251 kişinin hayatını kaybettiği 15 Temmuz’da darbeye karşı çıkan askeri ateşelerin bile fişleme belgeleriyle ‘ihraç edildiği’ ortaya çıktı. ’15 Temmuz Ölümlerini Araştırma Platformu’ koordinatörü Selçuk Adıgüzel, YouTube kanalında yayınlanan son videosunda ortaya koyduğu 3 belge, 15 Temmuz’un aslında bir ‘kurgu’ olduğunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Söz konusu belgeler 15 Temmuz sonrası ihraç edilen 3 askeri ataşeye ait. Buna göre İdari Tahkikat raporlarında bile ‘darbeye karşı oldukları, hükümetin yanında yer aldıkları’ belirtilen 3 askeri ateşe, ‘ihraç’ edilmiş! İhraç gerekçeleri ise yakınlarının ‘Hizmet Hareketi’ ile ‘iltisaklı’ olduklarına dair istihbarat raporları. Yani rejim, ateşelerin kendilerinin irtibatını bulamayınca, yakınlarının ‘iltisaklı’ olmasını ihraç gerekçesi yapmış.
Selçuk Adıgüzel, belgelerle anlattığı olayı şöyle yorumluyor: “Özetle 15 Temmuz’da ne yaptığınız ya da yapmadığınız önemli değil. Bu fişleme listelerinde adınız varsa tasfiye ediliyorsunuz. Hazırlıklar çok öncesinden başlamış. Dolayısıyla, 15 Temmuz bir komplodur. Yeni rejim kurulması için bir komplodur. Almanya’daki Hitler’in Reichstag yangınıyla aynı minvalde yürütülen bir sahte bayrak operasyonudur.”
Selçuk Adıgüzel’in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
- 15 Temmuz’la ilgili ilk defa duyduğunuz ve duymaya devam edeceğiniz bilgileri aktarmaya devam ediyorum. Bugünkü konumuzun içerisinde Genelkurmay çatı davasında gündeme gelen İdari Tahkikat Raporu, bu raporun içerisinde yer yer rastladığımız Milli İstihbarat Teşkilatı’nın fişlemelere ilişkin raporu da yer alıyor.
- Bu raporun sonunda üç kişiyle ilgili örnek vereceğim. Bu üç kişinin durumlarını anladığınız zaman aslında 15 Temmuz ve devam eden sürecin darbe girişimiyle hiç ilgisinin olmadığını, yeni bir rejimin kurulmasına hizmet eden olaylar olduğunu ve sözde darbeyle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan insanların tasfiye edildiğini, belki bu insanları tasfiye etmek için böyle bir kurgunun yapıldığını çok net bir biçimde anlayacaksınız.
- Konumuz askeri ateşeler! ’15 Temmuz’la ne alakası var?’ diyebilirsiniz. Askeri ateşelerle ilgili de darbeye destek verip vermedikleri konusunda bir soruşturma yapılmış. Aslında çok komik şeyler de gündeme gelmiş. Büyükelçiliği ele geçirip geçirmediğini araştırmışlar! Bu çok saçma. Zaten bir askeri ateşenin kendisi vardır, iki tane de sivil memur personeli vardır belki. Üç tane insanla büyükelçiliği ele geçirmeye çalışması çok saçma, velev ki ele geçirdi; ne anlamı var! Ama bunu da araştırmışlar, yani basına da yansımış.
- Onun dışında şunu araştırmışlar aslında. Askeri ateşeliklerin bu sıkı yönetim direktifi geldikten sonra nasıl davrandıklarını soruşturmuşlar. Yani büyükelçiye bunu tebliğ etti mi? ‘Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu’ dedi mi? ‘Bulunduğumuz ülkeye bunu bildirmeliyiz, artık yönetim Türk Silahlı Kuvvetleri’nde!’ gibi bir girdi yaptı mı? Bunları araştırmışlar…
- Yani böyle imalardan anlam çıkartmaya çalışmışlar. Darbede kast unsuru böyle oluşmaz. Hepsini okudum ben. Tamamen yurt dışındaki askeri ateşelerin, ne olup ne bittiğini anlamaya yönelik tavır içerisinde olduğunu söyleyebilirim. Orada darbeye destek verme, darbe çerçevesinde harekette bulunma asla söz konusu olmamış. Ama ben size bugün üç tane çok çarpıcı örnek vereceğim, bu çarpıcı örneklerle ilgili kanaatleri ortaya koyacağım.
- Bu kanaatler Genelkurmay çatı mahkemesinde idari tahkikat, yani idari soruşturmaya girmiş ve mahkemede sunulmuş bilgiler. Sizi bu bilgilerden sonra Milli İstihbarat Teşkilatı’nın fişlemeleri ile ilgili bilgilere götüreceğim. Yine aynı şahıslarla ilgili ve bunları size anlattıktan sonra meselenin asla bir darbe olmadığını, asla 15 Temmuz olmadığını anlamış olacaksınız.
