M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Türkiye, Erzincan İliç’te yaşanan maden faciasında insan eliyle yaşatılan çevre felaketini konuşuyor. Bir süre sonra bu siyanürlü felaketin sonuçlarını Türkiye’nin yanı sıra bölgedeki ülkelerden başlayarak dünya konuşur hale gelecek.
İktidar kanadının “maden kazası” dediği olay doğal bir afet değil. Aç gözlülüğün getirdiği doymak bilmez kâr hırsı, umursamazlık ve göz yummanın oluşturduğu ihmalin yol açtığı felaket. 13 Mayıs 2014’te Soma’da yaşanan ihmal felaketi nasıl örtbas edilip yenilerine zemin hazırlandıysa, iktidarın buradaki tavrı da yenilerine kuluçka olacak.
Soma’da yaşananlar 301 canın gitmesiyle sınırlıydı. İliç’teki felaket, siyanürlü toprak yağacak yağmurlarla Fırat Nehrine karışarak, aşağı doğru indikçe Dicle Nehriyle buluşup Şattülarap’ta Basra Körfezine ulaşacak.
ABD’li SSR Mining ve Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın bir dönem CEO’luğunu yaptığı Ahmet Çalık’a ait olan Anagold Madencilik‘in olduğu alan ile Fırat’ın ana kolu Karasu üzerindeki Bağıştaş Hidro Elektrik Santrali’nin arası kuş uçumu 500 metre.
Sel olup akan milyonlarca metreküp toprağı arıtma imkanı olmayacağına göre insan eliyle oluşan bu felaketin büyük bir çevre felaketine dönüşmesi ve ikinci Çernobil olması kaçınılmaz görünüyor.
KURALAR ADRESE TESLİM ÇEKİLİR OLDU
Kura çekimleri, yakın geçmişe kadar insan yönlendirmesinin olamayacağı bir sıralama olarak kabul edilirdi. Buna bir de “noter takipli” ifadesi eklendiğinde toplumun aklında şüphe oluşmazdı.
AK Parti, Türkiye’nin temel sütunlarını bir bir yok ederek yoluna ilerlerken yargıya, emniyete, orduya aklınıza gelebilecek bütün kurumlara olan güveni yıktıktan sonra zaman içerisinde güven kavramının da içini boşalttı.
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) adayların oy pusulasındaki yerlerini belirleme kurasında hemen her seçimde AK Parti, cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Tayyip Erdoğan ilk sırada çıkıyor.
31 Mart Yerel Seçimleri için 27 Ocak’ta yapılan kura çekiminde de değişen bir şey olmadı. AK Parti ilk sıraya yerleşti. YSK’nın “aldığı kararlara” itiraz hakkı bulunmadığından bu kura çekimi kesinleşti. Kura çekimlerinin yapıldığı sırada muhalefetten itiraz eden olmayınca kesinleşmiş oldu. CHP, kamuoyunda şaibe iddialarının artması üzerine, dostlar alışverişte görsün yaklaşımıyla itiraz etmeye kalktı. Elbette sonuç değişmeyecekti.
AK PARTİLİ ŞAMİL TAYYAR VE YAZMACI’YA DEPREM KONUTU
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yerel seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgeye gidip devlet eliyle seçim propagandası yapabilmesine zemin hazırlamak için deprem konutlarından bitenleri teslim etmeye başladı.
4 Şubat’ta “Gaziantep Deprem Konutları Kura Çekimi” yapıldı. İslahiye ilçesine ilişkin kura çekimlerinde 3 dönem AK Parti milletvekilliği yapan Şamil Tayyar’ın adı ekranlara geldi. Şamil Tayyar’a 5. Katta, 2+1 daire çıktığı açıklandı.
Kamuoyu Şamil Tayyar’a deprem konutu çıktığını Birgün Gazetesinin haberinden öğrendi. Islahiye’de kendi üzerine evin olduğunu, buranın depremde ağır hasar alarak yıkıldığını, deprem konutu için de kendisinin başvuruda bulunduğunu doğrulayan Tayyar, Birgün Gazetesi’nin bunu haber yaparak “fitnenin ateşini yaktığını” söyledi.
Şamil Tayyar, bu evi kendisinin almasının “yasal ve helal” olduğunu belirttikten sonra bunun tartışılmasına öfkelendi. “Dilerim, konteynırda yaşayan ihtiyaç sahiplerinin ahı da ömür boyu istismarcıların peşini bırakmaz.” diye beddua eden Tayyar, işlemler tamamlandıktan sonra evi kardeşine devredeceğini açıkladı.
Kendisinin kurban seçilmiş gibi bir durum ortaya çıktığına işaret eden Şamil Tayyar, “Nitekim kura sonuçlarına baktığınızda; aşiret reisi, ağa, bey, kuyumcu, tüccar, sanayici, müteahhit çok kişi var. Malda, mülkte onların yanından bile geçemeyiz ama kimse sorun etmiyor.” diye bir gönderme yaptı.
