M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
31 Mart yerel seçimlerinde kimin kazanacağı ya da kaybedeceğine ilişkin öngörüleri, anket firmalarına bırakıp, 1 Nisan 2024’ten itibaren neler olacağına yoğunlaşmak çok daha doğru bir yaklaşım olacak. Esas itibariyle seçim sonrasında ne olacağını da önümüzdeki iki haftalık sürenin belirleyecek olması bilinen bir gerçek.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 31 Mart’ta sandıktan hezimetle çıkmaya asla izin vermez. Ya seçmenin oyunu alarak ya da sandıkta yapılacak bir takım manipülasyonlarla “hezimet” tarzı bir sonuç çıkmasına engel olur.
Beştepe Sarayı ekibinin seçimden önce neler yapabileceğinin en somut açıklamasını 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesi AK Parti’nin akıl hocalarından eski milletvekili Şevki Yılmaz yapmıştı. 28 Şubat’ın ateşleyici isimlerinden olan Yılmaz, seçimi kazanmak için Hazine’de bulunduğu söylenen 700 ton altının harcanmasını istemişti. Gerekçesi, “Bu kadar altının hırsızlara mı bırakılacağı!” mantığına dayanıyordu.
Şevki Yılmaz’ın söylediği seçim öncesi yapılacaklara ilişkin bir fikir veriyor. Sandık aşamasında neler yapılabileceğini, “trafoya kedi girmesi” benzeri olaylarla yaşadık. Seçim sonrasına ilişkin yapılacaklar ise 31 Mart seçimlerinde daha belirginleşmiş olacak.
KAYYIM ATAMASI YERİNE BULUNAN FORMÜL
AK Parti, uzunca süre bugünkü DEM Parti selefi olan partilerin kazandığı belediyelerde sudan bahanelerle yönetime el koyma yoluna gitti. 1994’te İBB Başkanı seçilen Erdoğan, takip eden yıllarda kendisi görevden alınınca kıyameti koparmıştı. Kamuoyu da o dönemde seçilen bir başkanın görevine son verilmesinden dolayı Erdoğan’a büyük destek verdi. Ne var ki aynı Erdoğan, özellikle Tek Adam olduktan sonra DEM Partili başkanlara verilen oyları yok saydı ve bir bahane bulup bunları görevden almayı, kendisine görev saydı.
Özellikle yereldeki AK Partililer, kayyım atamalarının olumsuz sonuçlar doğurduğu görüşünü dile getiriyor. Kayyum olarak atanan kaymakam ve valilerin yaptıkları israf, yolsuzluk ve şatafat AK Parti tabanında bile tepki görmüş durumda.
Beştepe Sarayı’nın yeni dönemde, DEM Partili belediyeleri potansiyel kayyım atanacak yerler olarak görmeyecek. Yerel seçimler sonrasında oluşacak belediye yönetimlerine kayyum atanmayacağı görüşü yalnız DEM Parti Genel Merkezinde değil, AK Parti çevrelerinde de hakim.
Peki düşmanlaştırılan DEM Partili belediye yönetimlerinin görevlerine devam etmesine göz mü yumulacak? Bu konuda AK Partililerin de kafası hayli karışık durumda. AK Partili yerel siyasetçiler, “Kayyımlar DEM Parti’ye değil AK Parti’ye zarar veriyor!” konusunda Tayyip Erdoğan’ı ikna etmiş durumda.
BAĞLAR VE YALOVA UYGULAMASI
Beştepe Sarayı’nda kayyım yerine en çok konuşulan ise Bağlar ya da Yalova modeli. Hatırlanacağı gibi 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde Zeyyat Ceylan geçerli oyların yüzde 70,5’ini alarak belediye başkanı seçilmişti. Ancak Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Zeyyat Ceylan’ın KHK ile görevden uzaklaştırıldığı gerekçesiyle mazbatasını vermemişti. YSK, mazbatayı yüzde 70,5 oy alan Ceylan yerine yüzde 25,5 oy alan ikinci sıradaki AK Partili aday Hüseyin Beyoğlu’na vermişti.