- 3 tane örnek var elimde… 3 asker kişi var isimlerini vermiyorum çünkü Milli İstihbarat Teşkilatı’nın fişlemelerinde bazı özel bilgilerine yer verilmiştir. Bir numaralı örnekle başlayalım. İslami bir ülkede görev yapan bir askeri ateşe. Bu askeri ateşenin basına yansıyan bazı bilgileri var. Sabah gazetesi bu kişiyi manşetlerine taşımış. Öyle iddialar ortaya koymuş ki bunu ekrana yansıtıyorum…
- İşte darbecilerin harekete geçmesinin ardından nokta nokta başkenti nokta nokta’ daki askeri ateşe nokta noktanın, elçiliği kontrolü altına almaya çalıştığı ortaya çıktı. Şahsın elçilik personeline ‘Bana mesaj atıldı, darbe yapıldı, kolluk yetkisi bana geçti. Sabah gelip büyükelçilik makamını devr alacağım.’ dediği belirlendi.
- Bir de manşet atmışlar, ‘Sabah Elçiliği devr alacağım’ Bu Sabah şeysinin ortaya attığı yalan şu bakımdan çok önemli. Bu ekrana verdiğim de İdari Tahkikat raporunun ekinde Dışişleri Bakanlığı’na sorulmuş… Demişler ki, ‘Bu askeri ateşelerin o gece faaliyetlerinin ne olduğunu bize yazın, söyleyin. Bunu soruşturun.’
- Soruşturmuşlar ve bu mahkemeye giren evrak… Bu bir numarayla ilgili, işte Silahlı Kuvvetler ateşesi, Kara ateşesi Albay bilmem kim! Denmiş ki, bildirim gelmiş, yani sıkı yönetim direktifi gelmiş. Büyükelçiliğe bildirimde bulunmayı öngörmemiş,yani bunu büyükelçiye bildirmeye bile gerek duymamış. Bakın burası çok önemli, ‘Demokrasi karşıtı talep ve tutumu olmamıştır’ diyor.
- Gelen İdari Tahkikat raporu, ‘demokrasi karşıtı talep ve tutumu olmamıştır.’ Nedir bu, hükümetin yanındadır, darbeye karşıdır. Bunu idari tahkikat raporu mahkeme evraklarının içine koymuşlar. Yani ‘1’ numaralı ateşe İdari Tahkikat raporuna göre demokrasi karşıtı hiçbir eylemde bulunmamış. Darbeye karşı olduğunu, o günün memurları, yani darbeden sonraki o günün memurları kayıt altına almışlar.
- ‘2’ numara var. 2 numara da başka bir yerde askeri ateşe olarak görev yapıyor. İdari Tahkikat raporunda o gece ne yaptığıyla ilgili hangi bilgiyi vermişler? ‘Gece saatlerinde büyükelçiyi arayarak gelişmeler olduğunu haber vermiştir…’
- Yani Türkiye’de bir şeyler oluyor, elbette büyükelçiyi aramıştır, haber vermiştir. Devam eden cümleye bakın, ‘Kendisi hakkında olumsuz kanaat yoktur.’ Yani büyükelçiyi bilgilendirmek dışında hiçbir şey yapmamış, kendisiyle ilgili de olumsuz bir kanaat yokmuş. Bu kişinin bu bilgilere göre görevine devam ediyor olması lazım! Darbeye karşı olduğu için taltif edilmesi lazım, ondan sonra hiçbir şey başına, hiçbir şeyin gelmemiş olması lazım. Öyle mi olmuş?
- Böyle olmamış! Ne olmuş peki? Bu kişi görevinden ihraç edilmiş. Dolayısıyla 15 Temmuz’un tamamen bir tasfiye operasyonu olduğunu, hazırlıklarına çok çok önce başlandığını ve dolayısıyla darbe girişiminin de bunun aslında planın bir parçası olduğunu buradan anlıyoruz biz. Hazırlıklar çok önce başlamış ve 15 Temmuz gecesi ne yapıp yapmadığınızın önemi olmamış.
- 3 numara da bir ülkede askeri ateşelik yapıyormuş. Onun Dışişleri Bakanlığı’nda kayıtlı bilgisine bakalım; ‘Talimatın dikkate alınmayacağını ifade etmiştir.’ Yani sıkıyönetim direktifinin dikkate alınmayacağını ifate etmiş. Yani darbeye karşı çıkmış, hükümtin yanında yer almış.
- Peki buna ne olmuş? Yine aynı fişleme belgesinin ekinde MİT demişki, ‘Birinci derece aile fertlerinin PDY, fetö iltisaklı kurumlarda eğitim gördüğü’ diyor… Yani şahsın kendisinin Cemaat’le irtibatı kurulamamış ama kardeşleri vs., onların çocukları Cemaat’in okulunda okumuş! Cemaat’in okulunda okumak problemse Erdoğan’ın oğlu, damadı da bu okullarda okumadı mı?
- Özetle 15 Temmuz’da ne yaptığınız ya da yapmadığınız önemli değil. Bu fişleme listelerinde adınız varsa tasfiye ediliyorsunuz. Hazırlıklar çok öncesinden başlamış.
- Aslında şunu söyleyebiliriz; bu insanlar Gülen Cemaati mensubuysa darbeci diyemezsiniz… Dolayısıyla, 15 Temmuz bir komplodur. Yeni rejim kurulması için bir komplodur Almanya’daki Hitler’in Reichstag yangınıyla aynı minvalde yürütülen bir sahte bayrak operasyonudur.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
ÖNCEKİ YAZIProf. Dr. İlber Ortaylı doğruladı: Afrikalı göçmenler bize gelecekmiş!SONRAKİ YAZIHutbeden MHP’nin meydan savaşına giden yol
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***