Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmasının ardından F-16 askeri uçakların satışı konusunda ilerleme sağlanması, ABD’yle ilişkilerde iyileşme beklentisini arttırdı. Bu kapsamda, Türkiye’nin Rus S-400 hava savunma sistemleri alması nedeniyle ABD’nin uyguladığı CAATSA yaptırımları gündeme taşınacak görünüyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın daveti üzerine bugün ve yarın Washington’da temaslarda bulunuyor.
Bu ziyaretle, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’ın Roma’da G-20 Liderler Zirvesi’ndeki görüşmelerinde Ekim 2021’de kurulmasına karar verdiği Türkiye-ABD Stratejik Mekanizması’nın yedinci toplantısı gerçekleşmiş olacak.
Ankara’daki diplomatik kaynaklarca paylaşılan bilgilere göre, stratejik mekanizma toplantısı, ikili işbirliği bakımından ilgili tüm kurumlardan temsilcilerin katılımıyla yapılıyor.
Fidan, ABD Kongresi’nin Senato kanadındaki bazı isimlerle biraraya geldi ve Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile de görüştü.
Diplomatik kaynaklara göre Hakan Fidan’ın gündeminde, ABD tarafına “NATO müttefikliği hatırlatmasını güçlü bir şekilde yapmak” başlığı var.
Fidan’ın, Türkiye’nin her zaman olduğu gibi terör örgütleri FETÖ ve PKK-YPG ile mücadelede ABD’nin tavır değişikliğini yine dile getireceği vurgulanırken, Ankara’nın asıl beklentisi olarak Türkiye’nin artık CAATSA (ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) yaptırımları kapsamından çıkarılmasını da gündeme getireceği belirtiliyor.
Bu durumu diplomatik kaynaklar, “Savunma sanayii alanında atılması gereken adımlar, F-16 programına ilişkin sürecin sağlıklı bir şekilde ilerletilmesi, F-35 programında ilgili prosedürlerin tamamlanması, CAATSA yaptırımlarından çıkarılma talebimiz ve ortak savunma sanayii projelerinde ilerleme sağlanması için kısıtlamaların kaldırılması gibi konular gündemde” diye özetledi.
VOA Türkçe’nin Fidan’ın ziyareti kapsamında Türk-Amerikan ilişkileri üzerine sorularını yanıtlayan uzmanlar, CAATSA kapsamındaki Türkiye’nin özellikle savunma sanayisine yönelik yaptırımlarla ilgili durumu değerlendirdi.
Prof. Dr. Bağcı: “Türkiye’ye yaklaşım değişmeye başladı, bu sürecektir”
Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Bakan Fidan’ın bu ziyaretinde Türkiye’nin beklentisi olarak dile getireceği CAATSA yaptırımlarıyla ilgili hemen değil ama zaman içerisinde ABD’nin olumlu yaklaşacağı görüşünde.
ABD’deki seçim yılı nedeniyle olası başkanlık değişimini anımsatan Bağcı, Washington’un artık siyasi değil Türkiye’nin bölgesel konumu üzerinden değerlendirmede bulunmaya başladığını ve bunun olası Donald Trump iktidarında süreceğini ifade etti.
Bağcı, “ABD’nin Türkiye’ye yaklaşımı, İsveç’in NATO’ya üye olmasına onay verilmesinden sonra değişmeye başladı. Bu, ABD’deki seçim sonrasında Donald Trump dönemi de olsa devam edecek gibi gözüküyor. Çünkü ABD’nin jeostratejik açıdan Türkiye’ye yaklaşımı değişim göstermeye başladı. Öncesinde daha çok değerler, siyasi yaklaşım üzerinden giden bir yaklaşım vardı” dedi.
CAATSA’nın çözümü S-400 için uzlaşmasıyla mı olacak?
Alman Amerikan Marshall Fonu (GMF) Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı da CAATSA’nın ele alınacak olmasıyla birlikte Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemiyle ilgili bir uzlaşma sağlanması gerektiğini işaret etti.
S-400 hava savunma sistemiyle ilgili iki başkent arasında “karşılanamaz talepler” olduğunu kaydeden Ünlühisarcıklı, “Washington’un kabul edilmesi mümkün olmayan talepleri var; ‘Türkiye bir şekilde bu S-400’lerden kurtulsun, diğer konuları ondan sonra konuşalım’ şeklinde. Ama bu gerçekçi değil. Çünkü her ne kadar gizlilik derecesi olan bir anlaşma olsa da Türkiye’nin imzaladığı S-400 anlaşmasına herhalde Rusya, üçüncü bir ülkeye satılmasını veya gönderilmesini önleyici bir hüküm koymayı akıl etmiştir diye düşünüyorum” dedi.
