(Serbest Görüş) – ALP YAMAN
Geçtiğimiz hafta Turkishpost yazarı Aslı Güney, önemli bir yazıya imza attı. Mayıs 2023’te göreve gelen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın son dönemdeki başarılarına dikkat çekerek, “Ali Yerlikaya görevini yapıyorsa, Süleyman Soylu ne yaptı?” diye hukuki bir analiz kaleme aldı. Özellikle Yerlikaya’nın görevin kendisine tevdi edilmesinden sonra, yaklaşık altı ay gibi kısa bir sürede hiçbir İçişleri Bakanı’na nasip olmayan operasyonlara imza attığına dikkat çekmişti. Gerçekten de sorunun özü doğruydu. Yerlikaya, döneminde Avrupa’da ve dünyanın farklı ülkelerinde uyuşturucu, insan kaçakçılığı ve cinayet gibi suçlardan uluslararası araması olan ve kırmızı bültenle araması olan onlarca kişi gözaltına alınmıştı. Ne hikmetse söz konusu suç gruplarının liderleri Süleyman Soylu’nun döneminde bir türlü yakalanamamıştı. Tam aksine bazılarına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilerek ödüllendirilmişti. Soylu’nun bunu neye binaen yaptığını bilemem ama Türkiye’yi uluslararası mecrada kötü bir konuma getirdiğini söylemeden edemeyeceğim maalesef.
Bunu neden mi söylüyorum. Geçen hafta bulunduğum Avrupa ülkesine Türkiye’den önemli bir dostum geldi. Kendisiyle Ankara’da bir dönem yakın çalışma imkanım olmuştu. Kendisi halen görevine devam ediyor. Ben ise bazı gerekçeler göstererek, görevimden ayrıldım. Ve şimdi bir Avrupa ülkesinde yaşamayı tercih ettim. Ama şunu söylemem gerekiyor. Hayatımda verdiğim kararlardan dolayı bir pişmanlık duymadım. Bu konuda da kalbim son derece tatminkar.
Gelelim meselenin özüne. Eski dostum Ankara ve İstanbul gibi şehirlerdeki gece hayatını ve alemini iyi bilir. Oralarda işlerin nasıl döndüğünü ve bazı güvenlik bürokrasisinin göz yummasından dolayı da işletme sahiplerinin son derece pervasız hareket ettiklerine çok defa şahit olmuştur. İnceleme yapmak için de birkaç kez, sivil olarak oralara gitmişliği de vardır ayrıca. Arkadaşımla uzun yıllar sonra bir kafede bir araya geldik. Havadan sudan derken, başkentte yaşanan insanlık dramlarına dikkat çekti. Yanlış anlamadığınız. Gerçekten anlattıkları son derece ruhu yaralayan ve insan hayatını ayaklar altına alan bir durumdu. Aslında Türkiye’de ve dünyanın pek çok şehrinde de gece hayatı acımazdır. Orada kimliklerine ve pasaportlarına el konulan yabancı uyruklu bayanlar adeta bir köle gibi pazarlanır. Adeta eğlence mekanlarının kölesi olurlar zamanla. Onlara hiçbir zaman yaşam hakkı verilmez. Eğlence sahibi onlar üzerinden milyonlar kazanırken, onların sadece karınları doyurulur ve barınma ihtiyaçları karşılanır.
