İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin yeniden adayı Ekrem İmamoğlu, seçime sayılı günler kala çalışmalarını sürdürüyor.
Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yeşilkaya ve Habertürk’ten Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, 4,5 yıl önce CHP’nin İstanbul İl binasının alınmasına ilişkin görüntülerin paylaşılması konusuna değinerek “Malzeme çıkartma çabası. Televizyonda konuşan gazeteciler ‘çok yeni görüntü’ dedi. Orada il yöneticisi var, onların beyanı var, il başkanlığının açıklaması var. O dönemin il başkan yardımcısı var. İl başkanının basın danışmanı var. Günün sonunda açıklamaları il başkanlığı yaptı. Beni ilgilendiren tarafı şu, bir binanın alınması meselesi yüzünden işi Ekrem İmamoğlu’na götürmek. İşi İBB’ye götürmek” dedi.
İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis üyemiz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü Başkanı. Bu konulara bu iktidar alıştırdı. Her seçim öncesi bir kumpas, bir iftira. 2019 yılında CHP İl binasının alınması üzerine bir görüntü. Sonuçta ben de sosyal medyadan gördüm ve sizin gibi ‘bu nedir’ dedim. Günün sonunda bir baktım, ‘kurultayda birilerine verilecek paraların görüntüsü’ şu, bu vs. Ramazan’ın ilk gününe 2019’undaki gibi seçimin iptal edilişi gibi hiç yakışmayan bir iş. 4,5 yıl önceki görüntüden malzeme çıkartma çabası. Televizyonda konuşan gazeteciler ‘çok yeni görüntü’ dedi. Orada il yöneticisi var, onların beyanı var, il başkanlığının açıklaması var. O dönemin il başkan yardımcısı var. İl başkanının basın danışmanı var. Günün sonunda açıklamaları il başkanlığı yaptı. Beni ilgilendiren tarafı şu, bir binanın alınması meselesi yüzünden işi Ekrem İmamoğlu’na götürmek. İşi İBB’ye götürmek.
“ADALET BAKANI İDDİANAME YAZAR GİBİ KONUŞTU”
Bir konu vardır, sorarsınız. Böyle bir yaftalamak, karalamak üzerine saldırı. ‘Bir şey bulduk Ekrem’e nasıl zarar veririz?’ diye girişim yapıldı. Ekrem İmamoğlu ile İBB ile bir ilgisi yok. Tabii bir iş öyle olmaması gerekirdi. Anlatılana göre o gün yapılan tapu işlemi var. İşlemde verilen kapora süreci var. Orası bir hukukçunun ofisi. Hukukçunun bunu servis etmesi meselesi var. Adalet Bakanı çıktı, iddianame yazar gibi konuştu. Bu işlerde en son Adalet Bakanı konuşur. Birkaç saat ara vermeden sağolsun iddianameyi yazdı. Orada tapu işlemi öncesi bir olay var. Usül açısından hatalı, eksik. Günün sonunda ben şurasındayım meselenin topyekün saldırı düzeni içerisinde Ekrem İmamoğlu’na bir leke sıçratalım. İl başkanı da süreci yeni öğrendi. Muhtemelen bu burada bitmez. Bir leke atıyorlar. Bizim hakkımızda dava açıldı, bekliyor duruyoruz. İstinafta yatıyor, bakalım hayırlısı.
“SAHA ŞU ANA KADARKİ EN POZİTİF SAHA”
Siyasete girdiğimden bu yana 15 seçimi gözlemledim. Kendi seçimim olarak 4. seçimim bu. Kendi namına şunu söyleyebilirim. 4 seçimim içerisindeki gördüğüm en pozitif saha. Vatandaşımız bütün kötülüklere rağmen, seçimi iptal etmelerine rağmen. Çaldı dediler çalan yok. Hırsız dediler hırsız yok. Terörist dediler bir tane yok. Buna rağmen seçim iptal edildi. Biz demokrasi tarihine geçen bir seçim daha yaşadık. Bu seçim benim 4 seçim içindeki en pozitif saha. En moral bulduğum sahayı yaşıyorum. Pazarlara çok spontane giriş yapıyorum. Arkadaşlara diyorum ki ‘gideceğimiz ilçelere bile ilçe başkanının, adayın bile haberi olmasın’. Bir pazara çat diye sokak arasından giriyoruz. Bir tarafa başlıyoruz yürümeye. Pazar ziyaretlerim 1-1,5 saat sürüyor. Allahıma şükürler olsun en organik sınav yeri. Çok gururluyum. Milletimize güzel şeyler hissettirmişiz. Bir aşama sonrası için bundan sonraki sorumluluğumun daha büyük olduğunu hissettiriyor. Ona da hazırım.
