NECİP F. BAHADIR | YORUM
31 Mart’ta AKP’ye sandık darbesinin nedenlerinden biri ‘ekonomi’ ise diğeri ‘İsrail ile ticaret’ idi. Özellikle Gazze meselesi ‘İslamcı mahallede’ geniş yankı buldu. ‘İsrail ile ticaret, Filistin’e ihanet’ sloganları tuttu. ‘Dualar Gazze’ye gemiler İsrail’e’ sözü de… Gazze isyanında başı çeken oğul Fatih Erbakan’ın sandık başarısında bu konunun payı inkar edilemez. AKP’nin ikircikli tutumundan rahatsız olan İslamcı kesim kendisine yeni bir adres buldu; Yeniden Refah…
AKP ne meseleyi izah edebildi ne de yalanlayabildi. ‘Suç üstü’ yakalandı çünkü. Suçluluk telaşı içinde ‘inkar ve karşı tarafı suçlamaya’ girişti fakat söyledikleri inandırıcılıktan uzaktı. Trolleri istisna tutarsak kendi tabanını dahi ikna edemedi. Çıplak gerçeğe rağmen İsrail ile Türkiye arasında mekik dokuyan gemilerin Filistin’e gıda ve lojistik malzeme taşıdığını iddia edebilen AKP sözcüleri çıktı.
Sonra AKP’nin bitişini dosta düşmana ilan eden o fotoğraf karesi geldi. Bir avuç genç insanın protesto eylemine AKP iktidar güçlerinin gösterdiği acımasız ve sert muamele ‘İslamcı sokağı’ ayağa kaldırdı. Hele İstanbul Valisi ve AKP sözcülerinin masum gençlerin gösterisini ‘ajanlık veya beşinci kol’ faaliyeti olarak nitelemesi bardağı taşıran son damlaydı. Ters kelepçeyle gözaltına alınan bir başörtülü genç kızın, “28 Şubat’ta bile yerlerde sürüklenmedim!” sözü, zulüm ve istibdatla geçen AKP devri iktidarının özeti olmaya yetti.
O genç kız yarın torunlarına, “AKP döneminde ‘Gazze’ dediğim için yerlerde sürüklendim!” diye anlatacak.
Bunu söylemek acı ama gerçek bu; gelinen noktada Gazze ne siyasi, ne insani ne de İslami meseleydi AKP için. Tabanı ve destek veren geniş kitleler henüz gerçeğe uyanmasalar da AKP, Filistin duyarlılığını çoktan yitirmişti. O eski halinden eser kalmamıştı artık. Artık mesele sadece ve sadece ‘oy sorunuydu’. Meydanlarda, sokaklarda başlayan protestoların cami çıkışlarına yansıması an meselesiydi. Çaresiz, gönülsüzce AKP harekete geçmeye mecbur kaldı.
İlk işaret Dışişleri Bakanı Fidan’dan geldi, “İsrail ile ticareti kısıtlamanın yollarını arıyoruz.” dedi. Bayrama girerken Ticaret Bakanlığı 54 ürün kapsamında İsrail ile ticareti kısıtlama kararı aldığını kamuoyuna duyurdu. Ve kıyamet koptu. Sorular peş peşe geldi. Çünkü bu aynı zamanda bir itiraftı… İsrail’e saldırıların en yoğun olduğu dönemde ey halkım bir bilseniz Türkiye’den İsrail’e neler gitmiş, neler…
İsrail’e İhracat Kısıtlaması
(09.04.2024) pic.twitter.com/LfYMYvJX3w
— T.C. Ticaret Bakanlığı (@ticaret) April 9, 2024
Bakanlığın açıklaması Erdoğan’ı zor durumda bıraktı
Yukarıda ‘mesele sadece oy’ dedim şimdi ben de soruyorum acaba 31 Mart tokatı olmasaydı Ticaret Bakanlığı kısıtlama kararı alır mıydı? Ah, bu siyasetin gözü kör olsun…
Bugüne kadar seçimlerde ‘İstanbul düşerse, Kudüs düşer’ diye propaganda yapan AKP meğer gerçeği ters yüz etmiş. Sözün doğrusu ‘AKP düşerse, İsrail düşer…’ imiş. Baksanıza AKP 31 Mart’ta bir düştü İsrail kaybetti. İsrail ile ticaret kısıtlamaya gitti. Eskisi gibi Türkiye’den kalkan gemiler İsrail limanlarına çelik, alüminyum,jet yakıtı götüremeyecek.
Ticaret Bakanlığı’nın kararı AKP’yi daha da zor durumda bıraktı. Artık bir gerçek var ki; AKP krizleri, sorunları yönetmekte çok başarısız. 31 Mart’tan sonra da bir ‘panik atak’ hali var. Şuursuzca sağa sola yalpalamalar… AKP’nin politikaları bundan sonra yalnızca siyasetin değil tıbbın da konusu… Son karar birçok gerçeği ortaya çıkardı. “İsrail ile ticaret yapmıyoruz!” diyen Bakan ve diğer AKP sözcüleri meğer yalan söylüyormuş. Ticareti inkar eden ve gazetecileri suçlayan aynı bakan bu kez hiçbir özeleştiri yapmadan ‘kısıtlama kararı’ aldı. “Olmayan ticaret kısıtlanır mı?” diye sormayacak mıyız? En azından kamuoyuna bir özür borcu yok mu Ticaret Bakanı’nın?
