size güvenen aktörleri boşa düşürmüş olursunuz ve bu çok esnek bir durum. ‘Türkiye’nin politikaları mı bir yerden geçecek enerji akışını belirleyecek?’ gibi bir soru işaretine neden olur” ifadesini kullandı.
Böylesi bir kararın Türkiye’nin üyesi olduğu Dünya Ticaret Örgütü ile ve imzacısı olduğu Avrupa Enerji Şartı Anlaşması’yla çelişeceğini belirten Sağlam, akışın durdurulması halinde Türkiye’nin yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceğini söyledi.
Sağlam, “Üstelik biliyorsunuz Türkiye bir enerji hub (aktarma merkezi) olma gayesi güden bir ülke. Topraklarından işte TANAP geçiyor, Türk Akım geçiyor, karasularından geçiyor ama geçiyor. Bu çeşitliliği arttırmak isteyen bir aktör. Hal böyleyken siz yıllardır işleyen bir hattı dış politikadaki önceliklerinize göre askıya alırsanız bir daha hiç kimse sizin topraklarınızdan hat geçirmek istemez” diye ekledi.
Türkiye’nin enerji politikalarında son bir gelişme olarak, Salı günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Azerbaycan Ekonomi Bakanı Mikayıl Cabbarov ile İstanbul’da Türkiye-Azerbaycan Doğal Gaz Alanında İşbirliği Anlaşması imzaladı.
Bu anlaşma ile Azerbaycan ve Hazar kaynaklarındaki doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarılması öngörülüyor.
“İsrail ile ticareti durdurma kararı sadece bir sinyal”
Matthew Bryza, Türkiye’nin İsrail ile ticareti durdurma hamlesinin, “bu kararın amacı neydi ve etkisi ne oldu” soruları ile değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.
Bryza, “Bu kararın amacı Türkiye’nin hoşnutsuzluğunu gösteren bir sinyal vermek. Etkisi ise yok” dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre, Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 2023 yılında 5,4 milyar dolar iken Türkiye’nin İsrail’den ithalatı, aynı yıl 1,6 milyar dolardı.
Amerikalı eski diplomat, “On yıllardır, hatta Mavi Marmara’dan sonra bile, iki ülke arasındaki ticaret hacimleri sürekli arttı. Eğer (İsrail Başbakanı Benyamin) Netanyahu ABD askeri desteği olmadan bu işi tek başına yapmaya istekliyse, Türkiye ile ticarette de tek başına ilerler. Türkiye’den ticaret olmaması onun için önemli değil” diye ekledi.
Bryza, “Ancak Ankara’nın İsrail ekonomisini kısıtlama gibi bir niyetinin de olmadığını düşünüyorum. Sadece sinyal veriyor. Yani bu ticareti kesme kararı, etki açısından ekonomik olmaktan çok politik bir hamle” yorumunda bulundu.
Kaynak: VOA Türkçe
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***