“POLEMİKLER HER SEÇİMİN SOSUDUR”
Polemikler her seçimin bir sosudur. Önemli olan polemiğin makul seviyede olabilmesidir. Anlamsız, can yakıcı gereksiz şeyler olsa da genel anlamda benim için çok kötü ortam değil. Şu anda tematik sunumlarımızı yapıyoruz. Bugün ulaşımla ilgili yaptık. Birinci sıraya bu seçimde önümüzdeki 5 yılın hatta daha sonraki yılların öncüsü olacak bütün konularla alakalı projelerini ya da hazırlıklarını sunan süreç ortaya koyuyoruz. En yakın rakibimizin bizim projelerimizi okuması da açıkçası bizim için keyif. Öylesine projelerimiz halkçı, insanları için, ihtiyaçları için statüde ve akışta ki, temel projelerini bile unuttular. Mesela Kanalistanbul’u ağızlarına alamıyorlar. Sanırsınız ki lillahil Fatiha. Düne kadar ‘yapacağız’ diye hırslı açıklamaların yanısıra bu seçimde unuttular. Genel seçimde de unuttular. Biz bu işin İstanbul için trajik sona doğru gidiş olduğunu anlattık. Halk zaten Kanalistanbul’un ne olduğunu bilmiyordu, öğrendi. Yüzde 70’in üstündeki insanımız ‘hayır kardeşim Kanalistanbul işine karşıyım’ dedi. Şimdi adını alamıyorlar ağızlarına. Milletin gündeminde olmayan en yuvarlak en vasat tarifler.
“PROJELERİN BÜYÜK KISMI HAYATA GEÇTİ”
Her proje net. Yok öyle uydurma. 650 bin konut yapacağım vs. Bugüne kadar yapamadığınız, yanına bile yaklaştığınız kavramlar zaten proje değil. Makul projeler zaten bizim açıklamalarımız. Biz söylediğimiz projelerin büyük kısmını harekete geçirdik. Yüzde 80’ler civarında diyordum ama. Biz 150 kreş hedefliyorduk, 100 tanesini bitirdik. 50’si devam ediyor. 200 hedef koyduk. Bunları eksik yaptık kavramına katmıyorum. Anne kart, halk süt bir sürü projemizin tamamı. Dediğimiz işlerin gerçekten yüzde 20’si, yüzde 15’i başlayamamıştır, engelleri vardır. Parasını bulduk, Sefaköy-Beylikdüzü metro hattı. 18 ay önce ihaleye çıkardık. 550 milyon Euro. Fonu bulmuşuz. Avrupa’da Fransız Kalkanı Bankası, Avrupa’da Yatırım ve Kalkınma Bankası ile protokolümüz var. Yazık, ayıp günah. 10-12 yıllık borçlanmalar. Biz onu aldıktan sonra ki yaklaşık 1 milyar Euro’ya yakın. Bakanlıktan onay çıkmış, sadece Cumhurbaşkanı imzasıyla yatırım planına alınmadığı için bekliyor. Beni en çok üzen işlerden bir tanesi odur. Beni en çok üzen budur. Bunun adı yatırım planına alınması. Plana alındığı anda sizin yurtdışındaki finans kuruluşuna atma yetkisi oluşuyor. Bize kefil değil, Hazine garantisi falan değil. Kuzeyde TEM Otoyolu’nda, ikinci bölümde, ikinci bir lineer yapılanma var. D-100 karayolu, üzücüdür ki TEM de caddeye dönüştü. Bu yoğun, düzensiz kentsel gelişmeyle ya da kentleşememe ile ilgili problem. Bu işi yaparız diye göreve gelir gelmez bir çalışma yapmıştık. 