Dünyada her yıl 1 trilyon dolarlık atık oluşuyor. Uzmanlara göre atıklar sadece ekonomik kayba neden olmuyor iklim krizinin hızlanmasında da tarım-gıda atıklarının etkisi giderek artıyor.
Türkiye’de ise her yıl 14 milyar dolar değerinde yaklaşık 20 milyon ton civarında gıda atığı ortaya çıkıyor. Gıda israfının yüzde 61’inin evsel atıklardan kaynaklı olması ise tüketici bilinci ve tüketim alışkanlıklarını değişmesini önemli kılıyor.
“4. Gıda Bankacılığı Zirvesi” The Global FoodBanking Network’ün Türkiye’deki tek temsilcisi Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) ev sahipliğinde, 6 Şubat depremlerinin birinci yılında İstanbul’da gerçekleştirildi. 7 Şubat Çarşamba günü Beykoz Üniversitesi’nde gerçekleşen ve Denizbank’ın ana sponsor, Net Holding’in altın sponsor olduğu zirvede bir araya gelen ulusal ve uluslararası konunun uzmanları, başta “Afetler ve Gıda Bankacılığı ve Gıda İsrafı” olmak üzere “Tarımsal Üretim ve Gıda: Yeniden kendi kendine yeten ülke olmak”, “Gıda Güvenliği ve Gıdaya Adil Erişim” konularını tartışarak çözüm önerilerini sundu. Açılışta konuşan TOGEMDER İcra Kurulu Başkanı (24, 25, 26, 27. dönem milletvekili) Av. M. Belma Satır da gıdaya erişimin en temel insan hakkı olduğunu vurgulayarak, deprem bölgesinde yürütülen çalışmaların insana ve topluma karşı duyulan sorumluluğun en büyük örneği olduğunu vurguladı.
Gıda bankacılığını anlatıyor
Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hande Tibuk, israfı önleyerek ihtiyaç sahiplerinin kendi ayaklarının üzerinde durmasını sağlayan gıda bankacılığının Türkiye’deki çatı örgütü TİDER’in aynı zamanda Afet Platformu’nun kurucu üyesi olduğunu hatırlatarak, “Afetlerden sonra çok hızlı organize oluyoruz. Yerel yönetimlere gıda bankacılığını anlatıyoruz. 2023’te 37 ilde 68 gıda bankasına ulaştık. 2023 yılında bağışçı kurum sayımız 143’ü buldu” bilgilerini paylaştı.
Daha fazla gönüllüye ihtiyaç var
Şef Ebru Baybara Demir, deprem bölgesinde halkın “sağlıklı ve güvenli gıdaya erişim” ihtiyacının devam ettiğini söyledi ve yaklaşan ramazan ayını da vurgulayarak deprem bölgesinde devam eden çalışmalara katılmak üzere daha fazla gönüllüye ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Deprem bölgesinde gerçekleşen çalışmalara dair hazırladıkları filmin gördüğü ilgiye de dikkat çeken Baybara Demir, “Biz hikâyeyi acıyla değil umutla anlattık. Umudumuz baki, çalışmalarımız Ramazan ayında da devam edecek. Kahvaltı paketi oluşturuyoruz. Bölgeye gitmek çok önemli. Gönüllüye ihtiyacımız var. Hepimizin bu ülkeye borcu var” dedi.
Küresel Gıda Bankacılığı Ağı’nın (The Global FoodBanking Network) deneyimlerini aktaran Gabriela A. Kafarhire da 6 Şubat depremlerinden bir yıl sonra düzenlenen zirvenin, Türk halkının gücünün kanıtı olduğuna dikkat çekti. Kafarhire “Acil müdahale, genellikle bir gıda bankasının günlük operasyonlarının bir parçası olmasa da bir yıl önce Türkiye’yi vuran yıkıcı depremler gibi krizler, bize gıda bankalarının toplulukları desteklemede oynadığı kritik rolü gösteriyor. Afet Platformu kurucularından ve The Global FoodBanking Network’un (Global Gıda Bankacılığı Ağı) Türkiye’deki tek temsilcisi ve üyesi olan TİDER, diğer insani yardım kuruluşlarıyla derhal bir müdahale koordine ederek gıda ve kritik malzemeleri seferber etti ve o tarihten bu yana da bölgedeki çalışmalarını sürdürüyor” dedi.
Zirveye Almanya, Güney Afrika ve Tayland’daki gıda bankaları adına katılan Ryan Harty, Andy Du Plessis ve James Leyson ise gıda kayıplarının ve israfın büyük oranda işleme ve tüketim aşamasında oluştuğuna ve israfın önlenmesi ile CO2 salınım miktarının azalarak iklim krizi etkilerini düşürmeye de katkı sağlandığına dikkat çekti.
Gıda bankalarının, gıdanın fazlası ile gıdaya erişim sorunu yaşayan insanlar arasındaki bağlantı olduğunu belirten konuşmacılar, geçen yıl the Global FoodBanking Network ağındaki 50’den fazla ülkede faaliyet gösteren gıda bankalarının 32 milyon kişiye ulaştığını, 651 milyon kilo gıda dağıtıldığını aktardı. Sunumlarında kendi ülkelerindeki örneklerden de söz eden konuşmacılar, küresel gıda sistemi işleyişinde yaşanan bozulmanın nasıl düzeltileceği veya halihazırda açlıkla karşı karşıya olan milyonlara ulaştırılması gereken gıda yardımlarının, dünyanın en acil gündemleri olarak önemini koruduğuna dikkat çekti.
