“Yusuf’un yaşadığı zorluklar, onun karakterinin derinlemesine gelişimini sağlıyor ve sabır, kararlılık ve güçlü ahlaki değerler gibi özelliklerini ortaya çıkarıyor.”
M. NEDİM HAZAR | YORUM
“İşte Biz Yusuf’a, kardeşini alıkoyması için böyle bir oyun öğrettik.” Yusuf / 76
Yusuf Suresi, sadece içerdiği kıssanın “en güzel” olmasından değil, lirizmi, akustiği, fonetiği açısından da üstün bir suredir. Bu yönüyle (Kur’an’daki diğer surelerden çok daha) zengindir. ‘Kur’an’ın Sihirli Ufku’ kitabında Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Yusuf Suresi’nin özelliklerini sayarken ilk sıraya enteresan bir ayrıntıyı koyuyor.
Şöyle: “Yusuf suresi neredeyse tamamen Hazreti Yusuf (aleyhisselâm) kıssasına tahsis edilmiş olup İsrailoğulları’na gönderilmiş olan o kerim nebinin çileli fakat örnek hayatını baştan sona bütünlük içerisinde, akıcı ve canlı bir üslupla anlatır. Diğer peygamberin hayatlarından aktarılan kıssalar ise bilindiği üzere Kur’ân’ın farklı yerlerinde parça parça ele alınır.”
Misal, Hz. Musa (AS) Kur’an-ı Hakim’de 136 yerde geçer ama bu anlatımlar tam 34 sureye yayılmıştır. Şimdi biraz dramada hikaye anlatma yapısı açısından meseleyi biraz derinleştirip, Kur’an surelerindeki dramatik yapılara bakalım, ardından aynı bilgilerle Yusuf kıssasını değerlendirelim.
Önce bu kıssayı bir film sinopsisine dönüştürelim: Bir zamanlar, Yakub adında bir adamın on iki oğlu vardı ve en sevdiği oğlu Yusuf’tu. Yusuf bir gece rüyasında on bir yıldızın, güneşin ve ayın kendisine secde ettiğini gördü. Bu rüyayı babasıyla paylaştığında, Yakub onu kardeşlerine anlatmaması konusunda uyardı çünkü bu, onların kıskançlığını daha da artırabilirdi.
Kardeşleri Yusuf’a olan kıskançlıklarını gizleyemediler ve onu öldürmeyi veya bir yere atıp terk etmeyi planladılar. Sonunda onu bir kuyuya attılar ve bir tüccar grubu tarafından bulunup Mısır’a köle olarak satıldı.
Yusuf Mısır’da, güçlü bir yöneticinin evinde büyüdü ve burada evin hanımının yanlış niyetlerine maruz kaldı. Bir iftiraya uğradı ve hapse atıldı.
Yusuf’un iffet ve sadakati, onu zor durumda bıraksa da sonunda hikmet ve bilgiyle ödüllendirildi. Bir gün Mısır Kralı’nın rüyasını yorumladı ve bu başarı ona Mısır’da önemli bir pozisyon kazandırdı.
Yıllar sonra, kıtlık nedeniyle Yusuf’un kardeşleri yiyecek aramak için Mısır’a geldiler ama onu tanıyamadılar. Yusuf, onları bir dizi sınavdan geçirdikten sonra kendini ifşa etti. Sonunda, aile Mısır’a taşındı ve birbirlerine kavuştular.
Hikayeyi dramatik aksiyon açısından değerlendirdiğimizde birkaç kırılmalı yapısı olduğunu hemen görmek mümkün.
Önce dengede giden bir hayat. Çocuklarıyla mutlu mesut yaşayan bir baba.
Burada, babadan (her ne kadar haklı nedenlerle de olsa) bir çocuğuna karşı pozitif ayrımcılığı, diğerlerinde negatif bir özelliği aktifleştiriyor; kıskançlık!