1-1,5 yıl sonra yapılan çalışmalar önümüze Hızray diye çağın en önemli projesini koydu. Hızray şu anda Sabiha Gökçen-Beylikdüzü’nü bağlayan, TEM bölgesini içine alan, 170 km. hızıyla 55 dakikada ulaşan, 13 metro durağı olan muazzam hızlı tren. 1,5 milyonu taşıyan bir tren. Bu Londra’da var, Paris’te var. Aynı şekilde Moskova’da yapılıyor. Hızray projesinin bakanlığa sunumu yapıldı gayet beğenildi. Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere’ye varıncaya kadar görücüye çıkardık. Tarihin en mega işi İstanbul açısından. Şu anda ‘park et devam et’ sürecini başlattık. İstediğimiz kapasitede olmadı ama var mı var. 50 binden fazla otopark yaptık. Biz büyükşehir belediyesini devraldıktan sonra işletmesi İSPARK’ta olan binlerce otopark sözleşmesi ilçe belediyeleri tarafından iptal edildi. İşletmelerin çoğu ilçe belediyelerine devredildi. Bu konuda devletin bazı kurumlarına ait sözleşmeler de iptal edildi. Bize kamu bankalarında olduğu gibi bu alanda garip muameleye tabi tutulduk ama hepsini aşacağız, öğreteceğiz. Evlilik desteğimiz var. Her ilçede hemen hemen evlilik desteğimizden çok insan faydalandı. O desteğimizi ciddi anlamda artırdık. 30 bin lira destek projesini açıkladık. Daha önce belediyelere verilmiş olmasına rağmen tıp merkezini Esenyurt’ta açmak istedik, Sağlık Bakanlığı onay vermedi. Hatta bir iki yerde başvurumuza cevap bile verilmedi.
“100 BİN KONUT 5 SENE İÇİN BÜYÜK BİR HAMLEDİR”
100 bin konut vaadimiz yok. 100 bin konut tamamen uydurma. 100 bin konut meselesi Meclis’te yaptığım konuşmadan alıntılandı. Bir seferberlik duygusu içerisinde, çok hızlıca, konuşmada sayın Kurum’a bakanlık ziyaretinden bahsediyorum. 100 bin konutun İstanbul’da güçlendirilmesini sağlamamız gerekir diye düşünüyorum. Bunu aldılar 100 bin konut, 100 bin konut. Bizim 10 bin konut vaadimiz var. Söylediğimiz her işi ya başardık ya devam ediyoruz. İstanbul’da derdi olmayan ‘şu kadar konut yaptık’ der ama hayatta öyle bir başarısı yoktur. 650 bin konut vaat etti değil mi aday? Bir yayında gördüm, Esenler Belediye Başkanı ‘niye garipsiyorlar ki, yapılır’ dedi. 650 bin yapılır dedi. TOKİ’nin ne kadar iş yaptığını biliyor musunuz İstanbul’da. 2002-2023’de tamamlanan 61 bin konut. 5 yılda TOKİ’nin İstanbul’da yaptığı konut sayısı 8 bin 500. 5 yıldaki yıllık performansı 2800. İlçe belediyeleri onlarda, iktidar onlarda.
