İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, seçim sonrası ilk kez röportaj verdi.
T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuşan İmamoğlu, Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan ile ortak projeler yapmak istediğini söyleyerek “Emine Hanım’la birlikte projeler yapalım isterim. Çünkü kendisi de sonuçta ülkenin tanıdığı, çok değerli bir insan. Ve çok da güzel projeler de yapıyor. Kız çocukları için, kadınlar için projeler yapmak isterim kendisiyle” dedi.
İmamoğlu’nu söyleşisinin bir kısmı şöyle:
Gelelim ‘cam tavanları kırma’ mevzusuna. CHP Genel Başkanı Özgür Özel bu kavramı seçim gecesi başka bir konjonktürde, CHP’nin yüzde 25 eşiğini aşmasına gönderme yaparak kullandı. Ama bu kavram ağırlıklı olarak feminist terminolojide “kadınların hak ettikleri üst düzey pozisyonlara atanmasını engelleyen görünmez bariyer” anlamında kullanılır. Siz bu kavramdan yola çıkarak ‘Cam Işığı Kesemez’ isimli bir kitap yazdınız. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın eşi olarak bu meseleyi gündeme almanız ve aldırtmanızın sebebi neydi?
Cam tavan, sizin de belirttiğiniz gibi daha çok cinsiyet eşitsizliği ifade etmek için kullanılan bir terim. Kadınlar olarak üç aşağı beş yukarı hepimiz cam tavanı hayatlarımızda yaşıyoruz. Belki birçoğumuz bunun terim olarak farkında değiliz ama bütün kadınlara hayat hikayesini sorduğunuzda hepsinin hayatlarının belirli bir dönemlerinde muhakkak karşılaştıkları cam tavanlar var. Biz kadınların hem iş hayatında hem de toplumsal hayatta bunları kırarak yola devam etmelerini istiyoruz. Evet kadınlar belki siyasetin içinde fiziksel olarak var ama beyin olarak birçok alanda yoklar. Karar alma mekanizmalarında yoklar. Kendi yönettiğimiz kurumda bunu kırmaya başlamamız gerekiyor diye düşündüm. Ve Ekrem’in de bu konuda benden çok farklı düşünmediğini bildiğim için bunu gündeme aldım. Biz bu projeyi hazırladık, o da bunu uygulamaya koydu. Raylı sistemlerin başında profesör bir kadın yöneticimiz var. İBB’de ilk defa bir kadın genel sekreter yardımcısı oldu Ekrem’in döneminde. İlk kadın itfaiye erimiz var, kadın metro sürücümüz var.
Bu arada çokça kreş açtık, yakında sayı 150’yi bulacak. Kreş sayısını arttırmaya da devam edeceğiz. Kadınları daha çok iş hayatında görebilmemiz için, daha çok sosyal hayatta görebilmemiz için, dışarda aktif olabilmeleri için kreşler şart. Dolayısıyla bunların sayısı gittikçe artırılıyor.
Benim bir de kız öğrencilerin eğitimine destek için İstanbul Vakfı çatısı altında 2021 yılında başlayan ‘Büyüt Hayallerini’ projem var biliyorsunuz. ‘İlham Veren Adımlar’ kitabının satışından elde edilen gelirle 2023- 2024 öğretim yılında 3000 üniversiteli kız öğrenciye eğitim bursu verdik. Çok mutluluk verici bir rakam bu. Biz kızlara sadece burs vermiyoruz, onların kişisel gelişimlerine katkı sağlıyoruz. Kendi alanlarına yönelik alanlarda staj yapmalarını sağlayarak onları iş hayatına hazırlamaya çalışıyoruz ki cam tavanlarını çok önceden farketsinler ve kırmaya başlasınlar. ‘Büyük Hayallerini’ projemin bir parçası olarak inşallah önümüzdeki dönemde bir kız yurdu açmayı düşünüyorum. Hem burs veren hem de kız çocuklara yurt sağlayan bir proje olarak ‘Büyüt Hayallerini’ tüm Türkiye geneline, hatta yurt dışına taşınsın istiyorum. Biz yerel yönetimlerde kadınların cam tavanlarını kırmalarına yönelik ne kadar çok çalışma yaparsak, yönetimlerimiz daha etkin ve üretici olacak diye düşünüyorum. Halihazırda kadınların katılımıyla yapılan çalışmaların sonuçları da zaten bu düşüncemi destekliyor.
