DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da gazete televizyon ve ajansların temsilci ve yazarlarıyla yemekli bir toplantıda bir araya geldi. Yerel seçim hazırlıkları ile ilgili soruları yanıtlayan Babacan, seçimlerde halkın iktidarın gidişatına bir “sarı kart’’ göstermesini beklediklerini söyledi, “Bu bir belediye başkanlığı seçimi değil, bir uyarma seçimidir” dedi. 14 Mayıs seçimleriyle ilgili, “Sayın Erdoğan kazandı ama helalinden kazanmadı” değerlendirmesi yapan Babacan, “Seçimden sonraki dönem Allah hepimize kolaylık versin” sözleriyle de ekonomiyle ilgili endişelerini paylaştı:
Babacan’ın gazetecilerin sorularına yanıtları özetle şöyle oldu:
İKİ İLDE LOKAL İŞ BİRLİĞİ YAPILDI: “81 ilde adaylarımızla seçime giriyoruz. İki ilimizde lokal iş birliği oluştu. Bunlar Tekirdağ ve Malatya. Tekirdağ’da daha önce AK Parti’de siyaset yapmış Gelecek Partili bir arkadaş aday. Büyükşehirde biz ona destek verdik ama pek çok ilçede de bizim adayımız var. Saadet’in ve Gelecek’in adayı yok. Malatya’da da bizim kurucu arkadaşımız İbrahim Gezer bağımsız aday olarak seçime giriyor. Biz, Saadet Partisi kendisine destek veriyor. Gelecek de var galiba destek veren. O da yerelden gelen bir talep üzerine oldu. Seçildiği zaman da belediye başkanı olarak bağımsız olacak, çalışacak.
GERÇEK ZEKAYLA ADAY BELİRLEDİK: (Aday tespitinde yapay zeka kullandınız mı?) Yok. Biz onu gerçek zekayla yaptık. Yapay zekayla değil. Gerçek zeka ve tabii bir de akillik ayrı şey biliyorsunuz. Zekilik ayrı, akillik ayrı bir şey. İkisini birleştirmek gerekiyor. Yapay akillik daha bulunamadı henüz. Yapay zeka var da yapay akillik yok. Yapay zeka ile ilgili bizim ilgili birimlerimiz çok yoğun bir şekilde çalışıyor. Konuyu takip ediyorlar. Daha bu Las Vegas’taki yeni büyük bir elektronik ve yapay zeka konferansı vardı biliyorsunuz. Bizim arkadaşlar gitti orada konuşmalar yaptılar.
EN ÖNEMLİ HEDEFİMİZ GENEL SEÇİMLER: Biz vatandaşlarımızın karşısına pırıl pırıl bir kadroyla çıkıyoruz ve seçildikleri takdirde de belediyeyi mevcutlardan veya diğer adaylardan daha iyi yöneteceğine inanıyoruz. Belediyeyi kazanacağımız çok yer olacağına inanıyoruz. Bizim parti olarak tabii ki en önemli hedefimiz bu ülkenin merkezi hükümetinde söz sahibi olmak, bu ülkede iktidar olmak. Dolayısıyla 2028’de veya daha erken yapılabilecek genel seçimler bizim en önemli hedefimiz. Bu maraton koşusunda bizim uzun vadeli hedeflerimiz var. Bu yerel seçimlerinde çok önemli bir kilometre taşı olduğunu biliyoruz.
ŞİMŞEK VE YILMAZ’DAN 2 ŞEY BEKLERDİM: Mehmet Şimşek, Cevdet Yılmaz’la uzun süre yakın çalıştık. Arkadaşlarımızın iyi niyetli olduğunu biliyorum. Fakat en azından şunları beklerdim. Bir, TÜİK’in acilen bağımsız, tarafsız çalışması ve acilen gerçek enflasyon rakamlarını açıklayan bir kurum haline getirilmesi. İkincisi de Merkez Bankası’nın eskiden olduğu gibi şeffaf çalışması. Yüzde 120, yüzde 130’a varmış bir enflasyonu siz sürekli olarak yüzde 60’larda, 70’lerde açıklarsanız güven oluşturmanız mümkün değil.
128 MİLYAR DOLAR 400 MİLYAR DOLAR OLDU: Merkez Bankası sürekli olarak piyasaya müdahale ediyor. Sürekli olarak döviz satıyor. Şu ana kadar sattığı dövizin 400 milyar doların üzerinde olduğunu biz hesap ediyoruz. Hani o meşhur o yüz yirmi sekiz milyar dolar nerede hikayesi vardı ya. Bu rakam 400 milyar doları geçti şu anda. 2019’un Ocak’ından bu yana 400 milyar doları geçti bu rakam. Bizim dönemde Merkez Bankası’nın toplam piyasaya müdahalesi 13 yılın toplamı sadece 8,5 milyar dolar. Hepsi şeffaf, açık. Şu anda bunun tamamı gizleniyor. Ve 400 milyar doları biz dolaylı hesap edebiliyoruz.