“650 BİN KONUT YAPMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Yıllık performansı bu. 650 bin konut dediğiniz şey Türkiye’nin hane konut ortalaması 3 küsür kişi. Çarptığınızda 2 milyonun üzerinde insan. 2 milyonun üzerinde insan İstanbul’a gelecek, yaşayacak ya da artacak. Gerçekten uydurma, tamamen insanların algısına oynayan bir düzen diyorum. 650 bin konutun sınıfı önemli. Güçlendirecek misiniz, yıkıp yapacak mısınız, rezerv alanlarına konut mu yapacaksınız? Bu konuda 30 yıla yakın, doğduğum doğalı, o insanların taleplerinin karşılık bulduğu içinde olan bir insanım. Seferberlik dediğinizin tasarlanması 2 sene. 100 bin konut büyük bir hamledir. 5 sene için. Ciddi bir iştir. Bahsettiğim şey, kent içindeki depremde mücadele eden insanların iyileştirilmiş yapılara kavuşturulması meselesi. Yoksa aç askeri alanı yap lüks konut, satarsan satarsın, satmazsa dursun. Bomboş askeri alanı riskli alan ediyor, anlamsız yerleri riskli alan ilan ediyor. Gecekondu alanları zaten yapılaşma düzeneği üzerinden dönüştürülür. Sınavını iyi veremedi Şehircilik Bakanlığı. TOKİ iyi veremedi. Biz elimizden geleni yaptık.
“İSTANBUL’UN CİDDİ PLAN VE TAPU SORUNU VAR”
Depremle mücadeleyi sadece kentsel dönüşüm olarak da ele alamazsınız. Viyadüklerin iyileştirilmesi, İSKİ, İGDAŞ’ın altyapılarını yapmak, yaya geçitlerinde iyileştirme depremle olan mücadelenizin önemli parçası. İstanbul’un yıllarca yapılan mikro bölgeleme çalışmaları vardır. İstanbul’un hem yapısal hem zeminle ilgili programlamak. Bu aslında İstanbul’da depremle mücadelede en önemli verinin tabanıdır. İstanbul’un ciddi plan ve tapu sorunu var. Planı yoksa yıkamıyorsun, tapusu yoksa hiçbir şey yapamıyorsun. İstanbul’da tapu sorununa çözüm getiren yönetim olduk biz.
“39 İLÇENİN TAMAMINDA BÖLGE PLANINDA BAŞARI ELDE ETTİK”
90’dan fazla bölgenin nazım imar planını bitirdik. 39 ilçenin tamamında bölge planında başarı elde ettik. Oybirliği ile çıkarttık. Bunları çıkartmak büyük marifet. Şeffaflıkla yaptık. Mahallenin insanları, muhtarları işin içine kattık. Plan süreçlerini bütünlüklü şekilde yaptık. İBB tarihinde bu kadar bölge planı 5 yıl içinde çıkartılamamıştır. Sizin 5 katlı binanınız var. Ama yeni plan 3 kat gösteriyor. 2 kat gitmiş. Zeminde de probleminiz yok. Ama plan geçerken mağdur edilmişsiniz. Yaşıyorum ben bunu şikayet olarak. O zaman insanlara şu hakkı verelim. Planı var, ruhsatı var, binayı yapmış, yıkıp yapacak. 39 ilçenin tamamında bu hakkın insanlara verilmesini sağladık. Bu seferberliği sağlıyor. Avcılar gibi kritik ilçelerde planı çıkarttık. Avcılar’da 16-17 bin konut kentsel dönüşüme girdi ve binalarını yeniledi.
“EN BÜYÜK SORUN YETKİSİZ YETKİLİLER”
Sayın Kurum’un yüzüne söyledim. Sayın Özhaseki’ye gittim. Sayın Kurum adım bile atamadı. Sayın Özhaseki de ‘tamam’ dedi. Hatta şunu dedim, ‘İstanbul’da bütünlüklü seferberlik uygulayacak konsey, kurum, başkanlık diyebiliriz bir işi acilen kurmalıyız’ dedim. Senin askeri bölgenin karşısında Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Esenler var. Bir arka planına gidin Zeytinburnu var. Sen burayı Esenler’e verdin. Bu olmaz. Bir başkanlık kurulsun herkes onun içinde olsun siz yönetin, dedim Bakanlığa. Sigorta meselesi depremde mücadelede tartışılır hale geldi. Böyle bir öneride bulunduk kendisine. Sayın Kurum sadece dinledi. Sayın Özhaseki hararetle karşıladı. ‘Bu işte yürüyebiliriz’ dedi. Biz de kendisine ‘memnuniyet duyarız, biz de işin içinde oluruz’ dedim. Sonra bizden habersiz bir taslak çıktı Meclis’e gitti onaylandı. Depremin 1. yılında hak sahiplerine teslim edilen konut sayısı 46 bin. Cumhurbaşkanı 319 bin vaat etmişti. Keşke 319 bin yapılsın, ben mutlu olurum. Türkiye’de bu meseleyi sayılar üzerinden yönetirsek olmaz. Mantalite bir sistem kurulduğu takdirde meseleyi yönetebiliriz. En büyük sorun yetkisiz yetkililer. İBB kimin? Milletin. Mesele ‘Ekrem İmamoğlu yapmasın, o yapsın’ oluyor. Beylikdüzü’nde 1300 konutun anahtarını dağıtacağım. Tam 9 yıl oldu.
