14 Aralık 2022’de henüz cumhurbaşkanlığı adaylığı gündemdeyken Ekrem İmamoğlu’na belki de siyasi yasak yolunu açacak 2 yıl 7 ay hapis cezası verildiği karar açıklandığında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Saraçhane’deki odasında karşı koltuğunda İYİ Parti lideri Meral Akşener oturuyordu.
Kararın açıklanması sonrası Akşener ve İmamoğlu’nun birbirlerine sarıldıkları anın fotoğrafı günlerce medyanın ve sosyal medyanın gündeminden düşmedi. Çünkü dönemin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkan İYİ Parti liderinin o günlerde “kazanacak aday” olarak tarif ettiği iki isimden biri Ekrem İmamoğlu, diğeri Mansur Yavaş’tı.
Medya, İmamoğlu’nun siyasi hayatının en zor anlarında gerçekleşen bu samimi kucaklaşmayı “abla-kardeş” ilişkisi olarak tanımladı.
O hafta parti grubunda konuşan Akşener de, “20 sene önce nasıl Tayyip Bey’in ve Emine Hanım’ın yanına koştuysam, bugün de Ekrem ve Dilek kardeşlerimin yanına koştum. O gün zalimin karşısında, zulmünün karşısında oldum. Bugün de bir dakika düşünmeden yola çıktım, Saraçhane’deyim” ifadelerini kullanarak kardeşlik hukukuna vurgu yaptı.
İmamoğlu ilk krizde “Eski dost düşman olmaz” demişti
Akşener ve İmamoğlu arasındaki ilişki özellikle İYİ Parti’nin İstanbul’da aday çıkarma kararı aldığı günden beri sorunlu.
İYİ Parti liderinin İmamoğlu’na karşı aday çıkarma kararı sonrası partinin İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki yedi üyesinden altısı istifa etti.
Akşener, buna tepkisini, “partimize operasyon var, savaş ilanı kabul ediyorum” sözleriyle gösterdi.
Ancak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu bu sert sözlere yanıt olarak, “Aynı kâseden çorba içtiğimiz dostlarımızı bize karşı kışkırtıyorlar. Elimizi itseler de elimizi uzatmaya devam edeceğiz, eski dost, düşman olmaz” diyerek yeni bir zeytin dalı uzattı.
Kulislerde Ali Fatinoğlu adı öne çıksa da ibre son günde 2019’daki seçimlerde o dönem CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile birlikte Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasında rol oynayan eski İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya döndü. Ve yıllarca İmamoğlu’yla yakın siyaset yapan Kavuncu aday olarak açıklandı.
“Hür ve müstakil” yeni bir siyaset tarif eden İYİ Parti lideri Meral Akşener daha bir yıl önce “kazanacak aday” olarak gösterdiği İmamoğlu’nun karşısına en güçlü kurmaylarından biri ile çıkarak, “bu kez ona kaybettirmek istiyor“ yorumlarına neden oldu.
Akşener: “Bizi sansürlemek isteyen Beştepe değil Saraçhane”
İmamoğlu-Akşener düellosunda bugün üçüncü kez kozlar paylaşıldı.
Elinde “Saray sansürüne de Belediye sansürüne de mecbur değilsin” döviziyle Meclis Grubu’nda kürsüye çıkan İYİ Parti Genel Başkanı, partinin kuruluş günlerinde iktidarın yaptığı gibi bugün de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kendilerini engellemeye çalıştığını belirtti.
Akşener, “Yolumuza, çöp kamyonları dizdiler sokaklarda yürüdük! Elektriklerimizi kestiler ışıksız salonlarda buluştuk! Sesimizi kısmak istediler megafonla konuştuk! Hatta yeri geldi sırf birilerinin tekerine, çomak sokuyoruz diye sahipsiz kurşunlarla karşılaştık. Ve nitekim, bugün de önümüzde, yeni bir engel var. Ana muhalefet partisi de meğer bizden çok rahatsızmış Milletimiz için çok doğru şeyler yapıyoruz demektir. Birileri istiyor ki billboard’suz seçim çalışması yapalım. Bizi sansürlemek isteyen Beştepe değil Saraçhane. Yandaş olana da yoldaş olana da mecbur değilsin. Ankara ve İzmir’de de asılmayacakmış” dedi.
İmamoğlu: “Bize taş atmak prim yapacak zannediliyor”
Reklam panosu kiralama yapan şirketin, partisini engellediğini savunan Akşener’in hedef aldığı İmamoğlu bu kez eleştirilere sessiz kalmadı.