EKONOMİDE SEÇİM SONRASI TABLO FARKLI OLABİLİR: Geçen sene Mayıs seçimlerine giderken döviz kurunu, mazot fiyatını bastırmışlar. Mazot 18 lira şimdi çıktı 45’e. Seçime giderkenki tabloyla seçimden sonraki tablonun farklı olması hiç sürpriz olmaz. Gördüğümüz her şey bir pembe tablo, gördüğümüz her şey olduğundan daha iyi gösterilmeye çalışan bir tablo olabilir ekonomiyle alakalı. Seçimlerden sonra ilave vergi artışları bizim için sürpriz olmaz. Seçimlerden sonra kamunun kontrol ettiği fiyatlardaki artışlar bizim için sürpriz olmaz. Seçimlerden sonra eğer bugün kuru bastırıyorlarsa seçimlerden sonra “Artık dayanamıyoruz, bastıramıyoruz” diye farklı bir noktaya kurun bitmesi bizim için bir sürpriz olmaz. Ama o kadar karanlıkta yapılıyor ki işler. Dolayısıyla yarınlarla ilgili soracağınız hiçbir sorunun cevabını net bir şekilde verebilmek mümkün değil.
KKM İÇİN 800 MİLYAR LİRALIK KARŞILIKSIZ PARA BASTILAR: Kur korumalı mevduat için çok yüksek miktarda karşılıksız para basılıyor. Geçen sene Haziran’dan Aralık sonuna kadarki yedi aylık dönemde 800 milyar liralık karşılıksız para bastılar. Bir mukayese etmek gerekirse bu yılın bütçesinde tarım desteğinin tamamı 90 bir milyar. Karşılıksız para basan bir Merkez Bankası’nın olduğu bu ülkede bu enflasyonu nasıl düşürecekler? İlk açıklandığında “Bu ülkeyi hazineyi batırma projesidir” dedim. Kuyuya atılmış bir taşı çıkartma çabasında yeni ekonomi yönetimi. Dolayısıyla zor bir iş.
SEÇİMDEN SONRAKİ DÖNEM ALLAH HEPİMİZE KOLAYLIK VERSİN: Uzun yıllar beraber çalıştığımız arkadaşlarımız olduğu için ben biraz da olumlayarak konuşuyorum haklarında ama şunu da biliyorum ki yapabilecekleri hiçbir şey yok. Patinaj. Çünkü hukuk adalet olmadan, ülkede yargının bağımsız çalışması sağlanmadan Merkez Bankası bağımsız olmadan, TÜİK bağımsız olmadan daha SPK’sı, BDDK’sı bu tür bağımsız çalışması gereken kurumlar bağımsız çalışmadan bu ülkede ekonomi düzelmeyecek maalesef. Olmayacak. Üzülerek söylüyorum. Bu ülkenin vatandaşı olarak, içim sızlayarak bunu söylüyorum. Onun için seçimden sonraki dönem Allah hepimize kolaylık versin.
BU SEÇİM SADECE YEREL SEÇİM DEĞİL; HÜKÜMETİ UYARMA SEÇİMİ: Bu seçimler sadece yerel seçim değil. Bize göre bu seçim hükümeti bir uyarma seçimi aynı zamanda. Hükümeti uyarmak için bir fırsat. Onun için biz sürekli ne yapıyoruz? Yanımızda sarı kart taşıyoruz. Ve diyoruz ki vatandaşlarımıza “eğer hükümeti uyarmak istiyorsanız bu sarı kartı şöyle bir hükümete, iktidara gösterin” diyoruz.
SAYIN ERDOĞAN KAZANDI, AMA HELALİNDEN KAZANMADI: Başarısızlığın mazereti olmaz ama Türkiye’de siyaset fırsat eşitliği içerisinde adil bir düzende yapılamıyor. Hükümet iktidar olmanın kendisine sağladığı her türlü imkânı, her türlü gücü muhalefete karşı ama aynı zamanda da geniş kitleleri aldatarak götürüyor. Örnekler verdim. Enflasyonu gerçeğinden düşük göstererek. Seçimden önce döviz kurunu, mazotu, faizi düşük gösterip seçimden sonra artırarak. Ben onun için şu ifadeyi de çok kullanıyorum. “Evet, Sayın Erdoğan kazandı ama helalinden kazanmadı” diyorum. Bize destek yüzde 48’de kaldı ama bütün bu şartlara rağmen vatandaşlarımızın yarıya yakınının desteği bu çalışmalarımızın tamamen karşılıksız olmadığını gösteriyor. O yüzde 48 değişim istiyor, talep istiyor. Kaldı ki gerideki yüzde 52’nin durumunu da biz sahada görüyoruz. “Ya destekledim ama desteklemez olaydım” diyor. “Ya oy verdim ama artık yeter. Dene dene artık olmuyor, artık yapamıyorlar” diyor. Bu hissiyat gittikçe çoğalıyor.