Görülen bir rüya… Babanın hissettiği bazı şeylerin yaşanmasının habercisi. Bu sebeple baba, bu rüyanın kesinlikle kardeşleriyle paylaşılmamasını öğütlüyor. Ancak Yusuf daha çocuk ve safça kardeşleriyle rüyayı paylaşıyor. Rüya babanın korktuğu şekilde etki ediyor ve aktif olan kıskançlık, düşmanlığa dönüşüyor.
Düşmanlık; kıskançlığı yani pasif kötülüğü aktiv ediyor ve Yusuf’a kardeşleri bir kumpas kuruyorlar. Kısa süre içinde kumpas eylem planına dönüşüyor.
Baba, olacakları hissetmenin ötesinde bir felaket önsezisi içinde biliyor esasen. Bu sebeple diğer çocuklarına pek de güvenmiyor ama kardeşler babanın güvenini bir şekilde sağlayıp, Yusuf’u alıp ıssız bir yere götürerek planlarını uyguluyorlar.
Kuyuya atılış!
Kuyuya atılma, hikayenin ilk kırılma noktası. Artık hayat dengede gitmeyecek bir daha.
Babayı kandırmaya çalışan kardeşlerde, bir pişmanlık belirtisi olsa da artık çok geç. Yusuf kuyuda yapayalnız. Bu kötücül eylemin neticeleri oluyor tabi. Baba ile diğer kardeşler arasındaki duygusal kopuş olsa da tamamen bir suçlama ve uzaklaşma yok. Ancak bu olay iki karakteri ziyadesiyle etkiliyor; baba Yakup ve en küçük kardeş Bünyamin. Ve elbette kuyudaki Yusuf.
Hikaye bu aşamada ikinci faza geçiyor.
Yusuf’un kervan tarafından kurtarılması. Ancak buna tam olarak kurtarma demek ne kadar mümkün orası da tartışmalı, çünkü köle olarak satılıyor.
Bu ikinci perdede Yusuf’un büyüme evresi var.
Elbette imtihan devam ediyor. Büyüdüğü konağın hanımı tarafından suiistimal edilmeye çalışılırken, iffet ve hayası ön plana çıkıyor ve bir iftiraya maruz kalıyor. Bu da hikayenin ikinci kırılma noktası. İlk kırılmadan sonra hayatı tekrar dengeye oturan Yusuf, yine bir imtihan ile karşı karşıya ve bu sefer zindana atılıyor. İkinci kırılma anı.
Önce kuyu, ardından zindan…
Zorlu bir imtihan… Ancak sabır var, umut var Yusuf’ta…
Bir süre sonra zindanın en sevilen karakteri oluyor Yusuf. Bir de özelliği var; küçüklüğünden beri sıklıkla gördüğü rüyaları benzersiz bir yorumlama yeteneğine sahip. Ancak kahin ya da falcılık ile ilgisi yok bu özelliğin. Kendisine ilim ve hikmet verilmiş çünkü.
Bir gün ülkenin sultanının ardışık rüyalar gördüğünü ve bunu kimsenin yorumlayamadığı haberi yayılıyor.
Vaktiyle Yusuf’un yanında beraber hapis yatmış olan eski bir mahkum, (Artık sarayda önemli bir kişidir) sultana Yusuf’tan bahsediyor. Ve çağrılıyor bu sıra dışı rüya yorumcusu. Yaptığı yoruma ikna olan kral, bu yoruma göre vaziyet alıyor ve ülkesini ona göre dizayn ediyor.
Hayat tekrar stabil oldu Yusuf için; artık ülkenin en önemli ikinci kişisi konumunda.
Hikayenin sonuna yaklaşırken epizodik olarak geçmişinden kareler görüyoruz Yusuf’un, babası hala onu arıyor aslında ve maalesef artık bazı yetilerini kaybetmiş olsa da umudunu asla yitirmemiş.
Yusuf’u kuyuya atan elleri ondan erzak dilenecek duruma getirmiş aslında Allah. Yusuf kardeşlerini tanıyor ancak, onlar Yusuf’u tanımıyorlar, çünkü öldüğünden eminler!
