Kamuoyunda “Harp Akademileri Levent Davası” olarak bilinen davada komutanları tahliye edildiği halde halen tutuklu bulunan kurmay öğrenciler olduğundan dün söz etmiştim. Peki kim bu kurmay öğrenciler? Ne eğitimi alıyorlar? 15 Temmuz gecesi nasıl oldu da akıl almaz bir şekilde ‘darbecilikle’ suçlandılar?
Öncelikle askeri okullarla ilgili bilgisi olmayanlar için şunu belirtelim. Kurmay öğrenciler bildiğimiz harbiyeliler değiller. Kara, Hava, Deniz Harp okullarında 8 yıl eğitim gördükten sonra teğmen olarak göreve başlayan öğrenciler onlar. Subaylığın 6. yılında yapılan kurmaylık sınavlarına giriyorlar. Yüksek lisans ya da doktora gibi iki yıl süren bir eğitim alıyorlar ama Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olan Harp Akademileri Komutanlığında veriliyor bu eğitim.
Akademide üç kuvvet komutanlığından toplam 700 civarında öğrenci var. Kurmaylık eğitimi alanlar, Genelkurmay Başkanlığı’na kadar yükselebiliyor. Eğitim almayanlar albaylıktan emekli oluyor. Eğitim aşamasında bu öğrenciler nöbet tutmuyor ve silah kullanmıyorlar. Emir verme yetkileri de yok.
“FONKSİYONEL FAYDA SAĞLADILAR” NE DEMEK?
Şimdi gelelim darbe ile suçlanan ve ceza alan bu öğrencilerin 15 Temmuz’daki ‘rollerine’. Mahkeme tutanaklarına göre, öğrencilerden biri 15 Temmuz gecesinde doğum gününü kutlamak için evinde parti hazırlığı yapıyor, diğeri sabah arkadaşlarıyla balık tutmaya gideceği için erkenden uyumuş, bir diğeri Ortaköy’de wuffle yiyor. Peki sonra? WhatsApp gruplarına sıralı amirlerinden çağrı emri geldiği için eğitim gördükleri binaya gidiyorlar. Sadece öğrenciler değil, tüm öğretim ve idari kadrolu personel de görev yerinde toplanıyor ve herkese “Ülke genelinde kamu kurumlarına karşı bir terör saldırısı var, kamu kurumlarına yardım edeceğiz.” deniliyor.
Öğrenciler zaten akademi içindeki lojmanlarda kalıyor. “Herkes 15 dakika içinde sınıfında olacak” emri üzerine kurmay öğrenciler de gelen sınıflarına gidiyor. Sınıfa gelen kurmay öğrenciler ceza aldı. Bazı öğrenciler amirleriyle birlikte akademiden dışarı çıkıyor, onlara da dışarı çıktıkları için ceza verildi.
Öğrencilerin bir kısmı geri dönüp akademiye girmeye çalıştığı, bazıları akademide kaldıkları ve amirlerinin emirlerini yerine getirdikleri için müebbet hapis cezasına çarptırıldı. O gece çocuğu hasta olduğu için akademiye gidemeyen ya da akademinin dışında olan öğrencilere ise örgüt bağlantısı iddiasıyla ceza verildi.
Dahası da var. Ders gördükleri binalardan dışarı çıkmayan ve hiçbir eylemde bulunmayan öğrencilere de “fonksiyonel fayda sağladılar” denilerek müebbet hapis cezası verildi. Ve onlar bu suçlamalarla hapis yatarken komutanları ‘ak’landı ve serbest bırakıldı. Öğrenciler mahkemede kendilerini “Bizim akademide çakmak bile çakılmadı.” diye savundu ama dinleyen olmadı.
AKADEMİDEN ÇIKAN DA SUÇLU KALAN DA
Ulaştığım bilgilere göre kurmay öğrencilerden dördünün o gece yaşadıkları tam anlamıyla ibretlik. Çünkü 4 kurmay öğrenci diğer arkadaşları gibi emir üzerine akademiye, sınıflarına gidiyorlar. Bir albay sınıfa giriyor, arkada oturan 4 kişiyi “Siz benimle gelin” diyerek sınıftan çıkarıyor. “Nereye gidiyoruz komutanım” diye soruyorlar albaya. ‘Birini almaya gidiyoruz, arabayla beni takip edin’ diyor.