GMF Direktörü, “Bunun ötesinde Türkiye’deki vergilerle alınmış ve Türkiye’ye büyük siyasi maliyeti de olmuş bir savunma sistemi karşılığında hiçbir şey alınmadan Türkiye’nin bunları ekarte etmesi de siyasi açıdan gerçekçi olmaz. Ancak Ankara’nın talebi de gerçekçi değil, ‘Biz artık bunları aldık, Amerika da bunu kabul etsin’ şeklinde. İşte o zaman CAATSA gündeme geliyor. Bir de Türkiye eğer gelecekte F-35 ve daha ileri Amerikan sistemlerine de sahip olmak isteyecekse, zaten bunun çözülmesi gerekiyor. Dolayısıyla ara çözüm gerekiyor. Ben hem Ankara’da hem Washington’da bu ara çözüm konusunda mesai harcandığını biliyorum. Bu ara çözüm de Türkiye’nin mülkiyetinde bulunmasını ABD’nin kabul etmesi ama Türkiye’nin de bunları aktive etmemeyi taahhüt etmesi” diye konuştu.
ABD’nin Rusya’ya yaptırım ısrarı Türkiye’yi etkiler mi?
Son olarak Ocak ayında o dönemki ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili ve Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland’ın Ankara ziyaretinde gündeme getirdiği Washington’un Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar konusu söz konusu. Uzmanlar, bu başlıkta Türkiye açısından herhangi bir değişiklik olmayacağı görüşünde birleşti.
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “Bence yakın zamanda olmasa bile önümüzdeki dönemde Rusya’ya yönelik bu yaptırımların kaldırılması söz konusu olacak. Türkiye’nin bu yaptırımlara uyumu yönünde adım atılacağını da düşünmüyorum. Nedeni de şu; Türkiye, Rusya ile hem komşu hem de birçok sektörde işbirliği yapıyor, Mersin Akkuyu Nükleer Santrali projesi dahil olmak üzere. Kaldı ki, Türk-Rus ilişkileri özellikle son 25 yılda çok önemli bir aşama kaydetti. Avrupa Birliği’nin (AB) de Rusya üzerinde öngörülen etkiyi yaratmadığı görüşü ön planda. O nedenle önümüzdeki dönemde barış görüşmeleri başlarsa AB’nin de Rusya’ya yönelik o politikasında bir değişiklik olacak diye düşünüyorum. Eğer Donald Trump tekrar yönetime gelirse Rusya ile ABD arasında da yaptırımlar konusunda herhalde farklı bir davranış olacaktır” ifadelerini kullandı.
Yaptırımlar Putin’in Ankara ziyaretini ertelemesinde etkili mi oldu?
Özgür Ünlühisarcıklı, CAATSA örneğinde Türkiye’nin kendisi ABD’nin tek taraflı yaptırımlarına maruz kalmaya devam eden bir ülke olarak ABD’nin Rusya’ya yaptırımlarına pek sıcak bakamayacağını işaret etti.
Ünlühisarcıklı, son olarak Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Ankara ziyaretini ertelemesinde, ABD’nin yaptırımları kaynaklı olarak Türkiye ile Rusya arasında para transferlerinde sıkıntı yaşanmasının etkili olduğunu da kaydetti.
Ünlühisarcıklı, “Türkiye bir kere prensip olarak tek taraflı yaptırımlara uyma konusunda kendisi zorunlu hissetmiyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) uyguladığı yaptırımlara Türkiye uyuyor. Geçmişte İran’a, Irak’a uygulanan yaptırımların Türkiye ekonomisine büyük zararı olmuştu. Türkiye kendi ekonomisini düşünmek zorunda olan bir ülke. Ama tabii Türkiye’den asıl beklenti Rusya’nın kendi askeri sanayisinde kullanabileceği yaptırım kapsamındaki ürünlerin Rusya’ya ulaşmasını engelleyecek politikalar izlemesi. ABD, bunu Türkiye’de artık bizzat hani tam saha markaj şeklinde Türk firmaları nezdinde zaten takip ediyor. Şu anda Türkiye ile Rusya arasında finansal transferler bile oldukça zora girmiş durumda. Yani Moskova ve Ankara buna bir çözüm arıyor ama bulabilmiş de değiller. Bana göre Putin’in Türkiye’ye planlanmış ziyaretinin ertelenmesinin sebepleri arasında bu da var” dedi.
