Balkan TALU
Artı Gerçek – WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange için kader anı yaklaşıyor. 20 ve 21 Şubat 2024’te İngiltere’de yapılan duruşmalarda, Assange’ın ABD’ye iade edilip edilmemesinin karara bağlanması bekleniyordu. Sonunda Londra Yüksek Mahkemesi yargıcı Victoria Sharp, Yüksek Mahkeme’nin kararını daha sonraki bir tarihte vereceğini söyledi, daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulması halinde ilgili taraflarla iletişime geçeceklerini beyan etti.
Şu anda son dönemece girildiği için Assange’ın destekçileri de son bir haykırışla seslerini duyurmaya çalışıyor. Downing Street’teki Başbakanlık binasının önünde yapılan protestolarda, “Assange’ı Serbest Bırakın” ve “Gazetecilik Suç Değildir” yazılı dövizler taşınıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler, Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlar Julian Assange ile dayanışma mesajları yayınlıyor.
Uluslararası Af Örgütü de, Julian Assange’ın ABD’ye iade edilmesine veya herhangi bir yoldan gönderilmesine karşı çıkıyor. Af Örgütü’ne göre Assange ABD’de, uzun süreli hücre hapsi gibi işkence ve diğer türde kötü muamele kapsamına giren tutukluluk koşulları da dahil olmak üzere ağır insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kalabilir.
Temmuz 2023’te Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Assange ile dayanışmak için bir haftalık eylemler zinciri düzenledi. RSF’ye ait bir tır, bir hafta boyunca Beyaz Saray, Adalet Bakanlığı, Kongre binası, Britanya ve Avustralya büyükelçiliklerinin dahil olduğu bir güzergahta seyretti. RSF’nin ABD Birimi İcra Direktörü Clayton Weimers, “Julian Assange, kamu yararı bulunan bilgi yaydığı için yargılanmamalıdır. Ne ABD’de ne de başka bir yerde tek bir günü hapiste geçirmelidir. Biden yönetimi, dosyayı kapatıp gecikmeksizin Assange’ı serbest bırakarak medya özgürlüğünün savunulmasına öncülük etmelidir” dedi.
‘ABD’DE CEZAEVİNE GİRERSE SAĞ ÇIKAMAZ’
Assange’un ABD’ye iadesine veya hakkındaki suçlamalardan mahkum olmasına karşı itirazların ana fikri, bunun devletlerin ortaya çıkmasını istemediği her bilgiyi kamuoyundan saklayabileceği, ifşa edenin de başına her şeyin gelebileceği anlamına gelecek olması. Buna ek olarak, Julian Assange’ın eşi Stella da, Assange’ın ABD’de bir hapishaneye konması halinde orada onu sağ bırakmayacaklarını söyledi.
‘SIZINTI BORU HATTI’
Julian Assange, bilgi sızdırmaya esasında 2006-2010 döneminde değil, 1990’lı yıllarda başlamıştı. 1997 yılında Yeraltı (Underground) kitabını yazan akademisyen ve gazeteci Suelette Dreyfus’a verdiği mülakatta, Suburbia Kamu Erişim Ağı’nı kurarken kendisini “aktivist ve hukukçulara bilgi aktaran bir boru hattına” benzetiyordu. 1996 yılında LEAKS (sızıntılar) projesi adıyla kurduğu mail listelerine, duyuru e-postaları atmaya başladı. 1999’da leaks.org adıyla bir adres alarak Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) patentini aldığı bir veri toplama ağını duyurdu ve bunun tehlikeli bir girişim olduğunu vurguladı.
Julian Assange, WikiLeaks sitesini 2006 yıında kurdu. WikiLeaks ilk ifşaatlarına 2009’da başladı. Site, Kenya’daki yargısız infazlar, Peru’da Petrogate adıyla bilinen petrol ihale yolsuzluğu skandalı, 2008’de Çin hükümetine karşı isyan başlatan Budistler, Yemen’deki insansız hava aracı saldırıları ve Arap ülkelerindeki yolsuzluklara dair materyaller yayımladı. Assange 2009’da, Af Örgütü tarafından verilen Yeni Medya Ödülü’nü kazandı.