Yusuf önce masumiyetine inandığı Bünyamin’i kurtarma derdinde. Bir amacı daha var, yıllardır görmediği babasının yaşayıp yaşamadığı. En önemlisi ise babasına tekrar kavuşma isteği.
Hikayenin, hisse yani Pay-off bölümünde ise affedicilik, kucaklaşma ve mutlu son var!
Hz. Yusuf kıssasının temel yapısı böyle.
Şimdi dramatik unsurlara bakalım.
Karakterlerin Gelişimi:
Yusuf: Başlangıçta masum ve saf bir çocukken, hikayenin sonunda bilge ve affedicilikle dolu bir lider haline geliyor. Yusuf’un yaşadığı zorluklar, onun karakterinin derinlemesine gelişimini sağlıyor ve sabır, kararlılık ve güçlü ahlaki değerler gibi özelliklerini ortaya çıkarıyor. Yusuf’un hikayesi, masumiyetten, ihanete uğramaya, zorlukları aşmaya ve sonunda büyük bir lider olmaya kadar uzanıyor. Yusuf, her bir zorlukla karşılaştığında sabır, bağışlama ve adalet gibi değerleri benimseyerek içsel olarak büyüyor.
Yusuf’un kardeşleri: Kıskançlık ve suçluluk duygularıyla dolu olan Yusuf’un kardeşleri, hikayenin sonunda yaptıklarından pişmanlık duyuyorlar ve affedilmeyi diliyorlar. Bu, onların kişisel dönüşümünü ve insanın içsel mücadelesini gösteriyor. Kardeşlerin yolculuğu, kıskançlık ve suçluluktan pişmanlık ve affedilmeye doğru bir dönüşümü temsil ediyor. Bu dönüşüm, insanın içsel mücadelesini ve değişim potansiyelini vurguluyor.
Yazıyı uzatmamak adına sadece Yakup karakterine daha yakın plan bir bakışta bulunalım.
Yakup, Yusuf’un babası olarak hikayede merkezi bir figür. O, aile reisi olarak derin ahlaki değerlere, bilgeliğe ve içgörüye sahip bir karakter. Yusuf ve diğer oğulları arasındaki ilişkiler, Yakup’un karakterinin anlaşılmasında önemli rol oynuyor esasen.
İki kavram Yakup karakterini tanımlamada önemli: Sevgi ve kaygı. Yakup, Yusuf’a duyduğu sevgi ve onun güvenliği konusundaki endişeler arasında bocalıyor. Yusuf’un rüyasını duyduğunda, bu rüyanın önemini anlıyor ve Yusuf’u kardeşlerinin kıskançlığından korumaya çalışıyor. En sevdiği evladı kuyuya atıldığında ise klasik bir karakter savrulması yerine yine iki kavramın öne çıktığı bir dönüşüm (turning point) görüyoruz: İnanç ve sabır. Yusuf kaybolduğunda, Yakup’un inancı ve sabrı sınanıyor. Yusuf’a olan bağlılığını korurken, diğer oğullarına da şefkat göstermeye devam ediyor. Bu, onun içsel mücadelesinin ve güçlü karakterinin bir göstergesi.
Bununla beraber Yakup’un dış dünyasında da epey çatışık durumlar söz konusu.
Örneğin; aile içi dinamikler… Yakup’un oğulları arasındaki çekişmeler, onun dış çatışmalarıyla başa çıkmasını gerektiriyor. Yusuf’un kayboluşu ve diğer oğullarının davranışları, onun liderlik ve baba olarak en önemli sınavına dönüşüyor.
Bir diğer dış çatışma unsuru ise yitirme ve yeniden birleşme olgusu. Yusuf’un kaybı, Yakup’un hayatında derin bir boşluk oluşturuyor. Ancak o, bununla baş etmeyi (tam olarak olmasa da) başarıyor. Çünkü umut var. Yusuf’la yeniden birleşme umudu, onun yaşamındaki süregelen bir dış çatışma unsuru olarak kalıyor. Son tahlilde oğluna yaptığı pozitif ayrımcılığın bedelini ödüyor ve cezası yıllar yıllar boyu evlat hasreti çekmek ve derdini sadece Allah’a anlatmak.