İBB Başkanı, “Bizim öyle bir engelleme veya bu tarz girişim ya da engellemede bulunmayacağımızı en iyi kendileri bilirler. Bu noktada, ne için yaptığını bilmiyorum bu açıklamayı. Bir kere bu işin İstanbul’u yok, muhtelif şehirleri var. Bu işler de firmalarda yönetiliyor. Onlarla konuşabilirler. Belli ki İstanbul’da Ekrem İmamoğlu üzerinden konuşmak, taş atmak böyle bir prim yapacak zannedilir şekle doğru gidiyor. Bize atılan hiçbir taşın etkisi olmaz” diye konuştu.
Özer Sencar: “Siyasette daimi dostluk ve daimi düşmanlık yoktur; şartlar neyi gerektirirse öyle davranılır”
Türkiye’nin önde gelen araştırma şirketlerinden Metropol’ün kurucusu Özer Sencar, daha birkaç ay öncesine kadar çok yakın dostlukları bulunan iki siyasetçinin karşı karşıya gelmesinin politikanın doğasından kaynaklandığını söylüyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Sencar, “Siyasette daimi dostluk ve daimi düşmanlık yoktur. Şartlar neyi gerektirirse öyle davranılır. Genel çerçeve şudur: Siyasette aktörler arasındaki ilişkiler pek tabii olarak şartlara göre değişebilir. Bu salt aktörlerin kendilerinin oluşturduğu durum değildir, kendilerinin dışındaki faktörler de süreçleri başka bir yere yöneltebilir. Meral Hanım’ın şahsı ya da partisi için uygun gördüğü durum o gün öyleydi, bugün de böyle” dedi.
“Akşener, Saraçhane sürecini kendi pazarlığında koz olarak kullanmak istedi”
30 yılı aşkın süredir Türkiye’deki milliyetçi partileri takip eden araştırmacı yazar Kemal Can ise siyasette “abla-kardeş” benzeri söylemlerin ancak konjonktürel olabileceğinin altını çizdi.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Can, “Devletlerin duyguları yoktur çıkarları vardır denir. Teknokratikleşen siyasette de kimsenin duygusu olmaz. Seçmeni sıkıştırmak, ikna etmek için duygu siyaseti elbette yapıyorlar ama kendi kararlarını ister istemez çıkarlar belirliyor. Bugün her şey aslına rücu ediyor. Kimse kimsenin ablası da değil kardeşi de değil. Akşener, Saraçhane sürecini kendi pazarlığında koz olarak kullanmak istedi. O gün ‘kazanacak aday’ söylemiyle aslında CHP’nin adayını belirlemek ve kendi istediği kişinin adaylığını garantilemek istiyordu” dedi.
“Bu yerel seçim sadece yerel seçim değil İYİ Parti için bir eşik”
Kemal Can’a göre, Akşener liderliğindeki İYİ Parti’nin siyasette aktör olabilmesi için kendi rüştünü ispat etmesi gerekiyor, bunun koşulu ise “hür ve müstakil” girdiği ilk seçimde toplumsal bir karşılık üretmek.
Can, “Bu seçimden sonra normal şartlarda dört sene seçim yok. Bu yerel seçim sadece yerel seçim değil. İYİ Parti ve Akşener için politik pozisyonu zemini için devam edebilir takati olup olmadığını gösterecek bir eşik. Yalnız Buğra Kavuncu değil, Balıkesir’de Turan Çömez, Ankara’da Cengiz Topel Yıldırım gibi isimlerle CHP’ye oy kaptırmayı engellemeye çalışacak. Bununla beraber yüksek perdeden milliyetçilik yaparak CHP adaylarını yıpratma stratejisi izliyor” dedi.
Akşener’in “CHP’ye de AK Parti’ye de gıcık olan bize oy verecek” sözleriyle, bu ‘gıcıklık siyaseti’ ile mecburiyet çemberindeki seçmenin İYİ Parti’ye yönelerek kendilerine yeterli bir direnç potansiyeli yaratacağına inandığını kaydeden Kemal Can, “Eğer yüzde 6-7 aralığında bir seçim sonucu elde ederlerse yeni angajman ve hamlelerin önünü açacak bir zemine kavuşurlar. Bunun altında bir oranla Akşenerli bir İYİ Parti’nin çok fazla zemini kalmaz” diye konuştu.
Can, “Akşener dışındaki aktörlerin de partiyi nereye sürükleyeceği kestirilemiyor. Müstakil bir siyasi imkan yaratabilmesi için İYİ Parti’nin bu seçimde varlık göstermesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.