“NİTELİK VE NİCELİK MESELESİ ÖNEMLİ”
Fatih Belediyesi en uyumlu çalıştığımız, her konuda masada teknik arkadaşların çözdüğü belediyelerden bir tanesi. Tartıştığımız meseleler de var. Tuzla Belediye Başkanı bizim temel atmamızı sabote etmeye kalktı. Tuzla Belediye Başkanı, millet seçmiştir, saygı duyuyorum. Son 5 yılını Ekrem İmamoğlu’yla mücadele ederek bir yere gelebilir miyim diyerek heba etmiştir. Meclis’te çoğunluğumuz var İBB’nin ilçemizde kültür merkezimiz var. Oy çokluğuyla vermemek için direndik. Böyle 100’e yakın yer var. ‘O zaman gelin Saraçhane’deki binamızı da alın’ yani. Nitelik ve nicelik meselesi önemli. İBB’de borçlanmanın sıfır olduğu yıl var biliyor musunuz? Bütçede borçlanmadan Türkiye’de işini yöneten belediye yok denecek kadar az. Bütçenin kabul edilmesi belediyenin borçlanması anlamına gelmiyor. Bütçede kabul edilen borçlanmanın bazı yıllarda yüzde 20’sine, bazı yıllarda 30, bazı yıllarda 0 borçlanma verdiler. Biz ona rağmen şehrin bütçesini yönettik ve bu işleri başardık.
“2 BİN 200 SOSYAL KONUT BİTİRDİK”
16 farklı noktada 12 bin konut tamamlıyoruz. 12 bin konuta ulaşıyoruz. 2200 sosyal konut bitirdik. Çok başarılı gidiyordu aslında. Asgari ücretten daha düşük ve sabitle insanları ev sahibi yapmak. Tuzla’daki yapılar öyle. İzmit’te yaptık, Silivri’de yaptık. Ne yazık ki ülkenin yüksek enflasyonu bizi perişan ettik. Sabit taksit açıklayamaz olduk. Sabit taksitle ilk kez kurum olarak sosyal konut yapan kurumuz biz. Bizim sosyal konut verdiğimiz insanlar bize nasıl dua ediyor biliyor musunuz? Sonra yüksek enflasyon. Böyle olunca yüklenici firmalarla öyle bir statüyü geliştirme sıkıntısı yaşadık. Ekonomi biraz normalleşebilse biz sosyal konutta çağır açarız.
“BU AY 1250 KONUTUN TEMELİNİ ATTIK”
Bu ayın içerisinde bile 1250 konutun daha temelini attık. Rezerv konutlar üreteceğiz. 5951 konutun inşaatına devam ediyoruz. Bu dönemde yaptığımız birçok önemli işler. Bizi masaya katmıyor meselesinde katıyormuş gibi oluyoruz. Katılıyoruz ama bizim gidip ısrarımızla, sonuçta biz yokuz. Ben demiyorum ki Ekrem İmamoğlu A’dan Z’ye bir şey tarifledi hepsi doğru. Hepsi doğru olmaz tabii. Deprem Konseyi, Deprem Başkanlığı dediğim İstanbul’a dair sürecin özgün olması lazım. Dönüp de bakanlığa sen sorumlusun demiyorum; çözemezsin diyorum. Bu iş topyekün çözülür. İstanbul’da 150 bin bina riskli ise. 99 depreminden bu yana bir sürü iş yapıldı. Yanlışlar da yapıldı. Bu işi başka sayfaya çevirmemiz lazım. Benim anlattığım özgün sayfa.
