(Serbest Görüş) – SAFA KAR
Fenerbahçe’nin çok önem verdiği maçtı. Fazla abartarak ‘tarihinin en önemli maçı’ diyenler bile oldu. O kadar da değil tabii. Avrupa arenasının ne 1 numaralı ligi, ne de 2 numaralı kupası. Altı yanı Konferans Ligi… Avrupa başarısı zayıf takımlar için önemli elbette. Kupayı almak, olmadı yarı final veya final oynamak… ‘Büyük zafer’ olarak görülebilir. Fenerbahçe’nin hedefi kupa… Bir Avrupa kupasına sahip olmak. Başkanlık dönemi başarısızlıklarla geçen Ali Koç’un taraftara bundan daha iyi hediyesi olamaz.
Fenerbahçe Avrupa uğruna ‘süper kupayı’ feda etti. Finali ertelemeyen Federasyon’a tepki için U19 takımıyla çıktı. Federasyon da sanki nispet yaparcasına Fenerbahçe’ye verdiği cezayı Olympiakos maçına saatler kala açıkladı. Ceza belliydi zaten, ne Fenerbahçe merak ediyordu ne de spor kamuoyu. Buna rağmen zamanlaması gerçekten manidar. Mehmet Büyükekşi Federasyon’u başarısızlığına mazaret arayan Ali Koç’a bir koz daha verdi.
Yunan ekibi Olympiakos kağıt üzerinde Fenerbahçe’ye rakip olacak bir takım değil. Oyuncu kalitesi ve form düzeyi Fenerbahçe’den bir kaç adım geride. Fakat o da ne? Yönetimin ve taraftarın ‘tarihi’ diye nitelediği maça, hoca ve oyuncular aynı ciddiyetle hazırlanmamış. Belli ki tartışmalar futbolcuları olumsuz etkilemiş. İlk yarı Olympiakos 2 gol buldu. Fenerbahçe seyretti. Defans ve kaleci hatalarını Yunan ekibi affetmedi.
Böyle bir maçta basit top kayıplarını tek açıklaması olabilir; motivasyon eksikliği. Livakoviç dünyanın en iyi kalecilerinden biri. Bu kadar basit gol yememeliydi. Avantajlı skorla dönmek için bir 45 dakika daha vardı. Eğer Fenerbahçe silkinir, oyuncular üzerilerindeki ataleti atabilirse maçı çevirmesi zor değildi. Umutlar ikinci yarıya taşınırken Olympiakos’un üçüncü golü geldi. Yine defans açık verdi, Livakoviç’in eldivenleri topu çelmeye yetmedi.
Kendisinden birkaç gömlek zayıf bir takımdan 3 gol yemek anlaşılır gibi değil. Allah’tan Sarı Lacivertliler ilerleyen dakikalarda biri penaltıdan 2 gol buldu da umutları İstanbul’a taşımayı başardı. Eğer bir fatura kesilecekse bu isim İsmail Kartal olmalı. Oyuncu tercihi ve kenar yönetimiyle sınıfta kaldı. Yenilginin sorumlusu o.
FENERBAHÇE, YUNAN TAKIMINI GÜLE OYNAYA YENER
Fenerbahçe normal şartlarda Olympiakos’u güle oynaya yener ve adını yarı finale yazdırır. Fakat, takımın üzerinde garip bir uğursuzluk var. Kulüp yönetiminin veya İsmail Kartal’ın önce karabulut gibi çöken şanssızlığı dağıtması lazım. 3-0’dan döndüğü için skorun Fenerbahçe için elbette bir avantaj olduğunu söylemek gerekir. Lakin yenilgi yenilgidir. Fenerbahçe Olympiakos’a mağlup olmamalıydı. En azından bir beraberlikle dönmeliydi İstanbul’a.
Ali Koç lig maçlarında her puan kaybında suçlayacak birilerini buldu. Hakemlere yüklendi, ezeli rakibi Galatasaray’a bindirdi, ‘bilfiil Ankara’ diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı suçladı. Atina’da parmak sallayacağı ne hakem, ne Galatasaray, ne de Ankara var.
Koç suçlayacak birilerini aramadan ‘Bu kadar zayıf takıma neden yenildik? Olympiakos’tan 3 gol yenir mi? Nerede hata yapıyoruz’ diye uzun uzun düşünmeli. Sarı Lacivertliler Atina’daki yenilgiden gerekli dersleri çıkarır, futbola odaklanırsa İstanbul’da gülen taraf olur.
Ali Koç’un başı çektiği tartışmalara hız kesmeden devam eder, takımın konsantrasyonu ve motivasyonu bozulursa umut, pekala felakete dönüşür. Şüphesiz Skor umut vadediyor da, inişli çıkışlı futbol oynayan, istikrarsızlığı karakteri haline getiren Fenerbahçe umut vermiyor.
Her şeye rağmen İstanbul’da taraftarının da desteğiyle Fenerbahçe yarı final biletini kapar.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***