TİP Milletvekili Can Atalay’la ilgili AYM’nin ‘ihlal’ kararı sonrası yüksek yargıda yaşanan krizin ‘giderilmesine’ yönelik çalışma tamamlanmış! Sabah’ın 14 Mart’ta yayınladığı habere göre AYM yeniden yargılama talebinde bulunamayacak! Habere göre AYM sadece ‘ihlal’ olup olmadığına karar verecek.
Adalet Bakanlığı’nın yaptığı çalışmada, ‘yeniden yargılama’ kararının ‘hükmü veren’ yerel mahkemeler tarafından alınacağı belirtiliyor. Yani AYM’den ihlal kararı çıkması durumunda, kişinin yeniden yargılanması kararı zaten kişiyi mahkem etmiş olan yerel mahkemenin ‘takdirine’ bırakılacak. Yerel mahkeme, keyfine göre ‘yeniden yarglama’ kararı verebilecek ya da reddedecek.
Peki yerel mahkeme ‘yeniden yargılama’ talebini reddederse ne olacak?
Bu durumda istinaf ve Yargıtay yolu açılacak. Bu ise yıllar sürecek bir sürecin başlaması demek. Kişi tutukluysa, cezaevinde kalmaya devam edecek.
İnsan hakları hukukçusu Yusuf Metin,konuyla ilgili önemli paylaşımlarda bulundu. Yeni hazırlandığı ileri sürülen düzenlemenin neden olacağı mağduriyetleri tek tek sıraladı. Şunları yazdı:
1-“Sistemik sorun” böyle mi çözülecek? AİHM Yalçınkaya kararı ile Hükümetten ByLock’tan kaynaklı “sistemik” ihlallerin giderilmesini istedi. Birkaç gün önce yasalaşan 8. yargı paketinde bu konuda bir düzenleme yok. Bu arada “Can Atalay krizi” ile ilgili bir haber dikkatimi çekti.
2-Haberde Can Atalay konusunda AYM ve Yargıtay arasında çıka(rıla)n krizle ilgili bir düzenlemeden bahsediliyor. Halen yürürlükte olan düzenlemede AYM ihlal kararı veriyor ve ihlal mahkeme kararından kaynaklanmışsa yeniden yargılama yapması için dosyayı yerel mahkemeye gönderiyor.
3-Mahkeme yeniden yargılama yapmak zorunda ve mümkünse dosya üzerinden karar veriyor(6216 sy.50/2). Söz konusu düzenlemede ise AYM sadece ihlali tespit edecek, yerel mahkemeye yeniden yargılama yap diyemeyecek. Başvurucu isterse yerel mahkemeye başvuracak.
4-Yeniden yargılama yapılıp yapılmayacağını ilk derece mahkemesi takdir edecek. Mahkeme yeniden yargılama talebini reddederse sırasıyla istinaf ve Yargıtay’a başvuru yolu açılacak. Tabi bu arada yıllar geçecek ve muhtemelen müebbet dışındaki cezalar infaz edilmiş olacak.
5-Yeniden yargılama yasal zorunluluktan çıkarılıp iktidarın kontrol ve baskısı altındaki hakimlerin takdirine(!) bırakılacak. Bu şartlarda iktidarın isteği dışında yargılamanın yenilenmesi kararı çıkartmak ne kadar mümkün? Yeni bir oyalama ve sürüncemede bırakma taktiği.
6-Can Atalay konusundaki yargı krizi Yalçınkaya kararından sonra çıkarıldı. İstanbul 13. ACM ve Yargıtay 3. CD’nin AYM’nin Can Atalay kararına uymamaları ile başlatılan “kontrollü krizi” çözme adına yapılması düşünülen haber konusu yasal düzenleme,++
7-yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı ülkemizde AİHM ve AYM kararlarına uyulması konusunda keyfiliğe kapı açacak nitelikte. İstanbul 13. ACM ve Yargıtay’ın Anayasayı ihlal eden kararlarının yasal bir dayanağı yok. Bu kararlar içtihat hatası da değil.++
8-Bu mahkemeler siyasi baskı ve/veya taraftarlıkla bütünüyle siyasi bir karar verdiler. AYM kararına uymayıp, herkesin gözü önünde Anayasayı ihlal ettiler. Söz konusu düzenleme gerçekleşirse bağımlı ve taraflı yargıdan bundan böyle aynı nitelikte daha çok karar duyacağız demektir.
9-Mesela, Ahmet Altan ve Mehmet Altan hakkındaki AİHM ve AYM kararlarına karşı yeniden yargılama yolunu kapatabilirler ki, Mehmet Altan ile ilgili AYM ihlal kararına zaten uymamışlardı ve bu keyfilik AB İlerleme Raporlarına bile konu olmuştu.
10-Can Atalay olayı görünüşte bir sebeptir, iktidarın daha büyük hesaplar için hazırladığı bir senaryo olma ihtimali yüksektir. İktidarın adımlarına “tepki siyaseti” nazarıyla bakanlar yanılırlar. Genelde önce kamuoyunu yoklarlar, bazen sahte bir kriz çıkarırlar, tiyatro çevirirler ve ardından önceden planladıkları şeyleri icraya koyarlar.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***