Gıda bankacılığı kanunu gerekiyor
Gıda israfının önlenmesi konusunda kurumsal olarak yapılması gerekenler olduğunu belirten Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı Aziz Akgül ise bu konuda öncelikle kanuna ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Akgül, “Perakendecilerin, toptancıların ve üreticilerin sorumlu olacağı bu kanun sayesinde, Gıda bankalarına sağlıklı gıdalar ulaştırılması sağlanabilir. Böylece gıda bankaları sağlıklı ve güvenli gıdaya kavuşurken, gıdanın israfı konusunda da önemli bir adım atılmış olur” dedi.
5 üründe strateji kurulmalı
Zirvenin konuşmacılarından Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi yazarı Dr. Rüştü Bozkurt gıda değer zincirleri konusunda altyapı eksikliklerine dikkat çektiği konuşmasında, toplum olarak toprağa bakış açımızın değişmesi gerektiğini vurguladı. Bozkurt, “Toprağın mülkiyetine bakışımızı değiştirmediğimizde değişen bir şey olmayacak. Tarıma varlıklı olmak için değil ama var olmak için bakmak lazım” diyen Bozkurt, ülke olarak öncelikle hububat (buğday ve türevi), bakliyat, soğan, patates, yağlı tohumlar ve şeker olmak üzere 5 üründe strateji kurmak gerektiği önerisini paylaştı.
Sistem yoksa sonuç da yok
TÜBİTAK-MAM Gıda Grubu temsilcisi Dr. İbrahim Sani Özdemir, gıda kayıplarının önlenmesinde sistemsel yaklaşımın çok önemli olduğunu söyledi. Sistem dahilinde geliştirilmeyen çözümlerin okyanusta bir damla olduğunu ve çabalarının karşılıksız kaldığını ifade eden Özdemir, “Sistem bütününe bakılmadığında bir etki, sonuç oluşmuyor. Sistemsel yaklaşımda aktörlerin birbirilerine sorumluluğu olması gerekiyor. Her aşamada yapılacak çok şey var” dedi.
Tüketici yeni teknolojileri bilmeli
“Evde gıda israfının önlenmesi için neler yapılabilir?” başlığında sunum yapan Arçelik Gıda Ar-Ge Lideri Aylin Met ise 2000’li yıllardan sonra Arçelik olarak buzdolabına “gıda saklama” yaklaşımıyla bakmaya başladıklarını ifade etti. Enerji verimliliğini gıdanın yapısını bozmayacak şekilde üretilmesine önem verdiklerini aktaran Aylin Met, bu konuda üreticiler kadar tüketici davranışlarının da çok önemli olduğunun altını çizdi.
Teknoloji kullanımı israfı önlüyor
Sürdürülebilirlik Akademisi Türkiye Direktörü Semra Sevinç, moderatörlüğünü yürüttüğü “Tarımda İsrafı Nasıl Önleriz?” konulu oturumda, dünyada her yıl 1 trilyon dolarlık atık ortaya çıktığını, Türkiye’de ise her yıl 14 milyar dolar değerinde 20 milyon ton gıda atığı oluştuğu bilgisini paylaştı.
Tabit Akıllı Teknolojiler Kurucusu Tülin Akın ise tarımda yüzde 70 oranında su israfı olduğuna ve israflar nedeniyle tarımsal kaynakların azaldığını belirterek, “Ancak teknoloji kullanımı ile israf azalıyor. Lojistik bu konuda sıkıntılı. Yapılacak çok şey var” dedi.
Tarımda Ar-Ge teşvikleri olmalı
Anadolu Meraları CEO’su Yasemin Kireç, tarımda öncelikle iyileşme sonra sürdürülebilirliğe dokunmak gerektiğini ifade ederek, “Onarıcı tarım bir iş modelidir. Bütün sistemimizin her bir parçasını değiştirebilecek bir şeydir. Bütünsel yaklaşım çok kıymetli. Tedarik zinciri güçlü olmalı. Lojistik en büyük sıkıntı” açıklamalarında bulundu.
Zirvenin konuşmacılarından Anadolu Efes Grup Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal Saatçi ise tarım şirketi olarak Ar-Ge’nin önemine dikkat çekerek bu konuda çalışmalarını paylaştı. Saatçi, “Döngüsel ekonomi çok önemli. Teşvikler olmalı. Bizim sektörümüzde her yıl 40 milyar ton malt posası yan ürün çıkıyor. Bunu malt lifine dönüştürdük. Sürdürülebilir tarım ile ilgili çiftçilere eğitimler veriyoruz. Türkiye’nin her yerinden ulaşılabilir. Hedefimiz farkındalığı geliştirmek” diye konuştu.
Zirve, Temel İhtiyaç Derneği’ne geçtiğimiz yıl içinde en fazla maddi (nakdi) destekte bulunan Cargill Türkiye ve en yüksek tonajda bağışı ile (ayni) destekte bulunan Danone Türkiye’ye teşekkür plaketlerinin takdimi ile sona erdi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***