Yola çıkıyorlar. Malum İstanbul’da akşam trafiği, arabaya binen 4 öğrenci yolda albayın izini kaybediyor. Telefon açıyorlar. Albay da “Tamam siz geri dönün” diye emir veriyor. Bu sırada köprüler kapatılmış, ortamın karışık olduğunu anlayan öğrenciler, önce okullarına geri dönmek istiyorlar. Yollar kapalı, mümkün değil. Altunizade’de pazar yeri gibi bir yerde bekliyorlar. Kendilerini güvene almak istiyorlar.
O sırada WhatsApp grubunda, Bursa’dan görev yerine çağrılan ama yollar kapalı olduğu Fenerbahçe Orduevine sığınan bir arkadaşlarından ‘Burası güvenli’ mesajı geliyor. Dört arkadaş Fenerbahçe Orduevine gidiyor. Kapıdan girince silahlarını kullanmadıklarına dair tutanak tutturuyorlar. Böylece bir olaya karışmadıklarını kayıt altına aldırıyorlar. Yapılabilecek en doğru adımlardan biri. Sonra Fenerbahçe Orduevi’nde kiminle karşılaşıyorlar? Hava Harp Akademisi Komutanı Recep Yüksel. Mehmet Şanver’in kızının Moda Deniz Kulübü’ndeki düğününden çıkan Yüksel de bir komutan olarak orduevine sığınmış.
“KOMUTANLAR BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE BOŞLUK OLUŞTURDULAR”
İşte bu nedenle kurmay öğrencilerinden biri savunmasında şunları söylüyor:
“Komutanlar komutanlık görevini yapmadı. Tahir Bekiroğlu da dahil hepsi bilinçli bir şekilde bir boşluk oluşturdular. Bekiroğlu Hasdal Kışlası’na düğüne gider gibi takım elbisesini giyip gitti. Düğüne gider gibi terk edilen bu komutansız birlikte gelen emirlerin, görevlendirmelerin asılsız olduğunu fark ettiyseniz ‘Yetki mi bende, sorumluluk mu bende ya da bu rüzgarın yönünü görmek için biraz bekleyeyim mi acaba’ demeden önce yapılacak ilk iş, bir askeri vasıf olarak inisiyatif alarak birliği bu hain kalkışmadan engelleyecek güvenlik tedbirlerini almaktır. Nizamiyelerden giriş çıkışlar yasak gibi. Yetersiz bir emir yerine ‘Tüm nizamiyelerdeki mantar bariyerler yukarı kalksın. Destek kıtalarındaki araçlar nizamiyelerden giriş çıkışları engelleyecek şekilde konumlansın. Ani müdahale mangası nizamiyeler konuşlansın. Dışarda darbe yapılıyor. Biz iştirak etmeyelim’ gibi çok zeka istemeyen daha basit emirler vermek, yıllardır TSK’da komutanlık yapanlar için zor olmasa gerek.”
O gece bunlar yaşansa da 4 arkadaş sırf akademiden dışarı çıkarıldıkları için ‘darbe yapmaya gidiyorlardı’ suçlamasıyla ‘ceza’landırıldılar. Üstelik haklarında bir gözaltı kararı bile olmamasına rağmen akademinin önünde yarı çıplak vaziyetteyken, Albay Mehmet Örkem tarafından kameraya çekildi, ters kelepçe yapıldı ve 22 saat Beşiktaş Karakolu’nda insanlık dışı uygulamalara maruz kaldılar.
MÜŞTEKİ OLAN İKİ ÖĞRENCİ
Bir de bu davada müşteki öğrenciler konusu var. Bot bağcıkları sökülerek Ata Anfisi’nde tecrit altında tutulan öğrenci subaylar Cihan Okur ve Hüseyin Balık olayı da cevapsız sorularla dolu.