– Geçen sene cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken CHP’nin kurduğu Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu olmuştu. Altılı Masa’da İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in başlattığı tartışmanın ardından eşiniz de ‘cumhurbaşkanı yardımcısı’ olarak sisteme eklenmişti. Bu sene 31 Mart’ta ortaya çıkan tablonun ardından toplumun kulak verdiği pek çok kanaat önderi açık açık “Geçen sene Kemal Kılıçdaroğlu yerine Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş aday gösterilseydi, Tayyip Erdoğan dönemi biterdi” yorumunu yapıyor. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz bugün? “2023’te aday Ekrem olsa sonuç başka olurdu” diyor musunuz?
Şimdi tabii ki geçen sene bir kaybediş oldu. Hepimiz çok büyük hayal kırıklığına uğradık. Bugün başarıdan sonra evet herkeste böyle bir genel kanaat var ama o dönemin ruhu, şartları, konjonktürü gereği öyle olması gerekiyordu.
“BU DÖNEMİN RUHU BAŞARIYI KABUL EDİYOR ARTIK”
– Konjonktür belki başkaydı ama üzerinde tartışma yaşanan isimler yine aynıydı. O günden bugüne farklı siyasi aktörler girmedi denkleme. Ekrem İmamoğlu rakibine 11 puan, Mansur Yavaş ise rakibine neredeyse 30 puan fark atarak kazandı. O nedenle sorumu yeniden soruyorum; Millet İttifakı’nın adayı Kemal Bey olmasaydı, Tayyip Erdoğan’a karşı Ekrem Bey ya da Masum Bey yarışsaydı sonuç değişir miydi sizce?
Onu bilemiyorum. Çok net cevaplanabilecek bir şey değil. O dönem gerçekten öyle olması gerekiyordu ve öyle oldu. Belki bu dönemin ruhu böyle bir başarıyı kabul ediyor artık. Ya da böyle bir başarının artık bugün dışarıya vurması gerekiyordu. Bence çok da fazla artık o geçmişe takılmamak gerekiyor. Biz bu başarıyı elde ettik hem Ankara, hem İstanbul, hem Türkiye genelinde. Muhteşem bir başarı.
“KAYBEDELİN BELEDİYELERE AĞIRLIK VERMEMİZ GEREKİR, DİYE SÖYLEDİM’”
– Ama sonuçta Türkiye’yi dört sene daha başka bir parti ve onun lideri yönetmeye devam edecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi partisinin yönetmediği belediyelere engel çıkartmaya devam edebileceklerini bu seçimden önceki kampanya sürecinde alenen söyledi.
Biz ona takılmıyoruz ama. CHP bu seçimde, bütün Türkiye’de birinci parti olarak çıktı ve bu inanılmaz gurur verici. Belki bir sene önce olacaktı ama şimdi oldu. Bugün olması gerekiyormuş. Bence bugünü milat kabul edip, bugünden sonraya bakmak gerekiyor. CHP’ye çok fazla iş düşüyor. Bütün yerel yönetimlere çok fazla iş düşüyor.
O pazarı pazartesiye bağlayan gece biz sabah 5’e doğru uyuduk. Uyumadan önce Ekrem’e kurduğum ilk cümle şudur; “Bu kesinlikle çok güzel bir başarı. Bunu hakkıyla, layıkıyla yerine getirmek gerekiyor. Gerçekten çok çalışmak gerekiyor. Kaybedilen belediyelere de ağırlık vermemiz gerekiyor artık.” Ama sonuçta bugün biz kazandık, çok güzel bir zafer elde ettik. Bundan sonrasına bakmamız lazım. Eminim ki Türkiye genelinde Genel Başkanımız da böyle bakıyor. Bir Cumhuriyet Halk Partili olarak bu partimi ülkede birinci partiyi gördüm ya benim mutluluğum tarif edilemez.
