XARPÊT – Günümüzün “Çağdaş Kawa”sı olarak nitelendirilen Mazlum Doğan’ı anlatan abla Serap Doğan, “Onlar cezaevinde Kürtlüğü bitirmek istiyorlardı. Ama Mazlum bunu durdurdu” dedi.
Mezopotamya halkları için diriliş ve direnişi ifade eden 21 Mart Newroz Bayramı’na sayılı günler kaldı. “Rabe dema azadî û serkeftinê ye” şiarıyla yapılacak kutlamaların startı, bugün Xarpêt’in Dep (Karakoçan) ilçesinde verilecek. Newroz startının verileceği Dep ilçesi, 21 Mart 1982 yılında bedenini ateşe veren PKK’nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan’nın memleketi. Bu açıdan startın buradan verilmesi ayrı bir anlam taşıyor.
DİRENİŞİN SEMBOLÜ OLDU
Doğan, 1956 yılında Dêrsim’in Mêzgêr (Mazgirt) ilçesinin Goman (Yaşaroğlu) köyüne bağlı Seyidan (Bütünlük) mezrasında doğdu. Doğan’ın ailesi, çocuklarının okuyabilmesi için Mêzgêr’den Xarpêt’in Dep (Karaçoban) ilçesine göç etti. Daha ortaokuldayken siyasete ilgi duymaya başlayan Doğan, Dep ilçesinde dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e karşı yaptığı protestoda ilk kez gözaltına alındı. Birkaç günlük gözaltı sonrası serbest bırakılan Doğan, Dêrsim’de okurken işkence gördü ve okuldan uzaklaştırıldı.
Ailesinin girişimleriyle tekrardan okula alınan Doğan, daha sonra Balıkesir-Savaştepe Öğretmen Okulu’na sürgün edildi. Mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nü kazanan Doğan, 1977 yılında daha ikinci sınıftayken üniversiteyi bırakıp PKK’ye katıldı. Doğan, 1979 yılının Kasım ayında Riha ile Mêrdin arasında taksi ile yolculuk yaparken yakalandı. Ardından insanlık dışı işkencelerle hafızalara kazınan Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ne götürüldü. Arkadaşlarıyla birlikte ağır işkencelere maruz kalan Doğan, “Teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür” diyerek, 21 Mart 1982’de 3 kibrit çöpüyle bedenini ateşe verdi. Doğan, direnişiyle sonraki süreçte günümüzün “Çağdaş Kawa”sı olarak nitelendirilmeye başlandı.
MÜCADELEYE ORTAOKULDA BAŞLADI
Serap Doğan, kardeşi Mazlum’un yaşamı ve mücadelesini anlattı. Abla Doğan, kardeşinin ortaokulda mücadeleye başladığını ve öğrenim gördüğü dönemlerde mücadeleden kopmadığını söyledi. Abla Doğan, tutukluluk sürecinde görmeye gittiği kardeşinin sürekli cezaevinde yaşanan işkenceleri anlattığına işaret ederek, “Biz görüşe gittiğimiz için de işkence görüyorlardı. Ama buna rağmen görüşe çıkıyorlardı” dedi.
Kendisinin de 90 gün gözaltında kaldığını aktaran abla Doğan, yapılan işkencelere bizzat tanıklık yaptığını söyledi. Doğan, “Beraber (Mazlum ile) mahkemeye gittikten sonra bizi işkencehaneye götürdüler. Bize işkence yapmadılar ama Mazlum’a ve arkadaşlara işkence yaptılar. Birini merdivenlerden atmışlardı. Erkan Uzun’du galiba. 40 kişi başına yüklenmiş annesinin gözü önünde işkence yapıyordu” diye kaydetti.
MAZLUM DOĞAN’IN CEZAEVİ DURUŞU
Doğan, cezaevi ziyaretlerinde kardeşine “Kalk diyorlarsa kalk, ne var bunda? Niye bu kadar hakarete maruz kalacaksınız?” dediklerini ancak kardeşinin bu sözlere karşı çıktığını söyledi. Doğan, “O da ‘Sizin bildiğiniz gibi değil. Bugün bize ‘kalk’ derler yarın başka şeyler söylerler, bunların isteklerinin sonu gelmez. Biz de bunu kabul edemeyiz, ret ediyoruz’ derdi. Aynı şekilde Hayri Durmuş’un amcası da ona öyle söylemiş. O da sinirlenmiş, ‘Bunun için geldiysen hiç gelme, çık git’ demişti. Mazlum bize kızmadı ama durumu anlatmaya çalıştı. Biz ona ‘Bak sen olmazsan biz yaşayamayız’ dedik. O da bize ‘Siz 5-6 kişisiniz ama milyonlarca Kürt var. Kürtleri bir tarafa bırakıp, sizin için düşmana evet diyemem’ yanıtını verdi” sözleriyle cezaevlerinde yaşadıkları diyalogu anlattı.
‘ONUNLA GURUR DUYUYORUZ’
Kardeşinin bir görüşte kendilerine “Kurtuluşumuzu istiyorsanız bizim çoğalmamız lazım. Gerçekleri, haklılığımızı halka anlatın” dediğini paylaşan Doğan, 3 kibritle yapılan eylem sonrası kardeşinin tüm dünyada tanınır hale geldiğini söyledi. Doğan, “Hatta bana gözaltında polisler de söylemişti, ‘Mazlum’u dünya tanıyor’ diye. Mazlum bunların olacağını biliyordu. Onu vazgeçirmeye çalışanlara ‘Kürt halkı, mücadele edenleri tarihe altın harflerle yazacak, göreceksiniz’ diyordu. Bu kadar büyük bir direniş gösterip gidişata karşı durduğu ve yaptığı eylem için onunla gurur duyuyoruz. Ama bazen keşke onlar da yaşasaydı da mücadelenin nereye kadar geldiğini görebilseydiler” ifadelerini kullandı.
‘MÜCADELELERİYLE AYAKTA KALDIM’
Kardeşinin verdiği mücadelenin kendisini ayakta tuttuğunu vurgulayan Doğan, “Bir dönem çok üzülüyordum. Mazlum, özellikle Delil’i (kardeşi) göremeden tutuklandı. Sonra kendi kendime ağlayacağıma mücadeleye katılıp, bir şeyler yapmalıyım dedim. Mazlum da Delil de böyle yapmamı isterdi. Başka şekilde de yaşamlarını yitirebilirlerdi ama onlar gülerek ve sevinerek bu mücadelede yaşamlarını kaybettiler. Cezaevinde Kürtlüğü bitirmek, en az 20 yıl geriye götürmek istiyorlardı. Ama Mazlum bunu durdurdu. Bu konuda kendisine minnettarız. Sadece benim kardeşim değil, herkesin kardeşi. Onlar için her şey az kalır, onlar bizim için kendilerini feda ettiler” diye konuştu.
Doğan, kardeşinin Newroz ile sembolleşen bir isim olduğuna işaret ederek, bu nedeniyle kutlamaların mümkün olduğunca görkemli ve coşkulu geçmesi gerektiğini kaydetti. Doğan, cezaevlerindeki açlık grevi eylemlerine işaret ederek, “Uzun süredir cezaevinde kalan arkadaşlar var. Hakikaten cezaevlerinin koşulları hiç kolay değil. Siyasi tutsaklar için çok daha zor. Bizim yapmamız gerekip de yapamadığımızı cezaevlerindekiler yapıyor. Oysa bizlerin bunları yapması gerekirdi. Herkes cezaevlerindeki direnişin yanında olmalı.”
MA / Şilan Çil
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***