TR724 | HABER İNCELEME
Hukuksuz KHK’larla ihraç edilen bazı yargı mensuplarının zaman içerisinde peyderpey iadesiyle ilgili tartışmalar çok önemli bir itirafı da beraberinde getirdi. Üst düzey bir Danıştay üyesi, kendilerine yapılan binlerce başvuruyu, ‘takipsizlik ve beraat kararlarına rağmen’ geri çevirdiklerini ve göreve iade etmediklerini bizzat itiraf ediyor. Mahkeme kararlarına bile uyulmayacaksa; bu haklarında hiç bir somut delil olmaksızın işlerinden edilen bu insanlar masum olduklarını nasıl ispatlayacak?
Danıştay 5. Dairesi’nin KHK’larla ihraç edilen 414 yargı mensubu hakkında peyderpey göreve iade kararı vermesinin ardından iktidar kanadından tepkiler yükselmişti. Son olarak AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu karara karşı ‘sessiz kalmayacaklarını’ açıklamış ve HSK da söz konusu yargı mensupları hakkında yeniden ‘inceleme’ başlatıldığını duyurmuştu…
Sözcü yazarı İsmail Saymaz’a konuşan üst düzey bir Danıştay üyesi, 5.Daire’ye yönelik, ‘habercilik sınırlarını aşan ve yargıyı baskı altına almaya çalışan haberlere yer verildiğini’ ifade etti ve bu haberlerin ‘yargıyı itibarsızlaştırma girişimi olduğunu’ belirtti. Danıştay üyesinin kararlarını savunurken kullandığı ifadeler ise Türkiye’de yargının nasıl raydan çıktığını göstermesi açısından ibretlik bir itiraf olarak kayıtlara geçti. Danıştay üyesi, kendilerine yapılan başvurularda ‘takipsizlik ya da beraat’ alanların bile görevlerine iade edilmediğini itiraf ediyor.
414 hakim ve savcı hakkındaki iptal kararları ile Fetullah Gülen’in son dönemde dolaşıma sokulan videosunun bağdaştırılmak istendiğini belirten Danıştay üyesi, “FETÖ irtibatı ve iltisakı olan hakimlerin bir gecede mesleğe döndürüldüğü şeklinde algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Dosyalarla ilgili hukuk bilgisinden uzak ve herhangi bir bilgi sahibi olmaksızın yapılan yorumların iyi niyetli olduğunu söylemek mümkün değildir.” diye konuştu.
Danıştay üyesi, HSK tarafından 4 bin 600 hakim ve savcının KHK ile ihraç edildiğini kaydetti. Bu işlemlere karşı 23 Ocak 2017’den sonra yargı yolunun açıldığını ve 5. Daire’nin davalara bakmakla yetkili kılındığını hatırlattı. 4 bin 186’sı tarafından açılan davaların iltisak ve irtibat nedeniyle reddedildiğini ifade etti. Bu dosyalardan bir kısmının beraat ve takipsizlikle sonuçlanmasına rağmen davalarının geri çevrildiğini belirten üye, “Bir kısmında yargılaması beraat veya takipsizlikle sonuçlanmasına rağmen meslekten çıkarılmalarına gerekçe gösterilen bilgi ve belgeler iltisak ve irtibatlarına yeter nitelikte görülüp reddine karar verilmiştir.” ifadelerini kullandı.
Danıştay üyesinin sözleri çok açık; KHK’larla ihraç edilen insanlar haklarında hiç bir somut delil olmamasına, takipsizlik ve hatta beraat kararları almalarına rağmen görevlerine iade edilmiyor. Hangi gerekçeyle; ceza hukukunda hiç bir karşılığı olmayan ve 2016’da uydurulmuş ‘irtibat ve iltisak’ kavramlarıyla…
AKP rejimi insanları haklarında hiç bir somut delil olmaksızın tamamen hukuksuz KHK’larla ihraç ediyor. İnsanlar yargıya gidiyor, ihraçlara ilişkin delil olmadığı için rejimin yargısı bile takipsizlik ya da beraat vermek zorunda kalıyor ancak yine de görevine dönemiyorlar.
Normal şartlarda ‘iddia sahibinin’ iddiasını ispatlaması gerekir. Yani aslında bu insanların ‘terör örgütü üyesi’ olduğunu ve bu nedenle ihraç edildiğini ispat etme yükümlülüğü devlete ait. Ancak Türkiye’de tam tersi oluyor! İnsanlardan masum olduklarını ispat etmesi isteniyor. Trajikomik olsa da insanlar bunu bile yapıyor ve masum olduklarını rejimin yargısında bile ispatlıyorlar ancak hiç bir anlamı olmuyor… Mahkeme kararları bile uygulanmıyor… Mahkeme kararları da ‘yok’ sayılacaksa bu insanlar ‘masumiyetlerini’ nasıl ispatlayacak?
Buna karşın 414 hakim ve savcının somut veriye dayanmadan ihraç edildiğini kaydeden Danıştay üyesi, şöyle diyor:
- İptal kararı verilen kararlar incelendiğinde, dosyalarda somut verilere dayanılmadan meslekten çıkarma işlemlerinin tesis edildiği görülmüştür. Yargılama aşamasında, başta HSK olmak üzere belli kurum ve kuruluşlara irtibat ve iltisakına yönelik somut verilerin bulunup bulunmadığı sorulmuştur.
- Davacılarla ilgili bir bilgi veya belge sunulmaması sonucunda -bu kişilerin beraat etmiş olmaları veya haklarında takipsizlik kararları verildiği görülerek- iptal kararları verilmiştir. Bu kararların bir defada değil, yıllara sari şekilde verilmiş olduğunu belirtmek gerekmektedir.
- Unutmamak gerekir ki 17 Mayıs 2006’da gerçekleştirilen hain Danıştay saldırısı öncesinde 2. Daire Başkan ve üyeleri hakkında haberler yapılmış, fotoğrafları gazete sayfalarının başköşelerinde servis edilerek hedef haline getirilmişlerdi. Devamında hain saldırı gerçekleşmiş ve Özbilgin hayatını kaybetmişti.
- Bu kadar ağır iş yükü altında görevlerini layığı ile yapmaya çalışan dairenin başkan ve üyelerinin, verdikleri kararlar gerekçe olarak gösterilerek baskı altına alınmaya çalışılması, haklarında tehdit boyutuna varacak şekilde haberler yapılması yargı bağımsızlığı için büyük bir tehdittir ve suç oluşturmaktadır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***