“BEŞ SENEDİR HER ETKİNLİĞE DAVET ETTİK SADECE BİR KEZ TEŞEKKÜR ETTİ”
– 2019’da sizi hiç tanımıyorduk. Daha o günden birileri eşinizin o seçimdeki rakibi Binali Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım ile fotoğraflarınızı yan yana koyup ikinizi dış görünüş üzerinden kıyaslayan çirkin sosyal medya paylaşımları yapmıştı. Bunun üzerine siz de çıkıp demiştiniz ki; “Eğer bir aşağılama ya da güzelleme yaptıklarını sanıyorlarsa bilmeliler ki beni de aşağılıyorlar. Çünkü ben Sayın Semiha Yıldırım’ın fotoğrafına bakınca kendi annemi, kendi ablamı görüyorum. Onların tercihi de böyle. O yüzden bu paylaşımı hiç iyi niyetli bulmuyorum.” Geçen beş sene içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaseten eşinize çok yüklendi. Hatta Ekrem Bey Erdoğan’ın kendi ismini anmaması karşısında çeşitli espriler yaptı. İki adam arasında bir gerilim hattı var sanki. Ama sonuçta Ekrem İmamoğlu beş sene boyunca İstanbul’u, Erdoğan da dört sene daha Türkiye’yi yönetecek. Siz Ekrem İmamoğlu’nun eşi olarak orada bir hat, bir kanal açma yönünde adım atar mısınız mesela Emine Hanım nezdinde? Yoksa “Ben o topa girmem” mi dersiniz?
Aslında biz 2019’da seçildikten sonra birçok davetimize Emine Hanım’ı davet ettik. Sizin şu anda sorduğunuzu biz o zamandan beri yapmaya başlamıştık zaten. Kadınlar Günü etkinliklerimize davet ettik kendisini. Beş senedir özel günlerde kendisine mesaj iletiyorum. Yani benim böyle bir iletişim kurma çabam var. Ama bugüne kadar olmadı, gerçekleşmedi.
“EMİNE HANIM İLE PROJELER YAPMAK İSTERİM”
– Emine Erdoğan hiçbir davetinize geri dönmedi mi?
İlk Kadınlar Günü etkinliğimizde mektup geldi. Çok da güzel bir ‘teşekkür’ mektubu aldım Emine Hanım’dan. Onun dışında herhangi bir iletişimimiz olmadı. Ama bundan sonra tabii ki olur. Neden olmasın? Yine biz teklifimizi götürürüz. Birlikte olmak isterim. Emine Hanım’la birlikte projeler yapalım isterim. Çünkü kendisi de sonuçta ülkenin tanıdığı, çok değerli bir insan. Ve çok da güzel projeler de yapıyor. Kız çocukları için, kadınlar için projeler yapmak isterim kendisiyle.
– Tabii siz proje bazında birlikte olmaktan bahsediyorsunuz… Olur da bir gün ortak proje geliştirme yönündeki olumlu yanıt alırsanız Emine Erdoğan’dan, siyasetteki gerilimli ortamın yumuşamasına katkısı olur mu bunun sizce?
Kesinlikle katkısı olur. Sadece bir proje bile gerçekleştirsek beraber, onun bile Türkiye’deki bu gerilimli ortamı yumuşatacağını düşünüyorum. Bizim birlikteliğimiz, iletişimimiz tabii ki inanılmaz derecede iyi gelir Türkiye’ye. Zaten bu ülkedeki barışın, sükûnetin, sevgi dilinin ve birbirimizden farklı olmadığımız mesajının 86 milyonda karşılık bulması için ilk önce kadınların bunu başarması gerekiyor. Bunun yolu kadınlardan geçiyor. O yüzden kadınların daha çok ön planda olmasını istiyorum ben. Biz bunu Emine Hanım’la başarabiliriz. Noktayı koyuyorum burada.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***