TARIK TOROS | YORUM
Son dönemde önüne arkasına bakılmadan, teyit edilmeden, hatta buna lüzum dahi görülmeden dolaşıma sokulan, paylaşılan bilgi bombardımanı altındayız. Bombardıman kelimesini özellikle kullandım, kimi zaman öyle yaylım ateş oluyor ki aracı kenara çekip kontağı kapatıyorsunuz, sağanak bitsin diye.
Cuma günü böyle bir gündü benim için. Fenerbahçe ve Galatasaray takımları Süper Kupa maçı için gittikleri Suudi Arabistan’da maça “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” pankartıyla çıkmak istemişler, buna izin verilmeyince kriz çıkmış, takiben maç iptal edilmiş. İlk gelen bilgi buydu.
Onca alkış, propaganda ve sloganları yarıp; olay nedir, ne olmuş, program dışına mı çıkılmış, bir protokol var mı, varsa orada ne yazıyor, kriz ne zaman çıkmış, kim çıkarmış, taraflar ne diyor, vesaire…
Bunları öğrenemedim. Bu soruların cevabı yoktu. Ortada sadece Fenerbahçe başkan ve yöneticilerinin yetersiz ve tek taraflı beyanları vardı. İlk 24 saat özellikle uzak durdum, çünkü soru soran linci yiyordu.
Bu psikolojiyi Gezi günlerinden tanıyorum; benzeri bir atmosfer söz konusuydu.
***
Ertesi gün satır aralarında “aslında ne oldu” sorusunun cevabını aradım. Bulamadım.
Eldeki veriler şunu söylüyordu: Federasyon, kupa maçını Suudi Arabistan’a satmış, ağustos ayından itibaren görüşmeler ve ardından protokoller yapılmış. Geniş bir sanatçı grubunun katılımıyla “100’üncü yıl” kutlama programı oluşturulmuş. Ancak maç günü veya 1-2 gün kala Fenerbahçe yönetiminin ilave talepleri olmuş, bu kabul görmemiş, kulüp geri adım atmamış ve kriz çıkmış.
Özeti bu.
Bu satırları kaleme alırken krizin hangi gün patladığına dair rivayet muhtelifti. Yani son gün mü, birkaç gün önce mi, resmi kanallar farklı konuşuyordu.
Bunun cevabını öğrenebiliriz belki ama… Fenerbahçe kulübü, programda olmadığı halde neden ilave talepte bulundu ve bunda ısrar etti, bunun cevabını sanırım yakın vadede öğrenemeyeceğiz. Maksadı gerçekten neydi ve bu kimin fikriydi?
Burada konu da bu değil esasen.
Konu: “Ezan susmayacak, bayrak inmeyecek” diyen kitleyle alay edenlerin, günü gelip aynı duruma düşmesi.
***
Cuma günü maç (Türkiye saati ile) 20.45’teydi. Fenerbahçe Kulübü Başkanı, 13.30’da yayıncı kuruluşun muhabirinin sorularını cevaplarken her şey yolundaydı. Krizin K’si dahi yoktu. FB Başkanı, Futbol Federasyonu’na ve başkanına yüklendi. Belki de onun için bağlanmıştı, tüm süreyi buna ayırdı.
10 dakikalık söyleşinin son dakikasında “yenil yıl dilekleri” sorulunca, Gazze’deki insanlık dramına değinerek şöyle dedi: Atamızın “Yurtta sulh cihanda sulh” sözünü de hatırlatmak istiyorum. Biz bu pankartla çıkacaktık, anladığım kadarıyla otoriteler bunu kabul etmemişler. Tam netleşmedi konu. Ama önemli olan insancıl bir dünya olsun, 2024 için en büyük arzum insanlığın kazanması.
***
Son derece sakin bir söyleşiydi ve böyle bitiyordu. Ne olduysa sonraki saatlerde oldu. Planlıydı veya değildi, bilemeyiz.
Tarafların bize anlatmadıkları, sakladıkları şeyler var. Ya bir iktidar mücadelesi, ya bir hesaplaşma ya da başka şey, bilmiyoruz. Fakat Riyad’da kanat çırpan kelebek, İstanbul’da fırtınaya yol açtı.
***
Kemal Sunal, 1980 tarihli “Zübük” filminde kasaba halkının dini duygularını istismar eden başkan rolünde harika iş çıkarmıştır. Hatta bir sahnede onu vurmak için peşine düşerler, yakalandığını anlayınca namaza durur ve buna saatlerce devam ederek hayatta kalır.
Muhafazakar mahalle böyle de karşı mahalle farklı mı?
Saygı duruşuna geçip marş okumak, and içmek, filan… Emin olun farklı refleksler değil bunlar.
Gelgelelim, trafiğin ortasında namaza duran kişiye “haklı olarak” söylenen insanlar, kendi sokağındaki tuhaflıklara bir şey demiyor veya diyemiyor. Hatta bakıyorsunuz, o da koroya katılmış. Şaşırıyorsunuz.
***
Yeni yılınızı tebrik ederim.
Her defasında “gelen yıl gideni aratmasın” diyorum ama olmuyor bir türlü.
Önceki yıldan beter savruluyor toplum.
İktidar, 2023 sonuna kadar Ay’a “sert iniş” gerçekleştirecekti.
Bi çarpma, çarpılma hali var ama Ay’da değil burada oldu.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***