8 Şubat’ta Şanlıurfa’da yapılan deprem konutları kura çekiminde ise AK Parti Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı’ya ev çıktı. Şamil Tayyar konuyu kişisel ele alıp savunmaya girişti, Yazmacı ise işin içine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da katarak savunma yaptı.
Bölgede insanların kışı konteynırlarda geçirdiğinden söz etmeyen turizmci bir iş kadını olan Yazmacı, kendisinin itibar suikastına uğradığını öne sürdü. Yazmacı, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, hükümetimizin ve partimizin depremin ardından gösterdikleri yoğun çabalara; birilerinin haksız ithamları yüzünden halel gelmemesi adına hak sahipliğimden feragat ettim.” açıklamasını yaptı.
Şamil Tayyar da Cevahir Asuman Yazmacı da feragat ettiklerine ilişkin herhangi bir belge paylaşımı yapmadı. Umarız bütün televizyonların ortak yayınında, yüklü rakamlarla bağış yaptıklarını kamuoyuna duyurup reklam yaptıran, sonra da taahhüt ettikleri rakamları ödemeyen işadamlarına benzemezler.
MENZİL ŞEYHLERİNE DE DEPREM KONUTU
Danıştay’ın ardından Yargıtay’ın başına da sınıf arkadaşı geçtiğinde dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor!” demişti. İktidar mensuplarına ve destekçilerine “verdikçe veriyor” dedirten bir gelişme de Adıyaman Menzil’de yaşandı.
Depremzedelerin çoğu çadırda ya da derme çatma barakalarda sefalet içinde yaşarken, Kahta ilçesi Göçeri mahallesinde yaptırılan 13 deprem konutundan 7’si Menzil cemaatini yöneten 3 şeyhe ve yakınlarına çıktı.
Geçen yıl 12 Temmuz’da Menzil şeyhi Abdülbaki Erol’un (Elhüseyni), ölmesinden sonra taht kavgasına düşen oğullarının ortaklaşa yürütmeye çalıştıkları cemaatin üç lideri Muhammed Saki, Muhammed Mubarek ve Muhammed Fettah Elhüseyni, çekilen kurada konutlarına kavuştu.
Her biri 15 milyon TL’lik otomobillere binen ve 30 milyar TL’lik bir serveti yönettikleri ileri sürülen üç kardeş, TOKİ tarafından yaptırılan 3+1 deprem evlerinin sahibi oldu.
Pek çoğu açlıktan ağzı kokan ve başlarındakinin servetiyle övünen müritler, “Şeyhime daha fazlası çıksın, daha güzeli çıksın!” diye şükür secdesine kapanır mı bilemem ama bunu şeyhinin bir kerameti olarak göreceğine şüphe yok.
Kendisi evde yokken hizmetçisinin canını alan Azrail’i havada yakalayıp elinden hizmetçisinin ruhunu alan ve ‘ölüm meleğini’ pataklayan şeyhleri olduğuna inanların böyle bir yaklaşımda bulunması akla pek uzak görünmüyor.
Depremin, “Ey zelzele! Sen Allah’ın bir mahlukusun sakinleş!” diyen şeyhin çağrısına, “Sana itaat olunmakla emrolundum!” diyerek durduğunu anlatan sofi ve onun söylediklerini hayranlıkla dinleyen müritler, kura çekiminde evlerin kendilerine çıkmasını mı sağlayamayacak?
Menzil Gavs’ı deprem olunca “sakinleş ey zelzele” demiş, sonra deprem de ona cevaben “sana itaatle emrolundum” deyip durmuş! Hurafenin ve din istismarının sonu yok; şeyh uçmaz, mürid uçurur!https://t.co/SodaLmcRoz
— Dr. Savash Porgham (@Savash_Porgham) November 6, 2020
Yukarıda da belirttiğim gibi AK Parti döneminde kuralar adrese teslim şekilde sonuçlanıyor. Tıpkı Milli Piyango ikramiyelerinin hangi numaraya çıkmasında yaşanan şaibeler gibi. 2019’da Milli Piyango’nun Demirören Grubu’na satılmasından sonra ikramiyeler şaibeli hale gelmeye başladı. Büyük ikramiyeler satılmayan biletlere çıkar oldu. “Satılan bilete çıkana kadar çekilecek” açıklamasının yapıldığı bu sene de büyük ikramiyenin online bilete isabet ettiğinin açıklanmasıyla şaibe yine devam etti.
AK Partili ya da onun hizmetkarı olan şeyhler, Fatih’in İstanbul’u fethe hazırlanırken Edirne’de yaptığı alışverişte esnafın sözlerini ballandıra ballandıra anlatırlar. “Ben siftah yaptım, komşum yapmadı” diyen esnafın sözleriyle ferağat örneğini aktaran bu şeyhler, “Bizden daha muhtaçlar var” diyemediler.
Dante İlahi Komedya’nın 19. İlahisinde şöyle diyor:
“Altın ve gümüşü kendinize tanrı yapmışsınız,
Tıpkı bir puta tapan gibi.
Fakat o putperest, tek bir put önünde diz çökerken,
Siz yüzlercesinin.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***