Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, İsveç’in NATO üyeliği ile ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışını onaylama kararının, iki müttefik ülke arasındaki karşılıklı anlayışın geliştirilmesi için yeni bir fırsat olabileceği mesajını verdi.
Basın bilgilendirme toplantısında, Türk dış politikasında gündemdeki başlıklara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Keçeli, Türkiye’ye F-16 savaş uçakları ve modernizasyon kiti satışının ABD tarafından onaylanmasıyla ilgili bir soruyu yanıtladı.
“Bunun iki müttefik ülke arasında, birbirlerini anlamaları için yeni bir fırsat penceresi sunmasını bekliyoruz” diyen Keçeli, Türkiye’nin Suriye’deki Kürt güçleri ve Fethullah Gülen konularında ABD’nin hassasiyetlere ve beklentilere uygun adımlar atmasının, ilişkileri güçlendireceği mesajını verdi.
Keçeli, “ABD tarafından beklentimiz açık, biz PKK/YPG uzantılarıyla ilişkisini sonlandırmasını bekliyoruz. Amerika’nın FETÖ’yle ilgili beklentilerimizi de ciddiyetle ele alıp adım atmasını bekliyoruz. Bir ülkeyle müttefik olduğunuzu söyleyerek, o ülkenin başkentinde bomba patlatmaya çalışan, askerlerini, sivillerini öldüren örgütlerle işbirliği yapamazsınız. Biz bunları kendileriyle konuşmaya devam edeceğiz. ABD’nin beklentilerimize, hassasiyetlerimize saygı duyarak atacağı adımlar ilişkilerimizi kuvvetlendirecektir” diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın göreve geldikten sonra ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile sekiz kez yüz yüze ve en az 15 kez de telefonda görüştüğünü belirten sözcü, “Bizim esasen siyasi düzeyde beklentilerimizi ABD’ye anlatmada sıkıntımız olmadı. Tüm temaslarda Türkiye’nin yaklaşımı Amerikan tarafına aktarıldı” dedi.
Türkiye’nin Washington’a ne zaman büyükelçi atayacağıyla ilgili soru üzerine Keçeli, geçmişte ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin 1,5 yıl boş kaldığı dönemi anımsattı.
Keçeli, “Bizim yurtdışında 264 misyonumuz var. Bazıları kısa süreli boş kalabiliyor. Değerli büyükelçimiz Murat Karagöz’ün vefatı nedeniyle Lizbon Elçiliğimiz de boş kaldı. Kısa sürede gerekli süreçler işleyecektir. Ancak devlette devamlılık esastır. Elçiliklerimizde görevlendirilmiş arkadaşlarımız gerekli çalışmaları yürütmektedir. Dolayısıyla (Washington’da) orada bir başka mesai arkadaşımız işleri üstlenmiştir” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin Washington’daki büyükelçisi Murat Mercan, 12 Ocak’ta görevinden ayrılarak, 14 Ocak’ta emekli olmuştu.
F-35 müzakereleri için Milli Savunma Bakanlığı’nı işaret etti
Emekli Büyükelçi Murat Mercan’ın 11 Şubat’ta İngilizce paylaştığı “F35. Nerede kalmıştık?” şeklinde sosyal medya mesajının ne anlama geldiği sorusu üzerine Keçeli, “Büyükelçilerimiz farklı platformlarda farklı görüşlerini ifade ediyorlar, biz bu konuda yorum yapmıyoruz. Bu konuda ilerleme olsaydı, üst düzey bir devlet yetkilimizden bunu duyarız” yanıtını verdi.
Keçeli, F-35 askeri uçak alımıyla ilgili süreçte ABD’nin Türkiye’ye Rusya yapımı S-400 hava savunma sistemiyle ilgili şartı olduğu anımsatması yapılması üzerine ise, “Bu konuda Milli Savunma Bakanlığı’mıza (MSB) başvurmanız daha doğru olacaktır. Bakan bey (Hakan Fidan), esasen konu sahibinin MSB olduğunu altını çizerek, ‘Türkiye’ye askeri yetenek sağlayacaksa bunu almak isteriz ama bu bizim başka askeri yeteneklerimize engel oluşturacaksa bunu değerlendiririz’ demişti” ifadesini kullandı.