Öte yandan hikaye boyu Yakup karakterinin gelişimine baktığımızda çok yakın plan olmasa da bir değişim, hatta başkalaşım söz konusu. Bu dönüşümler temel ve pozitif yönlerdeki değişimi içermiyor. Yakup, neden imtihan olduğunu farkında aslında. Hikayenin başından sonuna kadar önemli bir dönüşüm geçiriyor Yakup karakteri. Oğlunun kaybıyla başa çıkarken gösterdiği sabır ve dayanıklılık, onun derin maneviyatını ve karakter gücünü ortaya koyuyor. Yusuf’la yeniden birleştiğinde, onun affedicilik ve anlayış kapasitesi tam olarak vurgulanıyor.
Yakup karakteri, sabır, inanç ve aile bağlarının önemini vurgulayan temalarla örtüşüyor. O, zorluklar ve trajediler karşısında bile umudu koruyan ve ailesini bir arada tutmaya çalışan bir baba figürü olarak sembolize ediliyor.
Çatışma ve çözünürlükler
Yusuf’un kendi değerleri ve karşılaştığı zorluklar arasındaki mücadelesi, hikayenin güçlü bir iç çatışma ögesine sahip olduğunu gösteriyor. Bu, en belirgin şekilde Yusuf’un efendisinin karısının tacizlerine karşı direnmesinde ve kardeşlerini affetme kararında görülüyor. Yusuf ve Potifar’ın karısı arasındaki etkileşim, onun içsel mücadelesini ve ahlaki kararlılığını vurguluyor. Ayrıca, Yusuf’un zindandayken ve kardeşlerine kendini ifşa etmeye karar verirken yaşadığı içsel çatışmalar da önemli.
Yusuf ve kardeşleri arasındaki ilişki ve Mısır’da karşılaştığı engeller, hikayenin temel dış çatışmasını oluşturuyor. Kardeşlerinin Yusuf’a ihaneti, hikayenin dramatik yapısını şekillendirirken, bu çatışmalar, hikayenin dramatik yapıyı daha da güçlendiriyor ve karakterlerin büyümesine zemin hazırlıyor.
Yusuf’un bizatihi kendi rüyaları ve başkalarının rüyalarına yaptığı yorumlar, geleceği öngörme ve ilahi irade temasını simgeliyor. Buna ilim ve hikmet babında kısmen değinmiştik. Rüyalar, hikayenin ana teması olan kader ile kurulan yakın bağlantı.
Öte yandan Yusuf’un kardeşlerini affetmesi, hikayenin merkezinde yer alan bir temalardan biri olup, insanlık durumunun merhamet ve anlayış yoluyla iyileştirilebileceğini öne sürüyor.
Hikayenin bir kutsal metinde yer alması, klasik anlamda bir akışa her ne kadar yüzde yüz uymasa da (örneğin kıssa tek surede geçiyor ve yan öyküler hakkında fazla ayrıntı vermiyor.) Kur’an’dan önce indirilmiş kitapları tamamlayıcı bir özelliği olduğu düşünülürse, çok zengin karaktere ve aksiyona sahip bir özelliği var. Ve elbette tek kahramanlı bir karakterin öyküsünü takip ediyoruz.
Bu takip okuyucu/izleyici üzerinde aslında çok güçlü bir duygusal etki bırakıyor. Buna bir de akustik ve fonetik unsurları eklediğimizde, örneğin Yusuf suresi kıraati esnasında, Arapça bilsin bilmesin her dinleyen bir hüzne kapılıyor.
Hikayeye baktığımızda ise Yusuf’un ihanete uğraması, zorluklarla mücadelesi ve sonunda elde ettiği zafer, umut, bağışlama ve insan ruhunun direnci hakkında güçlü mesajlar veriyor.
Devam edeceğiz…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***