(Serbest Görüş) – MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE
Parti düzeni Türkiye’de İki buçuk Partili Sisteme doğru evriliyor. Aşırı kişiselleştirilmiş yorumlar, liderlerin kişisel niteliklerine indirgenmiş seçim sonuçları sistemdeki bu köklü değişimi gözden kaçırıyor. İki buçuk parti: CHP, AK Parti ve DEM. İki buçuk parti tabiri, iktidar rekabetinin iki ana parti arasında geçtiği, bu rekabetin dışında kalan nispeten küçük üçüncü partinin varlığını her hal ve şartta devam ettirdiği siyasî yelpazeler için kullanılıyor. Dar bölge çoğunluk sisteminin uygulandığı İngiltere’de Muhafazakâr Parti ile İşçi Partisi dışında bölgesel İskoç oyları ile varlığını sürdüren ancak iktidar iddiası -çok istisnai durumlar hariç- olmayan Liberal Parti’nin yer aldığı yelpaze, bu durumun yerleşmiş örneğini oluşturuyor.
Bu tablonun gerekçesi çoğunluk sistemine dayanıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye’nin tamamını tek isimli dar bölge çoğunluk sistemine sokarak yapılıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki turlu tek isimli salt çoğunluk (% 50+1), belediye başkanlıklarında ise tek turlu yine tek isimli basit çoğunluk usulü uygulanıyor.
İyi Parti’nin siyasetten silinmesi son üç seçimdeki denemelerle yerleşen işte bu dar bölge tek isimli çoğunluk sisteminin sonucu. Ağzıyla kuş tutan, İstanbul Boğazını suyun üzerinde yürüyerek karşıya geçen bir lider ortaya çıksa bile bu sonuç değişmez.
Siyasî partileri ve liderlerini, hatta o partilerde öne çıkan isimlerin kişilik özelliklerini belirleyen iki temel parametre vardır. Birincisi partinin örgütsel olarak varoluş sebebini oluşturan iktidar tutkusu, ikincisi ise toplumdan gelen talepleri karşılama becerisidir. CHP, siyasî etkilere sağlıklı tepkiler veriyor. AK Parti ile arasında duygusal bir bariyer oluşturan “dindarlık” duvarını, Ankara ve İstanbul’daki iki ismiyle, tuzu kuru solcu geleneğine rağmen yıkmış oldu. 2023 seçimleri cephe rekabeti şeklinde sona erdi. CHP kendi cephesini, ev sahibi sıfatıyla uzlaşmacı yuvarlak masaya çevirdi. 31 Mart yerel seçimlerinde orada topladığı enerjiyi bu sefer iki partili sistemin bir kanadı olarak seferber etti. Tek hamle ve açık bir seçim zaferi.
Yeniden Refah Partisi’nin konjonktürel başarısını, İktidar partisinin kendi içinden bir başkaldırı olarak okumak daha doğru. YRP, AK Parti’ye göre daha uçta bir İslâmcı parti. İstanbul Sözleşmesi’nin aslî muhalifleri onlardı, Gazze konusunda en yürekten tepki onlardan geldi. YRP seçmeni, AK Parti iktidarının sarsılması durumunda yuvaya geri dönecektir. Aslî sebep yine tek isimli dar bölge çoğunluk sistemi olacaktır. Soruyu şöyle sorunca cevap tebellür ediyor: YRP seçmeni AK Parti’yi mi, CHP’yi mi tercih eder?
MHP’nin Cumhur İttifakı’ndaki konumlanışı da çoğunluk sistemine uygun bir durum; etkisini sürdürmesi de bu pozisyonuna bağlı. İyi Parti seçime bağımsız girme stratejisi ile yalnızlaştı. Bu yalnızlığı, CHP’ye seçim kaybettirme iddiası ile AK Parti’ye yakınlaşarak telafi etmeye çalıştı. Ne yardan geçti ne serden. MHP’nin doldurduğu boşluk AK Parti için peşinen İyi Parti’yi anlamsız hale getiriyordu ve bu partinin sadece CHP oylarını kemirmesine ihtiyacı vardı. Seçmen de aptal değil, durumu çok net görme imkânı buldu. İyi Parti böylece iki tarafa da yaranamamış oldu. Şu noktanın altını çizelim: İyi Parti Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, daha doğrusu tek isimli düzenin seçim sistemi tarafından tasfiye edildi.
Yürütme, yasama ve hatta yargı yetkisi, Cumhurbaşkanlığı sistemine göre tek kişinin elinde toplanıyor. Salt çoğunluğun +1’i her şeyi kazanıyor. Bu yüzden zengin ve renkli bir siyasî yelpazenin yaşama imkânı yok. Sistem bu bütünlüğü içinde sürdüğü takdirde İyi Parti’nin hatta YRP’nin hayatta kalması tabelalarıyla sınırlı olabilir. Yerel seçimlerin kaotik yapısı siyasî parti organizasyonunu gerekli kılıyordu; ancak cumhurbaşkanlığı seçimi doğası gereği kişiler arasında geçecek ve iktidar partisi ile ana muhalefet partisi bile tali öneme sahip olacak.
DEM’in varlığı ise kimlik politikasına bağlı olarak baki kalacak.
Seçim sistemi ve siyasî partilerin yaşama imkânı, demokrasi için sağlıklı bir zemin oluşturmuyor. İşte bu yüzden müstakbel anayasa gündemi kolaylıkla siyasal sistem tartışmasına, o da parlamenter sisteme ve ona uygun bir nispi seçim sistemine dönerse İYİ Parti gibi partiler varlığını sürdürebilir.
61 milyon seçmenin kendi kaderini belirlediği seçimler için kişilere-liderlere odaklı çıkartılan sonuçlar hep yanıltıcı olacaktır. Demokratik rekabette kişiler de bütün kişilik özellikleriyle birlikte birer sonuçtur. Tarihi kahramanlar değil kitleler yapıyor. Kitleler de ihtiyaçlarına göre hareket ediyor.
Hiç kimseyi gözünüzde büyütmeyin.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***