Batı demokrasilerinde ‘yalan söyleyen, halkı kandırdığı ortaya çıkan siyasetçinin’ defteri anında dürülür. Türk kültürü ve İslam inancında ‘yalanın’ müeyyidesi Batı uygarlığından daha ağır değil mi? Ticaret Bakanı, Hz. Peygamber’in (sas), “Müslüman asla yalan söylemez.” sözünü duymamış olabilir mi? Peki yaptırımı nedir yalanın? Gözden düşmek mi yoksa zamana yaymak ve unutturmak mı?
Bakan o koltukta oturmaya devam edecek mi? Peki bayramda çoluk çocuğunun yüzüne nasıl bakacak?
Halkın ağzına bir parmak bal çalındı!
Yalan bir AKP politikası. Aslında Türk siyasetinin bir alameti farikası… Topluma ‘Politikacı değil mi, yalanı eksik olmaz anlayışı’ yerleşmiş durumda. Böyle bir kültürün egemen olduğu ortamda ‘yalanın müeyyidesinden’, ‘halkı kandırmanın yaptırımından’ söz etmek ıslak çalmaya benziyor. Hadi bakalım, batı demokrasilerinde bir bakan bu kadar büyük yalanı söylesin… Bak başına neler gelir? Batı mı daha ahlaklı yoksa müslümanlar mı?
AKP iktidarı günün sornunda İsrail ile ticareti kabul etti… Bu da bir şey elbette… Peki neden kısıtlama? Neden boykot değil de ihracaatı daraltma? Gazze trajedisi İsrail’le ilişkilerin bütünüyle kesilmesini gerektirmiyor mu? Altı ayda hayatını kaybeden çocuk, kadın, yaşlı insanların sayısı rakamlara sığmıyor. Türkiye’nin yapabildiği sadece kısıtlamaya mı gitmek? Amaç, İsrail’e Gazze tavrı değil halkın ağzına bir parmak bal çalmak mı? Tam teşekküllü boykot için daha ne olması gerekiyor? Gazze’nin haritadan mı silinmesi lazım?
AKP iktidarının ‘Topyekün boykot’ yerine ‘kısıtlama kararı’ ticareti kabullenmek kadar vahim… Bu durum tepkileri azaltacağına daha da azdırır. Yarın sokaklarda, cami önlerinde ‘Kısıtlamaları da kaldırın’ diyen vatandaşın haksız olacağını kim söyleyebilir?
Meselenin en can alıcı noktası ise İsrail katliamlarını hız kesmeden sürdürürken Türkiye limanlarından ‘çelik, alüminyum, uçak benzini, jet yakıtı’ gibi ürünlerin taşınmış olması… İsrail’in saldırılarında kullandığı malzemeler değil mi bunlar? Gazze’yi bombalayan jetlerin yakıtları, uçakların benzinleri AKP iktidarının oluruylu Türkiye’den gitmiş.
Türkiye daha doğrusu AKP iktidarı İsrail’in insanlık suçlarına, katliamlarına, günahlarına ‘ortak’ olmuyor mu?
‘AKP’nin elinde Gazze’nin kanı var’ diyen haksız mı? Bakanlığın kısıtlama getirdiğini duyurduğu listede Gazzelilerin şehit edilmesi için kullanılabilecek her türlü mataryel mevcut…
Kalbini ve vicdanınız bu kadar mı karardı?
AKP içinde hiç mi vicdanlı biri çıkıp ‘Biz ne yapıyoruz, bu ne hal’ demedi. ‘Doğrusunu Reis bilir vardır bir hikmeti’ anlayışı gözleri bu kadar mı kör etti? AKP’de kalp ve vicdanlar bu kadar mı karardı? Sadece partide görev yapanlar değil AKP iktidarına destek ve oy veren, alkışlayan, seyreden de bu suçların ve günahların ortağı.
Peki AKP’ye fetva ve güç veren ‘yeşil sarıklı, uzun sakallı, kahverengi cübbeli hocalara’ ne demeli? Hey, sen her türlü kutsalı şöhretine sermaya yapan zatı muhterem Ticaret Bakanlığı’nın ifşa ettiği gerçekler karşısında hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam edebilecek misin? Kızarmaz bir yüzle arzı endam ettiğin ekranlarda kuldan utanmadığın apaçık görünüyor da Allah’tan da mı korkmuyorsun?
Ey Türkiye, Meclis’te İsrail’le ticareti yüksek sesle dile getirdiği için Özlem Zengin gibi şahin AKP’lilerin üzerine yürüdüğü ve kalp krizi sonrası yaşamını yitirdiği Saadet Partili Hasan Bitmez’i de hatırla! Bitmez’e saldıranlar, parmak sallayanlar ortaya çıkan gerçekler karşısında acaba vicdanlarına küçük bir sızı düşer mi?
İsrail ile ticaret sorunu çözülmedi, yeni bir boyut kazandı. Bakanlığın açıklaması vicdan sahibi hiçkimseyi tatmin etmez. Aksine daha da huzursuz eder. Gazze kan ağlarken ticaretin kısıtlanmasıyla kim yetinir? Filistin’i Gazze’yi siyasetlerine sermaye yapanları tarih ve kader ensesinden yakaladı. Kolay bırakmaz. Bu sala sesi Gazze’de ölen çocukların namazı için değil AKP’nin cenazesi için… Anlayana…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***