MEREŞ – Licik ilçesinde yaşanan maden felaketi, Elbistan’da 13 yıl önce benzer faciayı hatırlattı. Elbistan’da toprak altında kalan 9 işçiye 13 yıldır ulaşılamadı.
Erzîngan’ın Licik (İliç) ilçesinde bulunan Çöpler altın madeninde 13 Şubat’ta meydana gelen göçükte 9 işçi toprak altında kaldı. 300 dönümlük bir alana yayılan kaymada, kütlenin toplam hacminin 10 milyon metreküp olduğu tahmin ediliyor. Yaşanan katliama karşı açılan soruşturma kapsamında biri saha sorumlusu olan Kanada vatandaşı J.R.G. ve firma sorumlusunun da aralarında bulunduğu 8 kişi gözaltına alındı, 6’sı tutuklandı.
Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamaya göre, olay yerinden alınan toprak ve su numuneleri inceleme için yetkili kimya laboratuvarlarına gönderildi. Savcılık, çevre, maden, jeoloji, kimya, inşaat, ziraat ve harita mühendisi ile iş sağlığı ve güvenliği uzmanından oluşan 8 kişilik bir bilirkişi heyetinin oluşturulduğunu ve bu heyet tarafından hazırlanacak raporun beklendiğini açıkladı.
Maden sahası, daha önce siyanür sızıntısı nedeniyle kesilen ceza ve kapasite artırımına karşı açılan davayla gündeme gelmişti. Söz konusu madende siyanür sızıntısı nedeniyle 2022 yılında ilgili firma hakkında en üst sınırdan çevreyi kirletme cezası kesilmişti.
ELBİSTAN FACİASI YENİDEN GÜNDEME GELDİ
Licik’te yaşananlar, Elbistan-Afşin Çöllolar Açık Maden sahasında 6 ve 11 Şubat 2011’de yaşanan felaketini yeniden gündeme geldi. Maden faciası, Ciner Grubu tarafından Afşin-Elbistan B Termik Santrali’nin kömür ihtiyacının karşılanması amacıyla 2009 yılında faaliyete geçen Çöllolar Kömür sahasında yaşandı. Geçen 2 senelik süreçte pek çok kez uyarıları yapılacak olan iş kazasının ilki, 6 Şubat 2011’de gerçekleşti. Yaşanan şev kaymasında Yaşar Alkaya (51) isimli bir işçi yaşamını yitirirken, 10 işçi de yaralandı. 5 gün sonra 10 Şubat 2011’de gerçekleşen ikinci şev kaymasında ise 10 maden işçisi 2,5 kilometrekarelik bir alanda 50 milyon metreküp toprağın altında kaldı. Toprak altında kalan işçilerden sadece Ruşen Demir’in cansız bedenine ulaşıldı. Jeoloji Mühendisi Halil Tatlı, Maden Mühendisi Nail Yılmaz ile işçiler Hacı Mehmet İpek, Muhsin Koşan, Kemal Elmas, Cuma Yıldırım, Adnan Demir, Tuğran Gökhan ve Aydoğan Polat yapılan tüm aramalara rağmen hala bulunamadı.
AİLELER 13 YILDIR YAKINLARINI ARIYOR
Felaketin ardından toprak altında kalan 11 işçiye dair 16 Temmuz 2012’de Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 9’u özel şirket personeli, 14’ü resmi görevli olmak üzere toplam 23 kişi hakkında “Taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan ceza istendi. 5 yıl süren davada, ailelere 91 bin 200’er lira tazminat verilmesine, 19 sanığın da beraatına karar verdi.
Göçük altında kalan ve kendisine ulaşılamayan Ali Muhmani Koşan’ın kardeşi Muhsin Koşan, 13 yıllık mücadelesini anlattı.
DEPREMZEDE GÖÇÜK ALTINDA CAN VERDİ
Ağır iş makinesi ustası olan 2 çocuk babası kardeşi Muhsin Koşan’ın işe ilk başladığı süreçte 12 saate varan mesailerde çalıştırıldığını anlatan Koşan, bu alanda sürekli göçük yaşandığına dikkat çekti. Koşan, kardeşinin 1999 yılına kadar İstanbul’da kargo görevlisi olarak çalıştığını belirterek, “Gölcük depremi ile birlikte kardeşim enkaz altında kalma korkusu sebebiyle ağır bir travma yaşadı. Sonra bir akrabamızın söylemesiyle bu işe başladı. İlk kaza yaşandığında bizi arayarak, ‘Biz de orada olabilirdik’ dedi. O olaydan sonra çalışmak da istemedi. İkinci göçük yaşanmadan önce onlar orada kalan makinaları çıkarmak için oraya gidiyorlar. O sırada göçük altında kalıyorlar. Oraya vardıktan sonra 1, 1 buçuk sene göçüğe gidip geldik, ancak hiçbir sonuç alamadık. Arama faaliyetleri dedikleri şey, zaten yüzeysel bir şeydi. İlk günler termal kameralarla, helikopterle üzerinden uçarak yaptıkları bir aramaydı. Canlı arama faaliyetleriydi bunlar ve bizleri oyalamaya yönelikti” ifadelerini kullandı.
ADİL YARGILANMA TALEBİNE KARŞI AZARLAMA
13 yıldır göçük altında kalan kardeşinin kemiklerini dahi alamadıklarını dile getiren Koşan, bu süreçte hem resmi kurumlar hem de iktidar medyasının kendilerine dönük sessizliğine tepki gösterdi. Koşan, “Bize başsağlığına gelen bürokratlar, dönemin milletvekilleri, ‘Karşınızdakiler çok güçlü, bunlar herkesi sustururlar aman iyi bir avukat bulun, biz iyi avukatlar tanıyoruz’ dediler. Öte yandan çok tanınan bazı gazeteciler bizi programlarına çıkarırken, ‘Lütfen firmanın, şahısların ismini söylemeyin’ diyerek bizi uyardılar. O dönemin çok önemli bir devlet yetkilisiyle yaptığım konuşmada, adil yargılanma talebine karşılık bana, ‘Siz düne kadar onların kapılarında ekmek dileniyordunuz’ dedi” diye aktardı.
‘ERZÎNGAN’LA AYNI ACILARI YENİDEN HATIRLADIK’
Dava sürecinin uzamasıyla her gün aynı acıyı yaşadıklarını ve duruşma salonlarında mağdur edildiklerini ifade eden Koşan, bu nedenle şikayetlerinden vazgeçmek durumunda kaldıklarını kaydetti. Koşan, 3 kez bilirkişi raporunun değiştiği davalarında yıllarca çıkmayan kararın şikayetlerini geri çekmeleriyle ilk duruşmada verildiğini söyledi. Erzîngan’da yaşanan maden katliamıyla yeninden aynı süreci yaşadıklarını belirten Koşan, kayıp yakınlarının acısını paylaştıklarını belirtti. Koşan, şunları söyledi: “Sesimizi duyuramadık. Bu süreçte yalnız kalmamak çok önemli. Medyaya önemli bir iş düşüyor. Bizim için yargılanma süreci adil olmadı. Bizim davamızda eğer adil bir karar çıksaydı bizden sonra Soma, Bartın ve son olarak İliç’te yaşanan facia ve daha birçoğu yaşanmayacaktı. Madenciler hayatları ile bedel ödemeye devam etmesin. Faillerin ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalması gerekiyor. Onların acılarını paylaşıyoruz.”
MA / Ceylan Şahinli
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***