M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Türkiye giderek ilginçleşen bir ülke. Ekonomide kimi makro göstergelerde pozitif gelişmeler yaşansa da esas itibariyle tablo daha çarpıklaşmakta. Bu yalnız ekonomide değil, adaletten başlayıp hayatın bütün alanlarına kadar yayılıyor.
Türkiye’yi en iyi anlatan tablo örneğinin ilkini adalet tarafından sunmak istiyorum. Kurye Yunus Emre Göçer’i kamuoyu ölümünden sonra yakından tanımış oldu. Hani şu, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Mohammed Hassan Sheikh Mohamud’un arabasıyla İstanbul Fatih civarında arkadan çarpıp öldürdüğü kurye…
Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu, kazadan sonra bizler bilmiyoruz ama bir dizi telefon görüşmesi yapıyor. O kadar etkili telefonlar ki bunlar, anında sonuç veriyor. Polis kuryenin eşi Öznur Göçer’e ulaşıyor ve Yunus Emre’nin intihar ettiği bilgisini veriyor. Aile günlerce Yunus Emre’nin kendi canına kıydığının acısını yaşıyor. İşin gerçek yüzü İBB kameralarının kaydettiği görüntülerin kamuoyu ile paylaşılmasından sonra anlaşılıyor.
Somali Cumhurbaşkanının oğlu “Frene basmama rağmen duramadım. Kafasında kask yoktu” diyor‼️
Hiç frene basıyor gibi durmuyor oysa‼️
Her ne kadar kurye Yunus Emre Göçer’in eşi şikayetinden vazgeçse de olayı ilk gündeme getiren gazeteci olarak davanın takipçisi olacağım‼️ pic.twitter.com/QWPQ1xz0Eh
— Tolga Şahin (@Tstolgasahin) January 14, 2024
Olay, kazadan çok kasti bir öldürme girişimine benziyor. Buna rağmen, polise ilk tutanakların nasıl olması gerektiği konusunda talimat veriliyor. Sahte olay yeri raporundan sonra Sheikh Mohamud serbest bırakılıncaTürkiye’yi terk edip kaçıyor.
Belli ki birileri Sheikh Mohamud’a, “Buralarda durma. Ortamı hazırladıktan sonra gelirsin.” demiş de o da söyleneni yapıyor. İBB kamera görüntülerinin servis edilmesiyle savcılık, kurye Göçer’in ölümünden sonra 5 Aralık’ta Sheikh Mohamud hakkında yurt dışı yasağı ve yakalama kararı çıkarıyor.
Aradan birkaç gün geçiyor. Somali Savunma Bakanı Abdulkadir Mohamed Nur, kuryenin eşi Öznur Göçer’i ziyaret ediyor, bu sırada Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud acılı eşi telefonla arayıp taziyelerini bildiriyor.
Bu ziyaretin anlamının taziyede bulunmaktan çok, kuryenin eşi Öznur Göçer’e davasını geri çekmesi için razı olacağı bir paranın pazarlığını yapmak olduğunu sonradan öğreniyoruz. Jet hızıyla duruşma tarihi belirlendi. 16 Ocak’ta yapılan ilk duruşmada hakim karşısına çıkan Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu Sheikh Mohamud, hakkındaki yakalama kararı kaldırılıp serbest bırakıldı.
Türkiye tarihinin en hızlı adli yargılamasında, iki çocuk babası Yunus Emre Göçer’in ölümüne sebep olan Sheikh Mohamud hakkında “iyi hal” indirimi uygulandı. 27 bin 300 TL para cezası verildi. Adam kazadan sonra Türkiye’yi terk edip kaçıyor. “Gel ceza almayacaksın!” denilerek verilen teminatlardan sonra bir gecede harcayacağı parayı ceza olarak ödeyip kurtuldu.
TÜRKİYE’DEN ADALET MANZARASI
Öte yandan, 1 Ocak 2024’te Filistin protestosunun olduğu gün, elinde yeşil bayrak taşıdığı gerekçesiyle İsmail Aydemir, bir kişinin yumruklu saldırısına uğradı. Üniversite öğrencisi Ege Akersoy, Aydemir’e attığı yumruktan sonra yakalanarak gözaltına alındı. Sonra da tutuklandı.
Ege, İsmail Aydemir’e yumruk attığı gerekçesiyle ocak ayının başından bu yana dört duvar arasında tutuldu. Ancak Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun bir saat bile tutuklu kalmadan serbest bırakılmasından sonra tahliye edildi. Biri adam öldürüyor bir saat bile cezaevine konulmuyor, öteki bir tokat attı diye 16 gün tutuklu kalıyor…
Türkiye’de ideolojik temelli siyasi yargılamalardan söz etmiyorum. Cemaat davalarında nelerin yapıldığını sadece Türkiye değil, artık dünya biliyor artık. Ama adli olaylardaki yargı sistemini anlatmak için bu tablodan daha çarpıcı olanı yoktur sanıyorum.
Efsaneyi hatırlayalım.
İ M P A R A T O R
Ege Akersoy pic.twitter.com/Nxsq9gdVS5
— Faris (@Seyyahh00) January 17, 2024
Mizah adı altında militanlık ve kabalık yapmayı marifet sayan Misvak Caps adlı hesaptan bugüne kadar Yunus Emre Göçer’in ölümüyle ilgili tek kelime edilmedi. Üniversite öğrencisi Ege Akersoy’un tahliyesi ardından “olayın takipçisi olacağız” paylaşımı yapıldı. Peşini bırakmayacaklarına göre en hafifi ile Ege’yi bir köşeye kıstırıp dövdürecekler.