Sandıktan çıkmasa bile AK Partili adayı kazandırmada Bağlar uygulaması dışında bir de Yalova modeli var. 2014’te kazanan ve kaybedenin sadece 1 (bir) oyun belirlendiği Yalova Belediye Başkanlığı seçimlerini 2019’da 332 oy farkıyla CHP’li aday Vefa Salman kazanmıştı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kaybetmesi gibi Yalova seçimleri de Beştepe Sarayı için ağır bir hezimet gibi algılandı. Başkan Vefa Salman, belediyede yaşanan bir usulsüzlükle ilgili savcılığa başvurup inceleme talep etti.
Yürütülen soruşturma sonunda belediye başkan ve yardımcısı dahil bazı kişiler hakkında soruşturma başlatıldı. Vefa Salman görevden alındı ve yapılan yargılama sonunda 2,5 yıl hapis cezası verildi.
İktidar adına CHP’li bazı belediye meclisi üyeleri ile görüşmeler yapıldı. Sonunda belediye meclisi üyeleri yeni başkan olarak Mustafa Tutuk’u seçti. Şubat 2020’den bu yana AK Partili Mustafa Tutuk, Yalova Belediye Başkanı olarak görev yapıyor.
MHP İLE BAĞLAR DAHA DA ZAYIFLAYACAK AMA KAYIŞ MİLLİYETÇİ ÇİZGİYE OLACAK
Devlet kademelerindeki kritik görevlerde MHP’nin kadrolaşması, AK Parti’den hayli daha fazla. Bu seçimlerden sonra AK Parti-MHP sürtüşmesinin daha belirginleşeceğine mutlak gözüyle bakılıyor. Dahası, dış konjonktürün de etkisiyle Beştepe Sarayı’nın Kürt sorununu çözmeye yeniden odaklanacağına ilişkin ağırlıklı bir görüş oluşmuş durumda.
İktidar partisinin MHP ile arasındaki ilişkilerin gerilmesi, Türkiye’nin daha demokratik bir çizgiye evrilmesinin önünü açacak anlamına gelmiyor. Tam tersine bir evrilme daha güçlü bir ihtimal olarak Türkiye’nin önünde duruyor.
Dünyada milliyetçilerden öte faşistlerin yıldızının parladığı bir dönem yaşıyoruz. Yalnız üçüncü dünya ülkeleri arasında değil, benzeri bir tablo Batı Avrupa ülkelerinde bile söz konusu. Türkiye’nin bu çarpıklaşmanın dışında kalması beklenemez.
Ayrıca bizzat Tayyip Erdoğan eliyle yapılan DEM Parti’yi şeytanlaştırma girişimleri de AK Parti’den çok MHP’nin değirmenine su taşıyor. 31 Mart’ta iktidar partisi güçlenerek çıkarsa bir senaryo, oy erimesine uğrarsa daha farklı senaryoların devreye gireceğine şüphe yok.
HER ŞEYİN BELİRLEYİCİSİ EKONOMİ OLACAK
22 yıllık AK Parti iktidarında ekonominin, sandıkta ikinci kez ana faktör olarak belirleyici konuma geçme ihtimali var. Küresel krizin yansıması, 29 Mart 2009 seçimlerinde iktidar partisini hayli zayıflatmış ve AK Parti’nin oyları yüzde 40’ın altına (38,39) gerilemişti. Eğer bugünkü ekonomik ortamla sandığa gidilirse 15 yıl sonra, ekonomi yine sandıkta belirleyici rol oynamış olacak.
Beştepe Sarayı’nın, 14 Mart tarihindeki ortamla sandığa gidilmesine göz yumması uzak bir ihtimal. Erdoğan, henüz İstanbul’da sahaya inmedi. Seçim kampanyasının son 10 gününü İstanbul’da geçireceği söylenin Erdoğan’ın, seçim tablosunu ne kadar değiştirebileceğini iki hafta içinde görmüş olacağız.
Yalnızca kazanmak üzere devlet imkanlarını seferber eden Tayyip Erdoğan, yeni dönemde kiminle nasıl yol yürüyeceğini belirlemek istiyor. Ülke ortamı elverirse, Bilal Erdoğan’ın veliahtlığını da ilan etmeye çalışacak.
Bütün bunların yanı sıra hesapta olmayan, ya da hesapta yokmuş gibi gösterilen ihtimallerin ülke gündemine gireceği bir dönem Türkiye’yi bekliyor. Yeni dönemde en çok şaşıran ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olacak.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***