İSTANBUL – DİSK’in 1 Mayıs alandaki tutumunu eleştiren TÖP İstanbul İl Sözcüsü Nilay Kuş, gözaltı ve tutuklama operasyonlarıyla sol-sosyalistlerin kriminalize edilmeye çalışıldığını, DİSK’in de tutumuyla buna malzeme olduğunu belirtti.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Diş Hekimleri Birliği (TDB) öncülüğünde 11 yılın ardından Taksim Meydanı’nda kutlanılmak istenilen 1 Mayıs İşçi Bayramı, Saraçhane’deki Bozdoğan Kemeri önündeki polis barikatı ve emekçilerin öfkesiyle hafızalara kazındı. İçişleri Bakanlığı’nın günler öncesinden ilan ettiği yasak kararına rağmen Saraçhane’de bir araya gelen binlerce kişi, barikatlara direnirken, DİSK ve KESK yaptığı açıklamayla Taksim’e yürümekten vazgeçti.
Sendikaların tutumuna rağmen Taksim’e çıkmakta kararlı olan kitleden ise 217 kişi gözaltına alındı. Emniyetteki ifadelerinin ardından 182 kişi serbest bırakılırken, gözaltındaki 35 kişi ile 3 Mayıs’ta yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 30 kişi adliyeye çıkarıldı. Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen 52 kişiden 38’i tutuklanırken, 14 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı. Tutuklamalara yönelik tepkiler sürerken, dün yapılan yeni ev baskınlarında 12 kişi daha gözaltına alındı.
Yankıları süren 1 Mayıs’a dair Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) İstanbul İl Sözcüsü Nilay Kuş değerlendirmelerde bulundu.
İLK ADRES BEŞİKTAŞ İDİ
Nilay Kuş
Daha kendileri bir değerlendirme içerisindeyken DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’den Taksim açıklamasının geldiğini belirten Kuş, “Devamında Taksim’e çağrı yaptılar. Ancak bu çağrı bizim açımızdan kapsayıcı olmadı. DİSK’in, sol-sosyalist yapı ve partilere bir toplantı ya da birlikte örgütleme çağrısı yapmayacağını öğrendik” diye belirtti.
Toplanma yeri olarak ilk Beşiktaş’ın belirlendiğini ancak daha sonra Saraçhane Parkı’nda karar kılındığını söyleyen Kuş, o süreci şöyle aktardı: “Kitlelerin başta işçi sınıfı olmak üzere emekçilerin, kadınların, gençlerin ve halkların taleplerini dile getirebileceği, meydanlarda sözünü haykırabileceği 1 Mayıs alanlarının yaratılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda kitlesel bir 1 Mayıs’ı önümüze koyup çalışmalarımızı ve çağrılarımızı yaptık. Ancak yasak kararının ardından diğer yapılarla birlikte çağrımızı Saraçhane olarak revize ettik ve binlerce işçi emekçi Saraçhane’de bir araya geldi. Kortejlerimizi kurduk ancak Saraçhane Parkı’na girdiğimizde bir belirsizlik haliyle karşılaştık. Bir yandan her gözünün TOMA ile kapatıldığı, önüne sekiz sıra çevik kuvvet polisinin dizildiği ve üstüne keskin nişancıların yerleştirildiği Bozdoğan Kemeri diğer yandan tertip komitesinin kurduğu kürsüde konuşmalar yapılmaya çalışılıyordu.
‘DİSK EMEKÇİLERİ YALNIZ BIRAKTI’
Biz yönümüzü Bozdoğan Kemeri’ne yani Taksim’e açılan yola çevirdik ve oraya gittiğimizde kitlelerin başından beri ‘1 Mayıs’ta Taksim’deyiz’ çağrısının karşılığını beklediğini gördük. DİSK’in kürsüyü kapatıp eylemi sonlandırma hamlesine karşı oraya gelen binlerce kişi Taksim’e doğru yürümek istiyordu. Bizler de devletin önümüze koyduğu barikatlara ve yasaklara rağmen yüzümüzü Taksim’e döndük. Taksim iradesini zorladık. 1 Mayıs günü hepimizin hemfikir olduğu bir şey var ki; o gün işçiler, emekçiler ve binlerce kişi, DİSK tarafından yalnız bırakıldı. Tüm süreci sosyalistlerle organize etmeyerek, CHP’yle yürütmeye çalışması aslında DİSK’in restorasyon güçleriyle uzlaşma eğiliminin bir göstergesiydi. DİSK’in 1 Mayıs Taksim çağrısını sahiplenmesini tam anlamıyla bekliyorduk diyemeyiz. DİSK’ten tam da beklediğimiz tutum buydu.”
1 Mayıs sonrası gerçekleşen ev baskınları, gözaltı ve tutuklama operasyonlarına da değinen Kuş, “Birkaç gündür sol-sosyalist yapıların sosyal medya başta olmak üzere hem devlet hem valilik hem de emniyet nezdinde kriminalize edilmeye çalışıldığının farkındayız. Emniyet tarafından yayımlanan ‘gereği yapıldı’ videosu bunun göstergesi. DİSK de maalesef bunun bir malzemesi haline dönüşmüştür bu 1 Mayıs’ta” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***