EMEKLİLERE YAPILAN ZAM VE EMEKLİLER YILI
Bu ülkeyi anlatan bir diğer çarpıcı tablo ise “itibardan tasarruf olmaz” diyerek her türlü şatafat içinde yaşamayı kendine layık gören Tek Adam, sıra vatandaşa gelince ince hesap yapmayı “ekonominin gereği” olarak görmesi.
Bu sözün söylendiği günlerde 550 milyon dolarlık Ata uçağı ve 1100 odalı Beştepe Sarayı’nın yanı sıra Marmaris Okluk Koyu kapatılıp 300 odalı, Ahlat’ta 220 odalı saray yapımı sürüyordu. Hadi öteki kullandığı saray ve köşklerin hatırı kalmasın.
Dolmabahçe Sarayı,
Beylerbeyi Sarayı,
Yıldız Sarayı,
Vahdettin Köşkü,
Huber Köşkü,
Florya Köşkü,
Aynalı Kavak Köşkü,
Çankaya Köşkü,
Beykoz Kasrı,
Van Bahar Sarayı.
Tayyip Erdoğan’ın “İtibardan tasarruf olmaz” dediği günlerde Alman Şansölyesi Angela Merkel, rezervler haricinde 48 milyar Euro bütçe fazlası veren bir ülkenin başbakanı olarak mütevazılık örneği hayatını sürmeye devam ediyordu.
İtibardan bugün de tasarruf edilmedi! Tek Adam, şu sıra SGK ve BağKur emeklilerine lütfedilen yüzde 5 zamdan sonra toplumun karşısına çıkıp ne kadar büyük zam verdiğini anlattı ve 2024’ü Emekliler Yılı ilan etti. Aslında ilan edilmesi gereken “Sefa Yılı” yahut da “Emekliye Zulüm Yılı” idi.
“Ben ekonomistim” diyen zata, yaptığı zammı ekonomik verilerle aktarmak yerinde olur. Ekstra verilen yüzde 5 zammın 7,500 TL’lik emekli maaşına parasal yansıması 375 TL. Zam olarak verilen 375 TL’yi 30 güne böldüğünüzde 12,5 TL yapıyor. Bir diğer ifadeyle SGK ve BağKur emeklisine günde bir simit parası verildi.
Söz konusu ettiğimiz zam en düşük emekli aylığı alanlara yönelikti. Emekli zamlarından hareketle “Ben ekonomistim” diyene bir tablo daha ortaya koyarak emekli tasnifi yapalım.
- Sefa sürdüren emekli milletvekili maaşı: 110.000-230.000 TL.
- Yaşayacak kadar yapılan zamlı maaş: 31.000-40.000 TL
- Süründürecek asgari ücret zamlı maaşı: 17.002 TL
- Ve tabii öldürmeyecek SGK-BağKur emekli maaşı: 10.000 TL
“Bu ülkeye bu kötülüğü yapmayacağım” dedikten sonra geçen yıl EYT’lileri emekli etmek zorunda kalan Erdoğan, SGK ve BağKur emeklilerinin maaşlarını cep harçlığına dönüştürdü.
50 MİLYON İÇİN TANK PALET FABRİKASINI VERENLER, 55 MİLYON DOLARA UZAYA TURİST GÖNDERİYOR
Geçen seçim döneminde EYT’yi devreye alan Erdoğan, bu seneki seçimde karnı guruldayanlar için hamaset silahını ateşlemeye karar verdi. 50 milyon dolar için Arifiye’deki Tank Palet Fabrikası’nın başına gelenleri geçtiğimiz yıllarda hep beraber gördük.
50 milyon dolar gelecek diye kritik önemdeki fabrikayı “kiraya verme” adı altında Katar’a peşkeş çeken iktidar, Cumhuriyet’in 100 yılı için verdiği sözü tutmuş görünmek için uzaya turist göndermeye karar verdi.
Oysa 2022 yılının başlarında bizzat Erdoğan’ın ağzından dökülen sözler, “Cumhuriyet’in 100. Yılında milli ve özgün roketimizle aya sert iniş gerçekleştireceğiz” şeklinde idi. 100. Yıl gelip geçtikten ve bunun hayata geçirilme imkanının olmadığı görüldükten sonra “Bari uzaya turist gönderelim” diye işe koyuldular.
Dünyada seçim propagandası için 55 milyon dolar harcayarak uzaya insan yollayan başka ülke var mı bilemiyorum.
Sıraladığım tablolar, yalnız Türkiye’ye özgü değil, demokrasinin ve adaletin olmadığı tek adam rejimlerinin tipik özelliği. Bundan dolayı Erdoğan’a kızmayın. “Görmemişin oğlu olmuş, çekip bir yerini koparmış.” derler.
Yönetenler, din ve milliyetçilik doldurmasıyla bu toplumu aşağıya çekiyor, aşağı çekilen halk da efendilerine dört elle sarılmayı sürdürüyor. Anlayacağınız birbirini besleyen iki durum var orta yerde.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***