Sicil amirleri Levent Özüarap’ın emriyle gözlem altına alındıkları için hem ona hem de arkadaşlarına çok kızgın oldukları söylenen Okur ve Balık, sınıf arkadaşlarıyla yüzleşmek için mahkemeye bile getirilmedi. Gelmediler değil, getirilmediler, ‘özel’ bir kalkanla korunuyorlar.
Yargılamalar sırasındaki çelişkiler ve hukuksuzluklar dizboyu. Bir örnek: 26. ACM Heyeti, o gece akademide olan olaylarla ilgili rapor hazırlayan İdari Tahkikat Heyeti’nde bulunan Albay Önder Kara’ya “Mesaiye niye tabancayla geldin?” diye sorar. Albay da “Ben subayım, belimde tabanca olmasından daha doğal ne olabilir ki.” der. Mahkeme heyeti bu cevabı makul bulurken, kurmay öğrencilerinin ve diğer subayların silahla okula gelmelerini darbeye teşebbüs olarak değerlendirdi.
Harp Akademileri Levent Davası bunun gibi birçok çelişkiyle dolu. Akademiden çıkan da suçlu, kalan da suçlu. Tabancısını yanına alan da suçlu almayan da suçlu.
Serbest Görüş:
dEmir veren 3 komutan tahliye edildi, kurmay öğrenciler neden tutuklu?
dKursiyer teğmen: ‘Düğünüm olacaktı, gelinliğime ne oldu, bilmiyorum…’
dAYM: Kursiyer teğmenin kelepçeli muayenesi hak ihlalidir, savcılık yeniden soruştursun
dKHK’lı tutuklu 2 askeri öldürmek isteyen Gültekin Alan kimdir?
dElazığ’da KHK’lı mahpus askerlere ‘biz derin devletiz’ diyerek şişle saldırdılar
dÖldürülmek istenen astsubay: 15 Temmuz gecesi Ömer Halisdemir’le selamlaştık…
dKHK’lı askerlere saldıran hükümlü ‘Ömer Halisdemir’in intikamı için buradayız” demiş
MUSTAFA ŞENTOP’UN MAHKEME ZİYARETİ VE HAKİME MESAJ BASKISI
Son olarak kurmay öğrencilerin yargılandığı davadaki siyasi baskıya dair yine ibretlik bir örnek verelim.
26.ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde Haziran 2017’de başlayan yargılamalar sırasında yaşanan olay çok manidar. Mahkemeleri takip eden oğlu tutuklu bir baba, TBMM avukatlarından Rıza Saka ile Silivri’de görülen duruşmalarda öğle yemeğinde karşılaşır ve yemekhanede aralarında şöyle bir diyalog geçer:
Baba: İki haftadır dava devam ediyor. Oğlumun savunmasını biraz önce dinlediniz, bir suçu var mı? Sizce ne var bu davada?
Rıza Saka: Hiçbir şey yok ama olsun, birçok davada itirafçı var, akademi gibi bir yerde itirafçı olmaması mümkün mü. Bunların hepsi fetöcü. Hepsi müebbet alacak, göreceksin.
Böyle bir psikolojide geçen mahkemenin ara karar duruşmasına dönemin TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un bizzat geldiği, savcı ile avukatın arasına en öne oturarak hakime mesaj gönderip baskı yaptığı ve bunun üzerine hakimin savunmaları kısa kestiği iddialar arasında. Öğrencilerin sadece savunma hakları engellenmedi, akademideki kamera kayıtları da mahkeme incelenmedi.
Nihayetinde rüzgar ne tarafa eserse oraya göre konum almaya kendini odaklayan komutanlar tahliye edildi, kurmay öğrenciler ise hapishane kuyularında hala adalet bekliyor.
Tahliye edilen komutanların yargılanma aşamalarını ve kurmay öğrencilerin eleştirini de yarın anlatıp bitirelim.
Daha Fazla Göster:
Harp Akademileri Levent DavasıNevzat TaşdelerRecep YüksekSelim MretTahir BekiroğluTümgeneral
SEVİNÇ ÖZARSLAN
15 Ocak 2024 HABER ANALİZ
Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***