“BANKALAR KİPTAŞ’LA ÇALIŞMIYOR”
Kayınpederimin evi Üsküdar’da. ‘Taşınacaksın, bu bina sıkıntılı’ dedim. O binada 20 küsur daire. Uzlaşmaları 3,5-4 sene sürdü. Biz ne yaptık? İstanbul Yenileniyor programını KİPTAŞ üzerinden açıkladık. Bir uyumsuzluk varsa oraya temas edelim diye. İstanbul’un her noktasından talep topladık. İnsanı ilgilendiren noktada başlamaya hazırız. Finansmana birazcık destek. Bankalar KİPTAŞ’la çalışmıyor. İller Bankası belediyelere yardımcı olur. Dünya Bankası’ndan buraya fon geldi. Hala kaldırmamışlar. İlleri yazıyor. Biz bunu talep ettik, bize vermediler. İller Bankası 2009-2019 toplam 946 milyon 554 bin dolar verildi. Kamu bankalarından 677 milyon 458 bin dolar verildi. Toplam 1 milyar 624 milyon dolar verildi. Bize ne kadar verildi; sıfır. Dünya Bankası’ndan gelen fonu bile vermediler. 2019-2024 İller Bankası’nın kaynağı büyük oranda belediyelerin ödeneğinden kesilen paralar. Bizden 6 milyar kesildi. Buna rağmen sıfır. Bir kamu bankası kefilsiz 750 milyon lira ayıplı bir suçtan gayrimeşru adama veriyor. KİPTAŞ, Türkiye’nin en itibarlı, şehircilik şirketine 1 lira kredi vermiyor. Biz o krediyi nerede kullanacağız? Sizin evinizi yenilemekte. Birisi sokakta binalarında uyuşamıyor mu, KİPTAŞ araya giriyor mu, bunu yapacaksınız dedim. İstanbul yenileniyor. İnanılmaz tuttu. İnsanlar kuyrukta, sırada. Bu beni o kadar mutlu ediyor ki.
“BÜYÜK BİR KAMU ZARARI”
5 yılda baraj güçlendirme meselesi var. Pabuçdere, Kazandere, Terkos, Elmalı barajlarının güçlendirme meselesi var. Melen rezaleti yaşanıyor bu ülkede. 2016’da Melen bitecekti. Aralık ayının şu saatinde açılışını yapacağız diye geçmiş dönem Tarım ve Orman Bakanı açıklama yaptı. Şu anda ortada bir mezar var. Bir baraj var, gövde çatlak. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Çatlak olduğunu sayın Cumhurbaşkanı bile benden öğrendi. Seçim bitti. Melen ne durumda dedim. Önce bizi içeri almamaya kalktılar. Gittik, malın sahibiyiz. Gövdemi sokacağım kadar baraj çatlamış. Yanlış proje. Yanlış statik. Zemin uygulamaları yapılmamış. Şimdi çözüm bulunamıyor, çöp. Müteahhit firma ‘bu proje yanlış, yapılamamış’. DSİ ‘hayır yapacaksın, doğrusu bu’ demiş. Günün sonunda orada bir çöp var. İnanın şu anda o sefillik. Ağızlarına alamıyorlar, aynı Kanalistanbul gibi. İnanın 20 milyarımız çöp oldu. Melen’in hikayesi 1989’a gider. Hem orada muazzam bir havzayı koruyor. Biz orada havza yatırımlarına devam ediyoruz. İSKİ yatırımlarına devam ediyoruz. Sahanın atık sularının toplanmasını İSKİ yapıyor, barajı DSİ yapıyor, İSKİ’ye devrediyor. O kadar büyük zararı var ki. Büyük bir kamu zararı. Çıt yok.