“Trump döneminde yeniden al-ver ilişkisi olacak”
Dış Politika Enstitüsü Başkanı Bağcı’ya göre, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeniden Donald Trump başkanlığı dönemine girilirse ilişkilerdeki temel yaklaşım değişiklik gösterecek.
ABD’deki seçim atmosferi itibariyle Trump’ın Biden karşısında seçimi kazanacağı görüşünü paylaşan Bağcı, “Öyle gözüküyor ki, Donald Trump ikinci defa tekrar yönetime gelecek. Trump’ın yönetime gelmesi demek, Türkiye ile ABD arasında daha çok al-ver yaklaşımına dayalı bir ilişki olacak. Biden döneminde daha çok siyasal değerler üzerinden, işte demokratik ülke olup olmadığı yönündeki yorumlar da dahilinde, ilişkilere bir yaklaşım sergilendi. Mesela Türkiye, iki defa Joe Biden tarafından ‘demokratik ülkeler konferansı’ etkinliğine davet edilmedi. Donald Trump için böyle bir sorun olacağını düşünmüyorum” değerlendirmesini yaptı.
“İki ülke geç olmadan yeniden Ortadoğu’yu konuşmak zorunda”
GMF Ankara Ofisi Direktörü Ünlühisarcıklı’ya göre, ABD’deki başkanlık seçiminde geçen seferki gibi Türkiye gündem maddelerinden birisi olmayacak.
ABD açısından Türkiye’yle ilişkilerinde artık “jeopolitik zorunluluklar” bulunduğu görüşünü paylaşan Ünlühisarcıklı, iki ülke açısından da bölgesel gelişmeler odaklı yeni dönemde karşılıklı değerlendirme yapma zorunluluğu olacağını belirtti.
Ünlühisarcıklı, “Önümüzdeki seçimleri Trump’ın kazanması durumunda Irak ve Suriye’deki ABD kara kuvvetlerinin çok hızla geri çekilişini görebiliriz. Biden’ın kazanması durumunda biraz zaman alabilir ama unutmayalım ki, işte Biden da göreve geldikten hemen sonra Afganistan’daki kuvvetleri çekmişti. Bu tabii Türkiye açısından o zaman bir meydan okuma haline gelecek. Çünkü Türkiye, Irak ve Suriye politikasını Amerikan askeri varlığına bağlı bir senaryoya göre kalibre etmişti. Şimdi Amerikan askerleri yokluğunda belli meselelerle Türkiye belki de bazen tek başına baş etmek zorunda kalacak. Çünkü aynı yerde Rusya, İran gibi devlet aktörleri ile PKK, IŞİD gibi terör örgütleri de var ve burası Türkiye’nin çok yakın coğrafyası.Öte yandan, Amerika’nın kara birliklerini çekiyor olması bu bölgeyle artık ilgilenmediği anlamına da gelmeyecek. Dolayısıyla Türkiye ve ABD’nin oturup çok geç kalmadan, bu işi son dakikaya bırakmadan ABD’nin Ortadoğu’dan kara kuvvetlerini çekmesi durumunda nasıl işbirliği yapacaklarını konuşmaları gerekiyor” dedi.
İkili ticaret hacmiyle uluslararası başlıklar da gündemde olacak
Ayrıca diplomatik kaynaklarca paylaşılan bilgilere göre Fidan, Türkiye’nin ABD’nin en büyük LNG alıcısı olduğu anımsatılarak, enerji başlığı dahil olmak üzere ikili ekonomik ilişkileri geliştirme yaklaşımını ifade edecek.
Fidan, son iki yıldır 30 milyar doları seviyesindeki ikili ticaret hacmi için geçmişte konulmuş olan 100 milyar ticaret hacmi hedefini de yeniden hatırlatacak.
Uluslararası ilişkiler açısından ise kaynaklar, Fidan’ın kuşkusuz “İsrail’in Gazze’de uyguladığı katliamı durdurması, Gazze’de acil ve tam ateşkes sağlanması gerektiğini ve Birleşmiş Milletler’in öngördüğü şekilde iki devletli çözüm için harekete geçilmesini” de sıkça muhataplarına aktaracağını işaret etti.
Fidan’ın, Ukrayna-Rusya arasında ateşkes müzakerelerine dönülmesi ile Karadeniz’de Tahıl Girişimi’nin canlandırılmasını da muhataplarıyla değerlendireceği aktarıldı.