TARIK TOROS | YORUM
Son maden faciası için ‘ihmal’ dediler. Oysa ortada ‘görevi ihmal’ yok. Mevcut rejim misyonunu bihakkın icra ediyor, görevini ihmal ettiği söz konusu bile olamaz. Bilakis, tastamam yapıyor.
***
Nicedir, bataklığı kurutmayı bıraktık sinek avlıyoruz. Üniversitenin ziyaretçilere açılması, kimi tiplerin amfilerde öğrencileri rahatsız etmesi, sinektir. Ne bileyim, Şamil Tayyar’a kurada deprem konutu çıkması, böyledir.
Son maden faciasında siyanür izi sürmek gibi. Hiddetlenmeyin hemen; itiraz ettiğim konu, herkesin her şeyde uzman kesilmesi. Öncelikle göçük altındaki insanlara odaklanılmalı değil miydi? Bu yapılmadı, çünkü mevzu o değildi.
***
Sizi az geriye götüreyim… 17 Kasım 2016’da Ciner Grubu’nun Siirt Şirvan’daki madeni çöktü. 16 işçi öldü. Kiminin cesedine haftalar sonra ulaşıldı. Grubun gazetesi Habertürk, haberi birinci sayfasının dip köşesinde, “Şirvan’da aşırı yağış heyelana yol açtı” başlığı ile verdi. Bugün Fatih Altaylı, Erzincan İliç’teki maden faciası için temkinli bir dil kullanıyorsa bundan, geçmiş günahları yüzünden sırtındaki tek omurgası dürtüyor belli ki.
Turgay Ciner, faciadan hemen sonra madeni Cengiz Holding’e devretti, hani şu Erdoğan’ın mutemedi Mehmet Cengiz. Şimdi sıkı durun, aynı madende 6 yıl sonra 23 Kasım 2023’te bir göçük daha yaşandı. Sadece 3 kişi öldüğü için medya pek ilgi göstermedi. Onun için, geçeceksiniz yani. Türkiye’de ne fikr-i takip ne de medya namusu vardır.
***
Maden faciası haberlerine tarafsız gözle bakmaya çalışırsanız ya ideolojik ya da servet düşmanı bir üsluba toslarsınız. Neyse ki ortada serbest atışa muhatap Murat Kurum diye bir tip var. Olmasa ne yapardık bilmiyorum. Madene yeşil ışık yaktığı ‘ÇED raporlarıyla’ şahane bir günah keçisi olarak misyonunu ifa ediyor.
Bir yerde İlhan Cihaner’e denk geldim, 2007 yıllarında bir savcının ‘rüşvetle’ bu işlere yol verdiğini ballandıra ballandıra anlatıyordu, isminin önüne arkasına malum ‘günah keçisi’ etiketini yapıştırarak.
Niye? Ülkede hemen her kafa, önüne çıkan her hadisede, “Bunu ben nasıl eder de düşmanıma bağlarım!” diye bakıyor, değilse ilgilenmiyor. Yahu, 2007 nire, 2024 nire…
***
Yazmaktan bıkmayacağım bir şeydir: Bir ülkede hak hukuk rafa kalkmışsa, hesap verilebilirlik yoksa, ekonomi krizdeyse denetim biter, kaza ve ölümler artar. Sorumlu hiçbir zaman devlet olmaz. Yaşamlar tehdit altındadır. Hemen her alanda kayıplar verilir, insanlar ölür.
***
Ortada görev ihmali yoktur aslında… Rant, çıkarlar, haksız zenginleşme, çökme neyi gerektiriyorsa öyle olmuştur. Kimi vicdansızlar da Erdoğan rejimine laf edemediklerinden (sıkar biraz) Murat Kurum’la, Binali’yle oyalanmaktadır.
Konu tek başına bu döneme özel değildir. Çok uzun yıllardır ucu devlete uzanan katliamlar faili meçhuldür, yargıda beraat eder. Mevcut rejim sahipleri, bunu çok iyi bildikleri için koltuklarında rahattırlar. Yandaşlar hali hazırda ceptedir. Muhalif olmakla görevlendirilmiş tayfa da gereğini yapmaktadır.
Erdoğan’a yüklenirler, Mısır’ın darbeci liderine “Değerli kardeşim Sisi!” dedi diye. Ne çare, Tahrir’den çıkamamışlardır. Türk usulü memuriyetin sınırları bellidir, babalarımızdan biliriz. Durumlarda pek de bir değişiklik yoktur.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***