Türkiye Bilimler Akademisi Asli Üyesi de olan Gülçin, AA muhabirine, daha çok kimya ve biyokimya alanında çalışmalar yaptığını, bir süre önce de karanfil bitkisinin biyolojik ve antioksidan özellikleri ile etkilerini araştırdıklarını söyledi.
Anavatanı Endonezya olan ve bitkinin kurutulmuş çiçek tomurcuğu olan karanfilin, baharat olarak tüm dünyada yaygın kullanıldığını, mutfakların yanı sıra parfüm ve kozmetik sanayinde de çokça yer aldığını ifade eden Gülçin, şöyle konuştu:
“Karanfilin radikal giderme özelliklerine, özellikle reaktif oksijen türleri üzerinde etkinliğine baktık. Karanfilin, gerçekten reaktif oksijen türlerini son derece iyi şekilde giderdiğini gözlemledik. Serbest radikaller ve reaktif oksijen türlerinin, kanser, Alzheimer, Parkinson ve diyabet gibi 100’e yakın hastalığa sebep olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu reaktif oksijen türlerini gideren maddeler veya bitkiler, aynı zamanda bu hastalıkların tedavileri için de potansiyel etkiye sahiptir.”
“AĞIZ SAĞLIĞI İÇİN OLDUKÇA ETKİLİ”
Gülçin, bünyesinde bol miktarda farklı antioksidan bileşiğe sahip mükemmel bitki karanfilin, çok kuvvetli antioksidan etkiye de sahip olduğunu vurgulayarak, aynı zamanda karanfilin bazı hastalıkların patolojisiyle bağlantılı olan birçok enzimi inhibisyonunda (molekül) da kuvvetli etkileri bulunduğunu aktardı.
Karanfildeki özellikle öjenol molekülünün önemli olduğunu anlatan Gülçin, şunları kaydetti:
“Ejenol, günümüzde diş hekimliğinde ağrı kesici olarak kullanılır, zaten toplumda karanfilin ağrı kesici olduğu biliniyor. Eskiden büyüklerimiz ‘karanfil çiğne diş ağrısı geçer’ derdi. Karanfil ağız sağlığını korumada da bakterilere karşı oldukça etkili. Tomurcuğunu çiğnerseniz ağızda ferahlık ve istenilmeyen kokuların gittiğini hissedersiniz. Karanfilin tarihi geçmişi de var, eskiden padişahların huzuruna çıkanlara mutlaka karanfil çiğnetirlermiş. Bu Osmanlı’da uygulandığı gibi Batı’da da uygulanırmış.”
Prof. Dr. Gülçin, karanfilin kullanıldığında çoğu hastalığa karşı pozitif etkiler gösterdiğini ifade ederek, kansere karşı mükemmel koruyucu etkisinin birçok bilimsel çalışmayla ispatlandığını, bunun yanı sıra diyabetle ilgili komplikasyonlara karşı çok iyi gelen karanfilin, gıdalara katıldığında bozulmayı önlediğini ve antibakteriyel etkiye sahip olduğunu bildirdi.
Genellikle antioksidan olan moleküllerin antibakteriyel etki de gösterdiğine işaret eden Gülçin, şöyle devam etti:
“Çocuklarımıza özellikle iklim geçiş süreçlerinde karanfil veya karanfilli içecekler içirdiğimizde bağışıklık sistemlerini çok güzel kuvvetlendiriyor. Bu çok önemli. Yani sadece hastalıklarda değil, hastalıklardan önce de koruyucu etkisi olduğu için kullanmak lazım. Karanfilin anti-ülser etkisi var, mideyi çok rahatlatır. Ağızda uzun süre çiğneyerek emilimini artırmak lazım. Ya da karanfilli içecekleri aldığınızda midenin rahatladığını anlarsınız. Bunların dışında sayamadığımız yine birçok hastalığın tedavisinde veya hastalığa yakalanmak için karanfil kullanılabilir ve kullanılmalıdır.”
Gülçin, karanfil üzerine yaptıkları çalışmanın ve sonuçlarını yayınlamanın yaklaşık 1 yıl sürdüğünü belirterek, bu çalışmanın her yıl 100’den fazla atıf alan “Foof Chemistry” ve “Journal of Medicinal Foof” gibi etki faktörü yüksek bilimsel dergilerde yayınlandığı söyledi.
Dünyada her zaman bilimsel arenada sürprizler olduğunu anlatan Gülçin, “Karanfilde açıkçası bu denli yüksek etki beklemiyorduk, en önemli 5 bitki sayacak olursak, bunlardan biri mutlaka karanfildir derim. Mutlaka kullanmalıyız, günlük tüketimini kesinlikle ihmal etmemeliyiz. Özellikle anne babalar, çocukları ve gençlere karanfil kullanımına özendirmeli.” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***