Avrupa’da buna herkes alışıktır artık. Özellikle Hollanda ve İngiltere gibi ülkelerde bu artık kabullenilmiş durumda. Ne var ki, Türkiye’de yaklaşık 20 yıldır ülkeyi muhafazakar ve dindar bir partinin yönettiği düşünüldüğünde bunlara kesinlikle göz yumulmaması beklenir. Kesinlikle de yumulmamalı. Gelelim şimdi asıl meselemize. Dostum hafta içerisinde yine sivil olarak Kontes adı verilen bir eğlence mekanına gitmiş. Tabii ki bir göreve binaen gitmiş. Söz konusu eğlence mekanında 70’den fazla Türk ve yabancı kadının birer köle gibi çalıştırıldığı yönünde bilgi gelmiş. O da sivil olarak eğlence mekanına bir arkadaşı ile gitmiş. Gördükleri karşısında küçük dilini yutmuş. “Ben bu kadarına Amsterdam’da bile şahit olmadım” diyerek anlatıyor. Mekanın içine girdiğinde eğlence mekanının loşluğu onları karşılamış. Birer içki içmek için de bir masaya oturmuşlar. Daha bismillah demeden, başlarına birkaç genç alımlı bayan bitivermiş. Oturmak istemişler, ancak önce bunlar izin vermemiş. Ancak yarım saat sonra zorunlu olarak oturmuşlar. Ve amaç sadece alkol satışı değil maalesef. Resmen söz konusu mekanda 70’den fazla genç kızımız Ankara’nın zenginlerine para karşılığı pazarlanıyormuş. Kızlar zaten masaya oturduklarında saatlik ücretin 5 bin ile 10 bin lira arasında değiştiğini açıkça ifade etmişler. Dostum içerde kaldığı sürede alması gereken bilgileri ve gözlemlerini almış. Şahit olduklarıysa bunun daha vahimi ne yazık ki.
EĞLENCE MERKEZLERİNDE ÇALIŞANLARIN KİMLİKLERİNE EL KONULUYOR
Gelelim İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’yı ilgilendiren temel konuya. Medyadan izlediğimiz kadarıyla, PKK/KCK, FETÖ, DHKP/C ve organize suç grupları başta olmak üzere emniyet camiası onlarca dosyayla meşgul oluyor. Bundan dolayı tabii ki son derece meşguller. Bunun herkes farkında. Ancak Sayın Bakan, buralarda çalışan genç kızlar da birilerinin evlatları. Onlara da sahip çıkılmalı değil mi? Bazı eğlence mekanı sahipleri zengin olacak diye de, bu gençlerin pazarlanmasının biran önce önüne geçilmeli değil mi? Hele ki, pasaportlarına ve kimliklerine el konulmuşsa bu apaçık bir suça girer. Sizin bakanlığınızın da buna bir an önce el atması elzem hale geliyor. Dostumun anlattıklarına göre; kızların çoğunun yaşları da 20 yaş altı.
Bu konuda sadece İçişleri Bakanlığı’nın değil, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın da konuyla yakından ilgilenmesi gerekir diye düşünüyorum. Ve şimdi asıl temel soruna değineceğim. Dostum söz arasında birkaç kez dile getirmiş. Bu tarz eğlence mekanlarının denetlenip denetlenmediğine ilişkin. Aldığı cevap ise onu beyninden yaralamış. “Güvenlik bürokrasisinde güçlü tanıdıklarımız var. Sağ olsunlar gerekeni yapıyorlar demiş” orada çalışan bir görevli. Sayın Bakan, yukarıda ilk cümlede dile getirdim zaten. Şu anda sizin yerinizde kimse olmak istemez bunu herkes biliyor. Bu bakanlık görevi ile ilgili değil malum. Siz başka bir siyasi partiden bakanlığı devralmadığınız için, kendinizden önceki bütün sorunları da bir anda temizleme imkanınız olmuyor malum. Süleyman Soylu döneminde teşkilatın ciddi bir yıpranma yaşadığının da herkes farkında. Sizin yeni ve temiz bir sayfa açma gayretiniz de gözlerden kaçmıyor. Ancak bu tarz insani bir meselede kimsenin gözünün yaşına bakmamanız gerekiyor. Çünkü Ankara ve İstanbul gibi şehirlerde Kontes adı verilen mekan benzeri onlarca eğlence merkezi bulunuyor.
Genç kızlarımızın zorla alıkonulmasına lütfen artık müsaade etmeyiniz. Buralarda illegal suç faaliyetlerine göz yuman bürokratlarınızı da lütfen cezalandırın. Şundan şüphem yok. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere farklı şehirlerdeki, bazı eğlence mekanları, oteller ve barların bazı gruplar tarafından haraca bağlandığının sizlerde farkındasınız. Belki de onların da dosyası önünüzde. Çünkü bir emniyet mensubu nasıl olur da birkaç yıl içerisinde lüks araç, ev ve yazlık alıyor bunun makul bir açıklaması olmalı. Normal meslek standartlarında alamayacağına göre; sorunun cevabı açıkça ortaya çıkıyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***