“10 ÖNCELİKLİ ALANDA 125 BİN KONUTTA PLANLI DÖNÜŞÜM BAŞLAYACAK”
En eski hattı vardır İstanbul’un M1 hattı. Güçlendiriyoruz. 2024-2029 arası 2/3 uzlaşma sağladığımız yerinde tam 22 bin konutu dönüştüreceğiz. Adresi, apartmanı belli. KİPTAŞ yapacak. Yıllardır çözümsüz kalan Karanfilköy’e başladık. 10 öncelikli alanda 125 bin konutta planlı dönüşüm başlayacak. Çalışmalarımızı önümüzdeki meclis döneminde hızla yapacağız. Ekrem İmamoğlu olarak oy istiyorum. Ama bizim mecliste de güçlendirmelerini istiyoruz. 125 bin konutta dönüşümün önünü açacağız.
“KİRA DESTEĞİ VEREN İLK BELEDİYE BİZİZ”
İstanbul Yenileniyor kapsamında 50 bin riskli konutun inşaat maliyetlerinin yüzde 60’ını biz karşılayacağız. Dar gelirli vatandaşlarımız için. Bütün finansman koşullarının sunumlarını dinledim. Bu kriteri tek bir emekli maaşıyla dönüşmek istiyor ama dönüşemiyor onun da yüzde 65’ini karşılayacağız. Dönüşüme giren emekli için yüzde 65’ini biz karşılayacağız. Kira desteği veren ilk belediye biziz. 7 bin 500 liraya çıkarttık. Emeklilere o maaşın reva görülmesi ayrı trajik konu. 9 bin liraya emekliye kira desteğini biz veriyoruz. Devletten 4 bin 500 lira alıyor. Aslında bakanlığın işine destek oluyoruz. Anlattığım seferberlik bu. Emekli meselesi çok önemli. Emeklinin geçen çok güzel lafı oldu ‘Ben çalışırken 5 çocuğuma 5 ev yaptım. Şimdi emekli oldum, devlet beni 5 çocuğuma muhtaç etti devlet’ dedi. Bu baba için çok ağır bir şeydir. Ben üç nesildir iş yaşamı bu işlerle ilgili aileyim. 70-80’li yıllarda hatta içinde olduğum 90’lı yıllarda millet babama gelirdi ‘Hasan abi ev alacağız ama emekli ikramiyemiz var, o gün ödesek sizden şu parayı alabilir miyiz’ diye pazarlık ederlerdi. Emekli ikramiyesiyle.
“ÖZ KAYNAĞIMIZLA BAŞLATTIK VE BİTİRDİK”
Bizden önce 125.1 kilometre yapılmıştı, 25 yılda. Sayın Dalan’ın döneminde başlayan sayın Sözen’in döneminde bitmiş olanı var. Biz bu hafta Eyüpsultan-Bayrampaşa hattını ihale ettik. Şantiye girdi. Diyelim ki, gene biz kazanacağız Allah’ın izniyle. Başka birisi geldi diyelim. Şimdi ‘ihaleyi ben yaptım’ olur mu? 2019 yılında devraldığımızda 10 metro hattının tamamında çalışma yoktu. 1 Temmuz’da koltuğa oturduk. Devlette devamlılık esas ise gürül gürül işleyen şantiyeler olurdu. Duruyordu. Mahmutbey-Esenyurt yüzde 0. Yüzde 40’a geldi seviyesi. Mesela bu hafta sonu açacağımız Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli. 6,5 kilometresini bitirdik. Yüzde 4 dediğin şantiye kurulmuş. Niye yapılamamış 2016’dan beri. Finansmanı, kaynağı yok. Dudullu-Bostancı trajik durum. Yüzde 58 bitti. Uluslararası finans kuruluşları oraya para veremiyordu. Biz burayı öz kaynağımızla başlattık ve bitirdik.
