Avrupa Komisyonu’nun İnsan Haklarından Sorumlu Komiseri Dunja Mijatoviç, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün büyük tehlike altında olduğunu belirterek, “Türkiye’de gazeteciler, insan hakları savunucuları ve sivil toplum, kendilerine karşı sistematik baskı ve yasal işlemlerin damgasını vurduğu, son derece düşmanca bir ortamda faaliyet göstermeye çalışıyor” dedi.
Haziran’da yapılacak Avrupa Palamentosu (AP) seçimleri öncesinde görevi sona erecek olan İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatoviç, “Türkiye’de ifade ve medya özgürlüğü ile insan hakları savunucuları ve sivil toplumun durumuna” ilişkin bir genel değerlendirme yayınladı.
Mijatoviç, değerlendirme metninde, “Türkiye’de ifade özgürlüğündeki bozulma, insan hakları standartlarının çok sayıda bariz ihlaliyle karakterize edilen, yeni ve son derece endişe verici seviyelere ulaştı. Zaman geçtikçe yetkililerin bu ihlallere çözüm bulma konusundaki başarısızlığı, Türkiye’de medya ve ifade özgürlüğüne verilen zararın derin izler bırakmasına, gazetecilerin ve bağımsız medyanın otosansüre uğramasına neden oluyor. Özellikle genç nesiller de dahil, genel olarak halk için de aynı şey söylenebilir. Sonuçta bu durum, kamuoyunda yavanlaşan, tek taraflı bir tartışma ortamı yaratmakta” ifadelerini kullandı.
Ülkede gazetecileri, sivil toplumu, insan hakları savunucularını ve avukatları hedef alan adli işlemlerin; eleştirel sesleri susturmak ve süregelen insan hakları ihlallerini haber yapmalarını engellemek için kasıtlı olarak uygulandığını iddia eden AB Komiseri, “artan baskının endişe verici olmaya ettiğini” söyledi.
AB Komiseri, yetkililerin bu “son derece zararlı durumu düzeltmesi, ifade, medya ve örgütlenme özgürlüğünün kullanılması için uygun bir ortamı yaratması” gerektiği görüşünü dile getirdi.
Sistematik yasaklar, aşırı güç kullanımı da dahil sert polis uygulamaları, toplu tutuklamalar ve göstericilere karşı sık sık suç duyurusunda bulunulması nedeniyle barışçı toplanma özgürlüğü hakkının da ciddi şekilde zayıflatıldığını vurgulayan AB Komiseri Mijatoviç, “Yasaklar özellikle LGBTİ bireyler, kadınlar ve çevresel insan hakları savunucuları tarafından düzenlenen veya onları destekleyen etkinlikleri hedef alıyor. Yetkililerin, son yıllarda düzenlenen barışçı gösterilere katılanlara karşı aşırı güç kullanıldığı tüm vakaları soruşturması gerekiyor. İstanbul’daki Dünya Kadınlar Günü yürüyüşünün son sekiz yıldır yasaklanmış olması özellikle üzüntü vericidir” dedi.
Komiser aynı zamanda Türk yargısının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda uzun süredir devam eden sorunların; hukukun üstünlüğü ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında güvence altına alınması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Anlamlı bir değişim yaratmak için Türk yetkililerin; sivil toplumla yapıcı bir şekilde iletişime geçmesi, kısıtlayıcı yasaları gözden geçirip düzeltmesi, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına saygı duyarak uygulaması; yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını sağlaması; ifade özgürlüklerini kullandıkları için hapsedilen insan hakları savunucuları, gazeteciler ve aktivistler ile diğer kişileri serbest bırakması hayati önem taşıyor.”
Gazetecilerin Güvenliği Platformu’nun 2024 Raporu
Bu arada Avrupa genelinde 15 büyük gazetecilik örgütünün desteklediği Avrupa Konseyi Gazetecilerin Güvenliği Platformu da, “Avrupa’da Basın Özgürlüğü: Gidişatı Değiştirme Zamanı” başlıklı 2024 raporunu yayınladı.
Raporda, gazetecilere karşı casus yazılım kullanımı, kötü niyetli davalar ve sürgündeki gazetecilerin takip edilmeye devam edilmesiyle ilgili endişeler dile getirildi.
Platformun 2024 raporunda, “tehdit ve gözdağı, gözaltı, kısıtlayıcı mevzuat, kötü niyetli davalar, medyaya el koyma ve kamu hizmeti veren medyaya yönelik saldırılar” da dahil, basın özgürlüğüne zarar veren başlıca sorunlar değerlendiriliyor ve bunlara çözüm bulmak için öneriler sıralanıyor.
Platformu destekleyen 15 gazetecilik örgütünün, Avrupa’da medya özgürlüğüne yönelik ciddi tehdit veya saldırılara ilişkin bildirdiği şikayetlerin bir önceki yıla göre benzer bir durum içerdiği tespit ediliyor.
“Baskı çeşitleri arttı”
Buna göre, 2022’de duyurulan 289 vakaya kıyasla, 2023’te 285 vaka yayınlandı. Her ne kadar 2023’te öldürülen gazetecilerin sayısı ve onlara yönelik sokak şiddeti azalsa da, işlerini yapmak zorunda olan gazetecilere yönelik tehdit, baskı ve kısıtlamaların çeşitliliğinin giderek arttığı vurgulandı. En fazla vaka Ukrayna’nın savaş bölgesinde (11), Fransa (4), Türkiye (4), İtalya (3) ve Sırbistan’da (3) kaydedildi. Gazeteciler ayrıca çalışmaları nedeniyle düzenli olarak tacize ve korkutmaya maruz kalıyor: Platformda bu kategoride 68 uyarı yayınlandı.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinoviç Buriç, rapor dolayısıyla yayınladığı mesajda, “Gazetecilerin Güvenliği Platformu raporu, Avrupa’da gazetecilerin ve medyanın karşı karşıya olduğu artan riskleri ve engelleri gösteriyor. Gazetecileri korumak ve medya özgürlüğüne yönelik taciz içeren davalar ve yasadışı gözetleme gibi tehditlere karşı koymak için devletlerin kararlı adımlar atmasına ihtiyacımız var. Gazetecilerin güvenliğini arttırmak için üye devletler, medya özgürlüğü standartlarına saygı gösterme konusunda güçlü bir kararlılık sergilemeli ve Avrupa Konseyi’nin ‘Gazeteciler Önemlidir’ kampanyasını ulusal düzeyde desteklemelidir” dedi.
Rapor, medya özgürlüğünün ve gazetecilerin dijital güvenliğinin, gazetecileri ve medya aktörlerini gözetlemek için casus yazılım teknolojisinin devam eden kullanımı nedeniyle tehdit edilmeye devam ettiğinin altını çiziyor.
Raporda vurgulanan bir diğer eğilim de, medya özgürlüğünün, politikacılar ve iş dünyası aktörleri tarafından, “itibarın korunmasına ilişkin ulusal yasalara dayalı olan, gazetecileri ve medyayı taciz etmeyi amaçlayan kötü niyetli yasal eylemlerle engellendiği” tespiti. Bu yolla gazetecilerin cezai hükümlere maruz bırakıldığı, yüksek tazminatlar ve ağır para cezalarına çarptırıldığı dile getiriliyor.
Üye devletlere, gazeteciliğin korunması ve gazetecilerin ve diğer medya aktörlerinin güvenliğine ilişkin 2016 Bakanlar Komitesi Tavsiye Kararı’na uygun olarak, “polis ve adalet sistemlerinde reformlar yapma” çağrısında bulunuluyor.