İLKESEL OLARAK KAYYIM UYGULAMA USULÜNE KARŞIYIZ: Kayyum meselesiyle ilgili bizim tutumumuz çok açık. Seçilmiş bir belediye başkanının idari bir kararla kesinlikle görevinden alınamaması gerektiğini düşünüyoruz. Yani gerçekten hukuken bir sıkıntısı olur, bağımsız yargı, bağımsız denetim, belediye başkanının görevden el çektirmesini gerektirecek ölçüde bir suçu olduğunu tespit eder o zaman amenna. Bunun da belediye meclisi üyelerinin içerisinden yapılacak bir seçimle yerine yeni bir belediye başkanı gelmesinin de önemli bir yöntemi olduğunu hep vurguladık. “Kazanamazsam da el çektiririm kendi adamımı koyar orayı ben yönetmeye devam ederim” gibi strateji görüyoruz. Bu da çok tehlikeli bir şey Türkiye açısından. İlkesel olarak kayyum uygulamasının usulüne biz karşıyız.
‘BELEDİYELERİ KAZANAMAZSAK HİZMET GELMEZ’ TEHDİDİ DEMOKRASİ AYIBI: Sayın Erdoğan’ın “Belediyeleri kazanamazsak hizmet gelmez ha” tehdidi gerçekten çok yakışıksız. Bu büyük bir demokrasi ayıbı. Sayın Erdoğan seçildikten sonra gitti Meclis kürsüsünde “Görevimi tarafsızca yapacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim” dedi. Görevi böyle başlayan ve tarafsız olması gereken bir Cumhurbaşkanı gidip de il il dolaşıp millete sopa sallaması… Böyle bir şey olmaz. 85 milyonun huzurunda ettiği yemine aykırı davranıyor. Kabul edilebilir bir şey değil bu yani. Onun için bu parti genel başkanlığıyla Cumhurbaşkanlığını birbirinden ayrı araya Çin duvarı derler, ekonomide ve siyaset literatüründe vardır. Bir Çin duvarı çekmek, kesin duvarlarla ayırıp Cumhurbaşkanlığı görevini yemin ettiği gibi tarafsızca yapması gerekir.
DAHA İYİ YÖNETECEĞİMİZE İNANIYORUZ: Mansur Bey ve Ekrem Bey için şunu söylemem lazım. Her şeyiyle olumlu ya da her şeyle olumsuz diye bir değerlendirme yapmak mümkün değil. Farklı farklı kriterleri ve farklı performans ölçülerine göre bir karne çıkartırsınız. Bizim bir iddiamız var. Adaylarımızın seçildiği takdirde hem mevcut belediye başkanlarından hem de diğer adaylardan daha iyi yöneteceğine inanıyoruz. Bizim mevcut belediye başkanlarını desteklemek ya da onlara karşı çıkmak gibi bir durumumuz yok. Mümtaz Bey Ankara’da, Mansur Bey’e karşı olduğu için ya da Mansur Bey’i desteklediği için aday değil. Mümtaz Bey kendi iddiasıyla aday. Seçilen yerlerde bu işi daha iyi yapacağımız iddiasıyla ortaya çıktık ve bu şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz.
ERDOĞAN’IN YAŞ GÜNÜ VESİLESİYLE PASTA MALİYETLERİNE BAKTIK: Türkiye’yle ilgili sorunlar Sayın Erdoğan üçüncü döneminden sonra çoğalmıştır. Gittikçe de artmıştır. 2014-2015 yıllarında üçüncü dönemi doldu. O noktada bırakması gerekiyordu. Gerçekten bırakması gerekiyordu. Ve tatlı bir dönüşümle, insan kaynağı dönüşümüyle ilkelerin değerlerinin korunduğu ama insan kaynağının tatlı bir devri daimle yürüyen bir sistemle AK Parti’nin devam etmesi gerekiyordu. Bunu yapmadı. Onun için Türkiye’nin sorunları da büyüdü. Bugün yetmişinci yaş günü. Pasta maliyetlerine baktık bu vesileyle. Pasta gönderme niyetimizden değildi yani. Sadece bir baktık, sırf malzemesi 600 lira tutuyor bir yaş günü pastasının. O da küçüğünden yani. İnsan olarak tabii ki ‘Allah hayırlı, sağlıklı ömürler versin’ deriz. ‘Nice yaşlara’ deriz. Ama yani ülkeyi yönetme konusunda anlaşamıyoruz. Ayrı ayrı noktalarda siyaset yapmak da insanlıktan çıkmak anlamına gelmiyor. Bunda farklı olmamız lazım.
UMARIZ MAKUL BİR ZAMANDA KENDİ GRUBUMUZU OLUŞTURACAĞIZ: Grup kurmayla ilgili somut bir hedefimiz ve gayretimiz var. Arkadaşlarımızın temas ettiği siyasi partiler vardır. Stratejik iş birliği zaten partiler arası görüşmelerle olur ama münferit katılımlar da olabilir. Bu seçimlerden sonra şöyle biraz ortalık sakinleşsin. Meclisteki tabloya tekrar bakacağız ve umarız ki makul bir zaman içerisinde kendi grubumuzu oluşturacağız. Bizim asıl gayretimiz seçim sonrasına dönük. Bir takvim vermiyorum.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***