“SADECE DÖVİZ KURUNUN BİZE MALİYETİ 70 MİLYAR LİRA OLDU”
8 adım atmak vasatlık. Dersine hiç çalışmamış. İstanbul’la alakası yok. Ataköy-İkitelli’yi devraldık, yüzde 100’ünü bitirdik. Pelin hanım doçent. Japonya’dan geldi. Orhan Bey’le beraber. ‘Başkanım zor durumdayız, şantiyeler durmuş’ dediler. Bazı tünellerde betonu dökülmemiş. 40 noktada firmaları seferber ettik hızlıca. Pendik-Kaynarca-Tuzla hattı şantiye bile kurulmamış. Sadece ihalesi var. Biz başlattık. Yüzde 70’e geldi. Bu sene içinde açıyoruz. Sultanbeyli-Samandıra’ya kadar açıyoruz. 10 yıl içinde 1.6 milyar Euro metrolara finans sağladık. Biz bu dönemde 10 metroyu yaptık. Yüzde 500 artan bir döviz kuru, enflasyon, TEFE, TÜFE farkı. Sadece döviz kurunun bize maliyeti 70 milyar lira oldu. Pandemi, döviz artışı, enflasyon, faiz. 1 lira devletten yok bu işleri başarmış. Hak hukuk meselesi. Çıkmışsın 8 adım atıyorsun. Metro meselesinde anlattım. Bir gelecek projeksiyonumuz var. Bu şehrin 650 kilometreye ulaşmasını istiyoruz. Gayrettepe-İstanbul Havalimanı açıldı değil mi? Halkalı-İstanbul Havalimanı yapılıyor. İkisinin maliyeti 3,5 milyar Euro. Biz 10 tane metronun 6’sında açılışlar yaptık, harcadığımız para ortada. Şehirde soluklanmayı biz sağladık. Fikirtepe gibi saçma sapan sahalar değil, Kanalistanbul değil. 6-7 saat metro macerasını anlatırım size. Yarın Ataköy’de metro durağında açacağımız teknoloji merkezini gelin görün. İki istasyonda kent lokantasını açıyoruz. Bu şehrin adayı kent lokantasının önemini kavrayamamış.
“HERKESİN DUYGULARINI ALIYORUZ, GÖZLEMLİYORUZ”
Ben görüşümü söyledim. Bir yargı değil ki bu. Böyle bir hakkım yok, haddim de değil. Burcu Hanım iki gün sonra ‘sözlerim yanlış anlaşıldı, tabii ki kapım herkese açıktır’ dedi. Elbette bizim temsil ettiğimiz bir misyon var. Herkesin duygularını alıyoruz, gözlemliyoruz. Söylediğiniz söz ve yaptığınız eylem İstanbul’u bağlar. İstanbul’da yaptığınız Türkiye’yi bağlar. Sayın Yavaş ‘sevseniz de sevmeseniz de her vatandaşa kapınız açıktır’ dedi. Ben ‘bir belediye vatandaşı sevip sevmeme hakkı değildir’ dedim. Belediye başkanının yetkisinde değildir kapıyı kapatmak veya açmak. Kanunda da böyledir. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Meclis’in kültürü de böyledir. Çanakkale, İstiklal Savaşı, bağımsızlık mücadelemiz de aynı kavramlarla bütündür. 86 milyon insanımızı zaten birileri ayrıştırmak istiyor. Biz bunu yapmayız, yapmamalıyız. Bu ülkenin birliğe, beraberliğe, kardeşliğe muhtaç olduğu dönemdeyiz. Biz onun çimentosu olmak zorundayız. Benimki bir görüştür, sağolsun Burcu Hanım iki gün sonra ifadesinin öyle olmadığını söyledi.
“BEN DAVET ETTİM, O TOPLANTILARA KATILMADI”
Kurultay sürecinin daha doğrusu değişimle ilgili kavramın ilk seslendirişini sahibiyim. Günün sonunda herkesin etkisi, tesiri olmuştur ve bir karar çıkmıştır. Önceki dönem genel başkanıma da minnet, saygı duygularım en üst seviyededir, hiç azalmaz. Davetlerimiz oldu kendisine, protokol şeklinde. Ben davet ettim. O toplantılara katılmadı. Ama biz gerektiğinde görüşeceğimize inanıyorum.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***