Victoria Nuland’ın ziyareti ve Rusya’ya yaptırımlar
Keçeli’ye basın toplantısında, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland ‘ın28 Ocak’taki Ankara ziyaretinde Rusya’ya yaptırımlar konusunda Türkiye’ye sert uyarılarda bulunduğu iddiası da soruldu.
Sözcü Keçeli, Nuland’ın Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı’ndaki görüşmesinde iddia edildiği üzere “sert ifadeler” kullanılması gibi bir durum yaşanmadığını söyledi ve eğer öyle olsaydı aynı şekilde sert yanıt verileceğini dile getirdi.
Öncü Keçeli, ABD’nin Rusya’ya yaptırımlarıyla ilgili talepleri konusunda ise, Türkiye’de sadece küçük ölçekli şirketlere yönelik bazı açıklamalar olduğunu ancak örneğin borsada işlem görmekte olan şirketler ve bankalarla ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığını kaydetti.
Keçeli, “Tek taraflı yaptırımlar o yaptırımları uygulayan ülkeleri ilgilendirir. Ancak Türkiye’deki şirketler, bankalar uluslararası platformda hareket ediyorlar. Swift sisteminin parçalarıyız. Biz bu şirketlerimizin sıkıntıyla karşılaşmaması için bu tek taraflı yaptırımları (ABD’nin uygulamaları) zaman zaman kendilerine iletiyoruz. Bu durum ne sistematik hal almış noktada ne de Türk ekonomisine ciddi yansımaları olacak hale gelmiş değil” dedi.
Keçeli, “Bizim yaptırımlar konusundaki tutumumuzu aslında ABD başta olmak üzere tüm devletler çok iyi biliyorlar. Biz sadece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla uygulanan yaptırımları hayata geçiriyoruz, mevzuatımıza uyarlıyoruz” diye ekledi.
Ukrayna-Rusya savaşı ve tahıl koridoru anlaşmasıyla ilgili soruya karşılıksa Keçeli, “Taraflar ne zaman yeniden müzakere etmek isterse biz bunu yapmaya hazırız. Karadeniz’in güvenliği bizim için çok önemli. Bu nedenle Montrö Anlaşması’na sahip çıkıyoruz. Bizim tek temennimiz savaşın sona ermesi” mesajını verdi.
“Hiçbir ülkenin vize kartını şantaj olarak kullanmaya hakkı yok”
Sözcü Keçeli, AB ülkeleriyle halen Schengen vizesi bağlamında sıkıntılar yaşanmasıyla ilgili soru üzerine, “AB’yle vize serbestisi konusu yüzde 92 oranında tamamlamıştır, yerine getirilmemiş altı konu var. Avrupa Birliği tarafından vize sorununu çözmek için ciddi bir siyasi irade ortaya konulması gerekmektedir. Biz vize konusunu ikili temaslarda da dile getiriyoruz. Hiçbir ülkenin vize kartını şantaj olarak kullanma, vatandaşlarımızın günlük hayatlarını zorlaştırmaya hakkı yoktur” tepkisini paylaştı.
Türkiye’nin İngiltere ve İtalya ile sığınmacı konusunda anlaşmalar imzalayıp imzalamayacağına ilişkin soru üzerine ise Keçeli, “Bizim hiçbir ülkeyle kendi vatandaşlarımız dışında, kimsenin Türkiye’ye geri dönüşüyle alakalı bir mutabakatımız, anlaşmamız yok. Burası bir üçüncü dünya ülkesi değil. Bence bunu kimse ciddi bir şekilde teklif edemez” yanıtını verdi.
“İsrail insani hukuk bakımından işlenmesi mümkün olan tüm suçları işlemiş olacak”
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Gazze’de yaşananlar içinse, “Artık sözle ifade edilemez bir hale geldi. Büyük olasılıkla, İsrail, uluslararası hukuk, uluslararası insani hukuk bakımından, işlenmiş olan, işlenmesi mümkün bütün suçları bu işin sonunda işlemiş olacak” dedi.
Gazze’den bugüne kadar 1359 Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC vatandaşının tahliyesini sağladıklarını açıklayan Keçeli, “Şu anda tahliye işlemlerini takip ettiğimiz 1097 kişi var, hepsi vatandaşımız değil” diyerek savaş koşullarında İsrail ve Mısır makamlarıyla koordineli şekilde Türkiye’nin elinden geleni yapmaya devam ettiğini kaydetti.