‘DIŞİŞLERİ YAZIŞMALARI İNTERNETTE’
WikiLeaks ABD ordusunun Irak ve Afganistan’da sivilleri öldürdüğüne dair o ünlü videoyu 2010’da yayımladı. Bundan sonra Assange çeşitli ülkelerin Dışişleri yazışmalarının üstelik ham hallerini, Cablegate adıyla bir internet sitesine yükleyerek herkes tarafından erişilebilir hale getirdi…
Amerikan haber ajansı Associated Press (AP), Vietnam Savaşı döneminde ABD askerlerinin sivillere yönelik cinayetlerini belgelemişti. Washington Post ve New York Times savaşın pek de iyi gitmediğine dair Pentagon belgelerini yayımlamıştı. Washington Post, Watergate skandalını da ortaya çıkarmıştı. Dönemin ABD başkanı Richard Nixon, üstelik ikinci dönemini de yeni garantilemiş olduğu halde, istifa etmek zorunda kalmıştı. 2000’li yıllarda ise ABD’nin Vietnam’da yaşadığı fiyaskonun bir benzerini Afganistan ve Irak’ta da yaşadığına dair yorumlar yapılır olmuştu…
Dijital yayıncılığın hızla geliştiği yeni çağda Julian Assange gibi yetenekli bir hackerın ekip kurup bir istihbarat analisti olan Chelsea Manning’den de yardım alması, devletlerin savaş suçlarını, aralarında Reuters muhabirlerinin de bulunduğu sivillere ateş açan helikopterlerin videolarını yayınlaması çok da sürpriz olmamalıydı. Ancak 11 Eylül sonrası yeni güvenlikçi dönemde herkese dünya vatandaşı olmayı vaat eden küreselleşmeci tasavvurdan vazgeçilmiş, göçmenlere sınırların kapatıldığı, duvarların örüldüğü yeni bir konjonktür ortaya çıkmıştı. Bu yeni düzende Julian Assange gibi ifşacılara tahammül olmadığına karar verildi…
Assange’ın başı, 2010’lu yıllardan beri yasalarla dertte. 2010’da İsveç’te iki kadına cinsel saldırıda bulunmakla suçlandı. Bu, savaş suçlarının ifşacısı olarak tanınan Assange’ın itibarına ve güvenilirliğine ciddi bir darbe anlamına geliyordu. Assange 2010’da İsveç’i terk edip İngiltere’ye gitti. Londra’daki Ekvador Büyükelçiliği’ne sığındı, 2018’de siyasi mülteci olmak için başvurdu. Ekvador hükümeti önce mültecilik statüsünü kabul etti. Ancak Assange 2019’da Ekvador’un yeni hükümetine dair yolsuzluk iddialarını da yayınlayınca, sığınmacı statüsü iptal edildi.
KABUS YILI 2019
2019’dan sonra hayat, Julian Assange için tam bir kabusa dönüşmeye başladı. Assange ilk önce şartlı iade kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle İngiltere’deki Belmarsh cezaevine konuldu. 2019’da yaşanan ilginç gelişmelerden biri de İsveç’te açılan cinsel saldırı dosyasının kapatılmasıydı. Dosyanın rafa kaldırılma sebebi olarak zaman aşımı gösterildi.
Şu anda Julian Assange destekçileri sosyal medyadan çığlık atıyorlar. Wikileaks’in Twitter sayfasında CIA’in Assange’a suikast komplosu kurduğuna dair paylaşımlar dönüyor. Assange’ın eşi Stella Assange bu vakanın devlet suçlarının cezasız kalması ve araştırılıp incelenememesi anlamına geleceğini söylüyor. Sosyal medyada ayrıca, Assange’a yönelik suçlamaların esas olarak eski başkan Donald Trump’ın Casusluk Yasası’nı çıkarmasından sonra köpürtüldüğü hatırlatılıyor. Gerçekten de Trump’un Fox dışında haber kanalı seyretmediği, diğer bütün kanallardaki eleştirel haberleri yalan haber (fake news) olarak damgaladığı akıllarda…
CLINTON ‘UN SEÇİM YAZIŞMALARI
Öte yandan Trump’tan sonra iş başına gelen Joseph Biden da Assange’ı affetmiş ya da beraat ettirmiş değil. Zira, 2016 yılından beri Assange’ın Demokratlarla da arası çok iyi değil. WikiLeaks Demokrat Parti Başkanı Debbie Wasserman Schultz’un ön seçimlerde tarafsız kalmak yerine Hillary Clinton’ın rakibi Sanders’ı sabote ettiğine dair yazışmaları ortaya çıkardı, Schultz istifa etmek zorunda kaldı.
Demokrat Parti ise WikiLeaks’i, gizlice Trump’ın oğlu Donald Trump Jr. ile yazışmakla suçladı. WikiLeaks Demokratlar tarafından seçimleri manipüle etmek için Rusya ve Trump’la birlikte gizli komplo kurmakla suçlarken, Assange ise Democrarcy Now’dan Amy Goodman’a verdiği röportajda “Trump ile Clinton arasında seçim yapmak zorunda kalmanın kolera veya belsoğukluğunu seçmeye mecbur bırakılmak anlamına geldiğini” söylüyordu.
Muhtemelen Assange Demokrat Parti’nin de düşmanlığını kazandığı için olsa gerek, şu anda iş başında olan hükümetin ABD’ye iade edilmesine yönelik baskısı giderek artıyor. Julian Assange şu anda 175 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Destekçilerine göre ABD’ye iadesi ve mahkumiyeti durdurulamazsa, hükümetlerin ve istihbarat teşkilatlarının duyulmasını istemediği her şeyin yayınlanmasını, araştırılmasını istedikleri gibi engelleyebilecekler; her türlü araştırmacı gazetecilik faaliyeti yapmak isteyen muhabiri ve yayıncıyı yıldırıp, engelleyip, sindirebilecekler.
Şeffaflık ve hesap verilebilirliğin yeni değerler olarak öne çıkarıldığı bu günlerde Assange’ın kariyeri gibi hayatı da bu kadar kolay bitirilebilecek mi? Sivillere yönelik suçları teşhir eden gazetecileri, editörleri ve yayıncıları göremeyecek miyiz? Bunu, önümüzdeki bir iki ay gösterecek…
Portre: Türkiye’nin aradığı, savaş sonrası Gazze için adı geçen Muhammed Dahlan kimdir?
Portre: İngiliz kraliyetinin ‘mahzun’ Kralı III. Charles
Narsist, dolandırıcı, ‘kirli zengin’: ‘Yetenekli’ Bay Epstein
Kızıldeniz’in yeni kilit aktörü Husiler
Yeşil Badana: Yeşil cilala, yeşil parlat…
Trajediden ‘fars’a, Konsüllükten İmparatorluğa: Napoleon Bonaparte
Hızlandırılmış ‘Steve Jobs vakası’: Yapay zeka tartışması nereye gidiyor?
Katalonya krizinde ileri hamle mümkün mü?
Portre: ‘Yıkım ile işgale direnişin adresi’ Hizbullah
‘Korku Krallığı’nın yerli kurbanları: Osage yerlileri
Portre: Hep dört ayak üstüne düşen Benyamin Netanyahu’nun sırrı ne?
Güney Afrika’dan Filistin’e beyaz üstüncülük: Apartheid
İkinci Yom Kippur, dördüncü Filistin-İsrail savaşı
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***